İbrahim Peygamber neden sünnet “ختنة /Hitan” oldu?

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez
İbrahim Peygamber neden sünnet “ختنة /Hitan” oldu?
09-11-2018

Sünnet yani Arapça hitan (ختنة ), tıbbi ve cerrahi bir müdahale. Hitan yani sünnet; kesmek fiiliyle gerçekleştirilir. Cerrahi süreçte; penis başını örten ve koruyan üst derinin (prepus) kesilip atılması işlemidir.

Sünnet için öne sürülen tıbbi nedenler: UTI’nin, yani üriner yol enfeksiyon olasılığının azalması, penis kanseri ihtimalinin azalması, bu erkeklerle ilişki kuran kadınlardaki rahim kanseri riskinin azalması ve cinsel hastalık olasılığının azalmasıdır. Penis kanseri, oldukça nadir rastlanan bir kanser tipidir. Genellikle yaşlı erkeklerde olur. 

İsrail oğullarından önce Mısır’da ‘Sünnet’ uygulaması vardı...

Sünnet, antik Mısır'da uygulanan bir eylem olarak bilinir,  hatta bazı mumyaların sünnetli oldukları belirlendi.

Sünnetin Mısır'daki tarihinin 6 bin yıl öncesine dayandığı söylenmektedir; antik Mısır'dan günümüze kalan duvar resimlerinde bu işlemin nasıl uygulandığı da gösterilmektedir.

Eski Mısır’daki tıp bilgisi zamanına göre bir hayli ileriydi. 

Homeros’un “Odysseia” adlı eserinde tüm sanatlar içinde Mısırlıların en hünerli oldukları alanın tıp olduğu özellikle vurgulanıyor. 

Nitekim Mısırlıların mumyalama becerileri, insan anatomisini iyi bildiklerini gösteriyor ve tercüme edilen bazı tıp papirüsleri, Eski Mısır’daki hastalıkların teşhis ve tedavisi hakkında önemli bilgiler içeriyor. 

Örneğin; Eski Mısır’da enfeksiyonlar, küflü ekmek ile tedavi edilirmiş.

Irza tecavüz, erkeğin iğdiş edilmesiyle cezalandırılıyordu; buna karşılık, bir başka kadının kocasını ya da bir erkek çocuğu baştan çıkaran kadının da burnu kesiliyordu.

Taş devrinde cinsel hastalıkların tedavisi için penis derisi kesilirdi...

Sünnet, geçmişte henüz Bronz Çağı’nı yaşayan Akdeniz kıyısı toplumlarda bronz bıçaklar yerine, taş aletlerle yapılmaya devam ettiği için, Taş Çağı'ndan kalma bir gelenek olarak düşünülmektedir.

İlkel Taş Çağı dönemlerinde sünnet derisinde sağlık problemleri yaşayan bireyler, son çare olarak deriyi kesmek zorunda kalmış, zamanla bu bir gelenek halini almıştır. 

Ancak eski zamanlardan beri süregelen cerrahi bir operasyon yani ameliyat olmasına rağmen Yahudi ve İslam toplumlarında halen uygulanıyor. 

Sünnet; Yahudi veya Müslüman olmanın vazgeçilmez koşulu gibi algılanıyor ve gerçekleştiriliyor.

Kuran’da Müslümanlara 'sünnet'i emreden ayet yok!..

Kur'ân'da "Sünnet" (hıtan) ile ilgili bir âyet bulunmamakla birlikte bu adet, Müslümanlığın simgesi olarak kabul edilmiştir.

Bazı Şia fakihlerine göre, erkeklerin sünnet olması mezhep ve dinin zaruret ve zorunluluklarındandır. 

İmamiye fıkhında erkeklerin sünnetten kaçınması caiz değildir, hatta birisi ileri bir yaşta bile Müslüman olursa yine sünnet olması farzdır. 

Sünnet törenleri İslam ülkelerinde farklı gelenek ve adetlerle düzenleniyor. 

Ülkemizde sünnetsiz olmak, gâvur olmakla eşdeğer görülür. 

Dini anlamda sünnetin kaynağı Yahudiliktir...

Teolojik literatürde sünnetin/hitanın kaynağı Yahudiliktir.  

Asıl ismi Avram (Yüce baba -ilk baba anlamında) olan ve Tanrı ile diyaloğa geçtikten sonra adını Avraham/ İbrahim (Çokların babası) olarak değiştiren “Yahudi peygamberi”yle başlayan sünnet uygulaması, Yahudi inancına göre Tevrat’ta belirtildiğinden, Tanrı ile İbrahim ve onun soyundan gelenlerle yaptıkları anlaşma hükmündedir.

Bir başka deyişle erkeklik organına yönelik cerrahi işlem sünnet, “Tanrı ile İbrahim’in yaptığı anlaşma”nın (Brit Mila) mühürlenmesidir.

Tevrat’ta yer alan nakillerde Hazreti İbrahim’in 99 yaşında İlahî Hitap’la karşılaştığı, kendisi, erkek evlatları ve neslinden olanların Allah’a ahitlerinin bir sembolü olarak, sünnet olmasının emredildiği yer alır.

Yahudilerde sünnet olmayan necistir...

Bu sünnet Yahudilerde de yaygındır,  sünnet olmamanın çok çirkin bir durum olduğuna inanılır.

Yahudilikteki sünnet uygulaması ile İslam Şeriatında görülen sünnet hemen hemen aynıdır. 

Hristiyanlıkta Tanrı’ya iman ve vaftiz töreninin sünnet ve hitan yerine ilahî ahidleşme olarak algılanması söz konusudur. 

Tanrı’ya söz veren ve bu sözü tutan sünneti yerine getirmiş sayılır. Yahudiler, sünnet olmayanları necis bilir.

Hıristiyanlarda sünnet Tanrı’ya imanın ve itaatin bir rüknü değildir!..

Hıristiyanlarda erkeklik organına yönelik bu cerrahi işlem; Tanrı’ya imanın ve itaatin bir rüknü veya şartı sayılmaz.

“Sekiz günlükken sünnet oldum. İsrail soyundan, Benyamin oymağından, özbeöz İbrani’yim. Kutsal Yasa’ya bağlılık derseniz, Ferisi’ydim” diyen,  günümüzdeki Katolik Hristiyanlığın kurucusu St. Paul yani Aziz PavlusMesih’te gerçek özgürlüğün ne anlama geldiğini açıklamıştı.

Nitekim Galatyalılara yazdığı mektupta, “Dinleyin, ben Pavlus sizlere diyorum ki, sünnet edilirseniz Mesih'in size bir yararı olmaz. 

Mesih İsa bağlılığında olana ne sünnet edilmenin ne de edilmemenin bir yararı vardır. Önemli olan, sevgi yoluyla etkisini belirten imandır. Sünnet nedir, sünnetsizlik nedir? Bunların önemi yoktur. Önemli olan Tanrı buyruklarını tutmaktır” ifadeleriyle bu İsrailoğullarının geleneğine karşı çıkmıştır. 

İslam öncesi cahiliye Araplarında Sünnet vardı...

İslam’dan önce önceki cahiliye döneminde Arap toplumunda sünnet uygulaması mevcuttu. 

Dini rükün olarak başlangıcı İsrailoğullarının ve Arapların atası Avraham / İbrahim'e uzanan sünnet uygulaması, câhiliye devri Araplarında da sürdürülen bir âdetti. 

İsrailoğullarında böyle bir uygulama olmamasına rağmen Araplarda kadınlar da sünnet edilirdi. 

Erkeğin sünneti için"hıtan" kadınların sünneti için "hafd" kelimesi kullanılmıştır.

Ancak "El-hıtanan" ifadesi (ilgili organdaki) sünnet edilen yer anlamına hem kadın hem erkek için kullanılmıştır.

Cahiliye Araplarının sünneti sürdürmelerinin en önemli nedeni, akraba oldukları Yahudilerle bağlarını koparmamak olduğu kadar, ataları İbrahim’le olan bağlarını korumak içgüdüsü de rol oynamıştır. 

İbrahim Peygamber, tıbbi nedenlerle sünnet olmuş olabilir...

Avuç içlerinden çivilendiği çarmıhta  “Elohi, Elohi, lema şevaktani” yani, “Tanrım, Tanrım, beni niçin terk ettin?” diye haykıran İsa Peygamber’in son nefesini vermeden önce yüksek sesle, “Baba, ruhumu senin ellerine bırakıyorum!” diye seslendiği İncil’de yer alır. 

Acaba buradaki “Baba” sözcüğü, İbraniceAvram” kelimesi ile ifade edilmiş olabilir mi?

Gerçi Hıristiyan teologlar ve dilbilimciler İsa Peygamberin ağzından çıktığı rivayet edilen baba sözcüğünün Aramice olduğu iddiasında. 

Tevrat’ta yer alan sünnet konusundaki yazılı metine rağmen “-Peki Hazreti İbrahim neden, erkeklik organından bir parça derinin kesilmesi gibi bir geleneği başlatmıştı?” sorusuna yüzyıllar boyunca cevap arandı.

Bazıları “İbrahim peygamber başında bulunduğu insanları ‘seçilmiş bir halk’ olarak görüyordu ve onları bir şekilde öteki insanlardan ayırmak gerekiyordu” diyerek işin içinden çıktı.

Gerçekten öyle miydi? 

İbrahim Peygamberin, penis başını örten ve koruyan üst deriyi (prepus) kesilip atmasının başka sebepleri olamaz mı? 

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter: @oc32oc32

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez

Ömür Çelikdönmez kimdir?

1965 Nazilli / Aydın doğumlu. İlk orta ve liseyi Isparta’da bitirdi. Isparta Gazeteciler Cemiyeti üyesi olarak, çeşitli gazetelerin (Türkiye, Milli Gazete, Antalya Ekspres vs) Isparta muhabirliğini yaptı. 

Isparta’da neşredilen mahalli gazetelerde haber, yazı ve şiirleri yayımlandı. (Gülkent, Demokrat Isparta, Senirkent Postası vs.) 1984-1985’te Erzurum Atatürk Üniversitesinde Felsefe öğrenimi gördü. 

1985-1993 arası İzmir Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünde okudu ve mezun oldu. 

Isparta’da bir siyasi partinin basın müşavirliğini üstlendi ve parti bülteni (Arkadaş) yayınladı. 

Arkadaş FM radyosunun editörlüğünü yürüttü. 

12 Eylül 1994’te Tunceli iline felsefe öğretmeni olarak atandı. Tunceli’de görev yaptığı iki yılda ‘Gökkuşağı’ isimli kültür sanat edebiyat dergisini yayınladı. Ayrıca ‘Dört Mevsim Tunceli’ konulu fotoğraf sergisi açtı. 

Millî Gazete ve Yeni Şafak’ta yazıları yayınlandı. 

Öze Dönüş, İmza, Rind, Paye, Büşra, Palandöken, Avaz, Teos, Açılım, Vizyon, Mor Taka, İktibas, Teneffüs, Cem, Yeşilay, Türk Yurdu, Senirkent Yükseliş, İzmir merkezli Yurtta Uyanış, Zonguldak'ta yayınlanan Zonkişot ve Yörünge gibi dergilerde yazı ve şiirleri neşredildi. 

1991’de İzmir’de yayınlanan Taşra dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. 

Yine İzmir’de yayımlanan Harman ve Açılım dergilerinin yayın kurulunda yer aldı. Ezcümle Dergisinin sanat danışmanlığını ve yayın yönetmenliğini üstlendi.

‘Milli Sinema’ ile ilgili bir makalesi, TÜRSAK 93 Sinema Yıllığı’na alıntılandı. 

İlk şiir kitabı ‘Mavi Düş’, İzmir’de Teos yayınlarından 1995’te çıktı. 1996-2002 arası Zonguldak İli Devrek İlçesinde görev yaptı. 

Devrek Lisesi ve Devrek İmam Hatip Lisesi’nde felsefe grubu derslerine girdi. 

2000 yılında Devrek Tarihi kitabı, Devrek Ticaret ve Sanayi Odası’nca yayımlandı. 

Devrek Tarihi kitabı, lisans, yüksek lisans ve doktora çalışmalarında kaynak gösterildi, atıfta bulunuldu. 

1996-2002 arası Devrek ve Zonguldak’ta yayınlanan Devrek Vizyon, Teneffüs, Devrek Genç Görüş, Eğerci’nin Sesi, Kuvayı Milliyeciler dergilerinde ayrıca Yeni Devrek, Devrek Eksen, Devrek Turizm Gazetesi, Devrek Paragraf ve Devrek Postası gazetelerinde bölge tarihine yönelik araştırmaları yayınlandı.

Zonguldak'ta yayın yapan yerel TV kanalında “ Tarihimize Yolculuk” başlıklı programı hazırladı ve sundu. 

2002’de 18. Uluslararası Baston ve Kültür Festivali Tanıtım Rehberi’ni hazırlayan ekipte yer aldı. 

Sempozyum ve Bienallere katıldı, bildiriler sundu. 

Eğitim iş kolunda faaliyet gösteren Türk Kamusen'e bağlı Türk Eğitim-sen sendikasının ilçe temsilcisiydi. 

Devrek’te görev yaptığı yıllarda bölge kültürüne ve tarihine katkıları nedeniyle Devrek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce ‘Teşekkür’, İlçe Kaymakamı tarafından ‘Takdir’ belgesi ile ödüllendirildi. 

2003 Ocak’ta Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine atandı. 

Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın Basın Müşavirliğini yaptı. 

2011’de Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünde görevlendirildi. 

2009’da ‘Efsane Doktor Sadettin Sarı Murat’ kitabı, yine aynı yıl ‘Baston Tarihi / Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabı yayımlandı. ‘Baston Tarihi Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabın, yasal olmayan şekilde telif ücreti ödenmeden Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ‘Bastonlar’ başlığı ile korsan baskısı yapıldı. haberşanlıurfa, akdenizhaber, haberakdeniz.com.tr, www.ahval.net, haberzonguldak2, haber10, timeturk, fikrikadim, kafkassam, dikGAZETE.com ve MHP Erzurum eski Milletvekili Rıza Müftüoğlu'nun sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu Türk Meclisi internet sitesinde, jeopolitik ve jeostrateji konularında yüzlerce makalesi yayınlandı. 

2013-2018 arası Resmi Gazete’nin basıldığı Başbakanlık Basımevi’nde Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri kadrosuyla çalıştı. 

Isparta ili tarihi ve kültürüne yönelik araştırmalar yapan, ilmi toplantı ve geziler düzenleyen Hamideli Derneği’nin genel sekreterliğini üstlendi.

Halen, dikGAZETE.com haber sitesinde araştırma/analiz yazılarını sürdürmektedir.

.

dikGAZETE.com

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?