Kelebek etkisi

Emrah Bekçi
Emrah Bekçi
Kelebek etkisi
29-04-2021

Kelebek Etkisi: Edward N. Lorenz'in çalışmalarından biri olan ‘Kaos Teorisi’ ile ilgilidir. Daha sonralarda hava durumu ile ilgili verdiği şu örnek ile ünlenmiştir:

Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD'de fırtına kopmasına neden olabilir. Farklı bir örnekle bu, bir kelebeğin kanat çırpması, Dünyanın yarısını dolaşabilecek bir kasırganın oluşmasına neden olabilir.”

Makalemde bahsedeceğim konu bir kaosla alakalı değil. Sadece yaşanmış ve gerçek olan bir olaya yönelik nasıl bir etkinin fiili olarak cereyan ettiğini okuyacaksınız. Yazıya başlarken, bazı terimlerin izahatını yapmamızda fayda var. Bu kelimeler: iyilik, cömertlik, empati.

İyilik: İyi olma durumu, iyi olanın niteliği. Hiçbir karşılık beklemeksizin yapılan yardım.

Cömertlik: Sözlüklerde kişinin malını, parasını harcama hususunda eli açık olması, başkalarıyla paylaşması, esirgemeden vermesi, sehâvetli olmak, ikram/kerem sahibi, yardımseverlik gibi anlamlara gelir.

Empati: Bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek demektir.

Yukarıda bazı tanımlamaları yaptıktan sonra şu an bulunduğumuz ‘Ramazan Ayı’ dolayısıyla ve Müslüman toplumların inancına göre İslâm, insanların bencil tutkularından, aşırı mal sevgisi ve hırstan korunabilmesi için cömertliği ahlâkî bir fazilet olarak kabul etmiştir. 

Bizim için her hususta en güzel örnek olan Peygamberimiz (S.A.V.) de mübarek hayatı boyunca, her hususta olduğu gibi cömertlik hususunda da bizlere en güzel örnek olmuş, cömertliğin, cennet ehlinin vasfı olduğunu bizlere bildirmiştir.

Cömertlik, insanın dinini, ahlakını, şahsiyetini olgunlaştıran bir fazilettir. 

Kur'an-ı Kerim'de cömertlik, Yüce Allah'ın isimleri arasında geçmekte, Yüce Allah'ın “Kerim”; cömertliği, ihsanı çok bol olan, çok yüce ve ikram sahibi olduğu “Zü'l-Celâlî ve’l-ikram" belirtilmektedir.

Ve her “Müslümanım” diyen ruh, elinden geldiği kadar empati yaparak cömert, iyilik sahibi olması gerekmektedir. 

Kelebek Etkisi’ başlıklı yazımın asıl konusu, yaşanmış bir olayı içermektedir. Olay, ülkemizde geçmekte ve bir kelebek etkisi olarak nelere neden olduğunu-olacağını kısaca anlatacaktır.

Yaşantısının çoğu biz yazarlar gibi geçen, hayatını idame ettirmek için yazıp-çizip-düşünen, tüm bu süreçte birçok maddi sıkıntılar çeken bir arkadaşımız, kendisine saygı duyan, seven, durumunu bilen bir ağabeyinden Ramazan ayı içerisinde bir telefon alır.

Yazar arkadaşımızı, kısa bir hâl hatır eden temiz ruhlu ağabeyi, biraz daha sohbetten sonra, imkanının olduğunu ve kendisine küçük bir maddi yardımda bulunmak istediğini söyler. 

Bu maddi yardımla, almak istediği kaynak kitapları alabileceğini, ihtiyacı olan bazı yerlere harcayabileceğini söyleyerek ikna eder. (Yazar arkadaşımız gururludur, zor ikna olur.) 

Yazar arkadaşımız, yapılan maddi yardımla birlikte gecikmiş olan birkaç aylık kirası, elektrik, su, doğalgazı ve Ramazan ayı sonuna kadar kendini idame edecek olan yiyecek ve bazı ihtiyaçlarını tedarik eder. 

Yardımda bulunulan paranın büyük bir bölümünü ise eskiyen ve çalışmaz duruma gelen bilgisayarının yenisini almak için ayırır.

Gün gelir, kendisine yeni bir bilgisayar almak için yaşadığı şehrin büyük elektronik mağazalarına gider. 

Tüm bilgisayarları inceler ama alacağı bilgisayar, ülkenin ekonomik durumu ve dövizde yükselen kur artışı nedeni ile pahalanmış bir durumdadır. 

Mağazada bulunan yetkili, kendisine 20-30 gün sonra bir kampanya olacağını, o zaman sormuş olduğu bilgisayarın fiyatının büyük bir ölçüde düşeceğini söyler. 

Yazar, kısa bir düşünce duraklamasından sonra bir ay sonra tekrar gelip, kampanya ile bilgisayarı alacağına sevinir ve mağazadan evine dönmek için hareket eder.

Gündüz vakti, mevsimin dengesiz bir halde, bazen yağmur; bazen çok sıcak olması tüm insanları etkilemiştir. 

O gün güneşli ve sıcak bunaltıcı bir hava vardır. 

Evine gideceği ulaşım vasıtası dolmuş durağına ulaşmak için yürümeye başlar. 

Yürürken bir ara tansiyon problemi çeker, biraz soluklanır, bunun en önemli nedeni ve yaşının artık orta yaşlı bir hale gelmesi, yılların kendisini yormasıdır. 

Biraz dinlendikten sonra yürümeye başlar, ama tansiyon sorunu dinmek bilmemektedir. 

Ayrıca Ramazan ayının verdiği yükümlülük (Oruç) de vardır.

Yürüdüğü güzergâh, şehrin devlet hastanesine yakındır. Zaten yürürken hastane trafik levhaları hep gözünün önüne gelmektedir. 

Yazar arkadaşımız on dakikalık bir yürüme ile devlet hastanesi acil servisine gelir giriş kaydını yaptırır, muayene sırasını bekler. 

Dr. gerekli muayenesi için tansiyon ölçümü ve EKG için tetkik yapılmasını ister. 

Arkadaşımızın acil serviste bir sedyede biraz istirahat etmesini isterler. 

İşte tam bu anda acil serviste bir koşuşturma başlar. 

Görevliler sedyeleri acil girişine taşımaktadır. 

Hastanenin acil girişine çığlıklar içerisinde üç ambulans gelir.

Sedyeler ile hastaları içeri taşırlar. 

Şehirde bir trafik kazası olmuş, bir araç, 13-14 yaşlarında annesi ile birlikte yürüyen iki yayaya çarpıp takla atmıştır.

Yazar arkadaşımızın yanına kan revan içerisinde çığlıklar içerisinde 13-14 yaşlarında kız çocuğunu yatırırlar. 

Çocuğun başında hemşireler, doktorlar, hastane görevlileri telaş halindedir. 

Çocuğun annesi üstü başı perişan, baş örtüsü kanlar içerisindedir. 

Kızına ilk müdahaleyi yapan doktorlar kadına “çocuğunuzu buradan özel hastaneye götürmelisiniz” derler. 

Ve ellerinde kırmızı kare şeklinde bir çanta ile beklemektedirler.

Kadın, neden kendilerinin yardım etmediklerini sorar.

Doktorlar, kaza sonucu çocuğunun sağ el iki parmağının koptuğunu, olay yerinde çocuğun kopan parmaklarını görevlilerin bulup muhafaza ettiklerini, en kısa zamanda bu parmakların doku kaybı olmadan yerine dikilmesi gerektiğini söylerler.

Kadın duydukları karşısında fenalaşıp bayılır. 

Kısa bir müdahaleden sonra doktorlar ve hastane görevlileri kadına durumu tekrar söylerler. 

Hastane olarak ambulans tedariki sağlayacaklarını en kısa zaman diliminde özel hastaneye gitmelerini söylerler. 

Kadın, özel hastane için maddi imkanının olmadığını söyler.

Acil servisteki doktorlar, başlarını önlerine eğerek yapacakları bir şey olmadığını ifade ederler.

Bu arada, biraz kendine gelen yazar arkadaşımız, yattığı sedyeden kalkarak, kendisini muayene eden doktorun yanına gelir, iyi olduğunu, artık gitmek istediğini söyler. 

Dr. tekrar bir tansiyon ölçümünden sonra iyi olduğunu sık sık tansiyonunu kontrol ettirmesi gerektiğini, şekerine, yeme ve içmesine dikkat etmesi gerektiğini söyler.

Bu arada, yazar arkadaşımız doktora acil içerisinde perişan bir şekilde ağlayan kadını sorar. 

Doktor, ülkemizin halinin bu şekilde olduğunu, 2-3 saatte kopan parmakların yerine dikilmez ise kızın engelli kalacağını söyler ve üzgündür…

Yazar arkadaşımız neden bu operasyonun devlet hastanesinde yapılamadığını sorar. 

Doktor, bu konuda uzman cerrahın izinli olduğunu, bunun ise kız çocuğunun talihsizliği olduğunu belirtir. 

Yazar arkadaşımız, özel hastanede bu gibi bir cerrahi operasyonun ne kadara mal olacağını sorar. 

Doktor, hemen müdahale ve ameliyat için bir rakam söyler…

Yazar arkadaşımız, hastane bahçesinde bulunan banka ‘atm’sine gider ve hesapta olan tüm parayı çeker. 

Acil’e geri döner, doktorun yanına gelir ve kızın annesini yanına çağırmasını, kendisinin yardımda bulunacağını beyan eder. 

Doktor, kadını yanına çağırır, yazar arkadaşımız cebinden çıkarttığı parayı, kızının kopan parmaklarına müdahale için küçük kız çocuğuna harcanması için uzatır. 

Bunu gören kadın, hıçkırıklar içinde ağlamaya başlar. 

Bu vaziyet, yazar arkadaşımızı da duygulandırır ve ağlamaya başlar. 

Yazar arkadaşımız, kadına “geçmiş olsun” dileklerini sunduktan sonra, hastane acil servisinden çıkar. 

Hastane bahçe kapısından çıkmak üzereyken ise acilden küçük kızı taşıyan ambulans siren sesleriyle hareket etmeye başlamıştır…

***

Yukarıda gerçek bir hikâye söz konusu. 

Bir kelebek etkisidir

İyi niyetle yazar arkadaşımıza yapılan bir iyilik…

İyilik neticesinde kelebek etkisi ile yaşanan sıralı bir başka iyilik. 

İşte bizler, sadece Ramazan ayında değil, tüm yaşamımızın her anında böyle Müslümanlar (İnsanlar) olmalıyız…

Lütfen iyilik yapın-yapalım. 

İyiliğin gücü, bize sevgi ve insanlık olarak geri dönecektir. (Kelebek Etkisi) Bu olayları yaşayan yazar arkadaşıma sağlık ve başarı diliyorum. 

Yazar arkadaşıma iyilikte bulunan Sayın İ.B. Beyefendiye de Sağlık, Huzur, Sıhhat diliyorum. Küçük kıza ise tez şifalar dilerim. 

Kelebek etkisi yapanlar iyi ki varsınız!

.

Emrah Bekçi, dikGAZETE.com

-Yazar / Yönetmen-

Emrah Bekçi
Emrah Bekçi

Emrah Bekçi kimdir?

Araştırmacı - Yazar - Yönetmen Emrah Bekçi, 1974 Giresun Bulancak doğumlu. Eğitimini Ankara’da tamamladı. 2009 senesinde “Balkanlarda Türk İşaretleri” Belgeselini Bulgaristan Deliorman Bölgesinde çekti. 

Rusya Federasyonuna bağlı Murmansk Eyaleti, Revda Bölgesi, Lovezero kasabasında “Sami-Komi” klanlarıyla yaşayarak kültürel saha araştırmaları yaptı.

Emrah BEKÇİ, Rusya Federasyonuna bağlı Ural Dağlarında koruma altına alınan “Mansi Türkleri” hakkında kültürel bilgiler topladı. Aynı sahada, Aleksandrovsk, Solikamsk, Berezniki, şehirlerinde kültürel saha çalışmaları ve araştırmaları yaptı.

2012 senesi sonuna kadar Orta-Asya ve Azerbaycan Zaktala Vilayetinde, Şeyh Şamil ve Dede Korkud üzerine veriler topladı. 

Yazar Çoban Ateşi televizyon programı, Seyyid Burhaned’din Hazretleri, Balkanlarda Türk İşaretleri, Anadolu’nun Ruhu Yörükler Belgesellerini sundu ve yönetti.

2016-2017 Senesinde; “TR 72 Bölgesi Turizm Değerlerinin Step To City Projesine Entegrasyonu” Projesi Kapsamında; 25 Dakika, 9 Dakika, 3’er dakikalık 81 Bölümlük kısa metraj, İngilizce, Rusça, Japonca, Türkçe belgesellerin yönetmenliğini yaptı. 

Yapmış olduğu çalışmalar ile ilgili, Bulgaristan ve Rusya Federasyonu Yüksek Eğitim kurumları ile ülkemizde birçok üniversite ve STK’larda, Türk-İslam Tarihi ve Kültürü ile ilgili kürsü aldı, konuşmalar yaptı.

7 Haziran 2018 Tarihine Kadar; 129 Lise ve dengi okulda konferanslar verdi.

Yazar-Yönetmen Emrah BEKÇİ’nin;

Sevelim Sevilelim Yunus Emre”, “Gel Nasılsan Öyle Gel Mevlana”, “Bir Can Var Canında O Canı Ara Seyyid Burhaned’din Hazretleri”, “Ermeni Yalanları Çığlık”, isimli 4 adet basılı kitabı bulunmaktadır. 

Yazarın ayrıca; Anılarda Son Ermeni, Sızı, Uzaktaki Emanet isimli Uzun Metraj Film Senaryosu; İstiklal Marşı, Seyyid Burhaneddin, Aşk ve Şifa Gevher Nesibe isimli tiyatro senaryosu (Bunlardan Aşk ve Şifa Devlet Konservatuvarı Tarafından Sahnelendi) bulunmaktadır.

Yazarın: Anılarda Son Ermeni, Muhbir Mehmet, Kartallar Kafese Sığmaz, Keşke O Deli Ben Olsaydım, Torosların Cinleri, Hanan Bey, Sana Selamım Var, Uyanış ve iki cilt belde soy ansiklopedisi editörlüğü ile Amerika Birleşik Devletlerde İngilizce basılı “THE LAST ARMANİAN” isimli kitapların editörlüğü bulunmaktadır.

dikGAZETE.com

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?