Kılıçdaroğlu bir yandan dünyaya meydan okurken…

Emin Batur
Emin Batur
Kılıçdaroğlu bir yandan dünyaya meydan okurken…
29-07-2021

Kılıçdaroğlu bir yandan dünyaya meydan okurken diğer yandan barış güvercini edasıyla Suriye ile oturup konuşmaktan bahsediyor

Önce bıçkınlara has bir üslupla; “Yok öyle!..” dedi.

Erdoğan’la karıştırılmaması gerektiğini, çok çetin müzakereler için hazır olmalarını söyledi.

Kime söyledi?

AK Parti iktidarını devirmek için yardım istediği ABD Başkanı Biden’a, Avrupa liderlerine… 

Yani kısaca tüm dünyaya

Zaloğlu Rüstem” edasıyla racon kesti.

Dünyaya bu şekilde meydan okuyan Kılıçdaroğlu, Suriye meselesinde ise Beşşar Esad ile masaya oturup konuşmaktan bahsediyor.

“NEREDEN BAKSAN TUTARSIZLIK, NEREDEN BAKSAN AHMAKÇA”

Ana muhalefet lideri, son zamanlarda yaptığı her konuşmada bir sürü çam deviriyor.

Fondaş medya” da “Hey ne yapıyorsun?” falan demeyince o da çamları devire devire ilerliyor.

Sen hem batı ülkelerinden yardım isteyeceksin hem onlara posta koyacaksın!..

Bu ne yaman çelişki?

HANGİ SURİYE?

Suriye ile oturup konuşacağız!” diyor.

İyi ama “Suriye” diye bir devlet var mı ki?

Diyelim ki, var!

Peki,

O Beşşar Esad’ın, Rusya ve İran’ın müsaadesi olmadan seninle oturup konuşabilir mi?

Savaştan önce nüfusu 23-25 milyon tahmin edilen Suriye’nin yarısı (12 milyon civarında) yurt dışına kaçmış.

Kalanın yarısı da muhaliflerin kontrol ettiği bölgelerde (PKK/PYD-YPD.. Tahrir-üş Şam ve Kuzey Suriye’de bizim oluşturduğumuz güvenli bölgede…) yaşıyor.

Zindanlardaki 100 binlerce mahkûmu da eklersek Kılıçdaroğlu’nun bahsettiği Suriye devletinin elinde sadece 7-8 milyonluk bir nüfus kalıyor.

Bu kalanların da imkânı olsa yarısı ülkeyi terk eder.

İşte!

Kılıçdaroğlu, Türkiye’yi böyle bir rejimle muhatap etmek istiyor.

TÜRKİYE HİMAYESİNDE YAŞAYAN SURİYELİLER SURİYE DEVLETİNİN HAKİM OLDUĞU NÜFUSTAN FAZLA…

Sadece Türkiye’nin oluşturduğu güvenli bölgede…

Yani…

Fırat Kalkanı, Zeytindalı ve Barış Pınarı harekâtlarında, oluşturduğumuz güvenli belgede yaşayan nüfus ile Türkiye’de yaşayan Suriyelileri eklerseniz

Suriye hükumetinin şu anda kontrol ettiği nüfustan daha fazla bir nüfus bizim himayemizde yaşıyor.

SURİYE’Yİ DOĞRU OKUMAK…

Kılıçdaroğlu, Suriye rejimi ile masaya oturmak istiyor...

Tamam ama…

Bir kere Suriye rejiminin buna yetkisi var mı?

-Yok!

Şu anda Suriye rejiminin kontrol ettiği bölgede Beşşar Esad’ın değil Rusya ve İran’ın borusu ötüyor.

Beşşar Esad’ın Suriye’de atanmış bir vali kadar bile yetkisi yok.

Nitekim…

Suriye’ye giden Rusya lideri Putin’in yanında yürümek istediğinde

Rus generalin onu nasıl geri çektiği hatıralardadır.

Yani…

Kılıçdaroğlu, Beşşar ile konuşmaya çok hevesli…

Ama…

Beşşar’ın Suriye’de bir meşruiyeti kalmamış.

Ülke nüfusunun yüzde 75’i ya yurt dışına kaçmış veya kendi kontrolünde değil.

Kılıçdaroğlu illa konuşmak istiyorsa Rusya ve İran’la konuşsun.

E, bunu da Cumhurbaşkanımız yapıyor zaten.

Demek ki,

Boş konuşup meseleyi köpürtmenin manası da yok…

KILIÇDAROĞLU, YENİ “BORALTAN KÖPRÜLERİ” Mİ İHDAS ETMEK İSTİYOR?

Diyelim ki;

CHP’nin istediği oldu ve Suriyelileri, Beşşar Esad’a teslim ettik.

Bu durumda, “Yeni Boraltan Köprüsü” facialarına sebep olmaz mıyız?

Hatırlanacak olursa, CHP’nin tek parti iktidarı zamanında Azerbaycan Türklerini, Ruslara teslim ederek kurşuna dizilmelerine sebep olmuştu.

Kılıçdaroğlu şimdi aynı trajediyi tekrar etmek mi istiyor?

ZİNDAN BORSASI…

Şu anda Suriye zindanlarında 100 binlerce Suriyeli var.

Bunların akıbeti bilinmiyor. 

Sadece bir örnek vermek gerekirse;

Oğlunun hangi zindanda yattığını öğrenmek isteyen bir anne, borç-harç alarak 5 BİN doları denkleştiriyor.

Bu parayı, oğlunun sağ mı ölü mü, yaşıyorsa hangi zindanda yattığını öğrenmek için aracılar vasıtasıyla fidye olarak veriyor.

Ama…

Maalesef bu kadar yüklü bir para vermesine rağmen (Suriye’de memur maaşı 50-60 dolar) bir netice alamamıştır.

“KAÇ SREBRENİTSA KATLİAMI ÇIKACAK?”

Bu aile gibi yüzbinlerce var.

Kılıçdaroğlu bu ve bunun gibi aileleri Suriye’ye geri gönderebilir mi?

-Mümkün değil gönderemez!

İntihar eder de bu şartlarda kimse gitmez. (İleride durum düzelirse neden gitmesinler ki? Malı mülkü orada…)

Gidenlerden de kaç Boraltan Köprüsü çıkacağını Allah bilir.

Osman Atalay kardeşim, “Suriye’de savaş bittiğinde bakalım kaç tane Srebrenista katliamı çakacak?” demişti.

Böyle katil bir rejimin hüküm sürdüğü bir ülkeye, çoluk-çocuğunu alıp da kim gider?

- Kimse gitmez!

Peki, Kılıçdaroğlu bunu bilmiyor mu?

- Biliyor!

Ama siyaset işte!.. Prim yaptığını gördükçe ısıtıp ısıtıp gündeme getiriyor.

Çünkü…

Belediye başkanı bile kamuoyu önünde “yabancılara (Aslında Suriyeliler demek istiyor) suyu 10 katına verelim diyor ve kendi tabanından tepki almıyor.

CHP’nin okumuş ve kamu idaresine gelmiş olan biri bile böyle konuşursa cahil olanının ne yapacağını artık siz hesap edin.

HDP PUSUDA BEKLEYİP SESİNİ ÇIKARMIYOR VEYA KOBANİ OLAYLARI NEDEN ÇIKTI?

Hatırlanacak olursa HDP, 2014 yılında “Kürtler Suriye’de öldürülüyor!” diyerek Güneydoğu’da olaylar çıkarmış, şehirlerimizi yakmıştı.

Neden?

Çünkü o zaman DAEŞ (IŞİD) saldırılarından kaçan Suriyeli Kürtler sınırımıza dayanmış, hükumet de onları içeri alma konusunda bir ara tereddüt etmişti.

Bunun üzerine HDP taraftarlarını sokağa çağırmış ve bildiğimiz o meşum olaylar meydana gelmişti.

- SURİYELİLERİN KOBANİ’DEN GİRİŞ YAPMASINA KİMSENİN İTİRAZI OLMUŞ MUYDU?

- Hayır! Ne Kılıçdaroğlu, ne de Fondaş medyadan hiçbir kimse çıkıp “Suriyelileri içeri almayalım!” diyen olmamıştı. Tam aksine “zavallı insanları tel örgü arkasında ne diye bekletiyorsunuz!?” demişlerdi.

- Peki, o günden bugüne Suriye’de güvenlik açısından değişen bir şey oldu mu?

- Hayır! Daha kötü oldu.

- Buna rağmen HDP neden Kılıçdaroğlu’na itiraz etmiyor?

- Millet İttifakına zarar gelmesin diye…

- Hükumet, can güvenliğinin olmadığı Suriye’ye geri gönderme kararı alsa ne olur?

HDP ırkçı bir politika güttüğü için Suriyelileri sorun etmez ama bunların içindeki Kürtleri düşünerek itiraz eder ve bunun hesabını Kılıçdaroğlu’ndan sorar.

- Neden?

HDP, Suriye’de YPG/PKK’nın hakim olduğu bölgelerde Kürtleri iskan etmek istese de (HDP sırtını bu örgütlere dayadığını söylemişti) ABD’nin desteği olmadan o bölgelerde Suriye rejimine karşı koyamaz.

Yani…

Bu sefer Kürt bölgeleri, rejimin varil bombalarıyla karşı karşıya kalabilir.

Bundan dolayı ABD, PYD/YPG-PKK’nın kontrol ettiği bölgelere durmadan silah yığıyor.

- Peki, ABD, Afganistan’da verdiği karar gibi Suriye’den de çekiliverirse Kürtler, Beşşar Esad’ın insafına kalmaz mı?

- Evet kalır… Cumhurbaşkanımız da bu yüzden AK Parti’nin puan kaybetme pahasına da olsa bu biçare insanları Beşşar Esad’ın insafına terk etmemek için mücadele veriyor.

Ancak…

Beşşar gider ve Suriye güvenli bir ülke haline gelirse siz Suriyelileri burada tutmak isteseniz de (bir kısmı hariç) onlar geri gider.

FONDAŞ MEDYA, CUMHURBAŞKANIMIZI ZORDA BIRAKMAK İÇİN SURİYE’DEN DE BESLENİYOR OLABİLİR Mİ?

Neden olmasın!

Bugün Türkiye’de kargaşa ve iç savaş olmasını Amerika’dan çok Suriye rejimi ister. 

Binaenaleyh Suriye’ye hamilik edenler kesenin ağzını açmış olamaz mı?

Bence…

Amerika’dan gelen paralar kadar Arap ülkelerinden gelen paranın hangi Fondaş medyaya aktarıldığını tespit etmek çok daha önemli…

Çünkü…

Amerika ve İngiltere’nin para verip konuşturduğu /yazdırdığı bir medya ordusu olduğunu el yordamı ile de olsa biliyorduk.

Yani…

Şu anda belgelerin ortaya çıkması bizi çok şaşırtmadı...

Ancak şunu bilmek lazım;

Bu belgeler ve mezkûr paralar buzdağının sadece görünen kısmı.

İşin asıl önemli kısmı çok daha derinlerde.

Orada dizi film, sosyal medya yönetimi, üniversiteler, sinema filmleri vb. gibi mecralara külliyetli miktarda para aktarılarak halkımızın hayata, dünyaya ve olaylara bakış şekli

Aynen gavurların bakış açısı şekline dönüştürülüyor.

Asıl tehlike bu!

Bu mecralar vasıtasıyla bizim kerim kimliğimizi o kadar bozdular ki, Suriyeli bir ailenin ateş altına veya zindana girmesini önemsemeyen bir nesil yetiştiriyorlar.

Bunun önlemini almamız lazım.

Allah, istikametimizi bozmasın…

Ülkemizi karıştırmak isteyenlere fırsat vermesin.

Amin…

.

Emin Batur, dikGAZETE.com

Emin Batur
Emin Batur

1959 Mardin...

1982 yılında İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesinin İnşaat Mühendisliği bölümünü bitirdi.

Serbest piyasada mühendis olarak bir müddet çalıştı. Kiptaş Genel Müdür Yardımcılığı yaptı ve aynı müessesede danışman olarak çalıştı. Şu anda serbest mühendis olarak çalışmalarını sürdürüyor.

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?