Hangi Deistler emperyalizme, Siyonizme, Hıristiyan misyonerliğine hizmet ediyor?

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez
Hangi Deistler emperyalizme, Siyonizme, Hıristiyan misyonerliğine hizmet ediyor?
06-11-2018

Yaradancılık, anlamına gelen deizm, dünyaya veya evrenin işleyişine müdahale etmeyen tek tanrı olduğuna inanan ve tüm dinleri reddeden bir inanç biçimidir.

Deizm, peygamberleri ve kutsal kitapları reddeder.

Deizm, dine akılcı bir açıdan yaklaşır.

Deizme göre, Tanrı'nın varlığını kanıtlamak için mucizelere, vahiylere ihtiyaç yoktur.

Aslında bu yaklaşım arifane bir perspektiftir.

Necip Fazıl Kısakürek'in deyimiyle "kaba softa ham yobaz”ların, din anlayışından daha ahlâkî, akılcı ve romantikdir.

"Karşılıksız sevmek" gibi platonik olduğu söylenebilir.

ALLAH’IN VARLIĞINA DELİL ARAMAK VE ÖTESİ!..

Hani anlatılır ya;

"Bir mecliste ilm-i kelâm üzerine sohbet edilirken, ilmine pek mağrûr bir âlim, kendine bir pâye çıkarmak için böbürlenerek şöyle demiş:

"-Ben bu ilme ömrümü verdim… Öyle ki Allah'ın varlığına yüzden fazla aklî delîl buldum… Bu muvaffakiyyet hiç kimseye müyesser olmamışdır..."

O mecliste bulunan bir ârif, hem o ilmine mağrûr âlimi hem de meclisdekileri irşâd için şöyle der;

"-Haaa! Demek ki o kadar çok şüphen varmış!…"

Hakk'ın varlığına aklî delîl bulmak, ârifler katında abesle iştigaldir; zîrâ âriflere göre Cenâb-ı Hakk, zâten "ZÂHİR"dir…

Hattâ öyle zâhirdir ki "Allah, zuhûrunun şiddetinden dolayı görülemez" demişlerdir…

ATEİZM VE DEİZM FARKI…

Deizm, bütün dinleri ve din olgusunu redd ettiği için peygamberler, kutsal kitaplar, sevap, günah, ibadet, dua, vahiy, kader, ahiret, cennet, cehennem, melek, cin ve şeytan gibi kavramlar bu inanışta yer almaz.

Ateizm, hiçbir dine ya da Tanrı'ya inanmamak.

Deizm ise yalnızca Tanrı’ya inanmak ama dinleri kabul etmemektir.

Semavi dinlerin kutsal kitaplarına ilişkin ilk tartışmalar, mevcut Tevrat'ın orijinal olup olmadığının gündeme getirilmesiyle başladı.

Bazı Yahudi din bilginlerince "Bugünkü Tevrat'ın Musa'ya verilen Tevrat olduğu ve hiç değişikliğe uğramadığı" vurgulanırken, diğer taraftan, onun değiştirildiği, tahrif edildiği, içinde bilgi yanlışlıklarının ve çelişkilerin bulunduğu da belirtilmiştir.

Tevrat'ın eski İbranice yazmasının M.Ö. I. yüzyıldaki İbranicemetinlere dayandığı din tarihçileri ve teologlarca ileri sürülüyor.

TEVRAT VE YAHUDİLİKTE TARTIŞMALAR…

Tevrat'taki materyallerin içeriğinin, farklı kaynaklardan toplanarak nasıl bir araya getirildiği, böylece Tevrat'ın, efsaneler, mitolojiler, kehanetler, biyografiler, folklor ve ilahîler içeren bir antolojimahiyetinde oluştuğunu iddia eden Yahudiler de çıkmıştır.

Yahudilerin elinde bulunan bu günkü Tevrat'ın ( TORAH) toplanıp kaleme alınma süreci tartışılmaktan kurtulamamıştır.

Bu açıdan bakıldığında bir yanda Yahudilik diye sınırları belli, yeniliğe kapalı bir din vardır, diğer yanda ise sembollerini dinden alsa da bir şekilde Tanrı ile bağını kesmiş seküler bir Yahudikültürü olduğu görülmektedir.

Bunun böyle olmasının nedeni ise Yahudiliğin iki kaynaktan beslenmesidir.

İlki; De-Orayta’dır ki bu, “Tora” kaynaklı, “talimat” anlamındadır.

Zaten Tora’nın bir anlamı da budur.

İkincisi ise De-Rabanan yani Yahudi din ulularının/ bilginlerinin sistematik hale getirdiği hukuk sistemidir.

HRİSTİYANLIK… İNCİL TARTIŞMALARI...

Kutsal kitapların ortaya çıkışına ilişkin tartışmalar Kur'aneleştirilerinden çok önce başlamıştı.

İncil Konsillerinin toplanma gündemleri farklı İncil nüshalarının içinden şimdiki İncili oluşturan dört kitabı seçmek içindi.

Hıristiyan din önderleri, Hıristiyanlıkla ilgili tartışmalı konuları aydınlatmak ve bir sonuca bağlamak için, tartışılacak konunun önemi ve ilgilendirdiği bölge oranında büyük toplantılar düzenlemişlerdir.

Bu toplantılara "Konsey" ya da "Konsil" adı verilmişti.

Hatta iddialara göre dört bölümden oluşan İncil, İznik konsilinde yüzlerce İncil arasından seçilmişti.

İLK KUR’AN TASNİF HEYETİ...

Halîfe Ebu Bekir'in döneminde Hattap Ömer'in teşvîk ve ısrarıyla, hâfız ve vahiy kâtibi olan Zeyd Bin Sabit başkanlığında bir hey’et oluşturulmuş, Kur’ân’ı toplayıp bir kitap haline getirme görevi bu hey’ete verilmiştir.

Bu Kur'an derleme ve tasnif heyeti, İslam tarihinin ilk konsilidir.

Kur'an'daki ayet ve surelerin belirlenmesi ve tasnifine uğraşan konsile Ömer, Osman, Ali, İbn Kaab, Zeyd Bin Sabit’e büyük ölçüde yardımcı olmuştur.

Bununla birlikte İbni Mesut ve Hazreti Ali gibi İslam Peygamberi’nin yanından ayrılmamış dini şahsiyetlerin, Kur'an derleme heyetinin dönemin siyasi iktidarının istekleri doğrultusunda bazı sure ve ayetlerin Kur'an'a dahil etmediğini ama buna karşılık kendilerinin bilmediği, peygamberden duymadıkları bazı sure ve ayetlerin ise mushafa yani sahifelerden müteşekkil kitaba eklendiği iddiasında bulunmaları bir çok kaynakta yer almaktadır.

İslam Peygamberinin ölümünden sonra başlayan tartışmalar, farklı mushaf nüshalarının imhasına yol açsa da, ilk dönem Hadisravilerinin, fakih ve müfessirlerin metodoloji oluşturma çabalarısırasında bu tartışmalara ilişkin mâlumata yer verilmiştir.

“KUR’AN’A DÖNÜŞ!..” DİYE BAŞLATILAN “ARAŞTIRMALAR”IN KUR’AN’I REDDEDEN TENKİT USÜLÜ… ŞARLATANLIK!..

Benim değinmek istediğim asıl konu, iyi niyetle (!) "Kuran'a dönüş”adı altında başlatılan Kur'an araştırmalarının; önce tasavvuf ve aziz menkıbelerini tenkidi, sonrasında Hadis kritiğinin mevzu ve Hasenyani Ravi zincirinin şüpheli olduğu hadislerin ayıklanmasına evrilmesi, bir sonraki adımda ise Kur'an araştırmalarının, Kur'an'ıreddeden tenkid usulüne dönüşmesidir.

Belki bu mevcut durum aydınlanma veya reform gibi algılanabilir.

Ancak özellikle Türkiye'de bu girişim ve çabaların sadece İslam dini, kitabı ve peygamberi ile sınırlı olduğu görülmektedir.

O zaman, sözde hikmet arayıcılarının, hakperest geçinenlerin, şarlatan olduklarını söylemek zorundayım.

İSLÂM’I ELEŞTİRDİĞİ KADAR YAHUDİLİK VE HRİSTİYANLIĞI ELEŞTİRMEYENLER...

Çünkü Deizm madem "Yüce Yaratıcı" kavramını kabul etmektedir o halde Yahudilik ve Hıristiyanlık ve Bahailik de tenkit edilmeli, "Yüce Yaratıcı"nın vahiy kriteri ve aracı olarak bildirdiği insana verdiği akla uymayan yönleri ortaya konulmalıdır.

İslam'ı eleştirdikleri kadar Yahudilik, Hristiyanlık ve Bahailiğieleştirmekten kaçınanlar, küresel emperyalizmin, Siyonizm'in ve Hıristiyan misyonerliğinin çanak yalayıcısıdır.

Eee boşuna dememişler; “Gevurun ekmeğini yiyen kılıcını kuşanır.”

Sahi her karış toprağı şehit kanları ile sulanmış bu memlekette “Gavur kayırıcılar" kim?

İkaz: anlamadan dinlemeden kâfir/ nasrani/ rafizi yaftası vuranlara her dem derim ki;

"Bize kâfir demiş Müftî Efendi,

Tutayım ben ana diyem Müselmân,

Vardıkda yarın Rûz-i Cezâ’ya,

İkimiz de çıkarız anda yalan!”

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter: @oc32oc32

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez

Ömür Çelikdönmez kimdir?

1965 Nazilli / Aydın doğumlu. İlk orta ve liseyi Isparta’da bitirdi. Isparta Gazeteciler Cemiyeti üyesi olarak, çeşitli gazetelerin (Türkiye, Milli Gazete, Antalya Ekspres vs) Isparta muhabirliğini yaptı. 

Isparta’da neşredilen mahalli gazetelerde haber, yazı ve şiirleri yayımlandı. (Gülkent, Demokrat Isparta, Senirkent Postası vs.) 1984-1985’te Erzurum Atatürk Üniversitesinde Felsefe öğrenimi gördü. 

1985-1993 arası İzmir Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünde okudu ve mezun oldu. 

Isparta’da bir siyasi partinin basın müşavirliğini üstlendi ve parti bülteni (Arkadaş) yayınladı. 

Arkadaş FM radyosunun editörlüğünü yürüttü. 

12 Eylül 1994’te Tunceli iline felsefe öğretmeni olarak atandı. Tunceli’de görev yaptığı iki yılda ‘Gökkuşağı’ isimli kültür sanat edebiyat dergisini yayınladı. Ayrıca ‘Dört Mevsim Tunceli’ konulu fotoğraf sergisi açtı. 

Millî Gazete ve Yeni Şafak’ta yazıları yayınlandı. 

Öze Dönüş, İmza, Rind, Paye, Büşra, Palandöken, Avaz, Teos, Açılım, Vizyon, Mor Taka, İktibas, Teneffüs, Cem, Yeşilay, Türk Yurdu, Senirkent Yükseliş, İzmir merkezli Yurtta Uyanış, Zonguldak'ta yayınlanan Zonkişot ve Yörünge gibi dergilerde yazı ve şiirleri neşredildi. 

1991’de İzmir’de yayınlanan Taşra dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. 

Yine İzmir’de yayımlanan Harman ve Açılım dergilerinin yayın kurulunda yer aldı. Ezcümle Dergisinin sanat danışmanlığını ve yayın yönetmenliğini üstlendi.

‘Milli Sinema’ ile ilgili bir makalesi, TÜRSAK 93 Sinema Yıllığı’na alıntılandı. 

İlk şiir kitabı ‘Mavi Düş’, İzmir’de Teos yayınlarından 1995’te çıktı. 1996-2002 arası Zonguldak İli Devrek İlçesinde görev yaptı. 

Devrek Lisesi ve Devrek İmam Hatip Lisesi’nde felsefe grubu derslerine girdi. 

2000 yılında Devrek Tarihi kitabı, Devrek Ticaret ve Sanayi Odası’nca yayımlandı. 

Devrek Tarihi kitabı, lisans, yüksek lisans ve doktora çalışmalarında kaynak gösterildi, atıfta bulunuldu. 

1996-2002 arası Devrek ve Zonguldak’ta yayınlanan Devrek Vizyon, Teneffüs, Devrek Genç Görüş, Eğerci’nin Sesi, Kuvayı Milliyeciler dergilerinde ayrıca Yeni Devrek, Devrek Eksen, Devrek Turizm Gazetesi, Devrek Paragraf ve Devrek Postası gazetelerinde bölge tarihine yönelik araştırmaları yayınlandı.

Zonguldak'ta yayın yapan yerel TV kanalında “ Tarihimize Yolculuk” başlıklı programı hazırladı ve sundu. 

2002’de 18. Uluslararası Baston ve Kültür Festivali Tanıtım Rehberi’ni hazırlayan ekipte yer aldı. 

Sempozyum ve Bienallere katıldı, bildiriler sundu. 

Eğitim iş kolunda faaliyet gösteren Türk Kamusen'e bağlı Türk Eğitim-sen sendikasının ilçe temsilcisiydi. 

Devrek’te görev yaptığı yıllarda bölge kültürüne ve tarihine katkıları nedeniyle Devrek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce ‘Teşekkür’, İlçe Kaymakamı tarafından ‘Takdir’ belgesi ile ödüllendirildi. 

2003 Ocak’ta Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine atandı. 

Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın Basın Müşavirliğini yaptı. 

2011’de Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünde görevlendirildi. 

2009’da ‘Efsane Doktor Sadettin Sarı Murat’ kitabı, yine aynı yıl ‘Baston Tarihi / Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabı yayımlandı. ‘Baston Tarihi Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabın, yasal olmayan şekilde telif ücreti ödenmeden Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ‘Bastonlar’ başlığı ile korsan baskısı yapıldı. haberşanlıurfa, akdenizhaber, haberakdeniz.com.tr, www.ahval.net, haberzonguldak2, haber10, timeturk, fikrikadim, kafkassam, dikGAZETE.com ve MHP Erzurum eski Milletvekili Rıza Müftüoğlu'nun sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu Türk Meclisi internet sitesinde, jeopolitik ve jeostrateji konularında yüzlerce makalesi yayınlandı. 

2013-2018 arası Resmi Gazete’nin basıldığı Başbakanlık Basımevi’nde Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri kadrosuyla çalıştı. 

Isparta ili tarihi ve kültürüne yönelik araştırmalar yapan, ilmi toplantı ve geziler düzenleyen Hamideli Derneği’nin genel sekreterliğini üstlendi.

Halen, dikGAZETE.com haber sitesinde araştırma/analiz yazılarını sürdürmektedir.

.

dikGAZETE.com

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?