
Oyuncu Metin Yıldız’dan İmamoğlu ve ‘Gezi’cilere zehir zemberek sözler!..
“Çok Güzel Hareketler Bunlar”da daha çok M. Ali Birand taklidiyle bilinen Metin Yıldız, Ekrem İmamoğlu’nun İBB’de yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında tutuklanmasından sonra kendisine “niye desteklemiyorsun” diyenlere; “Çok yoğunum” dedi!
Yıldız, yaptığı paylaşımda şu açıklamayı yaptı:
“Merhaba arkadaşlar. Gerek sosyal medya hesaplarımdan gerek ise kişisel olarak yoğun bir talep alıyorum bu günlerde...
Vay efendim ben neden sessiz kalıyormuşum vay efendim neden paylaşım yapmıyormuşum vay efendim boykota çağrı yapmıyormuşum vay efendim vay vay ki vay…
Neden mi söyleyeyim; fotoğrafta elinde mikrofon olan arkadaşı hiçbiriniz tanımıyordunuz…
Beylikdüzü belediye başkan adayıydı yıl 2014, yanında ben vardım. Kazandı. Aramadım, bir talepte bulunmadım. 2019'da Fatsa'daydım, pandemi vardı.
Her Şey Çok Güzel Olacak dedi, inandım. 2 bin km. yol yaptım oy verdim. Kazandı. İki sene sonra bir sinema filmi, sanat için aradım açmadı. Mesaj attım. Dönmedi. Kalemini aradım.
Yazmadı. Cevap geldi: Beyefendi yoğun…
Tekrar aradım, çok yoğun. Mail attım. Maalesef çok çok çok yoğun kendileri...
Beş senedir yoğun, asla ulaşamıyoruz kendilerine… Bakıyorum, o gün yanında olmayanlar etrafında hepsi beraber yoğun birtakım sanatsal faaliyetler.
Şimdi buraya yazıyorum; neden bir şey paylaşmıyorsun diyenlere. Soran olursa da söyleyin.
Çok Yoğunum…”
Açıklamasına gelen tepkiler ve “çıkarcı” suçlamasına yine bir paylaşımla cevap veren Yıldız, şu ifadeleri kullandı;
“…Daha açık konuşalım. Evet, çıkarım için oy verdim. Tıpkı herkes gibi... Bu çıkarınızın ne olduğu ile alakalı. Benim seçtiğim belediye başkanından beklentim var elbette; tıpkı sizlerin olduğu gibi.
Ben, beş sene Beylikdüzü’ne başkanlık etti, ne aradım ne sordum ne herhangi bir salonunda oyun oynadım ne belediyeden bir talebim oldu.
Kollarını sıvayıp; “susmayın sanatçılar her şey çok güzel olacak” diyen şahsa, çıkarlarım doğrultusunda oy verdim.
Bir sanatçı İstanbul’da çekmek istediği bir sinema filmi için ilk önce o şehrin belediye başkanını arar…
…Ben de aradım ne var bunda? Başkanı arayamaz mıyım, kültür a.ş. ile görüşemez miyim?
O zaman neden oy verdim? Neden?! Demedi mi biz sanatçının yanındayız?!
Dediii!..
O zaman yanımda olacak. Ha destek verir vermez o ayrı konu.
Ama insan sanatçısını dinlemez de kimi dinler?!.
Evet sanat yapmak gibi bir çıkar peşinde koştum, çıkardan kastınız buysa, ben çıkarcıyım” ifadelerini kullandı!..
Metin Yıldız, bununla yetinmeyip paylaşımlarına devam ederek, Gezi Parkı olaylarıylarını da gündeme getirdiği için, düşüncemizi yazının sonunda ifade edeceğiz!..
Gezi Parkı olaylarıyla da menajer Ayşe Barım’ın talimatıyla bağıran sözde oyunculara giydiren Metin Yıldız, şu ifadeleri kullandı:
“Bu gün Geziyi konuşacağız. Gezici sanatçılar vardı, şimdi çıtları çıkmıyor.
Neden?
Ayşe Barım hakkında konuşmuyorlar hiç; tek kelime yok.
Neden? Korkuyorlar mı? Hayır onlar korkusuzdur. Bir gün gür çıkacak sesleri.
Ne zaman?
Seslerini çıkarabilecekleri konforlu bir alan bulduklarında… Bunlar kolkola, omuz omuza verdiklerinde birbirlerinden cesaret alan, o günün koşullarında kendilerini kahraman zanneden; halka yaranmak için ellerine geçen bu fırsatı kaçırmayan tedirgin artistlerdi.
Ellerinde megafon vardı. Bir de telefon. Karşılarında kamera. Oradaydım.
Birisi tam bir aktör gibi bağırıyordu. “Bir daha sizin dizilerinizde oynamayacağım. Bir daha sizin satılmış penguenli kanallarınızda çıkmayacağım.”
Çok bağırdı. Oradaydım; onu alkışladım. Başka bir Aktör bağırdı. “Dizi süreleri çok uzun, yazarlar çocuklarını göremiyor.” Oradaydım, onu da alkışladılar; ben de alkışladım.
Diğer aktör durur mu, yapıştırdı cevabı… “Set emekçileri çok zor şartlarda çalışıyor.”
Alkışşşş…
Ben de alkışladım. Kadın aktrist de bağırdı; “Telif hakları yasası çıkmalı.” Daha çok alkışşş…
Ben de alkışladım…
(eşit) Sonra bi baktık o en çok bağıran iki ay sonra dizilerdeki yerini aldı.
Sadece Gezi’den iki ay sonra çıkmam dediği her yere çıktı, bir daha da oradan çıkmadı.
Sonra bağıran adam aktör gitti padişah oldu.
Sonra kadın aktrist gitti kraliçe oldu.
Sonra hepsi gitti en güzel yerden izlemeye başladılar dizileri. Televizyonun içinden…
Hem de sıcak karavanlarında… Hem de klimalı… Hem de pek havalı… Hem de Ayşe Barım’lı.
Bi baktım alkışlayacak kimse kalmadı etrafta. Ben bağırdım bu sefer; “Nerdesiniz artizler diye?!”
Bi baktım alkışlayan yok!
Hepsi gitmiş… Arkamdan birileri bağırıyor; ‘Seni Gezici seni…’ Gezen tavuk gibi kaldık ortada…
…E ne oldu şimdi?! Ne mi oldu; kimin kayığına binerse onun küreğini çekenler (sözde) kazandı…
Ama bir gün yine bağıracaklar.
Birileri onları yine bağırtacak. Ben; Ayşe Barım ve muadilleri tekelleşmişler; gençlere, yeni yüzlere asla fırsat vermiyorlar diye bağırmaya devam edeceğim!..
Siz başka bir yerde bağıracaksınız… Yedirtmeyiz diye…
Yemezler…
Ben orada olmayacağım… Alkışlamayacağım…”
Metin Yıldız’ın “Gezen tavuk gibi kaldık ortada” diye yazmasından anlaşılacağı üzere işsiz kaldığı ortadadır! Hangi sıkıntı ve zorlukları çektiğini, çaresiz durumda kalanların, bir umutla hatta son umut olarak bir beklentisi olan birinden de cevap alamamamasını anlamak lazım!..
Fakat bilinmesi gereken bir durumda şudur ki; Metin Yıldız’a yapılanları genelde bütün belediye başkanları yapıyor!..
Birinin ismini vererek diğerinin ismini vermeden CHP’li olmayan iki belediye başkanının benzer durumu yaşattığını yazayım ama önce Metin Yıldız’ın durumu!..
Mesela Ekrem İmamoğlu’nu Metin Yıdız değil de, Gülben Ergen arasa hemen randevu vereceği gibi, basın da çağrılır ve görüşmeden sonra ortak bir açıklama da yapılırdı! Başkan, sanat ve sanatçıya destek vereceklerini söyler, öbürü de başkanın ne kadar sanatsever ve sanatçının yanında olduğundan övgüyle bahsederdi!..
Aynı şekilde Kıvanç Tatlıtuğ arasa, ona da randevu verir ve aynı şeyleri onun için de yapardı!..
Metin Yıldız ile görüşülmemesinin başlıca nedeni, İmamoğlu’na bir puan getirmeyeceği ve diğerleri gibi şöhret olmadığı için görüşmediği yönünde basına açıklama yapsa bile kimsenin kaale alıp haber yapmayacağı ve sesini duyuramayacağındandır!..
Belediye başkanları başta olmak üzere siyasetin içinde olanlar bunları yapıyorlar!
Örnek; Zeytinburnu merkezli bir dernek, şenlik düzenliyor ve dönemin belediye başkanı Ali Müfit Gürtuna hem belediye başkanı olduğundan hem de derneğin hemşehrilerine ait olmasından şenliğe davet ediliyor ve protokolde yerini alıyor!
Bu şenlikte konser veren sanatçı kardeşimizi alkışlıyor, tempo tutuyor filan!.. Konserin sonunda; “Seni ilk defa dinliyorum, çok güzel söylüyorsun… Bizim etkinliklerimizde de sana yer verelim. Belediyeye bekliyorum, mutlaka görüşelim” diyor!..
Düşünün, normal konserden alacağınız ücretin belki 10, belki de 100 katını belediyelerden alabiliyorsunuz!.. Böyle bir şans sunuluyor size!..
Aradan iki ay filan geçmiş, bu kardeşimiz bana anlatıp, görüşmek istediğini ama nasıl yapacağıın sordu…
Bu arada; Ali Müfit’in “ilk defa dinlediğim” dediği kişinin o dönem kaset ve CD’leri var, müzik kanallarında CD’si dönüyor; aynı zamanda Kumkapı’da bazı mekanlarda sahne de alıyor!..
Benim de, daha önce gazetede birlikte çalıştığım Ramazan, bir yıl önce filan başkanın özel kalem ya da danışmanı olmuştu!
Arayıp, durumu izah ettim... Başkan, “gel görüşelim demiş” dedim.
Uzatmayalım… Bir hafta sonrasına randevu verildi. Yalnız, Ramazan bana, “sen getir” dedi, “burası kalabalık, arada kaynamasın!..”
Gittik…
Randevu saatimizi 45 dakika filan geçti… Sordum; “misafirleri var. Bazen gelenler kolay kolay çıkmıyor”, “çıksınlar” dedi Ramazan.
Ve yarım saat sonra başkanın görüşeceğini söyledi!
Bir saat kadar daha bekledik!..
Ve Ramazan arandı…
Söylediği şu: “Çok özür dilerim… Başkanım, görüşemeyeceğim diyor!..”
“Kendisi gel demiş ama!.. Bilmiyorum… Görüşemeyeceğim” dedi!..
Ali Müfit, aynı randevuyu Tarkan’a vermiş olsaydı, yoluna kırmızı halı döşeyip, personeliyle birlikte karşılayacaktı!..
Ama kendisinin davet ettiği kişiye randevu verip, “görüşemeyeceğim” diyebiliyor!..
Bir başka büyükşehir başkanı da makamında otururken, randevulu olup, görüşmeye gelen kişi için özel kalemine, “başkanın acil işi çıktı, il dışında de”, diye talimat veriyor!..
Normal zamanda yalan söylemek nedir diye sorsan, büyük günahtır diyecek, hatta kul hakkı konusunda sizi uyaracak bir adam bu!..
Ama kimse demiyor ki; “Koduğumun yavşağı, madem il dışında dedirteceksin, niye randevu veriyorsun?!.”
Metin Yıldız, çok sıkıntılı dönemde reddedildiği için ağır bir travma yaşamış ama ya randevu verip de görüşmeseydi?!.
Gezi ve Ayşe Barım hakkında paylaşımından çok önce; 01-02-2025 tarihli “Oyun oynamayı bırakın!.. Ayşe Barım yalnız kaldı!..” başlıklı yazımızın “Ayşe Barım yalnız kaldı!..” kısmında; “Şarkıcı Tarkan’ın, Recep İvedik’in de içinde bulunduğu sözde sanatçı tayfasının, Ayşe Barım olayında gıkı çıkmadı!..
Menajer Ayşe Barım için tek satır yazamadılar!.. Barım olayı ciddi olunca ve bir ucunun kendilerine dokunma durumu da ortaya çıkıp, g.t korkusu sarınca, sahiplenme olayı tak diye ortadan kalktı!.. Gezi olaylarının ön safında yer alan ve meydan okuyan; aynı zamanda Ayşe Barım sayesinde figüranlıktan başrol oyunculuğuna yükseltilen Halit Ergenç’in, suskunluğu da ‘suç ortaklığı’ ve ‘g.t korkusu’ olarak algılandı!..” diye yazmıştık. Oradan okunabilir!.. (*)
*
Ateist dediğin böyle olur!..
Geçen hafta yazdığımız, “Ateistlerin cenaze namazı meselesi!..” başlıklı yazıda, ateistlerin cenaze namazı için camiye getirilmeleri konusuna değinmiş; “Kişi ateist olduğunu beyan etmiş ve ailesi de bunu biliyorsa, cenaze namazı için camiye getirilmemesi gerekir! Cenazenin camiye getirilmesi ve namazının kılınması konusunda iki tane suçlu var!.. Bir; aileler…” demiştik!.. (**)
Geçtiğimiz gün hayatını kaybeden tiyatro sanatçısı Ahmet Levendoğlu'nun ailesi, sanaçının vasiyetini yerine getirdi!..
Aileyi kutluyorum…
Levendoğlu'nun cenazesi, Atatürk Kültür Merkezi'ndeki törenin ardından vasiyeti üzerine cenaze namazı kılınmadan Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi!..
Ateist dediğin böyle olur!..
.
Ali Mevlüt Kaya, dikGAZETE.com
(*) Oyun oynamayı bırakın!.. Ayşe Barım yalnız kaldı!..
https://www.dikgazete.com/yazi/oyun-oynamayi-birakin-ayse-barim-yalniz-kaldi-7637.html
(**) Ateistlerin cenaze namazı meselesi!..
https://www.dikgazete.com/yazi/ateistlerin-cenaze-namazi-meselesi-musrik-muslumanlik-7811.html