Her daim ana istihbarat merkezi İsveç NATO’ya girse ne olur girmese ne olur!..
İsveç’in ufak tefek yolları…
“17 Nisan 1943 Cumartesi gecesi geç saatlerde İsveç karşı casusluk teşkilatından ajanlar, Stockholm'ün merkezinde otuzlu yaşlarında bir adamı tutukladı. Kendisi Norrköping'li sıradan bir sanayi işçisiydi ve o sıralarda moda bölgesi Östermalm'daki İngiliz elçiliğini ziyaret etmişti. Orada, şehir merkezindeki otel odasına vardığında ilk önce dikkatlice açmaya cesaret ettiği gizemli bir evrak çantası vardı. Bir sonraki anda ajanlar kapıyı tekmeledi ve İsveç ve İkinci Dünya Savaşı'nın karmaşık tarihinde yeni bir sayfa açıldı.”
Karlsson, makalesine böyle başlar. (Açık öğretim ilahiyat pardon Karşı istihbarat çalışanların okuması gerekli bir makaledir ama…) İkinci Dünya Savaşında Stockholm’ün karşı istihbarat, istihbarat, diplomatik casusluk açısından önemini koymaya çalışır. İsveç’in bir yanda Ruslar, diğer yanda Almanlar ve batıda İngilizler için karmaşık bir istihbarat pazarı olduğundan bahseder.
Strandvagen 7’de ABD’liler, Strandvagen 82'de İngilizler, Villagatan 7'de Ruslar, Nybrogatan 27'de Almanlar. Ve bunların tam ortasında İsveç askeri istihbaratının merkezi Östermalmsgatan 87’de.
Tıpkı bugün olduğu gibi.
Böylece Allmänna säkerhetstjänsten kuruldu. Hükümete bağlı 1000 kişi ve uçan kuşu bile dinleme görevi. Güvenilir İsveçlilerden oluşan gizli bir gölge ağ oluşturmak ve organize etmekti amaç. Alman işgali durumunda bu, merkezi olmayan bir direniş ağının omurgası olarak çalışmalıydı.
İngiliz SOE, bölgede yıkıcı propaganda, yıkıcı savaş ve açık propaganda faaliyetleri amaçlı olarak SIS/MI6 daha etkili olarak çalışıyordu.
Yetenekli insanlar, yetenekli insanlar tarafından yöneltiyordu.
1939 yılında Almanlar, Polonya’ya saldırıldığında, Fransa ve İngilizler, Nazilere savaş ilan etti. Aynı yıl Sovyetler ile Finlandiya arasında Kış Savaşı yaşandı.
İsveç, Finlandiya’nın yanında olduğunu belirtti.
İsveç, İkinci Dünya Savaşında İngiliz, Alman ve Rusların arasında tampon bölge olarak varlığını sürdürdü.
1940 yılında Almanlar, Weserübung Harekâtı’yla Norveç ve Danimarka’yı işgal ettiğinde, Norveç ordusunun İsveç’e sığınmasına izin verdi.
Operation Alphabet
İngiliz, Norveç, Fransız ve Polonya birliklerini birleşip Almanlardan Norvik'i almasıyla Almanların yenilebileceği ortaya çıktı.
İsveç’in en zor sınavı Barbarosa harekatı…
1941 yazında Almanlar, Rusya’ya yönelmeye başladı…
Avrupa kıtasının her yerinden gönüllü askerler akın etti ve birçok devlet, Bolşeviklere karşı Nazi kampanyasına katıldı.
Rusların işgal ettiği bölgeleri geri almak için “Tanrı'nın verdiği bir fırsat” olarak algıladığı Finlandiya'yı da içeriyordu. Ayrıca Baltık Denizi'ndeki Sovyet filosuna ve kuzeydeki ikmal hatlarına yönelik eylemler de en azından eşit öneme sahipti.
Murmansk'ı ele geçirme ve/veya şehre giden demiryolu bağlantısını kesme girişimleri, yüksek önceliklerdi.
Silberfuchs Operasyonu (Gümüş Kuzgun) 1940 yılında zaten planlanıyordu ve kuzeydeki buzsuz limana düzenli olarak uğrayan İngiliz ve Amerikan konvoylarından malzeme tedarikini durdurmak için hem Norveç hem de Finlandiya'dan birliklerin kullanılması amaçlanıyordu.
Berlin'e göre, işgal altındaki Norveç'teki Alman birliklerinin mümkün olan en kısa sürede cepheye nakledilmesi gerektiğine ve İsveç demiryolu ağının bu amaç için ideal olduğuna inanılıyordu.
İsveç’ten ilk talep, en önemli nokta, saha teçhizatına sahip tümeninin Charlottenberg ile Haparanda arasındaki demiryolu ile kuzey Finlandiya'ya seyahat etmesine izin verilmesi idi.
Bu, 14 bin 712 askerden oluşan 163. Piyade Tümeni yani Engelbrecht Tümeni’ydi.
Finlandiya hükümeti, Engelbrecht Tümeninin İsveç üzerinden geçişine kesinlikle izin verilmesini istiyordu. Savunma Bakanı Sköld, Almanların İsveç demiryollarını kullanmasına izin verilmesi fikrine de karşıydı.
“Evet” cevabı, İsveç'in Alman iktidar alanına girdiği anlamına gelirdi ve buna izin verilmeliydi. Lakin baskı hakim oldu Hükümet, Almanların talebini kabul etti.
İsveç telefon ağı…
İsveç’in tarafsızlığı, İngilizleri ciddi derecede rahatsız ediyordu zira Nazilerin Norveç ve Finlandiya yolundaki her türlü ikmali bu ülkeden geçiyordu.
Almanlar kuzeydeki birlikleri ile iletişim için İsveç’ten telefon hattı kiraladılar ve bu hattı kullanıyorlardı. İletişim Geheimfernschreiber (Siemens & Halske T52) ile şifreleniyordu; G-Schreiber.
Meşhur “Enigma”dan kat be kata daha zorlu bir şifrelemeye sahipti.
İsviçreli Matematik Profesörü, şifrelemeyi çözdü. Ericsson şirketi, bu çözümü yapabilen analog makineyi geliştirdi. İsveç askeri istihbaratı 3 yıl boyunca Almanları dinledi.
Sovyetler’e yönelik Barbaros’sa harekatını müttefiklere bir gün önce ilettiler.
İsveç, her daim ana istihbarat merkezi…
13 Haziran 1952 İsveç DC-3 sinyal istihbarat uçağından Hägernäs kentinden tehlike sinyali alındı.
Uçak, bölgedeki Sovyet birliklerine paralel uçarken bir anda vurulmuştu.
Ruslar, olayla ilgili olduklarını ret ettiler.
Başlangıçta İsveç hükümeti, uçuşun yalnızca bir seyir tatbikatı olduğunu iddia etti, ancak daha sonra uçakta ABD elektronik gözetleme ekipmanı ve FRA'dan beş sinyal istihbarat uzmanının bulunduğunu itiraf etti.
Olaydan 3 yıl sonra Ruslar, İsveç arama kurtarma uçağı TP-47 Cataline (47002) Mig 15 ile vurdular lakin pilot ve mürettebat kurtuldu.
1956'da Nikita Kuruşçev, DC-3 uçağını vurduklarını, İsveç Başbakanı Tage Erlander'e itiraf etti. Resmi kabul 1991 yılında yapıldı.
İsveç NATO’ya girse ne olur girmese ne olur!..
İkinci Dünya Savaşından sonra İsveç-Norveç-Danimarka ortak savunma birliği fikrini öne sürdü. Lakin Norveç ve Danimarka’nın bir anda NATO üyesi olması üzerine İsveç, NATO üyesi olmaktan vaz geçti ve tarafsızlığı seçti.
1960 yılında ABD Polaris 1 Orta menzilli Nükleer füzesi İsveç kıyılarına yerleştirildi ve uzun yıllar Sovyetler’e karşı baskı olarak kullanıldı.
Karşılığında ABD Başkanı Eisenhower, askeri teknoloji anlaşmasını imzaladı. Ortak uçak projesi başlatıldı ve Aircraft Sistem 37-Viggen geliştirilmeye başlandı. 1963 yılında Saab uçağın tasarımını tamamladı.
Amerikan Pratt&Whitney JY8d motorunun lisansı alındı ve Volvo tarafından üretilmeye başlandı. 1967 yılında Vilgen, F4'lerden daha ucuza üretiliyordu. 1971’de ilk uçak; İsveç Hava Kuvvetlerine teslime edildi.
1980 yılında, Saab-Scania, LM Ericsson, Svenska Radioaktiebolaget, Volvo Flygmotor ve İsveç Silahlı Kuvvetlerinin endüstriyel kolu Försvarets Fabriksverk'in ortak girişimi olarak kuruldu. JA 37 Viggen’in yerini mikroişlemcilere sahip Saab JAS 39 Gripen2’ye devretti.
İsveç’in NATO’ya katılmamasını 1991-1994 yılları arasında İsveç başbakanı olarak görev yapan Carl Bildt şöyle tanımlamıştı: “Olası bir NATO üyeliği, Rusların Finlandiya işgali ile sonuçlanır.”
İsveç, 1994 yılından beri NATO Barış İçin Ortaklık programı üyesi. 2007'den beri aslında görüşüyorlar.
2009 yılında İsveç, AB ve diğer İskandinav ülkeleriyle karşılıklı meşru müdafaa anlaşmaları imzalamayı kabul etti ve böylece yaklaşık 200 yıllık resmi askeri tarafsızlık dönemine son verdi.
2003 yılında yapılan referandumda çoğunluk, Euro’nun ülkenin resmi para birimi olarak kabul edilmemesi yönünde oy kullandı. Dışişleri Bakanı Anna Lindh, referandumdan hemen önce öldürüldü.
İsveç’in Kürtleri…
İsveç’e ilk giden Kürtler, 1965 yılında gidiyorlar. Daha sonra klasik Kürt göçü başlıyor. Her giden orta Anadolu’dan göç ettiğini beyan ediyor. İkinci grup, 90’lı yıllarda Kuzey Irak’tan giden grup.
2002 yılından sonra Kuzey Irak’tan gelenlerin korumaya ihtiyacı olmadığını İsveç hükümeti beyan ediyor.
Kuzey Irak’tan gidenlere “geri dönün” denilse de birçoğu kamplarda yaşamayı tercih ediyor.
Kürtlerin hepsi çok hızlı entegre oluyor ve (!) ve İsveç ekonomisine hızla bağ kuruyorken adama sormazlarmış; “burada niye kuramadınız. Kendi memleketiniz değimi kardeşim!..” diye.
Mesela çoğu, İsveç kimliğini üst kimlik olarak kabul ediyor; çok ilginç, kendilerine ‘svenskkurd’ diyorlar.
“PKK’yı destelemeyen bizden değildir” mantığıyla hareket ederlerken PKK ve bölgeden terör bahanesiyle kaçanları destelemeyen Kürt dernekleri yok sayılıyor. Mesut Barzani’nin ve İsveç’te PKK destekçisi olmayan Kürt vatandaşların kurduğu dernekler azınlık olarak nitelendiriyor.
İran’dan giden Kürt gruplar ise 1980 yılında gidiyor. 79 İran İslam Devrimi’nden sonra İran’dan kaçanlardan sonra 80-88 Irak-İran savası bahanesiyle İran’dan birçok Kürt, İsveç’e kaçıyor.
Mevcutta 60-70 bin Kürt olduğu iddia ediliyor İsveç’te.
“PKK’yı kabul etmiyorsan Kürt değilsin” demek istiyorlar aslıda. Bir diğer enteresan husus ise Brüksel, Rusya, Fransa ve Almanya destekleri. İsveç’teki birçok Kürt kuruluş, saydığımız ülkeler tarafından da destekleniyor fonlanıyor. Yani İsveç’in istihbarat ağı hala faal durumda.
.
Tolga Eşref Göktürk, dikGAZETE.com
Sınırlı Kaynakça;
Berruti, D., Doru, E., Erle, E., Gianfelici, F. and Khayati, K. (2002) Kurds in Europe – From Asylum Right to Social Rights, Marsico, Napoli.
GILMOUR, John, Sweden, the Swastika and Stalin, cit., p. 136.
Khayati, K. (1998) Quelle place pour les musulmans dans la société multiculturelle suédoise?, Mémoire de DEA, Institut d’Études Politiques, Aix-en-Provence, France.
AGRELL, Wilhelm, Stockholm som spioncentral, cit., pp. 7-9
Nikolaev, K. (1990) The End of Ideology? Novosti, Moscow
https://tdhj.org/blog/post/liberum-veto-history/?utm_source=pocket_saves
JOHANSSON, Anders, The Forgotten Army , cit., s.61
https://popularhistoria.se/krig/andra-varldskriget/midsommarkrisen-1941
https://www.yumpu.com/sv/document/view/20255002/framsyn-nr-1-2005pdf-foi
https://www.fht.nu/Dokument/Flygvapnet/flyg_publ_dok_flygbassystem_90.pdf
http://news.bbc.co.uk/1/hi/world/europe/3108292.stm
https://cnreurafcent.cnic.navy.mil/Installations/NSA-Souda-Bay/About/