“Pandora”, efsaneye göre dünyaya gönderilen ilk kadın. Ona verilen kutuda ise kötülükler var ve erkeklerin dünyası bir anda acılarla doluyor. “Pandora’nın Kutusu”, Yunan mitolojisinin en önemli efsanelerinden biri.
Zeus’un nefret ettiği insanları cezalandırmak için kullandığı Pandora adlı güzel kadının, “mutluluk kabı” olarak bilinen göz kamaştırıcı kutuyu merakından açması ile dünyaya kötülüklerin yayılmasını konu alan efsane.
“Pandora’nın kutusu” geçen hafta ‘Sözcü’ yazarı Rahmi Turan'ın, CHP'li bir ismin gizlice Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gittiğini iddia etmesiyle açıldı.
Sonra ‘yarası olan gocunur’ hesabı birer birer çıkıp “-ben gitmedim” diyenlere bakılırsa, böyle bir görüşme gerçekleşmemiş ya da kamuoyunda ismi yazılıp çizilenlerin haricinde CHP’li “X” şahıs, Külliye’nin çorbasına kaşık sallamış. Boşuna dememişler “tekkeyi bekleyen çorbayı içer” diye.
Rahmi Turan, gazetecilik mesleğindeki kariyerine bakılırsa yaş tahtaya basmayacak birisi, ancak yayın yönetmenliği yaptığı dönemlerde tiraj yakalamak için asparagas haberlerin de mucidi. Simaviler’le başlayan basında baldır bacak ekolünün aranılan ismi.
Çıplak kadın fotosunun altına “Angela İstanbul’da Şiş Kebap Yedi - Helga Dikili Taş hayranı - Dul Maria Türk Erkek Arıyor…” türünden uyduruk içerikler yazan gazetecilik anlayışının da duayeni.
Günaydın Gazetesi, Tan Gazetesi, Sabah Gazetesi, Bugün Gazetesi, Asabi Gazetesi, Sözcü Gazetesi’nde onun izleri var.
İşte bu Rahmi Turan, Erdoğan'ın "Senin CHP genel başkanı olman lazım" dediğini öne sürmüştü. Turan'ın yazısında 9 Kasım akşamı CHP’li bir ismin Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın huzuruna çıktığını gündeme taşıdı.
Daha sonra topa giren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; Ziya Paşa’nın “Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz /Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” kelamını unutarak, bu dedikoduya balıklama daldı.
Sözcü yazarı Rahmi Turan'ın gündeme bomba gibi düşürülen “CHP'li bir isim, partisinin genel başkanlığı için Erdoğan'la görüştü” iddiasıyla ilgili; “Gidenleri biliyorum. Okuduğumda doğrudur dedim” açıklamasını yaptı.
Hemen ardından medyada kimin görüştüğüne dair isim furyası başladı. CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, İlhan Kesici, CHP’den ihraç edilen Ardahan Bağımsız Milletvekili Öztürk Yılmaz, Mustafa Sarıgül ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu'nun isimleri ortaya atıldı.
En sert tepki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan geldi. Beştepe‘de bir CHP‘li ile görüştüğü iddialarını yalanladı ve “Ben cumhurbaşkanlığımı ortaya koyuyorum, İspat etmezsen CHP’nin genel başkanlığı bu yalancıdan kurtulsun” meydan okumasında bulundu.
CHP’de Yat Klubü…
Muharrem İnce de zehir zemberek açıklamasında "Böyle bir görüşmeye dair kanıt varsa Taksim'de kendimi yakarım" diyerek, yazın, aynı yatta tatil yapan CHP'li menfaat grubuna dikkat çekti.
İnce’nin sözünü ettiği teknede tatil olayı Çeşme’de yaşanıyor. Tekrarlanan İstanbul yerel seçimlerinde Ekrem İmamoğlu'na destek için İstanbul'a giden Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran, Çeşme'ye döndükten sonra ünlü bir işadamının yatını alarak bazı CHP yöneticilerine Çeşme koylarını gezdirmiş.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan ve CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, 10 Aralık Hareketi’nin lideri, örgütlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, Bülent Kuşoğlu geçen yaz Çeşme’de bir işadamının teknesinde buluşmuşlar.
Tatilde olduğu iddia edilen isimlerden Bülent Kuşoğlu'nun, Türkiye'nin gündemine oturan iddianın sahibi Talat Atilla'nın sitesinde yazarlık yaptığı da belirtiliyor.
“Kumpas Süreci” nasıl işledi?
Birinci Aşama:
Medya kulislerine göre; 25 ve 26. Dönemde İzmir Milletvekili seçilen Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu Üyesi, Basınla İlişkiler ve Kurumsal İletişimden sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Tuncay Özkan, ilk önce Soğukoluk’tan bildiren gazeteci Uğur Dündar’ın kapısını çaldı, nabzını yokladı.
Ancak Uğur Dündar, mesleki önsezileri yeşil ışık yakmayınca, Ahmet Tuncay Özkan'ın getirdiği bilginin teyide muhtaç olduğunu söyleyerek yazmayı reddeder. Bunun açılımı, Uğur Dündar'ın haberi saray kaynaklarına doğrulatamaması demek.
İkinci Aşama:
Uğur Dündar’a “aynalı sazan” muamelesi çeken Ahmet Tuncay Özkan, Uğur Dündar oltaya takılmayınca yeni bir adres arayışına girer.
Sansasyon yaratması beklenen dedikodunun CHP tabanında çok okunur ve güvenilir kabul edilen bir köşe yazarının kaleminden çıkması hedeflenmiştir.
İş Bankası’ndan kredilendirilen gazeteci havuzunda mevcut isimler gözden geçirildi. Lakin sansasyon kriterlerine göre uygun isim bulunamadı.
Yat tayfasından Bülent Kuşoğlu aracılığı ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'a tazminat ödemek için evini satması hakkında yaptığı haber ile 2018 Aralık ayında ”Özel Haber” ödülünü alan Talat Atilla'nın yardımı istenir.
Üçüncü Aşama:
Talat Atilla zaten bu kumpasın merkezindeki isimlerden. CHP’ye yakınlığıyla biliniyor. Ayrıca Günaydın gazetesindeki muhabirlik günlerinden gazetenin yöneticisi Rahmi Turan'la arasından su sızmıyor.
Rahmi Turan da eski gazeteci yamağının CHP nezdindeki itibarından emindir. Anlayayacağınız tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş. Haber, Londra’da tedavi gören Turan'a itelendiğinde, teyit edildiği bilgisi kulağına fısıldanır.
Dördüncü Aşama:
Sağlık sorunları için gittiği İngiltere’nin başkenti Londra’da tedavi gören Rahmi Turan, onca hengamede gazetesine köşe yazısını gönderme fırsatını acaba nasıl buldu?
Rahmi Turan, Sözcü’de bombasını patlatır çarşı karışır.
Bundan sonrasını kotarmak için Ahmet Tuncay Özkan, haber yayınlanınca gece yarısı İsmail Küçükkaya'yı arar.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun sabah programa çıkmak istediğini söyler. Kılıçdaroğlu aslanlar gibi Küçükkaya'nın propramına çıkar, çanak sorulara cevap verir, devirmedik çam bırakmaz.
Londra merkez, muhalif herkes!..
Sultan II. Abdülhamid'in muhalifleri Paris ve Kahire'yi mesken tutmuştu. Şimdi de ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan muhalifi varsa soluğu Londra’da alıyor. Gül, Babacan, İmamoğlu gibi.
FETÖ’cü Akın İpek de orada Sözcü Gazetesi’nin bazı mensuplarına yönelik olarak 19 Mayıs 2017’de düzenlenen operasyon kapsamında hakkında gözaltı kararı çıkarılan gazetenin sahibi Burak Akbay da orada. Listeyi uzatmak mümkün.
CHPnin bankası İş Bankası’nın İngiliz ortağı…
Londra bankerleri, dev finansörleri Türkiye'deki muhalefeti boşuna kucaklamıyor, kesenin ağzını açmıyor.
CHP’nin yönetimindeki bazı isimlerin soluğu Londra’da almalarının bir sebebi var, herşeyin bir bedeli var.
İmamoğlu'na gelin hamamı yapar gibi, fellik fellik kısmet arayanlar bu işi biliyor.
İŞ Bankası Maxis Investments Ltd.
Maxis Investments Ltd., FCA (Finansal Davranış Otoritesi) tarafından yetkilendirilmiş ve düzenlenmiş bir Birleşik Krallık menkul kıymetleri ve yatırım şirketidir. Londra'daki Maxis Investments Ltd, aynı zamanda İş Yatırım'ın tam bağlı ortaklığıdır.
8 Ağustos 2005 tarihinde İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş. (İş Yatırım) uluslararası sermaye piyasalarındaki konumunu güçlendirmek için Londra'daki tam iştiraki olarak, Maxis Investments Ltd., global piyasalardaki tüm varlık sınıflarındaki uluslararası bireysel ve kurumsal müşterilere aracılık, yatırım danışmanlığı, koruma ve yönetim hizmetleri sunuyor.
Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığa aday olmayacağı CHP Büyük Kurultayı Nisan ayı ortalarında…
Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığı’na aday olmayacağı söylenen, 37’ncisi düzenlenecek Olağan Kurultay takvimi netleşti.
Bu tarihlere göre 8 Kasım 2019 ile 1 Aralık 2019 tarihlerinde mahalle delegeleri seçimi, 14 Aralık 2019 günü ile 27 Ocak 2020 tarihlerinde ise ilçe kongre seçimleri ardından 3 Şubat 2020 ve 2 Mart 2020 günleri arasında ise CHP İl Kongreleri gerçekleşecek.
Bu takvimler doğrultusunda CHP Kurultayı’nın 2020’nin Nisan ayı ortalarında gerçekleşeceği öngörülüyor.
CHP Genel Merkez kulislerinde, 22 Mayıs 2010 tarihinde yapılan 33. Olağan CHP Kurultayı'nda, 1249 delegeden 1200'ünün imzasını alarak ve tek aday olarak girdiği kurultayda geçerli 1189 oyun tamamını alarak CHP'nin 7. genel başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu'nun 9 yılı deviren başkanlık sürecinin sonuna geldiği konuşuluyor.
Zaten “Saray’a giden CHP’li” polemiğinin temel nedeni de yerine kimin geçeceğinin belirlenmesi.
Mevcut genel başkanın halefi olarak, 10 Aralık Hareketi’nin lideri, örgütlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı'yı görmek istediği söyleniyor. Ama anlaşılan yanlış hesap Londra'dan dönmüş gibi.
AK Partili Erdoğan, MHP'li Bahçeli, CHP'li İnce, ve İyi Partili Akşener akraba mı?
Mahmut Çetin’in yazdığı onlarca baskı yapan “Boğazdaki Aşiret” kitabını okuyanlarınız bilir. Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi ve ekonomik kaderine, sosyal hayatına kültürüne etkin eden isimlerin çoğu birbiri ile akrabadır.
Kitapta genelde kırsal kesimle ilgili bir kavram olan “Aşiret” kelimesi ile Boğaziçi’nde bir kast oluşturan büyükçe bir ailenin tarihi anlatılmıştı.
Bir sülale tarihi diyebileceğimiz “Boğaz’daki Aşiret” yer yer Türk Solu tarihi yer yer de Batılılaşma Tarihi’nin belirli dönemlerini resmediyor. Aileler arasında evliliklerle kurulan bağların, sanata, ticarete, eğitime, bürokrasiye ve giderek bir yabancılaşma zihniyeti şeklinde hayata nasıl yansıdığı görülebiliyor.
Boğaz’daki Aşiret, dört büyük ailenin birbirleriyle irtibatından oluşur. Aile büyüklerinin asıl isimlerinden bir araya gelen Konstantin’in Çocukları, Detrois’in Çocukları, Sotori’nin Çocukları, Topal Osman Paşa -Namık Kemal’in çocukları.
Bu açıdan bakıldığında Ali Fuat Cebesoy’dan Nazım Hikmet’e, Oktay Rifat’tan Refik Erduran’a, Rasih Nuri İleri’den Ali Ekrem Bolayır’a, Zeki Baştımar’dan Sabahattin Ali’ye, Numan Menemencioğlu’ndan Abidin Dino’ya uzanan ilginç akrabalık zinciri mevcut.
Polonez, Hırvat, Alman, Macar ve Rum kökenli meşhurların, yerlilerle evliliklerinden oluşan “Boğaz’daki Aşiret”, batılılaşma tarihinde önemli rol oynar ve Cumhuriyet, hedeflediği değişimi bu aileler üzerinden gerçekleştirir. (*)
‘Boğazdaki Aşiret’ devlet yapılanmasının belki de ‘A Planı’dır.
“A Planı”, Beyaz Türkler’i iktidara taşımıştı.
“B Planı” ise “Taşralı” denilen akraba aileler üzerinden gerçekleştirilen dayanışmanın ‘Zenci Türkler’ kodlamasıyla gerçekleştirilerek yönetimde etkili olunmasını sağlıyordu.
Zenci Türkler; Beyaz Türkler kadar Avrupalı, zengin, eğitimli ve aristokrat aile yapılarına sahip değillerdi. Buna rağmen, ülke yönetiminde etkili olabilecek farklı siyasi organizasyonlarda yer aldılar, kimi aşırı sağcı kimi solcu kimi milli görüşçü kimlikleriyle tanındı.
Bunların sosyolojik açıdan ‘Birbirine Eklenmiş (Patchwork) Aileler’ oldukları söylenebilir.
‘Türkçe Sözlük’ te 150 kadar akrabalık ismi yer alır. Bu sözcükler; eş anlamlılık, yaşa bağlı büyüklük-küçüklük, cinsiyet, akrabaların birbirine yakınlık dereceleri, öz-üvey olma durumu, kültürel yakınlaşma ve geleneklere göre, kadına ve erkeğe göre, baba, anne ve kardeşler tarafından oluşmasına göre, medeni duruma göre, birden fazla akrabalık adını karşılama durumuna göre, çokluk ve teklik anlamıyla kullanımına göre, yapısına göre ve Türkçe, yabancı, karışık olma durumuna göre sınıflandırılmıştır.
O nedenle makaleye konu olan yakınlık; birinci dereceden akrabalıklarla ilgili değildir.
Muhafazakâr bir ailenin devrimci bir çocuğu Muharrem İnce’nin; CHP’den Cumhurbaşkanı Adaylığı sürecinde söylemlerine bakıldığında Erdoğan’ın rakibi olabilecek muhalefet lideri imajına oldukça yaklaştığı izlenimi edinmek mümkündü.
Her iki aday da birbirine belden aşağı vurmadı. Bunun sebebi sonradan anlaşılacaktı.
Hatta İnce, Beştepe’ye gitmeyen Kılıçdaroğlu’nun aksine Cumhurbaşkanı Erdoğan’la AK Parti Genel merkezinde buluşmakta beis görmedi.
Görüşmede yer alan ve İnce’yi uğurlayan AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş ise sanki hiç haberi yokmuş gibi; “Sayın Cumhurbaşkanımızla Cumhuriyet Halk Partisi adayı Sayın Muharrem İnce ve Grup Başkanvekili Engin Altay birlikte güzel bir sohbet ettiler. Birbirlerine başarılar dilediler. İkisi de Rizeliymiş, güzel bir sohbet oldu” dedi.
İnce, Erdoğan’a anne tarafından Rizeli olduğunu söylemiş, hem anne hem de baba tarafından Rizeli olan Erdoğan da, İnce’ye, Rize’de yaşayan tanıdık ve akrabaları olup olmadığını sormuştu.
İnce de, Erdoğan’a tanıdıklarını söylemiş, bu konuşmanın sonunda Erdoğan ile İnce’nin, Rize’de ortak tanıdıkları olduğu ortaya çıkmış, iki Rizeli’nin görüşmesi çay eşliğinde gerçekleşmişti.
İşte bu ayrıntı kamuoyuna sızıncaya kadar bu iki isim arasında hemşerilik bağı dışında akrabalık bağı olabileceği çoğu kimsenin aklına gelmedi.
Hakkını yememek lazım Muharrem İnce; 27 Ağustos 2014’te CHP Genel Başkan adayı olduğunda “Dede ocağım” dediği Rize’de bugün partililer ile bir araya geldiğinde “Hemşehrilerimden, dedemin insanlarından destek bekliyorum” demişti.
Konuşması sırasında sürekli Rizeli olduğunu hatırlatan İnce, “Anne tarafım Rizeli. Çayelili. 1922 yılında Rize’den Yalova’ya gitmişler. Asıl kökenleri Çayeli Büyükköy’dür” bilgisini vermişti.
Kulağı delik bir dostum, Erdoğan ile İnce’nin annelerinin kuzen çocukları olabileceğini, bu konuda kuvvetli duyumlar olduğunu seçimlerden çok önce söylemişti.
CHP’li cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Rize mitinginde Erdoğan’dan siyasi rakibi gibi değil, sanki akrabası gibi söz etti;
“Bugün nenemin, dedemin memleketi Rize’deyim. Bütün rakiplerime gittim başarılar diledim. Hiç kimseyi ayırmadan. Hatta hepimiz Müslümanız. Geçen akşam Sayın Erdoğan’la konuşurken, selam söyle hemşehrilerime dedi. Üzerimde kalmasın, onu da ileteyim.”
Erdoğan’ın selamını ilettikten sonra bir de ailesi ile ilgili şu hikâyeyi anlatır;
“-Beni can kulağıyla dinleyin. Bundan yaklaşık 110 yıl önce. Rize’den Hüseyin diye bir genç adam Yemen’e gider. Hüseyin Yemen’den Mekke’ye gelir, hacı olur.
Resmi kayıtlardaki adı da Hacı Hüseyin olur. Mekke’den sonra gelir Rize’ye ayakları yara içindedir. Çanakkale’ye asker toplanmaktadır, ayakları yara olduğu için harbe almazlar. 2 ay sonra ayakları iyileşir.
Ben de gideceğim der. 4 çocuğunu öper, iskeleye iner. Büyük çocuğu uyanır, “Kardeşlerim” der, “Babamız gidiyor”. Babalarının yanına giderler, o der ki ben “Savaşa gidiyorum”. Hepsine hediye verir, en küçük kızına kalmaz. Ona da çakısını verir.
O küçük kız o çakıyı 92 yıl taşır: O küçük kız çocuğu benim anneannem. Hacı Hüseyin benim annemin dedesi. O çakı da bu çakı! -Hiç kimsenin bana millilik, Rizelilik, milliyetçilik taslama hakkı yoktur. Çakı burada!”
Muharrem İnce’nin çakı hikayesini anlattığı Yemen ve Çanakkale gazisi Rize’nin Çayeli ilçesine bağlı eski adlarıyla “Mervan/ Leroz/Mavran/ Leroz/ Livroz” yeni adıyla Büyükköy’lü Hacı Hüseyin ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük dedesi Kırcasakallı Mehmet Efendi’nin babası Hüseyin arasında akrabalık bağı olması muhtemel. Nitekim Tarihçi Cezmi Yurtsever, Osmanlı arşivlerinde yapılan araştırmalarda 1835 tarihli Rize’nin aile kökenleri defterinde Başbakan Erdoğan’ın atalarının kaydının Kırcasakallı Mehmet Efendi olarak alındığını, babasının adı Hüseyin olan Kırcasakallı Mehmet Efendi’nin, Mustafa ve Yunus adında iki oğlunun bulunduğunu, Yunus’un Tayyip Erdoğan’ın büyük dedesi olduğunu belirtir.
İnce’nin annesi Zekiye hanım Çayeli Büyükköylü Hacı Hüseyin Efendi’nin torunudur. Hacı Hüseyin’in çakısını hediye ettiği kızı yani İnce’nin annesi Zekiye Hanımın anne tarafı İstanbul Hasköy’de ikamet etmiştir.
Zekiye İnce babasının kaptan olduğunu söyler. Dolayısıyla anne ve babasının Hasköy’de oturmasının bir sebebi de Hasköy halkının çoğu Taşkızak Tersanesi’nde ve onun etrafında bulunan tornacılık, dökümcülük işleriyle uğraşan atölyelerde çalışıyor olmasındandır. Babası kaptan olduğu için tersaneye yakın bir semte yerleşmiştir.
Muharrem İnce’nin dedesi ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın babası Ahmet Erdoğan’ın bir diğer ortak yönü de her ikisinin de kaptan yani denizci olması.
Ailenin Hasköy’den sonra ikamet ettiği bir başka yer günümüzde Yalova olarak adlandırılan; Osmanlı döneminin ilk Kâğıthane’si olduğu söylenen Yalakabad Kağıthanesi’nin 1745’te kurulduğu Elmalı köyüdür. Muharrem İnce’nin babası Şerif İnce, Selanik göçmeni bir aileye mensuptur.
Zaten, Elmalı köyündeki oturdukları mahallenin Kilise adını taşıması, mübadil olduklarını göstermektedir.
Lozan Anlaşması’na göre, her iki ülkenin mübadilleri bir diğerinin boşalttığı mülke yerleştirilmiştir. İnce, bir konuşmasında “Ben baba tarafından Selanikli, aslen Karaman kökenli bir Türküm” İfadesiyle Selanik göçmeni olduklarını vurgulamıştı.
Oğlu Salih Arda İnce, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ın kızı İdil Göknil Işıklar ile evlendiğinde Yalova’nın Elmalık Köyü’nde ‘Selanik usulü’ yapılan köy düğününde Muharrem İnce, horon çekip harmandalı oynamıştı.
Basında, seçim sürecinde Cumhurbaşkanı adayları Recep Tayyip Erdoğan, Muharrem İnce ve Meral Akşener’in ortak noktalarının ‘Rize’ olmasına da dikkat çekilmişti.
Basında yer alan haberlerde Erdoğan gibi İnce ve Akşener’in de Rize ile organik bağları bulunduğu yer almıştı.
AK Parti’nin Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rize Güneysu’lu olduğu herkes tarafından bilinirken, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ile İYİ Parti’nin Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener’in de Rize ile ailevi bağlarının pek bilinmediği, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı İnce’nin annesi Zekiye İnce’nin ailesinin Rize’nin Çayeli ilçesinden 1922 yılında Yalova’ya göç ettiği ve asıl köklerinin Çayeli ilçesi Büyükköy’e dayandığı, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in eşi Tuncer Akşener’in de Rize Fındıklı ilçesi nüfusuna kayıtlı olmasının siyasette Rize faktörünü ortaya koyduğu belirtilmişti.
İnce ile Akşener’in Selaniklilik üzerinden de hemşehrilik bağlantısı mevcut.
Asıl bombayı sona sakladım. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin akraba oldukları arşiv kayıtlarıyla belgelenmiş.
Çukurova Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Tarihçi Cezmi Yurtsever, Recep Tayyip Erdoğan’ın kökenlerini araştırdığını söylüyor; bu konu ile ilgili “Kökler” diye bir de kitabı var..
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin akraba olduğunu öne süren Yurtsever; Devlet Bahçeli’nin ataları olan Fettahlı Türkmen aşireti ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın atalarının, birlikte Rize yöresinin İslam-Türk bölgesi olması uygulamasında görev aldığını belirtiyor.
Buna göre; aşiret ve aileler arası evlilik dolayısı ile Rize yöresindeki Küçükalioğlu-Bakatlı-Fettahlı aileleri akrabadır.
Cezmi Yurtsever; “Bu bilgiler ışığında, Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Devlet Bahçeli’nin de akraba olduklarını söyleyebilirim” diyor.
Ben de onun yalancısıyım. Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli arasındaki dayanışma ve işbirliğinde bu akrabalık bağı etkili olmuş mudur?
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
(*) İlgili daha önceki yazı: Başkan Erdoğan ile İnce ve Akşener'in ve dahi Bahçeli’nin akrabalık ilişkileri var!
https://www.dikgazete.com/baskan-erdogan-ile-ince-ve-aksener-in-ve-dahi-bahcelinin-akrabalik-iliskileri-var-makale,746.html
Necdet Çelikdönmez 5 yıl önce
Necdet Çelikdönmez 5 yıl önce
hadsiz 5 yıl önce
Belgin Vuruk 5 yıl önce
Rezzan Mutsuz 5 yıl önce
paso pala 5 yıl önce