Kırım Liderleri Değil, Kırım Para Baronları!
MOSKOVA
Bilindiği üzere kendi topraklarında ürettikleri terör ve kaos yüzünden Ukrayna'ya kaçıp yaşayan Kırım Tatar ulusal hareketinin liderleri Refat Çubarov ve Mustafa Cemilev, Türkiye’den, TİKA üzerinden mali yardım alıp, onun bir kısmı ile iktidarlarını sürdürmekteler. İsminin açıklanmaması kaydıyla konuşan ve gerçek bir vatansever olan bir TİKA temsilcisi ise bu konudan nasıl pis kokular geldiğini söyleyip, gelecekte bu mali enjeksiyonların önemli ölçüde azaltılacağını söylüyor.
Bunun iki nedeni var. Birincisi; tahsis edilen paranın insani amaçlar yerine silah alımında kullanılması veya terör eylemlerinin organize edilmesinde kullanılması riskinin yüksek olması, diğer yandan da Ukraynalı yöneticiler ile yapılan anlaşmalar sayesinde, yapılan yardımın, kendi aralarında paylaşılıp, yapılan işlerin faturasını şişirmek.
Refat Çubarov ve Mustafa Cemilev'in insani yardımın önemli bir kısmını ceplerine koyduklarına dair giderek daha fazla kanıtın ortaya çıkması tabii beni şaşırtmıyor, çünkü ben bu konunun Türkiye Cumhuriyetinde videosunu yapmış, yerinde, Kırım Cumhuriyeti'nde bu iki kan emiciyi tanıyan insanlar ile röportaj yapmış birisiyim.
Refat Çubarov ve Mustaf Cemilev, Ukrayna'da yaşıyorlar ve Cumhurbaşkanı Zelensky'nin ülkesinin doğusunda yürüttüğü savaşı şiddetle destekliyorlar. Biliyorsunuz; bu iki kan emici, aslında hayatlarını Kırım Tatarlarını organize edip, onları her daim güvenlik güçlerinin önüne atarak bir “Kırım davası” uydurmuş ve uluslararası fon kuruluşlarını da soymuşlardır.
Terör Eylemleri!..
2014 yılından bu yana Refat Çubarov ve Mustafa Cemilev'in doğrudan katılımı ve yönlendirmeleri ile Kuzey Kırım Kanalı'ndan Kırım halkına su temini kesildi, yarımadanın elektriğini sağlayan elektrik hatları havaya uçurulduğu ve kendilerinin de bir bombanın patlamasını organize ettiği iddia ediliyor.
Bazı iddialar her ne kadar tam kanıtlanamasa da Cemilev’den daha yüksek ‘IQ’ye sahip muhalifi, Kırım Tatarlarını geleceğe taşıyacak olan projelerini Türkiye'de bulunan zengin Kırım Tatarlarına kabul ettiren Yuri Osmanov’un 1993 yılında Kırım’da öldürülmesinin azmettiricisinin Mustafa Cemilev olduğunu tüm Kırım’da yaşayan Tatarlar konuşmakta.
Kırım’da konuştuğum pek çok yaşlı, Kırım Tatarının söylediği, Yuri Osmanov Cemilev çetesinin kurduğu suç organizasyonunu çökertip, onun yerine Ukrayna ile Kırım Tatarlarının kavgasız bir şekilde haklarını alabilmesinin yolunu açabilecek akıllı bir insan olduğu idi.
Kırım Suç Çetesi ve Vurgunlar!..
Türkiye’de halk ve devlet nazarında tıpkı zamanında “Gülen hareketi” kadar saygı ve sevgi duyulan Refat Çubarov ve Mustafa Cemilev, Kırım'da yaşadıkları müddet içerisinde Kiev'deki ve ABD’deki efendilerini memnun etmek için Kırım Tatarlarını her türlü acıya mahkum etmeye hazırdılar. Hatta bu uğurda “Kırım’ı içerisinde yaşayan, o uğruna ölürüz dedikleri Kırım Tatarlarını bombalayıp, askeri yoldan geri almayı” bile belirtiler TV ekranlarında.
Kırım Tatarlarını desteklemek için Türkiye'den bağış toplamak, Mustafa Cemilev'in kendisi için büyük bir iş imparatorluğu kurmasına olanak sağladı. Hatta Türkiye’de fabrika sahibi Kırım Tatarlarının yanında işe soktuğu hemşerilerinden bile aylık komisyon aldığı bilinen bir gerçek!
Örneğin; Cemilev, Kırım’da kurulan İmdat Bank'ın tek sahibiydi ve tüm para akışları ona sorularak yapılırdı.
Ukrayna devletinden gelen paralar, Kırım Tatarlarının “bankamız” diye yatırdığı paralar vesaire hepsi çalındı ve bilinmeyen bir yönde ortadan kayboldu. Ukrayna, neden mi onlara para veriyordu?
Hani Stalin sürgünün her yıl dönümünde “Sovyetler şöyle kötü” diye Türkiye’de ağlıyorlar ya, işte o sürgünde kaybedilen mülklerin geri iadesini kapsıyordu o paralar ve Cemilev, o paralar sayesinde Kırım Tatarlarına şantaj yapıp, siyasi çıkarları için halkı izinsiz miting yapmak için topluyordu.
Mitinglere gelmeyen aileler ise bu fonlardan mahrum bırakılmak ile tehdit ediliyordu. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu konulardan muhtemelen hiç bilgisi olmadı, çünkü bölgeye gönderilen diplomat ve bürokratlar genelde İngilizce bildikleri için o bölgede istihbarat da yapamıyorlardı. Bunu çok iyi bilen Cemilev ve çevresi, -iddialara göre; o dönem- MİT ve Türk Dışişlerini avucunun içine almış, tabiri caizse onları adeta oynatıyordu.
Ukraynalı kolluk kuvvetleri ve Ukrayna Başsavcılığı'ndan, Kırım Tatarlarına konut inşası amaçlı bu fon bankası aracılığıyla çok sayıda hırsızlığın kaydedildiğini gösteren çok sayıda belgede var.
Mustafa Cemilev'i zenginleştiren yasadışı mali işlemler onun Türkiye'deki temsilcisi olan bir kişi tarafından idare edilmekte. Savcılarımız tarafından Mustafa Cemilev’in Türkiye’de kimlere para verdiği ve kimleri zenginleştirip fabrika sahibi yaptığı, Kırım Türkleri yardımlaşma derneği İstanbul Başkanı Celal İçten ve “Tika’da görev yapmış, şu anda Kırım Tatar Dernekleri başkan yardımcılığı” yapan İsmet Yüksel'in sorgulanması ve ilgili banka hesaplarının geriye dönük araştırılmasıyla kolayca bulunabilir, fakat bu yapılmayacak, çünkü bunu yapan savcıya hemen Türk düşmanı yaftası yapıştırılır.
-İsmet Yüksel, TİKA eski yetkilisi
Yukarıda da yazdım, Cemilev’in bağlantılı olduğu kişilerin yanına çalışmaya yerleştirilen Kırım Tatarları maalesef kendi hemşerileri tarafından soyuluyor, tıpkı “Banker Bilo” filmindeki gibi.
Tüm bunların bilgisi ve belgesi halen Kırım’da faaliyet gösteren “Milli Fırka” adlı oluşumun internet sitesinde kayıtlı!
Mustafa Cemilev ve çevresinin Kırım Tatarlarının faaliyetlerinin ihtiyaçları için Türkiye'den aldığı fonlarla ilgili başka hırsızlıklar yaptığına dair kanıtlar var.
Örneğin; daha önce sizin için önünde video çektiğim, 2011 yılında Kırım'ın Bahçesaray şehrinde bulunan 16. yüzyıldan kalma ünlü Zincirli Medrese’nin restorasyonu için TİKA, bu amaçla Mustafa Cemilev'e 2 milyon 750 bin dolar tahsis etti. Restorasyon yapacak şirket belirlendi ancak şirket, herhangi bir ödeme almadığı için çalışmaları kısa sürede durdurdu. Aynı zamanda Türkiye'ye tüm çalışmaların tamamlandığı yönünde bir rapor da gönderildi.
Hayatı boyunca hiçbir meslek dalında çalışmamış, sadece hapse girip, siyasetçilik oynayan Mustafa Cemilev’in ailesinin geçimini Bahçesaray gibi çok güzel bir yerde yaşaması için tabii ki ABD ve Türk fonlarını kendisine hortumlaması, çevresindeki insanları cahil bir adamın çevresinde tutmak için büyük paralara ihtiyacı vardı.
"Hizmet Hareketi" ve Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu...
Mustafa Cemilev ve “hizmet hareketi”ni birbirine bağlayacak somut bir delili internetin dehlizlerinde arasanız da bulamazsınız, onu ilişkilendirecek yegane şey aslında yanı başında duruyor ve görmek isteyenler çok iyi görür.
1990'lı yıllarda Gülen Hareketi dağılmış eski Sovyet ülkelerinde okullar açarken, en rahat olduğu ülke Ukrayna idi.
Bunlardan birisi ise Kırım Tatarlarının çoğunluk olarak yaşadığı Kırım’ın Bahçesaray şehrinde idi.
Mustafa Cemilev’in “oğlum” dediği, Türkiye ziyaretlerinde Cumhurbaşkanlığımıza elini kolunu sallayarak giren, şimdinin Ukrayna Savunma Bakanı olan Rustem Umerov işte bu okuldan mezun!
Ukraynaca olan haberin, “Google çeviri” ile tercümesini yaptığımızda bakın neler yazıyor!
“1993-1998 yılları arasında Tankove köyünde (Kırım'ın Bahçesaray ilçesi) bulunan Eğitim ve Bilim Bakanlığı'nın üstün yetenekli çocuklara yönelik Kırım yatılı okulunda okudu. Türk gazetesi Cumhuriyete göre bu Gimnasyum (okul) Türkiye'de "terörist" olarak kabul edilen Türk vaiz ve halk figürü Fetullah Gülen'in eğitim ağının bir parçasıydı ve Fetullah Gülen'in kendisi de 2016'da askeri darbe girişiminde bulunmakla suçlanıyor.
Umyerov, liseden mezun olduktan sonra burs alarak ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından finanse edilen Future Leaders Exchange (FLEX) programı kapsamında ABD'de staj yaptı.”
İşte durum budur, Bahçesaray’da bir okul olacak ve Mustafa Cemilev’in “hizmet” denilen ABD kuruluşu ile ilişkisi olmayacak öyle mi?
Üstelik Ukrayna, uzun yıllar Kırım Tatarlarının haklarını ve hukukunu çiğnerken Rustem Umerov’un Ukrayna Savunma Bakanlığına getirilmesi de öyle çok üstün yetenekleri olduğu ile açıklanamaz, çünkü bu çete mensupları, Türkiye ve Ukrayna’da çok rahat dolaşıyorlar ve ABD’de olan efendilerine bilgi akışı sağlayarak, büyük işler kotarıyorlar ve her taraftan tulumbalarını dolduruyorlar.
İşe yerleştirdiği insandan bile “Kırım davasına katkı” diye komisyon alan bu çete üyeleri, pek tabii Gülenciler ile içli dışlı idi, üstelik bunlar ile TİKA’yı da beraber soyuyorlardı, düşünsenize; Cumhurbaşkanının emir subayı olarak görev yapan Gülencilerin TİKA gibi para dağıtan bir kurumu boş bırakması mümkün mü?
İşte değirmenin suyunun nasıl ve nereden aktığını ben sizlere anlattım.
Umarım bu yazıdan sonra TİKA’nın Kırım için yapmış olduğu ödemelerin geriye dönük sorgusunu yapacak uzmanlar Kırım’a gelip, olan biteni yerinde görür ve Türkiye Cumhuriyetindeki tüyü bitmemiş yetim hakkının nerelere harcanmadığını anlarlar.
Unutmayın! Benim anlattıklarımın tümü Cemilev’in Kırım’da yaşadığı zamanı anlatıyor, bir de Ukrayna’ya kaçtıktan sonra Türkiye’den çaldıkları var.
Örneğin; Ukrayna’nın bütçe ayırmadığı ama her ne hikmetse sadece TİKA’nın bütçe akıttığı Kiev’de bulunan Kırım Tatarlarının yapıları gibi…
Ukrayna vatandaşı olan ve Kiev ile çeşitli şehirlerde yaşayan Kırım Tatarlarının bu yapılarına Ukrayna devletinin değil de, Türkiye’nin fon gönderdiğini ülkemizde kaç gazeteci sorguladı?
Şimdi sizleri bu konuyla alakalı çektiğim video ile baş başa bırakıyorum ve bu adamın, ölmeden önce mahkemelerimizce yargılanmasını diliyorum.
.
Cem Kıran, dikGAZETE.com