İnsan yiyen porsuklar, bombacı yarasalar, kameraman sincaplardan casuslar ordusu!

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez
İnsan yiyen porsuklar, bombacı yarasalar, kameraman sincaplardan casuslar ordusu!
17-09-2019

Hayvanların haber toplanmasında ulak ve casus olarak kullanılması insanlık tarihi kadar eski. Teolojik istihbarat literatüründe Adem ile Havva’nın cennetten kovulmasını sağlayan ilk casus, bazı kaynaklarda (Tevrat, İncil, Kur’an) İblis yani şeytan olarak gösterilir. 

Bu anlatı, kadim inanışlarda ilk Kontrespiyonaj/ Karşı İstihbarat (counterespionage) faaliyeti diye kabul edilir.

Tevrat’ta direk bahsedilmese de, Yahudi medeni kanunu, tören kuralları ve efsanelerini kapsayan Yahudi dini kaynağı metinlerinden Talmud’a göre; Havva’dan (Eva) önce, “Lilith” vardır.

Lilith; Talmud’a göre, Adem’in Havva’dan önceki eşidir. Tanrı, Lilith’i de Adem gibi toprak ve kilden yaratmıştır. Bu nedenledir ki, Lilith, Adem ile kendisini eşit görür. Adem’e itaat etmez, onun altına yatmak istemez.

Cennetten kaçarak, Kızıldeniz’deki şeytanların yanına gider. İblis ile yaşadıkları yasak ilişkiler sonucu her gün 100 çocuk (bu çocuklar cin, şeytan, vampir, vb. olarak tasvir edilir) doğurur. 

Tanrı, Lilith’in gidişinden sonra yalnız kalan Adem için onun kaburga kemiklerinden itaatkar Havva’yı yaratır. Adem, hemen Lilith’i unutup, Havva’ya sarılır. 

Bunun üzerine Lilith çok sinirlenir ve intikam almak için sevgilisi İblis’in şekline girerek cennete kaçak olarak girer. Havva’yı kandırarak, Adem ile Havva’nın yasak meyvayı yemelerini sağlar. 

Adem ile Havva cennetten kovularak ölümlü olurlar. Ancak, Lilith yasak meyvayı yemediği için ölümsüz kalır. Daha sonra, Lilith ve Lilith’in çocukları, Adem’in soyundan gelenlerin başına musallat olur.

Tevrat’ta Âdem ile Havva’nın cennetten kovuluşu…

Adem ve Havva’yı “Aden” bahçesinde ayartmak için onlara da, …o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız.” (Yaratılış 3:1-5) dedi.

Onları da aynı tuzağa çekti. Tanrı, Aden Bahçesi’ne iyi meyve veren türlü türlü güzel ağaçla dolu bir bahçe dikti. Adem ve Havva’yı da oraya koydu. (Tevrat: Yaratılış 2:8-9) Sadece bir buyruk verdi.

Rab Adem’e,“-Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin’ diye buyurdu, ‘Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.” (Tevrat: Yaratılış 2:16-17)

Ondan sonra bir yılan Havva’yla konuştu. “Yılan kadına, ‘Tanrı gerçekten, “-Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin” dedi mi?’ diye sordu. 

Kadın, ‘-Bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz’ diye yanıtladı, ‘Ama Tanrı, “Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz” dedi.’ 

Yılan, ‘-Kesinlikle ölmezsiniz’ dedi, ‘-Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız.’

Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. 

Yanındaki kocasına verdi, o da yedi. İkisinin de gözleri açıldı. Çıplak olduklarını anladılar. Bu yüzden incir yaprakları dikip kendilerine önlük yaptılar.” (Tevrat: Yaratılış 3:1-7)

Bu dini söylencede, Havva üzerinden Adem’i provoke eden varlık yani Yılan, casusluk yapan ilk hayvan olarak kabul edilir.

Gılgamış Efsanesi”nde bilgi toplamakta kullanılan kuşlar…

Akat ve Sümer mitolojilerinde geçen Gılgamış Destanı’nda Uta-napiştim, Sümerce’si Ziusudra; Tûfan’ın başkahramanıdır.

Bu sonraki yüzyıllarda Nuh Peygamber olarak karşımıza çıkar. Sümerce Ziusudra; “düşük bilinç sahibi, cennetten kovulanların sahibi…” gibi anlamlar içerir.

Tufan, gökten boşanırcasına yağan yağmurla başlar ve bu yağmur altı gün, yedi gece sürer; su tutan bentler yıkılır, sonunda her yeri su kaplar. Yedinci gün fırtına diner ve gemi “Nissir” dağına oturur.

Aynı gün Ut-napiştim keşif amaçlı bir güvercin, sonra bir kırlangıç gönderir, fakat kuşlar geri döner. Nihayet bir karga gönderir, karga geri dönmez. Bunun üzerine Ut-napiştim, Tufan’ın sona erdiğini anlar, Nissir dağı üzerindeki gemiden iner ve “ilâhlara kurban” sunar. 

Tevrat, Nuh Tufanı’nda güvercinlerden söz eder…

Nuh Tufanı ile ilgili Tevrat’ta ayrıntılı bilgi mevcut. Gılgamış Efsanesi’nden farkı, “Karga” yerine “Güvercin”in ön planda olmasıdır. 

Kırk gün sonra da Nûh, geminin penceresini açar (Tekvîn, 8/5-6) ve önce kuzgunu, sonra güvercini gönderir. Güvercin geri gelir.

Yedi gün sonra güvercini tekrar gönderir ve o ağzında yeni koparılmış zeytin yaprağıyla geri gelir. 

Yedi gün daha bekler ve güvercini tekrar gönderir, bu defa güvercin geri dönmez. Nûh, geminin örtüsünü kaldırıp bakar ve toprağın kuruduğunu görür.

Güvercin ve Kuzgun, Tevrat metninde bilgi toplamak için kullanılan hayvanlar arasında geçer.

Truva Atı…

Truva atı, Odysseus'un Truva surlarını aşmak ve şehre gizlice girmek için yaptırdığı tahtadan at maketidir. Savaş yaklaşık 10 yıldır sürüyordur. 

Askerler bıkkın ve yorgundur. Zekâsı yüzünden Athena tarafından da sevilen Odysseus'un aklına tahtadan bir at yapma fikri gelir. Sonrası malum.

George Orwell'ın Hayvan Çiftliği…

George Orwell'ın “Hayvan Çiftliği” bir istihbaratçının gözünden totaliter bir rejimi anlatan, kahramanları hayvan bir roman kurgusudur.

Hayvan karakterler üzerinden siyasi çözümlemelerin yapılması dikkat çeker. 

Günümüzde farklı hayvanlar çeşitli beyin implantasyonları aracılılığıyla uzaktan kumanda ile yönlendirilebiliyor. 

Hayvan Casuslar Tarihi”nden örnekler…

Fransızca “espier”, “gizlice gözlemek” (observer sec-rectment) kelimelerinden türetilen “espionage”; istihbarat literatüründe neyin karşılığı olabilir?

Tabi ki “casusluk” kelimesinin. Arapça’dan dilimize geçen “istihbarat”, “haber toplamak” anlamıyla bilinir. 

Oysa Avrupai deyimle “intelligence”, akıl oyunudur.  

Bilgi toplama önemlidir ama toplanan bilgiyi işlemek, analiz etmek stratejiye dönüştürmek daha anlamlıdır. 

Her casus, bir istihbaratçı değildir; her istihbaratçı da casus değildir.

Hayvanlar bilgi derlemek ve iletmekte kullanılmış olabilir ama bir hayvanın toplanan veya ilettiği bilgiyi analiz etmesinin dünyada emsali yok. 

Körfez Savaşı sonrasında Irak’ı işgal eden İngiliz askerlerinin denetimindeki Irak’ın güneydeki Basra kentinde insan yiyen dev porsuk paniği yaşanmış, İngiliz askerlerinin halk arasında korku salmak için sokaklara eğitilmiş dev porsuklar bıraktığı kısa sürede şehir efsanesine dönüşmüştü.

Basra bölgesinde halk arasında “El Girayri” ya da “El Girta” diye bilinen porsukların Saddam’a karşı 1986'daki suikast girişimi sonrası kurutulan sazlıkların yeniden oluşmaya başlamasıyla çoğaldığı anlaşılmıştı. 

Mossad Ajanı Köpek Balıkları, Leylekler, Arıkuşu ve Akbabalar…

2010'da Mısır'ın Kızıldeniz sahilindeki Şarm el Şeyh tatil beldesinde gerçekleşen bir dizi köpekbalığı saldırısını, ülkenin turizmine zarar vermek amacıyla İsrail'in uzaktan kumandalı yürüttüğü saldırılar olarak duyurulmuştu.

Mısır resmi otoriteleri Kızıl Deniz’de sık sık yaşanmaya başlayan Köpekbalığı saldırılarının ardında MOSSAD’ın olabileceğini iddia etmişlerdi. 

Yine Mısırlı güvenlik güçleri bacağına takılmış göç künyesini, casusluk cihazı sandıkları için casusluk yaptığı şüphesiyle bir leyleği gözaltına almıştı. 

Buna benzer bir olay Türkiye’de görüldü. 

Mayıs 2019’da, “Gaziantep'i ayağa kaldıran kuş!” başlığıyla yayınlanan haberde Gaziantep’te vatandaşlar, ayağında “İsrael Tel Aviv’ yazılı, ‘C43917’ seri numaralı (!) bir arıkuşu bulmuşlardı.

Üstelik kuşun burnunun sol tarafı sağa göre 3 katı genişlikteydi ve İl Tarım Müdürlüğü görevlileri, “muhtemelen oraya da herhangi bir şey yerleştirilmiş olabilir” açıklamasını yapmışlar, “Bu kuşun burnu diğerlerinden çok farklı ve çok açık. Ses ve görüntü amaçlı kullanılmış olabilir. 

Söz konusu İsrail ise bunu yapabilirler” şeklinde de not düşmüşlerdi. 

Kuşlardan biri ölü geçirilmişti.  

Arıkuşlarının İsrail ve Türkiye arasındaki göç yollarını belirlemek amacıyla “İsrail Kuş İzleme Merkezi’nden 4 yıl önce, halkalanıp salıverildiği” ortaya çıkmıştı.

Sudanlılar da, İsrail’in casuslukta kullandığı bir akbaba yakalandığı iddiasıyla ortalığı velveleye verdiler.

Sudan’da yakalanan, İsrail'e ait "GPS çip"i taşıyan kuşun ayağına takılı etiketin üzerinde, "İsrail Doğa Kurumu ve Hebrew Üniversitesi, Kudüs" yazıyordu. 

Sudanlı yetkililer, "casus kuş"un ayağına takılı "çip"in çektiği görüntüleri İsrail'e gönderme özelliği bulunduğunu açıkladı.

İsrail’in, Suriye’de ele geçirilen casus akbabayı Suriye’den geri istediği haberleri de bir yana, Suudiler’in Sudanlılar’dan neyi eksik!

Suudi Arabistan da 2011 yılında İsrail'in casuslukta kullandığı bir akbaba kuşu yakaladıklarını ileri sürmüştü. 

Suudi yetkililer, akbabanın ayağında "Tel Aviv Üniversitesi" etiketi bulunduğunu açıklamıştı.

Benzer bir diğer casus akbaba haberi de Lübnan’dan gelmişti.

İsrail'in casuslukta kullandığı iddia edilen akbabalar, günde 600 kilometre yol alabiliyor. Balkanlar üzerinden gelen kuşlar İsrail'e uğrayarak Afrika'ya geçiyor.

Kameraman sincaplar…

2007 ve 2008 yıllarında İran polisi, yabancı istihbarat servisleri tarafından eğitilen ve İran’a casusluk yapmak üzere gönderilen 14 sincabı planlarını hayata geçiremeden yakaladı. 

Sincapların üzerinde neler vardı” dersiniz!

Uydudan yer bulmaya yarayan GPS cihazı, dinleme aygıtı ve mini kameralar.  

Aynı yıl İran, Natanz Reaktörü’nün yanında casus güvercinler ele geçirildi. 

Mayın temizleyen fareler…

İngiliz istihbaratı MI5’ın da daha önce fareleri, casus olarak kullanmak üzere bir proje geliştirdiği ileri sürülmüştü. 

Ancak İngilizlerin casusluk eğitimi verdikleri fareleri hangi alanda hangi amaçla kullandıkları meçhul. 

Ama  bu fareler o fareler mi bilmiyorum ama Tanzanya'da mayınları temizleme görevi özel eğitimli farelerde.

Tanzanyalı fare eğitmenleri, köpeklere göre daha iyi koku alan farelerin mayınları çok hızlı tespit ettiklerini ve çok hafif oldukları için de mayınları patlatmadıklarını söylüyor. 

Ancak mayın avcısı farelerin eğitimi hiç kolay sayılmaz.  

En az bir yıl sıkı eğitimden geçirilen farelerin her biri için 6 bin dolar harcanıyor. 

Tanzanya'nın dışında mayın avcısı fareler, Mozambik'te büyük bir başarıya imza atmıştı. Ülkedeki 6 buçuk milyon metrekarelik alandaki mayınları, 54 fare tertemiz etti. 

Fareler ayrıca, Tayland ve Kamboçya'da da mayın arıyor. 

Bizim çocuklar, “Miki Maus”la vakit ve fırsat öldürürken elin gâvuru farelere neler yaptırıyor!

Maymun Kral…

Çin Hava Kuvvetleri, askeri eğitim verdiği makak maymunlarını ordu envanterine kaydetti. 

Maymunlar, ülkenin kuzeydoğusunda Kuzey Kore sınırına yakın Liaoning eyaletinin başkenti Shengyang yakınlarındaki hava üssüne konuşlandırıldı. 

Özel eğitimden geçirilen makak maymunlarının görevi, üsteki yeni nesil savaş uçaklarını korumak. 

Çinli komutanlar, göçmen kuşların savaş uçaklarının motorlarına girmesini engelleyemedikleri için makak maymunlarını birliklerine dahil etmişler.

Daha önce korkuluk, havai fişekler ve hatta gerçek mermilerin dahi göçmen kuşları engelleyememesi nedeniyle 'gizli silah' olarak tanımlanan makak maymunları eğitilmiş. 

Afrika’da bazı ülkelerde maymun asker projelerinden söz edilmesi efsane mi bilmem? 

Hayvanlar yeteneklerine göre misyon üsleniyor… 

Kuşlar Aleminden Güvercin / İnsanlar posta güvercinlerini binlerce yıldır haberleşmede istihdam etti. 

Bu gelenek, Birinci Dünya Savaşı’nda da bozulmadı. Barışın sembolü olan güvercinlerden Birinci Dünya Savaşı’nda casuslukta sıkça  yararlanılmıştı. 

Fransız Genelkurmayı, 1888 yılından itibaren posta güvercinleriyle çok başarılı denemelerde bulundu. 

Birinci Dünya Savaşı başlangıcında, Fransız müstahkem mevkilerinde seferberlik planlarının bağlantılarını sağlamak için gerekli hayvanlar için tesisler hazırlanmıştı. 

İlk çarpışmalar sırasında süvari keşif birlikleri, askerî güvercinliklerden almış oldukları, sepetleri içinde beraberlerinde taşıdıkları Posta güvercini, sadık ve güvenilir bir irtibat ajanıydı.

Almanlar’ın kuşbakışı fotoğraf çekmek amacıyla güvercinlere kamera yerleştirdiği 1908'den bu yana hayvanlar, askeri operasyonlarda kullanılıyor.

ABD de casusluk amacıyla yetiştirilen ve büyük başarı beklenilen “Do Da” adlı bir karga, 1974 yılında bir eğitim misyonu sırasında başka kargalar tarafından öldürülünce proje rafa kaldırılmıştı. 

CIA'nın entegre ettiği kuşbilimciler; Rusya'nın Saratov Oblastı'nda İdil Nehri'nin kıyısında bulunan ve Sovyet ordusuna ait bir kimyasal silah tesisi ile kimyasal test poligonun yer aldığı Şihani kentinde, hangi göçmen kuşların konakladığını tespit ettikten sonra, kuşların bedeni üzerindeki zehirli maddeler üzerinden Şihani'de hangi kimyasal maddelerin denendiğini belirlemişlerdi. 

Köpek…

Birinci Dünya Savaşı’nda, savaş köpekleri de haber taşıyıcısıydı. 

İyi bir eğitimden geçirilen savaş köpekleri, ateş hattının bir ucundan öteki ucuna canları pahasına haber taşıyorlardı. Ödülleri de tabi ki yağlı kemik. 

Fransız ordusunda köpekler, Millerand’ın 25 Aralık 1915 tarihli bir kararnamesi ile resmen piyade dairesinin “Savaş Köpekleri Servisi”ne bağlandılar.

Alman ordusunda da köpekler haber taşıyıcısıydı. Ancak bir farkla. 

Alman köpekleri Fransız köpeklerinden daha kıdemliydi çünkü “Alman Savaş Köpekleri Servisi” Genelkurmay’a bağlıydı.

Haber alma servisinin bir parçası durumundaydılar. Berlin yakınlarında, Terptow’da, bu köpekler için büyük bir yer hazırlanmıştı.  

İvan Petroviç Pavlov'un Sovyet askeri köpekleri 

Şartlı ya da şartlandırılmış refleks, Pavlov'un köpekler üzerinde deneysel yöntemlerle geliştirdiği psikolojik etkinlikle özdeş olan yüksek düzeyde sinir etkinliğinin belirtilerindendi. 

İvan Pavlov’un yaptığı deneyler ve elde ettiği sonuçlar, dönemin Sovyet Hükümeti’nin de ilgisini çekmişti.

Psikoloji, Teknolojiyi nasıl yendi? 

İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanlar’la girilen mücadelede oldukça zor durumda olan Sovyetler, Alman tanklarına karşı önlem alamıyor, teçhizat bakımından düşmanın çok gerisinde kalıyordu. 

Alman tanklarının ilerleyişini durdurmak zorunda olan Sovyetler, hiç beklenmedik bir kişiden, İvan Petroviç Pavlov’dan yardım istedi. 

Çünkü Pavlov, dönemin klasik şartlanma konusunda 1 numaralı ismiydi. Pavlov da kendisine gelen bu teklifi reddetmedi ve uzun bir müddet unutulmayacak bir plan yaptı.

Köpek ordusunu oluşturdu. Plan ise oldukça basitti.

Pavlov, yüzlerce köpekten oluşan bir barınak inşa ettirdi. Barınaktaki köpeklere uzunca bir süre -yaklaşık 10 gün- hiçbir şey yedirmedi, köpekleri aç bıraktı. 

Pavlov; köpekleri bu uzun açlık döneminde ara ara kafeslerinden dışarıya saldı. 

Köpekler açlığın getirdiği saldırganlıkla, kontrollü dış mekanda yemek aradılarsa da hiçbir şey bulamadılar.

Köpekler, artık tamamen bitkin düşmüş ve açlıktan ne yapacaklarını bilemez haldeydiler. 

Pavlov'un istediği kıvama gelmişlerdi. 

Vakit kaybedilmeden planın ikinci aşamasına geçildi.  

Açık alana tanklar getirildi. Fakat bunlar normal tanklar değildi, altlarında et saklıydı.

Açlıktan artık perişan olan köpekler hemen bu tanklara koştular ve eti buldular. 

Karınları doyan köpekler için tekrar açlık günleri başlayacaktı. 

Bundan sonra, köpekler her açık alana salındıklarında, tankın altında et olsun ya da olmasın tanklara koşmaya başladı.

Kısacası, önceki deneylerinde belirlediği şartlı ya da şartlandırılmış refleks süreci  gerçekleşmişti.

Planın son aşamasında kapalı barınakta günlerce aç bırakılan köpekler, sırtlarına bombalar bağlanarak savaş alanına salındı. 

Savaş alanında tankları gören köpekler yemek bulma umuduyla, Alman tanklarına doğru koşuyor ve tankın altına girdiklerinde ise Ruslar tarafından patlatılıyordu.

Pavlov'un şartlı ya da şartlandırılmış refleks süreci ile eğittiği köpekler savaşın  seyrini değil sonucunu da değiştirdi.

Pavlov'un deneysel psikolojisi işe yaramış, Ruslar, hiçbir teçhizat kullanmadan, Almanlar’ın meşhur tanklarını imha etmişti. 

Düşünsenize şartlı refleksli aç köpekler, Alman Teknolojisini yenmişti. 

Kedi…

1960’lı yıllarda CIA'nin 'Akustik Pisicik Operasyonu' adıyla bir kediye dinleme cihazı yerleştirme girişimi, Washington'daki Sovyet elçiliği önünde kediye araba çarpması sonucu başarısızlıkla sonuçlandı.

Rus istihbaratına girerek çeşitli bilgiler edinilmesi amaçlanmıştı. Evdeki pazar, çarşıya uymamıştı. 

Yunus Balıkları…

Hayvanlar alemindeki en iyi casus muhtemelen yunus balıkları denilebilir. ABD ve Rusya, su altındaki mayınları tespit etmeleri ve düşman yüzücüleri etkisiz hale getirmeleri için yunus ve fok balıklarını eğitmişlerdi.

Başka bir amaçta 1960'ların ortasında Sovyetler Birliği'nin geliştirdiği nükleer denizaltılarla ilgili istihbarat toplamaktı. 

Oxygas ve Chirilogy adlı CIA projelerinde yunusların, dalgıçların yerine gemilere patlayıcı yerleştirip yerleştiremeyeceği araştırıldı. 

Tabi ki hepsi bu kadar değil? 

Ayrıca memelilerin Sovyet limanlarında casusluk faaliyeti amacıyla denizaltıların etrafında yüzerek akustik sinyalleri kaydetmesi için çalışmalar yapıldı. 

Böcek…

ABD'nin küresel gıda tekelinin güvenliğini sağlamak için Pentagon, rakip ülkelerin tarım arazilerine böcekler aracılığıyla virüs yaymayı projelendirmişti. 

Proje biyolojik silaha dönüşmüştü. 

ABD Savunma Bakanlığı İleri Araştırma Projeleri Ajansı “DARPA” tarafından geliştirilen ve çeşitli tartışmalara neden olan proje “Müttefik Böcekler” adını almıştı.

CRISPR” gibi gen değiştirme teknikleriyle böceklerin genomları üzerinde oynama yapılarak, mısır ve tahıl tarlalarında ürünlerin dayanıklılığı arttırılabiliyor. 

Beklenmedik bir sele maruz kalan tarlalara salınacak böceklerle ürünlerin büyümesi yavaşlatılarak selden zarar görmelerinin engellenmesi de söz konusu. 

Bir dinleme cihazı olarak mekanik ve dijital tasarlanmış ‘’Böcek’’ler de var. Üzerine dinleme cihazı yerleştirilen gerçek böcekler de mevcut. 

Bu böceklerin sinirlerine çeşitli kablolar eklenebiliyor. Bu sayede böceklerin hareketleri izlenebiliyordu. Tabi ki bu böcekler, ABD için çalıştırılıyordu.

Hayvanlar alemi de bu Amerikalılar’dan çok çekti. Yüzbinlercesi laboratuvarlarda telef oldu. 

Amerikan ordusu, Kuveyt’te kimyasal saldırılara karşı kullanılmak üzere onlarca tavuk çalıştırmıştı.

Dinleme cihazı yerleştirilen casus kedi gibi bir diğer başarısız proje, ABD tarafından İkinci Dünya Savaşı sırasında denenen Yarasa Bomba projesidir.

Kundaklama cihazı yerleştirilen yarasaların uçaklarla Japonya üstüne bırakılarak patlamadan önce ahşap binalara yerleşmelerinin sağlanması amaçlanıyordu. 

Türkler, “Hayvan Casus” kullanıyor mu? 

Öyle literatüre girmiş casus hayvanımız benim bildiğim yok! Ama efsaneye bakılırsa “Türkler’e yol gösteren Bozkurt” sembolünden söz edilebilir. 

Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) en çok at, beygir, mekkare katırı ve kurt köpeği bulunuyor. 

En az 3 bin TL değerinde olan beygirleri, süvari birlikleri kullanıyor. Mekkare katırları, sarp arazilerde taşıma işlerinde devreye giriyor. 

Süvari ve mekkare birliklerine zor arazi koşullarında büyük iş düşüyor. Kurt köpekleri de ağırlıklı olarak jandarma birliklerinde görev yapıyor. Narkotik ve mayın arama alanlarında uzman TSK köpekleri bulunuyor.

Ama soğuk savaş yıllarında Türk istihbaratında görevli “Terekeme”lerin, koyun postuna bürünerek Sovyetler Birliği sınırından ta Moskova'ya kadar gidip geldiklerini dinlemiştim. 

Aklıma gelmişken, mayın tarlasına salınan eşekleri ve mayınları nasıl patlattığını da duymuşluğum var. 

Türkler'in mühendis eşekleri…

1950'li yıllar. Amerikalı mühendisler Türkiye’de. Bir kısım imar çalışmalarına rehberlik ediyorlar. 

Tabii bizde yol güzergahını belirleyecek alet yok, eleman yok. “Nafia" (imar) mühendisleri, eşeği yokuşa sürüyor, arkasından elemanlar şeritmetre çekiyor ve eşeğin ayak izlerine kazık çakıp istikamet belirliyorlarmış. 

Amerikalı mühendis, pratiği kavrayamamış ve sormuş:

- Ne yapıyorlar böyle?

- Rampada yolun güzergahını belirliyorlar.

- Nasıl yani, anlayamadım?

- Eşek yüzde 7 eğimin üstüne çıkmaz, biz de eşeğin izinde kazık çakıp rampada yol güzergahı belirliyoruz” derler.

Amerikalı katılarak gülmeye başlar. Yatışınca da sorar:

- Peki, eşek bulamayınca ne yapıyorsunuz?

Yetkili cevap verir:

- Amerika'dan mühendis getirtiyoruz.

Eşek deyip geçmeyin. 

Eşekler iyi bir kılavuz olur. 

Eşek, gittiği bir yolu hiç unutmaz ve o yoldan şaşmaz.

Bu nedenle deve veya katır kervanlarının önüne daha önce bu yoldan gitmiş eşeği kılavuz olarak koyarlarmış…

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez

Ömür Çelikdönmez kimdir?

1965 Nazilli / Aydın doğumlu. İlk orta ve liseyi Isparta’da bitirdi. Isparta Gazeteciler Cemiyeti üyesi olarak, çeşitli gazetelerin (Türkiye, Milli Gazete, Antalya Ekspres vs) Isparta muhabirliğini yaptı. 

Isparta’da neşredilen mahalli gazetelerde haber, yazı ve şiirleri yayımlandı. (Gülkent, Demokrat Isparta, Senirkent Postası vs.) 1984-1985’te Erzurum Atatürk Üniversitesinde Felsefe öğrenimi gördü. 

1985-1993 arası İzmir Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünde okudu ve mezun oldu. 

Isparta’da bir siyasi partinin basın müşavirliğini üstlendi ve parti bülteni (Arkadaş) yayınladı. 

Arkadaş FM radyosunun editörlüğünü yürüttü. 

12 Eylül 1994’te Tunceli iline felsefe öğretmeni olarak atandı. Tunceli’de görev yaptığı iki yılda ‘Gökkuşağı’ isimli kültür sanat edebiyat dergisini yayınladı. Ayrıca ‘Dört Mevsim Tunceli’ konulu fotoğraf sergisi açtı. 

Millî Gazete ve Yeni Şafak’ta yazıları yayınlandı. 

Öze Dönüş, İmza, Rind, Paye, Büşra, Palandöken, Avaz, Teos, Açılım, Vizyon, Mor Taka, İktibas, Teneffüs, Cem, Yeşilay, Türk Yurdu, Senirkent Yükseliş, İzmir merkezli Yurtta Uyanış, Zonguldak'ta yayınlanan Zonkişot ve Yörünge gibi dergilerde yazı ve şiirleri neşredildi. 

1991’de İzmir’de yayınlanan Taşra dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. 

Yine İzmir’de yayımlanan Harman ve Açılım dergilerinin yayın kurulunda yer aldı. Ezcümle Dergisinin sanat danışmanlığını ve yayın yönetmenliğini üstlendi.

‘Milli Sinema’ ile ilgili bir makalesi, TÜRSAK 93 Sinema Yıllığı’na alıntılandı. 

İlk şiir kitabı ‘Mavi Düş’, İzmir’de Teos yayınlarından 1995’te çıktı. 1996-2002 arası Zonguldak İli Devrek İlçesinde görev yaptı. 

Devrek Lisesi ve Devrek İmam Hatip Lisesi’nde felsefe grubu derslerine girdi. 

2000 yılında Devrek Tarihi kitabı, Devrek Ticaret ve Sanayi Odası’nca yayımlandı. 

Devrek Tarihi kitabı, lisans, yüksek lisans ve doktora çalışmalarında kaynak gösterildi, atıfta bulunuldu. 

1996-2002 arası Devrek ve Zonguldak’ta yayınlanan Devrek Vizyon, Teneffüs, Devrek Genç Görüş, Eğerci’nin Sesi, Kuvayı Milliyeciler dergilerinde ayrıca Yeni Devrek, Devrek Eksen, Devrek Turizm Gazetesi, Devrek Paragraf ve Devrek Postası gazetelerinde bölge tarihine yönelik araştırmaları yayınlandı.

Zonguldak'ta yayın yapan yerel TV kanalında “ Tarihimize Yolculuk” başlıklı programı hazırladı ve sundu. 

2002’de 18. Uluslararası Baston ve Kültür Festivali Tanıtım Rehberi’ni hazırlayan ekipte yer aldı. 

Sempozyum ve Bienallere katıldı, bildiriler sundu. 

Eğitim iş kolunda faaliyet gösteren Türk Kamusen'e bağlı Türk Eğitim-sen sendikasının ilçe temsilcisiydi. 

Devrek’te görev yaptığı yıllarda bölge kültürüne ve tarihine katkıları nedeniyle Devrek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce ‘Teşekkür’, İlçe Kaymakamı tarafından ‘Takdir’ belgesi ile ödüllendirildi. 

2003 Ocak’ta Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine atandı. 

Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın Basın Müşavirliğini yaptı. 

2011’de Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünde görevlendirildi. 

2009’da ‘Efsane Doktor Sadettin Sarı Murat’ kitabı, yine aynı yıl ‘Baston Tarihi / Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabı yayımlandı. ‘Baston Tarihi Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabın, yasal olmayan şekilde telif ücreti ödenmeden Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ‘Bastonlar’ başlığı ile korsan baskısı yapıldı. haberşanlıurfa, akdenizhaber, haberakdeniz.com.tr, www.ahval.net, haberzonguldak2, haber10, timeturk, fikrikadim, kafkassam, dikGAZETE.com ve MHP Erzurum eski Milletvekili Rıza Müftüoğlu'nun sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu Türk Meclisi internet sitesinde, jeopolitik ve jeostrateji konularında yüzlerce makalesi yayınlandı. 

2013-2018 arası Resmi Gazete’nin basıldığı Başbakanlık Basımevi’nde Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri kadrosuyla çalıştı. 

Isparta ili tarihi ve kültürüne yönelik araştırmalar yapan, ilmi toplantı ve geziler düzenleyen Hamideli Derneği’nin genel sekreterliğini üstlendi.

Halen, dikGAZETE.com haber sitesinde araştırma/analiz yazılarını sürdürmektedir.

.

dikGAZETE.com

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Nisa Nur 5 yıl önce
Keyifli yazı
Necdet Çelikdonmez 5 yıl önce
Yazar ömür beyin paylaşımına katılıyorum teşekkür ederiz hayvanlar konusunda bu araştırma niteliği taşıyan makalesi için yazarı kutluyorum.İnsanoglu ne kadar zeki ve akıllı yaratılmış ortada.Hayvanlara o hissi yetenekleri veren ve insani mükemmel yaratan Allah aya ne yüce kudret sahibi.Yazar ömür beyin kalemine kuvvet yüreğine sağlık apayrı bir konu olup ilginç araştırma yazısı kolay gelsin üstat selamlar esen kalasín...
Zeybek 5 yıl önce
Vur boxkurfum vur tilkiye kurulsun Milliyetçi Türkiye
Maliyeci 5 yıl önce
Yahu çok yaşa ceddine rahmet Hasan Puluru okur gibiyim