Kur’an tartışmaları ve dinsizlik dünyada ve İslam ülkelerinde neden yayılıyor!

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez
Kur’an tartışmaları ve dinsizlik dünyada ve İslam ülkelerinde neden yayılıyor!
04-11-2018

Teolojik konuları tartışmak, havanda su dövmek gibidir. 

Elinize birşey geçmez. 

İnsanları düşman kutuplara dönüştürür. 

Düşünsenize "tuvalete sağ ayakla veya sol ayakla girmenin günah veya sevabını" konuşmanın kime neye faydası var?

Genelde dinin insanlık tarihinde facia, trajedi ve felaketlere yol açması, din adamları sınıfının bireylerin inançlarını istismar ederek dünyevi, siyasi ve ekonomik statü sağlamaları geniş kitlelerin dine bakış açısını olumsuzlaştırdı.

Kutsal kitapların ortaya çıkışına ilişkin tartışmalar Kur'an eleştirilerinden çok önce başlamıştı. 

İncil Konsillerinin  toplanma gündemleri farklı İncil nüshalarının içinden şimdiki  İncili oluşturan dört kitabıseçmek içindi.

İSLAM’DAKİ TARTIŞMALARIN BAŞLANGICI VE ABDULLAH İBN-İ MESUD...

Benzer tartışmalar İslam Peygamberi'nin vefatından hemen sonra başladı. 

Tartışmanın anlaşmazlığa evrilmesinde başı çeken öncü isim, İslâm'ı kabul edenlerin altıncısı, ilk dönem müfessir, muhaddis ve fâkihlerinden, bütün büyük savaşlara katılmış ve hepsinde de önemli fedakârlıklar göstermiş, 

Sahabe Abdullah bin Mesud'dur. 

Hayatının ilk yıllarında Mekkeli bir zengin için çobanlık yapmış, İslam'ı duyunca da kardeşi Ukbe ve annesi Ümmü Abd bint Abd İbn Süvâ ile birlikte müslüman olmuştu. 

Rasûlullah (sav.) onun hakkında şöyle buyurmuştu: “Kur’an’ı dört kişiden öğreniniz: Ibn Mes’ud’dan, Muaz b. Cebel, Übey b. Kaab ve Ebu Huzeyfe’nin mevlâ’si Sâlim’den. 

Kendisi de bu hususta şöyle demiştir; “Allah’a yemin ederim ki, Allah’ın Kitabı’ndan hiçbir sure yoktur ki, onun nerede indiğini en iyi bilen ben olmayayım! Hiçbir ayet yoktur ki, niçin indiğini en iyi bilen ben olmayayım… Develerin ulaşabileceği yerde, Allah’ın Kitabı’nı benden daha iyi bilen birinin olduğunu bilsem, mutlaka deveye binip ona giderdim.” 

İşte böylesine bir kişiliğe sahip İbn-i Mesud’un, Felak-Nas Surelerini kabul etmeyişine ne demeli? 

İbn-i Mesud'un Felak-Nas Surelerini kabul etmeyişi ile ilgili Buhari’de kayıtlı hadisin Fahreddin Razi ve İbn-i Hazm tarafından kabul edilmeyişi, söz konusudur. 

Ahmed bin HanbelBezzarTaberani gibi bazı alimlerin yaptığı rivayete göre, Abdullah b. MesudFelak-Nas surelerini, Kur’an’dan saymıyordu. (bk. Suyuti, ed-Dürru’l-Mensur, 6/416) 

Razi, konuyla ilgili şunları söylemiştir: “Rivayetlere göre, İbn Mesud Fatiha ve Felak-Nas surelerini Kur’an’dan silmiş (Mushafına almamıştır). 

İbni Malik de şöyle nakleder: “Mesahif’in (Kuran nüshaları) değiştirilmesi emredildi. 

İbni Mesud da dedi ki: ‘Sizin aranızdan Mushafını saklayabilen saklasın, çünkü bir şey saklayan Kıyamet günü onunla gelecektir.’ 

Sonra da dedi ki: ‘Ben Resulullah’ın  ağzından 70 sure okudum! Ben Resulullah’ın ağzından aldığım şeyi bırakır mıyım?

Bu rivayetin anlamı açıktır.

Çünkü İbni MesudÜçüncü Halife Osman'ın yazdığı Kur’an’ın eksik olduğunu ya da en azından bazı surelere müdahale edildiğini görmüştü. 

İbni Hicr der ki: Osmanın Mushafı Kufe’ye geldiğinde, İbni Mesud ne onun okunmasını kabul etti ne de onun Mushafının yakılmasını kabul etti, çünkü onun (İbni Mesud’un) Mushafı, Osman'ın Mushafından farklıydı.

Oysaki Sünniler, Peygamber’in İbni Mesud’un Mushafı hakkında dediği şeyi naklederler ve derler ki o hadis sahihtir. Ayrıca Osman, (adının anlamı kuş veya yılan yavrusu demek)  Hafsa'nın ona verdiği kendi nüshası hariç tüm Kuran nüshalarını yakmaya karar verdiğinde Osman'ın İbni Mesud’a yaptığı şeyi naklederler.

Bu rivayet, İslam'ın ilk yüzyılında birbirinden farklı Kur'an el yazmalarının olduğunu göstermez mi?

Peygamber’in (as.) vefatından önce, son dokuz veya seksen bir güne kadar vahiy nüzûl (indiği) olduğu için, Peygamber hayattayken Kur’ân ciltli tek bir kitap haline getirilmemiştir. 

Kur'an'ı Kerim'in kitap  haline getirilmeden önce derlenmesi sürecinde hafızasına başvurulacak kişilerin sayısı konusunda İslami kaynaklarda ufak tefek farklılıklar mevcut. 

Toplamda derleme ve surelerin ayetlerin başlık altında toplanması işinde görevlendirilen bu kişilerin sayısı yedi civarındadır. 

Bu Kur'an derleme ve tasnif heyetiİslam tarihinin ilk konsilidir.

Daha önce de Hıristiyan din önderleri, Hıristiyanlıkla ilgili tartışmalı konuları aydınlatmak ve bir sonuca bağlamak için, tartışılacak konunun önemi ve ilgilendirdiği bölge oranında büyük toplantılar düzenlemişlerdir. 

Bu toplantılara "Konsey" ya da "Konsil" adı verilmişti.

Hatta iddialara göre dört bölümden oluşan İncil, İznikkonsilinde yüzlerce İncil arasından seçilmişti.

HAZRETİ EBUBEKİR’İN OLUŞTURDUĞU HEY’ETTE İBN-İ MESUD’UN DIŞARIDA BIRAKILMASI...

Şii ve Sünni kaynaklarda halife seçilmesiyle ilgili farklı bilgiler bulunan İlk Halife Ebû Bekir ( ismi Arapça deve yavrusu anlamında) halîfe olduktan sonra Ömer'in teşvîk ve ısrarıyla, hâfız ve vahiy kâtibi olan Zeyd Bin Sabitbaşkanlığında bir hey’et oluşturulmuş, Kur’ân’ı toplayıp bir kitap haline getirme görevini bu hey’ete vermiştir.

İbn-i Mesud'un bu heyet dışında bırakılması, dönemin siyasi çekişmesinin bir sonucudur. 

Kur'an'a girecek ayet ve surelerin belirlenmesi ve tasnifine uğraşan konsile Ömer, Osman, Ali, İbn Kaab, Zeyd Bin Sabit’e büyük ölçüde yardımcı olmuştur.

Oldukça titiz çalışmalar sonucunda takriben bir yıl sonra Kur’ân-ı Kerîm, ciltli bir kitap haline getirildiğinde neden Peygamber’in sağlığında bu derleme işinin yapılmadığına dair sorulara ve eleştirilere cevap verebilmek için "vahyin Peygamber’in vefatından çok kısa zaman öncesine kadar gelmeye devam ettiği, dolayısıyla henüz görev tamamlanmadığı için kayda geçmediği...” şeklinde açıklama getirilmiştir.

VAHİY KATİPLERİ VE YAZI MATERYALLERİ...

"Vahiy Kâtipleri"nin etnik veya dinî kökeni ile sayısı konusunda da bir uzlaşma yok. 

Ancak sayıları 40’a kadar çıkarılan bu kâtiplerden İslamikaynaklarda adı en çok tekrarlananlar Yunanlı Bel’am, Yaiş, Yemenli Cebr, Yessar, Addas, İman, İranlı Selman(Selman-ı Farisi), Yahudi Bahira, Verka, Abdullah İbn-i Selam.

Ayetler, “Lihaf” (küçük yassı taşlar), “Rıka” (deri, ağaç yaprağı, bir çeşit kâğıt), “Ektaf” (deve ve koyun kemikleri), “Ektab” (ağaç parçası) gibi nesnelere yazılmıştı.

İbn’el-Nadim ve Buhari gibi kaynaklara bakılırsa, Peygamber’e (SAV) vahyedilmiş bazı ayetler, (Şeytan Ayetleri gibi) Allah’ın dilemesi ile Peygamber’in hafızasından silinmişti. Silinme olayı muhtemelen Alzheimer hastalığı ile ilgili, bunama/demans sonucunda hatırlanmaması.

Ayetin ayeti nesh etmesi de açıklanması gereken bir husus, Yüce Yaratıcının bilgisi evveli ve ahiri, görüneni ve görünmeyeni kapsadığına göre nasıl olur da hükmü zail olacak ayet gönderir? 

HAZRETİ ALİ’NİN SÖZÜ...

İslam tarihi okunduğunda Kur’an'ın, Ebu Bekirzamanında  oduncu (hattap) Ömer'in ısrarı üzerine toplandığı ve daha sonra, Osman zamanında da çoğaltılıp diğer nüshaların yakıldığı öğrenilebilir.

Peygamber’in  hayatında birçok sahabi, Kur’an’ı hem hafızalarında hem de sahifelerinde toplamış bulunuyorlardı. 

O’nun ölümü üzerine, damadı Ali, derhal evine kapanmış, “Kur’an’ı cemetmedikçe cuma namazına çıkmak hariç, ridamı giymemeye yemin ettim.” diyerek, sözünü yerine getirmişti. 

Ali'nin cem ettiği Kur'anİbn-i Mesud'un  Ali ile karşılıklı okuduğu surelerin yazılmasıyla oluşturulmuştu. 

Şiilerin elindeki Kur'an nüshası Ali'nin birleştirdiği kaydettiği Kur’an’ı Kerim'dir. 

*

Zeyd, bizzat kendisi iyi bir hafız olduğu halde, kendisi gibi başka hafızlarla da yetinmeyip, her ayet hakkında mukabele görmüş iki yazılı şahid aramak gibi son derece titiz ve ilmi bir usul takib etmiştir. 

Yalnız, Tevbe suresinin sonundaki iki ayet hakkında, araştırmasına rağmen iki yazılı şahidi bulamamış, Ebu Huzeyme’deki yazılı nüshaya istinad etmek durumunda kalmıştır. 

Bu şekilde Ebu Bekir devrinde biraraya getirilen sahifelere “el- Mushaf” denilmiştir.

ATEİZM VE DEİZM’İN YAYILMASINA İSLAM TOPLUMLARI İÇİNDEKİ KATKI...

Sonuc olarak deizmin yaygınlaşması, inanç sistemlerinin birçoğunun, kadını ikinci plana atmasından kaynaklandığı gibi herkesin eşit haklara sahip olduğu laik sistemlere eğilimi artırıyor. 

"Hiçbir dine ya da Tanrı'ya inanmama" anlamına gelen Ateizm ve "yalnızca Tanrı inancı" anlamına gelen Deizm (Dinsizlik) inançları dünya genelinde artış gösteriyor.

Müslümanlar kimseye kızmasın ya da çamur atmasın, toplumsal yaşantıları, inançları ile davranışlarının birbirini tutmaması, herşeyden önemlisi Kur'an tartışmalarının daha hicrî birinci yüzyılda hatta Peygamber aleyhisselâmın ölümünden bir kaç saat sonra başlamasıyla ilgili aktarımlar, İslam toplumu içinde Deistlerin sayısını artırıyor.

Son söz:

Bize kâfir demiş Müftî Efendi,

Tutayım ben ana diyem Müselmân,

Vardıkda yarın Rûz-i Cezâ’ya,

İkimiz de çıkarız anda yalan!”

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter: @oc32oc32

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez

Ömür Çelikdönmez kimdir?

1965 Nazilli / Aydın doğumlu. İlk orta ve liseyi Isparta’da bitirdi. Isparta Gazeteciler Cemiyeti üyesi olarak, çeşitli gazetelerin (Türkiye, Milli Gazete, Antalya Ekspres vs) Isparta muhabirliğini yaptı. 

Isparta’da neşredilen mahalli gazetelerde haber, yazı ve şiirleri yayımlandı. (Gülkent, Demokrat Isparta, Senirkent Postası vs.) 1984-1985’te Erzurum Atatürk Üniversitesinde Felsefe öğrenimi gördü. 

1985-1993 arası İzmir Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünde okudu ve mezun oldu. 

Isparta’da bir siyasi partinin basın müşavirliğini üstlendi ve parti bülteni (Arkadaş) yayınladı. 

Arkadaş FM radyosunun editörlüğünü yürüttü. 

12 Eylül 1994’te Tunceli iline felsefe öğretmeni olarak atandı. Tunceli’de görev yaptığı iki yılda ‘Gökkuşağı’ isimli kültür sanat edebiyat dergisini yayınladı. Ayrıca ‘Dört Mevsim Tunceli’ konulu fotoğraf sergisi açtı. 

Millî Gazete ve Yeni Şafak’ta yazıları yayınlandı. 

Öze Dönüş, İmza, Rind, Paye, Büşra, Palandöken, Avaz, Teos, Açılım, Vizyon, Mor Taka, İktibas, Teneffüs, Cem, Yeşilay, Türk Yurdu, Senirkent Yükseliş, İzmir merkezli Yurtta Uyanış, Zonguldak'ta yayınlanan Zonkişot ve Yörünge gibi dergilerde yazı ve şiirleri neşredildi. 

1991’de İzmir’de yayınlanan Taşra dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. 

Yine İzmir’de yayımlanan Harman ve Açılım dergilerinin yayın kurulunda yer aldı. Ezcümle Dergisinin sanat danışmanlığını ve yayın yönetmenliğini üstlendi.

‘Milli Sinema’ ile ilgili bir makalesi, TÜRSAK 93 Sinema Yıllığı’na alıntılandı. 

İlk şiir kitabı ‘Mavi Düş’, İzmir’de Teos yayınlarından 1995’te çıktı. 1996-2002 arası Zonguldak İli Devrek İlçesinde görev yaptı. 

Devrek Lisesi ve Devrek İmam Hatip Lisesi’nde felsefe grubu derslerine girdi. 

2000 yılında Devrek Tarihi kitabı, Devrek Ticaret ve Sanayi Odası’nca yayımlandı. 

Devrek Tarihi kitabı, lisans, yüksek lisans ve doktora çalışmalarında kaynak gösterildi, atıfta bulunuldu. 

1996-2002 arası Devrek ve Zonguldak’ta yayınlanan Devrek Vizyon, Teneffüs, Devrek Genç Görüş, Eğerci’nin Sesi, Kuvayı Milliyeciler dergilerinde ayrıca Yeni Devrek, Devrek Eksen, Devrek Turizm Gazetesi, Devrek Paragraf ve Devrek Postası gazetelerinde bölge tarihine yönelik araştırmaları yayınlandı.

Zonguldak'ta yayın yapan yerel TV kanalında “ Tarihimize Yolculuk” başlıklı programı hazırladı ve sundu. 

2002’de 18. Uluslararası Baston ve Kültür Festivali Tanıtım Rehberi’ni hazırlayan ekipte yer aldı. 

Sempozyum ve Bienallere katıldı, bildiriler sundu. 

Eğitim iş kolunda faaliyet gösteren Türk Kamusen'e bağlı Türk Eğitim-sen sendikasının ilçe temsilcisiydi. 

Devrek’te görev yaptığı yıllarda bölge kültürüne ve tarihine katkıları nedeniyle Devrek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce ‘Teşekkür’, İlçe Kaymakamı tarafından ‘Takdir’ belgesi ile ödüllendirildi. 

2003 Ocak’ta Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine atandı. 

Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın Basın Müşavirliğini yaptı. 

2011’de Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünde görevlendirildi. 

2009’da ‘Efsane Doktor Sadettin Sarı Murat’ kitabı, yine aynı yıl ‘Baston Tarihi / Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabı yayımlandı. ‘Baston Tarihi Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabın, yasal olmayan şekilde telif ücreti ödenmeden Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ‘Bastonlar’ başlığı ile korsan baskısı yapıldı. haberşanlıurfa, akdenizhaber, haberakdeniz.com.tr, www.ahval.net, haberzonguldak2, haber10, timeturk, fikrikadim, kafkassam, dikGAZETE.com ve MHP Erzurum eski Milletvekili Rıza Müftüoğlu'nun sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu Türk Meclisi internet sitesinde, jeopolitik ve jeostrateji konularında yüzlerce makalesi yayınlandı. 

2013-2018 arası Resmi Gazete’nin basıldığı Başbakanlık Basımevi’nde Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri kadrosuyla çalıştı. 

Isparta ili tarihi ve kültürüne yönelik araştırmalar yapan, ilmi toplantı ve geziler düzenleyen Hamideli Derneği’nin genel sekreterliğini üstlendi.

Halen, dikGAZETE.com haber sitesinde araştırma/analiz yazılarını sürdürmektedir.

.

dikGAZETE.com

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?