Gelelim kuru fasulyenin faydalarına!
MOSKOVA
Trump’ın ABD Başkanı seçilmesinin ardından, dünyada Ukrayna-Rusya geriliminin sonuna gelindiğine dair haberler çalkalandı durdu. Trump’ın dünyayı sözde “pamuk” (!) gibi yapması beklenilirken, havada uçuşan menzilli füze silahları konuşulur hale gelindi.
Ukrayna'nın, Moskova'nın kontrolü altında olmayan toprakların çoğunu elinde tutması ve Rusya ile Batı arasında bir tampon bölge olarak kalması muhtemel seçenekler arasında iken, gel gör ki “ok yaydan çıktı…” Rusya ilk kez “Oreşnik” isimli yeni hipersonik balistik füzesini ateşledi. Rusya, bu tür füzelerle Avrupa kıtasının herhangi bir yerindeki hedefleri vurabilecek güçte iken, bunlara karşı savunma sağlayacak teknik bir yapının henüz bulunmadığını Putin bizzat duyurdu.
Özetle; “Oreşnik” Rusya’nın Astrakhan bölgesindeki Kapustin füze menzilinden fırlatılırsa, füze yaklaşık 11-12 dakika içinde Berlin'e, 13-14 dakika içinde Roma'ya, 14-15 dakika içinde Brüksel'e, 15-16 dakika içinde Paris'e ve 16-17 dakika içinde Londra'ya ulaşabiliyor.
Rusya’daki yeni bölgelerin entegrasyonu koordinasyon konseyi eş başkanı Volodymyr Rogov, SBU'nun Rus Oreşnik füze saldırısıyla ilgili her türlü bilgiyi gizlediğini söyledi. Kremlin ise Oreşnik'in daha önce pek bilinmediğini, bu tür silahların geliştirilmesinin “kamuoyuna duyurulmadan yürütüldüğünü” açıkladı ve yakında “başka bir şey daha gösterebileceğini” işaret etti.
ABD'nin seçilmiş başkanından ziyade, Washington yönetimi için, iç muhalefet ve ABD politikasından endişe duyabilecek NATO müttefiklerini tatmin etmek amacıyla sözde “barış” görüntüsünü sürdürmek önemlidir. Yeni dönemde de bu misyonu Trump üstlenecektir.
Diğer yandan süreç içinde dönemsel olarak, Trump, Rusya ile barış yapması için Kiev üzerindeki baskıyı artırabilir. Barış sürecinde, aracı konumunda olabilecek olan Türkiye’nin diplomasi alanında temkinli olması bugün daha da önemli bir hal almıştır.
Trump’ın Kiev’e uygulayacağı olası barış baskısı durumunda Ukrayna'nın bölünmesi tabii artık olası değildir. Macaristan, Polonya ve Romanya'nın AB ve NATO'nun keskin muhalefeti nedeniyle Ukrayna’nın parçalanmasını istemesi zaten pek söz konusu olamazdı.
Tüm bu yaşananların ardından, “kurtarıcı” olarak beklenen Trump’ın Putin ile yakında başlatacağı ikili diyaloglar ile öncelikli olarak Rusya’nın Çin’den kopartılması tasarlanıyor. ABD politikasına göre, Rusya’yı Çin’den ayırabilecek her türlü hamle, Washington yönetimi tarafından kabul görürken, diğer taraftan Çin, yoğun bir şekilde hem Rusya ile birlikte İran’ı yeniden dizayn edip, hem de diğer yandan karşısında kim olduğunu henüz bilemediği bir savaşa hazırlanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya ziyaretinin ardından Putin'in Ukrayna'daki savaşı sona erdirme arzusunu dile getirmesi ve geçtiğimiz günlerde Putin-Erdoğan telefon konuşması, aslında Türkiye'nin bir kez daha Rusya ve Ukrayna arasında arabuluculuk yapma isteğinin tam altını çiziyor. Ancak Türkiye, dış politikada Batı ile yürüttüğü diplomaside uzun yıllara dayanan bir deneyime sahipken, yeni süreçte Rusya ile ilişkilerde gereken iradeyi ortaya koyması daha elzem hale gelebilir.
Nitekim, Batı’nın, Ankara'yı Rusya’ya karşı diplomatik manada mahcup etme arzularının olduğunu gözlemliyoruz. Bu süreçte, Kremlin yönetiminin ulusal çıkarlarını ve öngörülerini bütünüyle anlamadan, Rusya lehine bir söylem geliştirmek Türkiye'yi yarın Rusya’ya karşı diplomatik sahada zor duruma sokabilir.
.
Hasan Enes Karahan, dikGAZETE.com