Doğu Akdeniz'deki küresel hesaplaşma: Üç harfliler Fransa'yı Beyrut'ta çarptı!

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez
Doğu Akdeniz'deki küresel hesaplaşma: Üç harfliler Fransa'yı Beyrut'ta çarptı!
06-08-2020

Makber şiirini bilirsiniz. En güzel de Hamiyet Yüceses seslendirir. Abdülhak Hâmid Tarhan, 1883 Ekimi’nde başşehbender / ticari ateşe/ konsolos olarak tayin edildiği Bombay’a gemi ile giderken veremli eşi Fatma Hanım da  yanındadır. 

Deniz yolculuğu sırasında Fatma Hanım’ın sağlığı  kötüleşir. Beyrut limanında gemiden inerler. Abdülhak Hâmid Tarhan'ın ağabeyi Abdülhak Nasûhî, Beyrut Valisidir. 

Ne yazık ki Fatma Hanım, 21 Nisan 1885'de burada ölür ve Beyrut'a gömülür.

Makber, Hâmid’in Beyrut’ta kaldığı kırk gün içinde yazdığı uzun ve tek bir şiirden ibaret eseridir. 

"Ben gittim o hâksâr kaldı, 

Bir kûşede târumâr kaldı.

Bâkî o, enîs–i dilden eyvâh!

Beyrût’ta bir mezâr kaldı."

Abdulhak Hâmid’in ünlü şiirinde terennüm ettiği gibi koca Beyrût’tan geriye binlerce mezâr kaldı, Beyrut’un kendisi mezar oldu. 

Beyrut'ta Hizbullah’ın kontrolündeki liman bölgesinde, amonyum nitrat bulunan 12 numaralı depoda patlama sonucu ilk belirlemelere göre 150 kişi öldü, 4 bin kişi yaralandı. 

Ölü sayısının bine çıkması bekleniyor. 300 bin insan evsiz kaldı, hasarın maliyeti en az 3 milyar dolar. 

Beyrut Patlaması ilk değil…

23 Ekim 1983’te, Lübnan İç Savaşı döneminde Beyrut'ta meydana gelen bombalı saldırıda, bomba yüklü iki kamyonun Amerikan ve Fransız askerlerinin barındığı binaların önünde patlatılması sonucu 299 Amerikan ve Fransız askeri öldü.

Bombalamanın sorumluluğunu daha sonra “Hizbullah” olarak bilinen İslami Cihad örgütü üstlendi. 

Saldırılar sonrasında, Lübnan’a yerleştirilen ABD ile Fransa askerlerinden oluşan uluslararası barış gücü, arkasına baka baka Lübnan’dan çekildi.  

Neden Beyrut Limanı?

Patlamanın “pilotaj hatası” (!) veya “küresel ısınma sonucu”  meydana geldiği gibi açıklama yapılması mümkün değil.  Neresinden bakılırsa bakılsın kelimenin tam anlamıyla sabotaj

Beyrut Limanı’nı hangi küresel güçler ne amaçla kullanacaksa bu sabotajla hevesleri kursaklarında kaldı. Kim yaptıysa “Çoban matı” yapmış. 

Doğu Akdeniz'in en önemli limanlarından biri olan Beyrut Limanı;  Ürdün, Suudi Arabistan, Irak ve diğer Körfez ülkelerinin Akdeniz üzerinden müttefikleri Batı ülkeleri ile bağlantısını sağlayan ve bu Batı emperyalizminin uydu yönetimleri açısından jeostratejik öneme sahip. 

Beyrut Limanı ateş ile duman!..

19 Haziran 1887'de Beyrut'taki Osmanlı idaresi, limanın imtiyazını Compagnie du Port des Quais et des Entrepôts de Beyrouth adlı Fransa iştirakli bir Osmanlı şirketine verir. 

20 Mayıs 1925'te, Beyrut'taki Compagnie du Port des Quais et des Entrepôts de Fransız olur. 13 Nisan 1960, şirketin adı değiştirildi ve Compagnie de Gestion et d'Exploitation du Port de Beyrouth adlı Lübnanlı biu şirkete 30 yıllık bir imtiyaz verildi.

Beyrut Limanı’nın inşası tamamlanınca, 2004'te konteyner terminalinin yönetimi ve işletilmesi, Lübnan merkezli Uluslararası Liman Yönetimi Beyrut (IPMB), İngiliz merkezli Portia Management Services (PMS) ve Amerikan merkezli Lojistik'ten oluşan Beyrut Konteyner Terminal Konsorsiyumu'na (BCTC) taşeron olarak teslim edilir.

Liman Yönetimi, Aralık 2004'te kurulmuş ve konteyner terminal tesisleri 2000 yılında tamamlanmış olmasına rağmen 2005 yılında faaliyete başlamıştır.

5 Haziran 2015'te Uluslararası Limanlar ve Limanlar Birliği (IAPH), Almanya'nın Hamburg kentindeki, 1 Haziran - 5 Haziran tarihleri ​​arasında Hamburg Kongre Merkezi'nde 5 günlük 29. IAPH Dünya Limanlar Konferansı'nda Beyrut Limanı, dünya çapında en iyi “Port IT” çözümü için Bilgi Teknolojileri Altın Ödülü'nü kazandı.

-Beyrut Limanı'nın, Rusya tarafından yayınlanan patlama öncesi ve sonrasındaki uzaydan çekilen görüntüleri-

Beyrut Limanı, Liman Operasyonları ve Yönetim Çözümünün yüksek kalitesi ile dünya çapında ünlendi. 

Beyrut Limanı, konteyner, otomobil, kuru ve sıvı yük ve depolama tesisleri de dahil olmak üzere hem yolcu hem de kargo terminalleri ile 1,2 milyon metrekarelik bir arazi üzerinde yer alıyor. 

Limanın genel kargo alanı 12 depodan oluşuyor ve 120 bin ton kapasiteli bir tahıl ambarını içinde barındırıyor. 

Ayrıca yıllık 1 milyon 200 bin konteyner taşıma kapasitesine sahip. Limanın toplam su havzası alanı 1 milyon 2 bin metrekare, toplam rıhtım uzunluğu ise 5 bin 655 metre.

Stratejik konumu nedeniyle Doğu Akdeniz'in en büyük ve en işlek limanlarından biri. Dünyanın en büyük denizcilik nakliye şirketleri tarafından aktarma merkezi olarak kullanılan Beyrut Limanı, Lübnan ekonomisinin atar damarı. 

Şimdi o damar, kesilmekle kalmadı, damarı besleyen ne varsa imha edildi. 

Fransa Lübnan ilişkileri…

Birinci Dünya Savaşı sürerken 1916 Mayısı’nda imzalanan Sykes-Picot Antlaşması’nda İngilizler ile Fransızlar bölgenin şu anki nüfuz alanlarına bölünmesini kararlaştırdı ve böylelikle Suriye de Lübnan da Fransız kontrolüne girdi. 

Şam’daki Fransız idaresi 1920’de ağırlıklı olarak Hristiyan Maruniler’den oluşan küçük Lübnan devletini kurdu.

Bu devlet, 1926'da Lübnan Cumhuriyeti adını aldı, ancak hala Fransız manda yönetiminin egemenliği ve kontrolü altındaydı. 

Fransa, 1943’te Lübnan’a bağımsızlığını verdi, Suriye ise İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından 1946’da bağımsızlığına kavuştu. 

Dini, kültürel ve siyasi bağlardan dolayı Lübnan Hristiyanları’nın çoğunluğu Fransa ve Batı yanlısı. 

Lübnan'daki Haçlı Seferleri’nin bakiyesi Hıristiyan topluluklardan özellikle Katolik Marunilerini koruyuculuğunu üstlenmiş olan Fransa, bölgede kurumsalaşmış dinî ve eğitsel faaliyetlerine kesintisiz sürdürerek Lübnan halkını ve yönetimi kendi çıkarlarına göre şekillendirdi.

Fransızlar, sözde Lübnan’ı terk edeli çok olmasına rağmen, devlet dairelerinde tabelalar Arapça’nın yanı sıra Fransızca.  Cadde ve sokak tabelaları da öyle.

Tam bir kültür emperyalizmi” diyecektim, aklıma bizdeki Arapça ve İngilizce tabelalar geldi. 

Lübnanlıların kendi ülkeleri dışında en çok bulundukları yer Fransa. Refik Hariri Havaalanı’nda en çok görülen yabancı havayolu şirketi  tabiki Air France

Fransız istihbaratını uyutmuşlar…

Eylül 2013’te Moldovya bandıralı 2.750 ton amonyum nitrat yüklü nakliye gemisi Batum’dan Mozambik’e giderken arıza üzerine Beyrut Limanı’na demir atar. 

İhbarla harekete geçen Lübnan güvenlik güçleri, gemide bildirim dışı taşınan 2.750 ton amonyum nitrata el koyar. 

Lübnan limanında Hizbullah’ın her türlü ithal lojistik malzemeleri yerleştirdiği 12 nolu depoya konulur. 

6 yıl boyunca depoda tutulan 2 bin 750 ton amonyum nitratın patlaması ile bölgenin en önemli ticaret limanlarından Beyrut Limanı, büyük bir harabeye dönüşür. 

Boşuna dememişler "hesapsız kasap ne bıçak bırakır ne masat?" 

Kim kazandı kim kaybetti?

“Kim yaptı neden yaptı nasıl yaptı?” sorularının cevabını bilenler mutlaka vardır.  “Üçler Yediler Kırklar” acaba ne murat etmiştir?

Beyrut Limanı’nda deposu patlatılan Hizbullah, Fransa’nın desteğini arkasında hissederek Suriye’de karşımıza çıkıyor, askerlerimize saldırıyordu.  

Etme bulursun dünyası.

Hizbullah’ın, Tahran'ın bilgisi dahilinde Hıristiyan Lübnan Cumhurbaşkanı’nı hiçe sayarcasına Fransa ile geliştirdiği askeri ittifak bu saldırı ile çökmüştür. 

İran’ın “Şii Kuşağı” projesinin büyük ölçüde tarihe karıştığı söylenebilir. 

Doğu Akdeniz'de Libya ve Kıbrıs meselesinde Türkiye’nin başını ağrıtan Fransa’nın, körfezin şeytani yönetimleri ile Mısır'ı kışkırtarak Türkiye’nin önünü kesmesi imkansız hale gelmiştir. 

Son zamanlarda Türkiye aleyhtarlığı tavan yapan Fransa'nın donanması veya Lübnan hükümetinin ikili anlaşma imzaladığı hangi ülke varsa işte onlara ait savaş ve nakliye gemilerin Beyrut Limanı’nı kullanması imkanı, ihtimal dışıdır. 

İnanın böylesi bir saldırı İsrail’i aşar, IŞİD /DAEŞ her ne karın ağrısı ise onu aşar. 

Tek ip ucu…

15 ve 20 Kasım 2003 tarihlerinde, İstanbul'da dört farklı noktada, bomba yüklü ikişer kamyonetin infilak ettirilmesiyle gerçekleştirilen bir dizi intihar saldırısını hatırlayın. 

İlk saldırıda Şişli'deki Bet İsrael Sinagogu ve Beyoğlu'ndaki Neve Şalom Sinagogu, İkinci saldırıda ise Beyoğlu'ndaki Birleşik Krallık İstanbul Başkonsolosluğu ve Beşiktaş'taki HSBC Genel Merkezi binası hedef alınmıştı. 

Amonyum nitrat ve nitroselüloz içeren el yapımı bombaların kullanıldığı saldırıda, toplam 59 kişi öldü. İkinci patlamada ölenler arasında Birleşik Krallık'ın Türkiye Başkonsolosu Roger Short da bulunmaktaydı. Toprağı bol olsun. 

İstanbul ve Beyrut saldırılarının ortak patlayıcı malzemesi Amonyum nitrat. 

Nedense aklıma Harbiye Marşının sözleri geliyor; "Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfâdıyız/ Tufanları gösteren tarihlerin yâdıyız/ Şahikalar üstünde meydan okur bu erler / Yaklaşacak düşmana mezar olur bu yerler / Bağlayamaz bir kuvvet bu kasırga milleti / Tarihlere sorun ki, bize "ölmez Türk" derler "

Lübnan halkının başı sağolsun!

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez

Ömür Çelikdönmez kimdir?

1965 Nazilli / Aydın doğumlu. İlk orta ve liseyi Isparta’da bitirdi. Isparta Gazeteciler Cemiyeti üyesi olarak, çeşitli gazetelerin (Türkiye, Milli Gazete, Antalya Ekspres vs) Isparta muhabirliğini yaptı. 

Isparta’da neşredilen mahalli gazetelerde haber, yazı ve şiirleri yayımlandı. (Gülkent, Demokrat Isparta, Senirkent Postası vs.) 1984-1985’te Erzurum Atatürk Üniversitesinde Felsefe öğrenimi gördü. 

1985-1993 arası İzmir Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünde okudu ve mezun oldu. 

Isparta’da bir siyasi partinin basın müşavirliğini üstlendi ve parti bülteni (Arkadaş) yayınladı. 

Arkadaş FM radyosunun editörlüğünü yürüttü. 

12 Eylül 1994’te Tunceli iline felsefe öğretmeni olarak atandı. Tunceli’de görev yaptığı iki yılda ‘Gökkuşağı’ isimli kültür sanat edebiyat dergisini yayınladı. Ayrıca ‘Dört Mevsim Tunceli’ konulu fotoğraf sergisi açtı. 

Millî Gazete ve Yeni Şafak’ta yazıları yayınlandı. 

Öze Dönüş, İmza, Rind, Paye, Büşra, Palandöken, Avaz, Teos, Açılım, Vizyon, Mor Taka, İktibas, Teneffüs, Cem, Yeşilay, Türk Yurdu, Senirkent Yükseliş, İzmir merkezli Yurtta Uyanış, Zonguldak'ta yayınlanan Zonkişot ve Yörünge gibi dergilerde yazı ve şiirleri neşredildi. 

1991’de İzmir’de yayınlanan Taşra dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. 

Yine İzmir’de yayımlanan Harman ve Açılım dergilerinin yayın kurulunda yer aldı. Ezcümle Dergisinin sanat danışmanlığını ve yayın yönetmenliğini üstlendi.

‘Milli Sinema’ ile ilgili bir makalesi, TÜRSAK 93 Sinema Yıllığı’na alıntılandı. 

İlk şiir kitabı ‘Mavi Düş’, İzmir’de Teos yayınlarından 1995’te çıktı. 1996-2002 arası Zonguldak İli Devrek İlçesinde görev yaptı. 

Devrek Lisesi ve Devrek İmam Hatip Lisesi’nde felsefe grubu derslerine girdi. 

2000 yılında Devrek Tarihi kitabı, Devrek Ticaret ve Sanayi Odası’nca yayımlandı. 

Devrek Tarihi kitabı, lisans, yüksek lisans ve doktora çalışmalarında kaynak gösterildi, atıfta bulunuldu. 

1996-2002 arası Devrek ve Zonguldak’ta yayınlanan Devrek Vizyon, Teneffüs, Devrek Genç Görüş, Eğerci’nin Sesi, Kuvayı Milliyeciler dergilerinde ayrıca Yeni Devrek, Devrek Eksen, Devrek Turizm Gazetesi, Devrek Paragraf ve Devrek Postası gazetelerinde bölge tarihine yönelik araştırmaları yayınlandı.

Zonguldak'ta yayın yapan yerel TV kanalında “ Tarihimize Yolculuk” başlıklı programı hazırladı ve sundu. 

2002’de 18. Uluslararası Baston ve Kültür Festivali Tanıtım Rehberi’ni hazırlayan ekipte yer aldı. 

Sempozyum ve Bienallere katıldı, bildiriler sundu. 

Eğitim iş kolunda faaliyet gösteren Türk Kamusen'e bağlı Türk Eğitim-sen sendikasının ilçe temsilcisiydi. 

Devrek’te görev yaptığı yıllarda bölge kültürüne ve tarihine katkıları nedeniyle Devrek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce ‘Teşekkür’, İlçe Kaymakamı tarafından ‘Takdir’ belgesi ile ödüllendirildi. 

2003 Ocak’ta Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine atandı. 

Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın Basın Müşavirliğini yaptı. 

2011’de Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünde görevlendirildi. 

2009’da ‘Efsane Doktor Sadettin Sarı Murat’ kitabı, yine aynı yıl ‘Baston Tarihi / Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabı yayımlandı. ‘Baston Tarihi Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabın, yasal olmayan şekilde telif ücreti ödenmeden Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ‘Bastonlar’ başlığı ile korsan baskısı yapıldı. haberşanlıurfa, akdenizhaber, haberakdeniz.com.tr, www.ahval.net, haberzonguldak2, haber10, timeturk, fikrikadim, kafkassam, dikGAZETE.com ve MHP Erzurum eski Milletvekili Rıza Müftüoğlu'nun sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu Türk Meclisi internet sitesinde, jeopolitik ve jeostrateji konularında yüzlerce makalesi yayınlandı. 

2013-2018 arası Resmi Gazete’nin basıldığı Başbakanlık Basımevi’nde Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri kadrosuyla çalıştı. 

Isparta ili tarihi ve kültürüne yönelik araştırmalar yapan, ilmi toplantı ve geziler düzenleyen Hamideli Derneği’nin genel sekreterliğini üstlendi.

Halen, dikGAZETE.com haber sitesinde araştırma/analiz yazılarını sürdürmektedir.

.

dikGAZETE.com

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Doğrucu Davut 4 yıl önce
Bir ingiliz casusundan beklendiği gibi sürekli ingiltereyi gözardı eden, İngiltere harici herkesi suçlayan klasik bir yönlendirme yazısı. Casusumuz burada lanetli ingiliz konsolosuna toprağı bol olsun demekle aslında acemilik yapıyor, kendini ele veriyor :) Bir de bütün el yapımı patlayacılarda kullanılabilen takviye malzemesi üzerinden iz sürmeye çalışarak cehaletini izhar etse de önemli değil, majestelerini kendine hizmet eden bu uşağının elbette ki kusurlarını örtecek ve onu şöhrete kavuşturacaktır
işte öyle bir şey 4 yıl önce
Yani!!! Yazılarınızın sonunu ima yaparak bırakıyorsunuz ama sizden başka kimse anlamıyor,lütfen artık yazılarınızın sonunu daha açıklayıcı bitirin.
yürü git 4 yıl önce
ne içiyon olum sen
Sümeyye binti hafş 4 yıl önce
imanızı anlamakta zorlandım
vahşi batı Arizona 4 yıl önce
kim yaptıysa Allahından bulsun