Eğer HDP yıllardır Diyarbakır’da Büyükşehir Belediye Başkanı seçtirecek kadar seçmen tabanına sahipse ve eğer HDP, İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu’nun (IRA) siyasi kolu Sinn Fein örneğinde olduğu gibi, terör örgütü PKK’nın siyasi koluysa, çocukları dağa kaçırılan Diyarbakır annelerinin, HDP il binası önünde başlattığı oturma eylemine ses çıkarılmaması biraz garip değil mi?
Birbirinden bağımsız gibi görülen ama birleştirildiğinde zihinlerde bir resim oluşturan olaylar zincirinden söz etmek istiyorum.
Birinci Ölüm:
19 Ağustos 2019 Pazartesi günü; İçişleri Bakanlığı, Diyarbakır, Van ve Mardin belediye eş başkanlarının görevden uzaklaştırıldığını duyurdu.
Çeşitli illerde çok sayıda belediye yöneticisi ve meclis üyesi gözaltındaydı.
Aynı gün Malazgirt Zaferi'nin 948. yıl dönümü dolayısıyla Türkiye Yazarlar Birliği tarafından Muş'un Malazgirt ilçesinde düzenlenen "4. Tarihi Roman ve Romanda Tarih Bilgi Şöleni" programının ardından Ahlat'a geçen, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van'a hareket eden, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, Van'ın Erciş ilçesinde geçirdiği trafik kazası sonucu hayata veda etmişti.
Kayyum haberleri ile Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un ölümünü ilişkilendirenlere göre, trafik kazası görünümlü suikast ihtimali ağır basıyordu.
İkinci Ölüm:
Birkaç gün önce Mardin İl Jandarma Komutanlığı ile İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerince Ömerli, Midyat, Nusaybin ilçeleri arasında yer alan Ömeryan bölgesinde terör örgütü PKK'ya yönelik operasyon başlatılmıştı.
Teröristlerle sağlanan sıcak temasta Mardin Özel Harekât Şube Müdürü olarak görev yapan 4'üncü Sınıf Emniyet Müdürü Tufan Kansuva şehit oldu.
Kansuva’ya hedef gözetilerek uzun menzilli suikast silahıyla ateş açıldığı belirtiliyor.
2015'ten bu yana Mardin'de Özel Harekât Şube Müdürü olarak görev yapan Kansuva; Nusaybin'de hendek operasyonlarında ve Kıran-2 Operasyonu'nda en ön safta yer almıştı.
Üçüncü Ölüm:
Fırat’ın Doğusu Operasyonunun arifesinde, 25.10.2016 tarihli kararname ile Hatay İl Emniyet Müdürü olarak atanan Hatay İl Emniyet Müdürü Kamil Karabörk, eşi ve 2 çocuğunun da bulunduğu kendi kullandığı otomobille Niğde'nin Bor ilçesi yakınlarında süt tankeriyle çarpıştı.
Kazada, Emniyet Müdürü Kamil Karabörk'ün eşi Zuhal Karabörk vefat ederken, kendisi ve 2 çocuğu ağır yaralandı.
Yine akıllarda kalan soru; Trafik kazası mı yoksa trafik kazası görünümlü suikast mı?
Birisi çıkıp bu ölümlerin, “Sivil inisiyatifin HDP üzerinden Kandil’le diyalog arayışına kurban edildiğini” söylerse ne denilebilir?
Diyarbakır Anneleri ve dağa kaçırılan çocuklar...
Oğlunun dağa kaçırıldığını iddia eden Hacire Akar, 22 Ağustos'ta HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde oturma eylemini ilk başlatan isimdi.
Akar'ın oğlu 24 Ağustos'ta geri döndü ve "Ailesinin kendisini zorla evlendirmek istemesi üzerine evden kaçtığını" anlattı. Dağa kaçmamıştı yani.
Anne Akar, oğluna ulaşınca eylemine son verdi ancak çağrısına yanıt veren başka anneler, çocuklarının dağa kaçırılmasında aracılık yaptığı iddiasıyla, 3 Eylül'de Diyarbakır'daki HDP İl Binası önünde eyleme başladı.
Ailelerin çocuklarının kaçırılmasıyla ilgili anlattıklarına bakılırsa, “Diyarbakır'da devlet yok”!
Demek ki çocukların dağa kaçırılmasıyla ilgili İstihbarat birimleri çalışma yapmamış, emniyet güçleri şehir eşkıyalarına göz yummuş, yargı harekete geçmemiş!
Vah Türkiye’m vah…
Eylemleri yeni ailelerin katılımıyla her geçen gün artarak sürüyor.
Cüneyd Özdemir bile “entel dantel solculara, HDPli belediyelere kayyum atanmasına verdikleri tepki kadar Diyarbakır'da çocuklarını arayan annelere destek verilmemesini” eleştirdi.
Doğrusu iktidara yakın çevreler, bazı kurumlar başarılı piar çalışması yapıyor.
Sebep?
Kendi sorumluluklarını örtbas etmek için olabilir mi?
Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış. Takdir etmemek mümkün değil!
HDP, günah keçisi mi?..
Tamam, HDP sütten çıkmış ak kaşık değil. HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da, ''Terör örgütü propagandası yapmak'' suçundan içeride.
HDP tabanının belki yarıdan fazlası PKK terör örgütüne sempati duyuyor olabilir.
Ama bu demek değil ki, bütün HDPliler PKK’lıdır. Aklıselim düşünen HDP’li siyasetçilerin sayısı da küçümsenmeyecek oranda.
Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen bunlardan biri.
HDP “Burası yanlış adres” diyor!..
Diyarbakır'da çocuklarının dağa kaçırıldığı suçlamasıyla bazı ailelerin HDP il binasına gelerek camlarını kırmasıyla ilgili, partinin İl Eşbaşkanı Zeyat Ceylan; ailelerin kayıp başvurusu yapmak için gittiği polis tarafından partilerine yönlendirildiğini iddia etmişti.
HDP’lilere göre; yeni bir senaryo devrede.
Bu yeni senaryo, çocukları eve gelmeyen aileleri partinin (HDP) kapısına yönlendirmek.
HDP’li yöneticilerin refleksi bu yönde. Parti tabanında kim bilir ne komplo teorileri konuşuluyordur?
İlk “Çözüm Süreci” 1995’te başladı!
24 yıl öncesini hatırlayanımız var mı?
O tarihte doğan bebekler şimdi yetişkin kadın/adam oldu. Takvim yaprakları 1995'i gösteriyordu.
Terör örgütü PKK Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde bulunan Ortaklar Karakolu’na baskın saldırı gerçekleştirmiş, 15 asker şehit olmuş, 8 asker de kaybolmuştu.
Sonra, askerleri PKK’nın kaçırdığı ortaya çıktı. 8 asker 18 ay boyunca terör örgütü PKK'nın elinde esir kalmıştı.
Refah Partisi eski Milletvekili Fethullah Erbaş, 1995 yılında PKK tarafından kaçırılan ve 18 ay boyunca esir tutulan askerleri ailelerin baskısı üzerine dağa çıkarak kurtarmıştı.
“Fethullah Erbaş efsanesi” ve kurtarılan askerlerin hikayesi…
Bir grup anne, dönemin Refah Partisi milletvekili Fethullah Erbaş'ın kapısını çaldı. Onlar, çocukları terör örgütü tarafından kaçırılan annelerdi.
O arada PKK, yayın organından, 'Fethullah Erbaş gelirse teslim ederiz' açıklamasını yaptı. Bu açıklamadan sonra, asker anaları Erbaş'ın peşini bırakmadı.
Erbaş ve beraberindeki İHD ve Mazlum-Der yetkililerinden oluşan heyet, birkaç kez Kuzey Irak'a gitti.
İlk heyette, Refah Partisi Van Milletvekili Fetullah Erbaş, İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Akın Birdal, Mazlum-Der Genel Başkanı Yılmaz Ensarioğlu, yardımcısı İhsan Aslan, Çağdaş Gazeteciler Derneği temsilcisi Mustafa Erdoğan ile asker yakınları Ahmet Başaran, Hüsniye Başaran, İsmail Başaran, Ümran Sıkılgan, Bünyamin Çelik ve Bekir Öztürk vardı.
Fethullah Erbaş ve beraberindeki heyeti Kandil’de Murat Karayılan ve Rıza Altun karşıladı.
İlk görüşmede askerler teslim edilmedi.
Askerleri almak için 6 Aralık günü Kuzey Irak'a giden Refah Partisi (RP) Van Milletvekili Fetullah Erbaş, İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Akın Birdal, Mazlum-Der (İnsan Hakları ve Mazlumlarla Dayanışma Derneği) İzmir Şube Başkanı Halit Çelik, 8 Aralık günü Amadiye yakınlarındaki Zap Kampı'na geçtiler.
Burada, PKK Merkez Komite Üyesi Rıza Altun, askerleri heyete teslim etti.
-Fetullah Erbaş, Akın Birdal, İhsan Arslan Kandil’de...
09 Aralık 1996 Pazartesi günü PKK, rehin tuttuğu 8 askeri serbest bıraktı.
Tutanakla PKK’dan askerleri teslim alan heyet, Habur'dan Türkiye'ye geçti.
Belki de örgüt ile ilk resmi temasın belgesi bu tutanaktı.
Bu belge hangi kurumun kozmik kazasında veya arşivinde merak etmiyor musunuz?
Habur Kapısı’nın nostaljisi farklı…
Yıllar sonra 2009’da Abdullah Öcalan'ın çağrısı üzerine Kandil dağı ve Mahmur Kampı'ndan gelen 34 kişi davul zurna eşliğinde Habur Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye giriş yapmıştı.
Yeni süreçte, Kandil’de asker yok, örgüte kaçırılan çocuklar var. Bu ne demek şimdi?
Yeni bir çözüm sürecinin gerekliliği algısı üzerinden toplumsal bilinçaltı yeniden formatlanıyor.
Eğer Kandil; HDP üzerinden kendisine yöneltilen mesajı doğru algılar, kamplarda eğittiği çocuklardan oluşan kalabalık bir grubu yine Habur'dan gönderirse ne olur?
Bence, tüm yaşanılanlar yeni bir çözüm sürecine kapı aralamak için sivil inisiyatifin HDP üzerinden Kandil’le diyalog arayışıdır.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
Necdet Çelikdonmez 5 yıl önce
İpsiz Recep 5 yıl önce
Yeşim 34 5 yıl önce
Suphi Yoldaş 5 yıl önce
Urfalı Abdi 5 yıl önce