İdlib'te ne oldu? Milli İstihbarat Başkanlığı mı? Polatlı Topçu Okulu mu?

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez
İdlib'te ne oldu? Milli İstihbarat Başkanlığı mı? Polatlı Topçu Okulu mu?
04-02-2020

Kaç zamandır Ankara - Washington hattında stratejik ortaklık yerine üstü örtülü müttefiklik konusunda yol alındığını yazıp çizdim. 

ABD ve Türkiye, NATO müttefiki iki ülke. 

Her iki ülkenin Ortadoğu’nun kriz bölgelerine birlikte müdahalesine ortam hazırlandığından Pentagon’un, bu operasyonda büyük rolü üstlendiğinden falan söz etmiştim. 

Bu açıdan Birinci Dünya Savaşı’nda Berlin’deki Prusya disiplininden geçmiş Feldmareşallerin (*) köşe kapmaca oynadığı Alman Genelkurmayın savaş planlarının yerini, Pentagon mahreçli savaş planları almış gözüküyor. 

Almanlar, Osmanlı Devleti’ne “Enverland” diyorlardı ve Osmanlı Ordusu’nun komutasına tamamen Alman Generaller atanmıştı. 

Ordunun ihtiyacı olan silah ve mühimmat Alman savaş sanayisinin damgasını taşıyordu. Umarım benzer bir hataya düşülmez. 

Acaba Amerikalılar, Türkiye için “Erdoğanland” mı yoksa “Akarland" mı diyor?

Suriye öncesi ve sonrası Ankara - Moskova ilişkileri…

Evet, ajanslara düşen haberlere bakılırsa TSK ile Rus Ordusu, İdlip kırsalında her an çatışabilir. Bu ihtimali körükleyen  gelişmelerden endişelendiğim için dünkü yazımın başlığını “İdlib’te Ruslar’la çatışmadan önce, Ayetullah Mike'ın Türkiye'deki akrabalarına dikkat!” koymuştum.

Bu çatışma ihtimaline rağmen, daha önceki krizler nasıl atlatıldıysa bu son kriz de atlatılır diye düşünüyorum.

Uluslararası ilişkiler bağlamında özellikle Rusya - Suriye konusunda çalışmaları ile tanınan, 'Rusya'nın Suriye Politikası' kitabının yazarı Yaroslav Samoylova bu konuyu sorduğumda benzer cevap aldım, o da  krizin sürdürülebilir değil, yönetilebilir olduğu kanaatinde. 

Ankara Hükümeti’nin en zorlu günlerinde Moskova merkezli Bolşevik rejiminin politik desteğini hatırlayalım. 

Bu dayanışma, hiç aksamadan sürdürüldü. “Soğuk Savaş” döneminde dahi Türkiye, Atlantik ekseninde yer almasına rağmen, Sovyet Rusya’nın tekerine çomak sokmadı.  

Sovyet Rusya da NATO üyesi Türkiye’yi diğer üyelerden farklı değerlendirdi. Türkiye’nin sanayi hamlesine teknolojik katkı sundu. 

Demek isterim ki Türkiye; NATO içinde ABD ve Avrupa ile ilişkilerinin en sıkı-fıkı olduğu bir dönemde bile Rusya ile Cumhuriyet’in fabrika ayarlarını muhafaza ederek kuruluş hukukunu korudu.

Hem de bunu “Tam Bağımsız Türkiye”  ilkesine sadık kalarak NATO konsepti içinde başardı. 

Türkiye'deki Atlantikçi yapılanma, Washington ve Londra arasında med-cezir yaşıyor. Sahadaki asker kökenli politik aktörlerin NATO eğitimli olması ne kadar doğru ise Londra ile yollarının kesiştiği de o kadar doğru. 

Gözlerden uzak  kalmayı başarabilmiş ABD - Türkiye yakınlaşmasının hiç şüphesiz mimarı, NATO görevlerinde bulunmuş yüksek askeri bürokratlar. Bu konuda Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Pentagon’un yeni bir nişanını fazlasıyla hak ediyor. Tabii ki Erdoğan - Trump dostluğu unutulmamalı. (**)

TSK unsurlarının Gözlem Noktalarına intikali, Ruslar’a haber verildi mi verilmedi mi?

Rusya, Türkiye İdlib'teki operasyonla ilgili kendilerini uyarmadığı için birliklerinin Suriye hükümet güçlerinin saldırısına uğradığını açıkladı. Rusya’yı yalanlayan karşıt açıklama AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten geldi.

Çelik, "Rusya'ya bilgi verilmediği şeklindeki açıklama doğru değil. Türkiye, Rusya'ya düzenli ve anlık bilgi vermektedir." dedi ve "Rejim unsurlarının artık hedef olduğunu" duyurdu. 

MSB'den yapılan açıklamada ise İdlib'de çatışmaların önlenmesi maksadıyla bölgeye takviye olarak gönderilen unsurlara, “bulunacakları yerler önceden koordine edilmesine rağmen” Suriye Ordusu (SAA) tarafından topçu atışının yapıldığı belirtildi. (***)

MİT’in topçu unsurları var mı? 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, Ukrayna'ya hareketinden önce Atatürk Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında "Türkiye bu saldırının cevabını vermiş durumda, vermeye devam ediyor" diyerek, "ilk belirlemelere göre "karşı taraftan 30 ila 35 Suriyeli etkisiz hale getirildi" ifadelerini kullandı.

Erdoğan; "F-16'lar da dahil olmak üzere fırtına öbüsleri ve toplarla arazide MİT'in belirlediği noktaların atış altında tutulduğunu ve bu sabah 46 rejim hedefine 122 fırtına ve 100 havan mühimmatıyla atış yapıldığını" söyledi. (****)

Milli İstihbarat Teşkilatı’nın operasyonel birimlerinin olması ve bunların askeri unsurlarla koordineli şekilde sahada birlikte görev yapması doğaldır. Ancak teşkilatın Polatlı Topçu Okulu’ndan farklı olması gerekmez mi? 

Topçu ve Füze Okul Komutanlığı, Ankara’nın Polatlı ilçesinde konuşlu, Eğitim ve Doktrin Komutanlığı’na bağlı bir askeri birlik. Sakarya Meydan Muharebesi de 1922’de ilçe sınırları içinde yaşanmıştı. Atatürk, İsmet ve Fevzi Paşalar, savaşı düşmanın yaklaştığı en son nokta olan Üçpınar Köyü’ndeki Dua Tepe’den yönetmişlerdi. (*****)

Topçu birliklerinin isabetli atışlar için ileri gözcü unsurlarla irtibatlı olması gerekiyor. Aynı şekilde ileri gözcü unsurları, hava ve deniz araçlarından yapılan bombardımanın, düşman hedefe zarar verecek şekilde doğru koordinatları vermekle yükümlüdür. "Ateş Destek Uzmanı" veya "Fister" olarak bilinen, bir gözlemciye genellikle bir tank veya piyade manevra birimi eşlik eder. 

Soru şu; 

Neden askeri unsurlar değil de sivil istihbarat görevlileri  topçu birliklerinin veya savaş uçaklarının ileri gözetleme işini üstlendi? 

Beş asker, üç sivil (MİT Görevlisi) şehit… 

Son gelen bilgilerde şehit sayısı sekize yükseldi. Beş asker, üç sivil Türk personeli, çağa tanıklık yeminlerini tuttular. Ruhları şad mekânları cennet olsun!

Suriye ordusunun, Türk konvoyuna yönelik saldırısının ardından sınıra giden Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Türkiye'nin İdlib'deki faaliyetlerinin yönetildiği Harekat Merkezinde komutanlarla görüştü. 

Toplantı sonrası açıklama yapan Akar, "54 rejim hedefi ateş altına alınmış, çeşitli kaynaklardan aldığımız bilgiye göre şu ana kadar 76 rejim mensubu asker etkisiz hale getirilmiştir. İdlib'de her türlü tedbir alınmıştır" dedi. (******)

Ruslar, “Suriye rejim ordusunda kayıp yok” diyor!.. 

Rus Savunma Bakanlığı “flaş” bir iddiada bulundu. Türkiye’nin, İdlib’deki operasyonları nedeniyle Rusya’yı uyarmadığı öne sürülen açıklamada, rejim güçlerinin bu nedenle Türk askerlerini hedef aldığı belirtildi.

Rus Savunma Bakanlığı ayrıca, Türk savaş uçaklarının, Suriye sınırını ihlal etmediği ve rejim güçlerine herhangi bir saldırı olmadığını vurguladı. (*******)

Ukrayna ve Kırım çıkışıyla Putin'i baskılayan Türkiye, Suriye’de Rusya’nın “Astana ve Soçi Görüşmeleri” çerçevesinde aradan çekilmesini istiyor!..

Astana ve Soçi Mutabakatları kapsamında görev yapan Türkiye’ye ait Gözlem ve Kontrol Noktaları’nın güvenliğini tehlikeye atacak her türlü girişime meşru müdafaa çerçevesinde en sert şekilde tereddütsüz karşılık vereceği ve mukabele edeceği sürece girilmiştir. 

Varılan uzlaşma uyarınca, bölgede faaliyet gösteren düzenli ordular arasında çatışma yaşanmaması için, askerlerin bulunduğu noktaları iletmeleri öngörülen bu sistem, Rusya'nın koordinasyonunda yürütülüyor. 

Ukrayna'da temaslarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kırım'ın 18 Mart 2014 tarihinde düzenlenen referandum sonucu yüzde 90'ın üzerinde 'evet' oyuyla Rusya'ya bağlanmasıyla ilgili "Kırım'ın yasa dışı ilhakını tanımadığımızın altını bir kez daha çiziyorum. Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne desteğimiz devam edecek" ifadelerini kullandı. (********)

Perşembe’nin gelişi, Çarşamba’dan bellidir!..

Türk yetkililer, “Suriye’de dananın kuyruğunu koptu-kopacak” beklentisine çoktan girmişlerdir. 

Nitekim, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Ocak’ta Senegal ziyareti dönüşünde yaptığı açıklamada, “Rusya’nın İdlib konusundaki mutabakata uygun hareket etmediğini” söylemişti. 

Erdoğan, bugün TSK’nın can kaybı yaşadığı sıcak çatışmadan beş gün önce İdlib’te, Türkiye’nin tek başına hareket edebileceği mesajını vermişti. (*********)

Ankara, Moskova, Libya ve Suriye…

Libya’da taraflar arasında istenilen anlaşma bir türlü sağlanamadı. Putin ile Erdoğan'ın görüşmesi de çözüm getirmedi.

Ankara, Libya’da, Rusya’nın istediği çizgiye gelmesi için İdlip seçeneğini masaya yatırdı denilebilir.

Çünkü Rusya, el altından Ortodoksluk kartına oynayarak, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile birlikte hareket ediyor.

Libya'daki paramiliter Rus askeri varlığı, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum yönetimini cesaretlendiriyor. 

Türk Ordusu, Ruslar’a diyor ki; “Aradan çekil, bize saldıran Suriye ordusuyla kozumuzu kapışalım”

Türkiye’nin F16 ve top atışlarında en çok kim zarar gördü dersiniz? İranlılar, evet yanlış okumadınız İranlılar

Çünkü Gözlem Noktası’na saldıran Suriye Topçu Birliği, İranlı milis ve askeri uzmanlarla kaynıyor. Belalarını buldular, tez elden komutanları Kasım Süleymani’ye kavuştular. 

Ruslar’a götürülen teklif!..

Öncelikle rejim unsurlarının İdlib çevresinden çekilmesi, Rus uçaklarının İdlib bombardımanına katılmaması. 

Sadece bunlar teklif edilmedi. 

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye Rejim Ordusu ile kozlarını kapışacağı sert dille ve kararlılıkla ifade edildi. 

Ruslar, Şam sakinlerine diyecekler ki; 

“-Ukrayna, Kırım mevzusu elimizi kolumuzu bağlıyor. Hem bu sefer Türkler yalnız değil. Amerikalılar ve Avrupalılar onları destekliyor. Dahası da var. Putin patron, Türkiye’ye önemli yatırımlar yaptı. Türk Hattı, Akkuyu Nükleer Santralı. Türkler bizim iyi müşterimiz, S400 hava savunma sistemini NATO’nun itirazına rağmen Amerikalıları bağırta bağırta aldılar. Türklere karşı koyamayız."

Tahran’ın Acem aklıyla Türk askerlerini şehit edenleri, İran ordusu gelsin kurtarsın.

Türkler ve Ruslar, Suriye’de çatışmaz.

Ama Ruslar, Suriyeli sahte Acemleri, Türk Ordusu’nun önüne atabilir. 

En kötüsü ne olur?

İdlib’teki kuşatma kaldırılır, bombardımana son verilir. 

Bekleyelim görelim.
.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete

(*) Alman, Avusturya, İngiliz, Rus ve İsveç askerî hiyerarşisinde en yüksek rütbe.

(**) https://www.dikgazete.com/idlibte-ruslarla-catismadan-once-ayetullah-mike-in-turkiye-deki-akrabalarina-dikkat-makale,2118.html

(***) https://tr.sputniknews.com/turkiye/202002031041313068-msb-suriyede-rejim-gucleriyle-catismada-4-asker-sehit-oldu/

(****) https://www.dw.com/tr/idlibte-6-t%C3%BCrk-askeri-hayat%C4%B1n%C4%B1-kaybetti/a-52238233

(*****) http://www.kkk.tsk.tr/EgitimBirlikleri/baglantilar/TOP.%20VE%20FZ.OKL.pdf

(******) https://m.dw.com/tr/akar-76-rejim-mensubu-etkisiz-hale-getirildi/a-52245879

(*******) https://www.sozcu.com.tr/2020/dunya/son-dakika-idlibde-4-sehit-verdigimiz-saldiri-sonrasi-rusyadan-skandal-aciklama-bize-soylemediler-5603759/?utm_campaign=Bundle&utm_medium=referral&utm_source=Bundle

(********) https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-51355155

https://tr.sputniknews.com/turkiye/202002031041319261-erdogan-kirimin-yasa-disi-ilhakini-tanimiyoruz/

(*********) https://www.amerikaninsesi.com/a/turkiye-ve-suriye-rejimi-arasinda-idlib-te-sicak-catisma/5271206.html

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez

Ömür Çelikdönmez kimdir?

1965 Nazilli / Aydın doğumlu. İlk orta ve liseyi Isparta’da bitirdi. Isparta Gazeteciler Cemiyeti üyesi olarak, çeşitli gazetelerin (Türkiye, Milli Gazete, Antalya Ekspres vs) Isparta muhabirliğini yaptı. 

Isparta’da neşredilen mahalli gazetelerde haber, yazı ve şiirleri yayımlandı. (Gülkent, Demokrat Isparta, Senirkent Postası vs.) 1984-1985’te Erzurum Atatürk Üniversitesinde Felsefe öğrenimi gördü. 

1985-1993 arası İzmir Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünde okudu ve mezun oldu. 

Isparta’da bir siyasi partinin basın müşavirliğini üstlendi ve parti bülteni (Arkadaş) yayınladı. 

Arkadaş FM radyosunun editörlüğünü yürüttü. 

12 Eylül 1994’te Tunceli iline felsefe öğretmeni olarak atandı. Tunceli’de görev yaptığı iki yılda ‘Gökkuşağı’ isimli kültür sanat edebiyat dergisini yayınladı. Ayrıca ‘Dört Mevsim Tunceli’ konulu fotoğraf sergisi açtı. 

Millî Gazete ve Yeni Şafak’ta yazıları yayınlandı. 

Öze Dönüş, İmza, Rind, Paye, Büşra, Palandöken, Avaz, Teos, Açılım, Vizyon, Mor Taka, İktibas, Teneffüs, Cem, Yeşilay, Türk Yurdu, Senirkent Yükseliş, İzmir merkezli Yurtta Uyanış, Zonguldak'ta yayınlanan Zonkişot ve Yörünge gibi dergilerde yazı ve şiirleri neşredildi. 

1991’de İzmir’de yayınlanan Taşra dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. 

Yine İzmir’de yayımlanan Harman ve Açılım dergilerinin yayın kurulunda yer aldı. Ezcümle Dergisinin sanat danışmanlığını ve yayın yönetmenliğini üstlendi.

‘Milli Sinema’ ile ilgili bir makalesi, TÜRSAK 93 Sinema Yıllığı’na alıntılandı. 

İlk şiir kitabı ‘Mavi Düş’, İzmir’de Teos yayınlarından 1995’te çıktı. 1996-2002 arası Zonguldak İli Devrek İlçesinde görev yaptı. 

Devrek Lisesi ve Devrek İmam Hatip Lisesi’nde felsefe grubu derslerine girdi. 

2000 yılında Devrek Tarihi kitabı, Devrek Ticaret ve Sanayi Odası’nca yayımlandı. 

Devrek Tarihi kitabı, lisans, yüksek lisans ve doktora çalışmalarında kaynak gösterildi, atıfta bulunuldu. 

1996-2002 arası Devrek ve Zonguldak’ta yayınlanan Devrek Vizyon, Teneffüs, Devrek Genç Görüş, Eğerci’nin Sesi, Kuvayı Milliyeciler dergilerinde ayrıca Yeni Devrek, Devrek Eksen, Devrek Turizm Gazetesi, Devrek Paragraf ve Devrek Postası gazetelerinde bölge tarihine yönelik araştırmaları yayınlandı.

Zonguldak'ta yayın yapan yerel TV kanalında “ Tarihimize Yolculuk” başlıklı programı hazırladı ve sundu. 

2002’de 18. Uluslararası Baston ve Kültür Festivali Tanıtım Rehberi’ni hazırlayan ekipte yer aldı. 

Sempozyum ve Bienallere katıldı, bildiriler sundu. 

Eğitim iş kolunda faaliyet gösteren Türk Kamusen'e bağlı Türk Eğitim-sen sendikasının ilçe temsilcisiydi. 

Devrek’te görev yaptığı yıllarda bölge kültürüne ve tarihine katkıları nedeniyle Devrek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce ‘Teşekkür’, İlçe Kaymakamı tarafından ‘Takdir’ belgesi ile ödüllendirildi. 

2003 Ocak’ta Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine atandı. 

Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın Basın Müşavirliğini yaptı. 

2011’de Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünde görevlendirildi. 

2009’da ‘Efsane Doktor Sadettin Sarı Murat’ kitabı, yine aynı yıl ‘Baston Tarihi / Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabı yayımlandı. ‘Baston Tarihi Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabın, yasal olmayan şekilde telif ücreti ödenmeden Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ‘Bastonlar’ başlığı ile korsan baskısı yapıldı. haberşanlıurfa, akdenizhaber, haberakdeniz.com.tr, www.ahval.net, haberzonguldak2, haber10, timeturk, fikrikadim, kafkassam, dikGAZETE.com ve MHP Erzurum eski Milletvekili Rıza Müftüoğlu'nun sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu Türk Meclisi internet sitesinde, jeopolitik ve jeostrateji konularında yüzlerce makalesi yayınlandı. 

2013-2018 arası Resmi Gazete’nin basıldığı Başbakanlık Basımevi’nde Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri kadrosuyla çalıştı. 

Isparta ili tarihi ve kültürüne yönelik araştırmalar yapan, ilmi toplantı ve geziler düzenleyen Hamideli Derneği’nin genel sekreterliğini üstlendi.

Halen, dikGAZETE.com haber sitesinde araştırma/analiz yazılarını sürdürmektedir.

.

dikGAZETE.com

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Davut Nural / Elazığ 5 yıl önce
Yazar şair gazeteci araştırmacı sosyolog ömür bey'i bu makalesi için kutluyor başarılar diliyorum.Detayli bir yazı olmuş.Tesekkurler üstat kalemine kuvvet yüreğine sağlık
Mürüvvet veziroğlu 5 yıl önce
Ruslara iyi ders verilmeli hadleri kesinlikle bildirilmelidir,korkmalilar,bir daha cesaret edememeliler,aksi olur,tolere edilirse aynısını yada daha fazlasını mutlaka tekrarlarlar.
Acar 5 yıl önce
Mit istihbarat altyapısı ve personel genişliğinden dolayı bölgede etkin kurum. Sanki mit topçu atışı yapıyormuş gibi bir karmaşık durum algısı yazmışsınız. İşaretleme yapılıyor diye MSB de bilgi veriyor zaten. İşaretlemeyi özel kuvvetler veya mit yapar
İrem 5 yıl önce
Yüreğimize ateş düştü ana kuzuları
Harbiyeli 5 yıl önce
Şehitlerin kanı yerde kalmasın
ulak 5 yıl önce
Şehitlerimize Yüce Rabbim den Rahmet diliyorum
Türkoğlu Türk 5 yıl önce
Tanrı Türkü Korusun ve Yüceltsin