Değişen Coğrafya ve Arzava Memleketleri (Merhume Füruzan Kınal’ın aziz hatırasına)

Ramazan Topraklı
Ramazan Topraklı
Değişen Coğrafya ve Arzava Memleketleri (Merhume Füruzan Kınal’ın aziz hatırasına)
28-08-2023

-Prof. Dr. Fatma Füruzan Kınal

DEĞİŞEN COĞRAFYA VE ARZAVA MEMLEKETLERİ

(Merhume Füruzan Kınal’ın aziz hatırasına)

Füruzan Kınal (1913-24 Haz.1987) (Yrd. Doç. Dr. Aysun Aynur Yılmaz arşivi. Sn. Yılmaz’a teşekkür ederim).

Özet

Makalenin amacı, bugüne kadar çözülemeyen Arzava memleketleri ile Akalar’ın hüküm sürdükleri coğrafyayı tesbit etmektir. Arzava (Apasa) bugün için tam olarak Gelendost-Kiremitli Burun önündeki Efes; Seha Nehri, Eski Hoyran ve Eğirdir gölleri arasındaki derin ırmak; Mira, Seha Nehri kıyısındaki Myria (Apameia), Kuvalya ise Kemer Boğazı’dır.

Arzava memleketleri Uluborlu, Eğirdir, Yalvaç ve Şarkîkaraağaç arasındaki topraklar; Akalar ise batı komşularıdır.

Eğirdir Gölü’ndeki coğrafî değişim ve bu değişimin sonucu olarak elde edilen bilgilere göre Kemer Boğazı ve Yenice Derbendi’nden geçmekte olan Anadolu’nun en eski yolu, Kıral Yolu’nun geçmişinin ta Arzava ve Hititlere kadar uzandığı anlaşılmaktadır.

Bizi bu kanaate vardıran Türkiye’nin ilk tarihî coğrafyacısı diyebileceğimiz Merhume Füruzan Kınal’a ait 1953’de yayınlanan Arzava Memleketlerinin Mevkii ve Tarihi adlı eserdir.

Açar Kelimeler: Değişen Coğrafya, Füruzan Kınal, Arzava, Akalar, Mısır, Hitit, Mira-Kuvalya, Kemer Boğazı, Deniz Kavimleri.

Giriş

Ben tarihe Değişen Coğrafya ve Miryokefalon Savaşı adlı bir kitapla adım attım. Tam 13 yıl sonra da “Değişen Coğrafya ve Arzava Memleketleri” adlı makaleyle devam ediyorum. Bana bu fırsatı veren Tanrıya şükürler olsun.

Süleyman Gönçer, 1971’de yayınladığı Afyon İli Tarihi’nde Arzava, Mira ve Seha Nehri, Bilge Umar ise Luvi / Pelasgos dilinden bahsederler. Luviler ile ilgili Vikipedi’de bazı bilgiler var.

Serkan Demirel, “MÖ. II. Binyıl Batı Anadolu’sunda yer alan Arzava ülkeleriyle ilgili coğrafî değerlendirme”-2012 adlı makalesinde hatalı olarak, Arzava için Selçuk-Efes, Lukka (=kurt) için de ışık der. Demirel, Ahmet Ünal’ın Hititler Devrinde Anadolu, Kitap II-2003 eseri hariç 15 yabancı eseri kaynak almış; sanki kaynak yabancı olunca iş doğru olacak!

Hâlbuki 60 yıl önceki Kınal’a ait eserden çok daha geri. Arzava’yı Prof. Zerrin Günal Hoca’ya sordum; bana Merhume Füruzan Kınal’a ait, Arzava Memleketlerinin Mevkii ve Tarihi, Ankara-1953 adlı muhteşem eseri gönderdi.

Vikipedi’de -Arzava, Batı Anadolu’da Göller Bölgesi ile Ege Denizi arasında kurulmuş olan bir devlettir. Adının Ormanlar Yurdu anlamına geldiği ileri sürülmüştür. MÖ II. binyılda Batı Anadolu’daki pek çok devletten bir kısmı Arzava Devleti etrafında bir ittifak oluşturarak Hitit Devleti’nin bölgedeki egemenliğine karşı koymaya çalışmışlardır. Bu devletlerin Batı Anadolu coğrafyasındaki konumları hakkında uzun yıllardır tartışmalar devam etmektedir. Bölge coğrafyasına ışık tutan Hitit vesikaları lokalizasyonla ilgili kesin bilgiler vermedikleri için konuyla ilgili farklı görüşler vardır. Arzava ile Firavun (MÖ 1386-1349) arasındaki yazışmalardan, Mısır’ın Arzava’yı Anadolu’nun egemen gücü olarak gördüğü anlaşılmaktadır. Hititler’in vasalındaki Güneybatı Ege sahilleri, Akalar’ın saldırılarına uğruyordu. Hitit kıralı (1360-1344) bir ordu göndererek Aka saldırılarını püskürtüp, Siyanti nehri dolaylarını başka vasalına bıraktı. Arzava, Hitit seferi sonunda Mira Krallığı, Hapalla, Seha Nehri ülkesi ve Vilusa (sonradan, Truva merkezli İlion veya Troad) gibi yarı özerk yerel kırallıklara bölündü. Özgürlüğüne düşkün Arzava halkı, Anadolu’nun yerli halklarından biri kabul edilen Luvi kökenlidir. Ortaya çıkan bulgular, Luvi halkının Anadolu’ya yapılan Yunan göçünden çok önce Anadolu’da yaşadığını göstermektedir. Doğusunda Hitit Krallığı, kuzeyinde hakkında çok az bilgi bulunan Assuva federasyonu yer almaktaydı. Arzava’nın sonu, Hitit ve Truva gibi deniz halklarının saldırıları sonucunda olmuştur. Kentlerin harabeye dönmesiyle insanlar Anadolu’nun içlerine kaçmıştır. Bazı tarihçiler Hititler’den beş yüz yıl sonra tarih sahnesine çıkan Lidya’nın, Arzava’nın devamı olduğu görüşündedir- şeklinde yanlış-doğru karışık bazı bilgiler var.

Har.5. Ortalıkta dolaşan uydurma Luvi (Arzava) haritası: Vilusa, Seha, Mira, Arzava, Lukka ve Hapalla, hepsi de yanlış yerleştirilmiş olup, uydurma bir Luvi (Arzava) iddiası tedavüldedir. Doğru yerleştirme için bk.Har.3. Uydurma tez, niçin ileri sürülmüş olabilir?

Hemen ifade edeyim ki, Bizans dönemine ait bazı metinlerden, Ege Denizi veya Deniz’in, Eski Eğirdir Gölü, Apasa’nın Gelendost-Kiremitli Burun önündeki Efes, Hapalla’nın Köke köyü İp (İpsos) kuyusu mevkii, Aura’nın Şarkîkaraağaç-Oras (Aorata) köyü olduğu anlaşılmaktadır. Güneybatı Ege sahilleri, Eski Eğirdir Gölü sahilleridir. Bu durum bilinemediği için Arzava ve onun civarındaki devletler, Adalar (Ege) Denizi’ne kadar götürülmüş ve Akalar’ın yeri tesbit edilememiştir. Hitit metinleri çok kesin bilgiler vermektedir ve Assuva ile Arzava aynı federasyon olmalıdır. Eski Eğirdir Gölü’nün kuzeydoğusu ve kuzeyinde bir Lidya, bir Karia, bir Efes (Apasa) ve bir Myria daha var. Kuvalya denilen yer Kemer Boğazı olmalı. “Ormanlar Yurdu” adı doğru olmalıdır. Filhakika bölgenin aşağı seviyeleri meşe, yüksek kısımları çam ve bilhassa sedir ormanlarıyla kaplıdır ki, Kâtip Çelebi bu duruma işaret etmiştir. Bilge Umar, Ela/ İla için Boğaz, geçit; Helana/ Helena/ Helene ve Elana için Ela+(wa)na, Boğaz-sal, Boğazdaki kadın ve K(uwa)-Ela için Güzel-Geçit der ki, bu boğaz, Çanakkale değil, Kemer Boğazı’dır (Anna, 1996: 6, 208, 449 ve 481 açık.1).

Eğirdir’de bir lokantanın adı Arzava. Isparta 2003 Turizm Rehberi’nde: “Hitit Döneminde bölgenin adı Pitaşşa geçiyor. Arzava muhtemelen Pamfilya ve Pisidia sınırları içindedir. Eğirdir ve çevresi Arzava Kırallığı (MÖ 2000-1200) döneminde yerleşime açılmış olabilir” gibi çok yanlış bir bilgi var. Meğer Arzava adı buradan alınmış.

Arzava hakkında en iyi, en güzel çalışmayı 1953’te, yâni bundan tam 70 yıl önce Füruzan Kınal (1913-1987) yapmıştır. O önce Arzava mevkiini ortaya koymaya çalışmış ve ortaya koyduğuna kanaat getirdikten sonra da Arzava tarihine geçmiştir. Bu benin 15 yıldır yaptığım, “tarihî metinlerin coğrafyayla yüzleştirilmesi” işidir. Kınal, çok güzel akıl yürütmüş, ama Eğirdir ve Beyşehir göllerindeki coğrafî değişimi ve tarihî coğrafyayı bilmediği için Arzava ve Akalar’ın yerlerini tam tesbit edememiştir. Ben, değişen coğrafya ile O’nun izah ve düşünce tarzına bakarak Arzava (Apasa: Efes), Seha Nehri, Mira-Kuvalya, Aura, Vilusa ve Akalar’ı çok kolay coğrafyaya yerleştirdim.

Türkiye’de bir Türk’ün yaptığı ilk “tarihî coğrafya” çalışması

-Prof. Füruzan Kınal, 1986 yılında Yalova "Çınarcık Füruzan Kınal İlk-Ortaokulu" açılışında konuşuyor.-

Kınal önsözde; -başlangıçta yalnız Arzava’nın tarihini incelemek istedik, fakat tarih usullerinin “coğrafî mekân” zarureti karşısında, Arzava’nın henüz münakaşalı olan coğrafî mevkii ile de hayli uğraştık. Bu husustaki mevcut nazariyeleri gördükten sonra, onun coğrafî mevkiini tayine yarayan metinlerde bulabildiğimiz insicamlarla biz herkesten biraz daha başka bir sonuca vardık. Şu noktayı tebarüz ettirmek isteriz ki, şimdiye kadar Arzava’nın yalnız coğrafî mevkii üzerinde çalışılmış, tarihine ancak bilvasıta, yani Hitit tarihi çerçevesi içinde temas edilmiştir. Bundan başka mevzua daima filolojik bir adese ile bakılmış, tarihî terkipler yapılmamıştır. Biz ise aksine, herşeyden evvel tarih usulleriyle çalıştık; kullanılan vesikalar hemen yalnız Hitit kaynaklarına inhisar ettiğinden, kaynaklardaki malûmatın hâkim devlet kâtiplerinin tek taraflı görüşü olduğunu gözönünde tuttuk. Bu sebeple de “tasvirî tarih” yerine bizzarure “tahlilî terkip” metodundan faydalandık- der.

Prof. Kınal, “1-Kizzuvatna (Kilikya), 2-Arzava, 3-Assuva (Asya), 4-Ahhijaua (Akalar), 5-Zippasla ve Harijati dağlık memleketi, 6-Pala, Tummana ve Kalasma, 7-Kaska, 8-Hayasa, 9-Azzi ve Aruvannas, 10-Hurri ve Mitanni” gibi 10 ilden bahseder. Ve “Hitit metinlerinde Assuva daima Ahhijava (Akalar) ile münasebette göründüğünden, fikrimizce bu memleketin kati tesbiti Ahhijava meselesinin çözülmesine bağlıdır” der (Kınal, 1953: 6).

Bu fikrin tersi de doğrudur; yâni Assuva’nın (Asya) mevkiini bilirsek, Akalar’ın da mevkiini biliriz. Asya, Uluborlu dâhil Eski Eğirdir Gölü’nün şarkı; Ahhijava (Aka) ise, Uluborlu ve Eski Eğirdir Gölü’nün garbıdır. Bir başka deyişle Assuva, Bizans’ın Asya (Anatolikon) Eyaletinin Uluborlu ile Şarkîkaraağaç arasındaki parçasıdır.

“Geniş mânada kullanılan Arzava, coğrafî bir mefhumdur, dar mânada ise Hatti’ye tâbi ve vasal bir Arzava beyliğini, siyasî bir teşekkülü ifade eder. (…) Çünkü Seha Nehri memleketi Mursil’in büyük Arzava seferinde, Arzava tarafında savaşmıştır. Sonra Manapa-Dattas ve ailesinin adları da, bunların Arzavalı isimler gibi Lui (Luvi) dili gurubuna mensup olduklarını gösteriyor. Binaenaleyh biz, Seha Nehri memleketini de Arzava memleketinden sayıyoruz. (…) Şimdi de çeşitli vesikalarda Arzava memleketleri olarak gösterilen Arzava, Hapalla, Seha Nehri memleketi Mira ve Kuvalya beyliklerinin coğrafî mevkilerini tayine çalışalım” (Kınal, 1953. 11).

Hatti ile Ahhijava memleketi arasındaki münasebetlerin daima Arzava vasıtası ile yapılmış olması da bizi yine aynı hipotezi kabule götürmektedir. Zira Ahhijana memleketi ister Anadolu’da, ister Yunanistan’da bulunsun, mutlak olarak Hatti topraklarının batısında idi. Batıda bulunan bir memlekete ancak yine batıda olan bir devlet tavassut edebileceğinden, Arzava’nın Güneybatı Anadolu’da bulunması, metinlerin verdiği bu umumî cihet ifadelerine uygun düşmektedir. (…) Hatti ile Ahhijava (Aka) memleketi arasındaki münasebetlerin daima Arzava vasıtası ile yapılmış olması da bizi yine aynı hipotezi kabule götürmektedir (Kınal, 1953: 12).

“Uhhaluis’in şehrine, Apasa şerhine girdim ve Uhhaluis bana karşı koyamadı. O benim önümden kaçtı ve denizin öte tarafına gemi ile gitti ve orada oturdu” (Kınal, 1953: 13).

Bu metin Arzava coğrafyası hakkında şu üç noktayı bildirir. 1.Arzava sahildedir. 2.Arzava’nın merkezi Apasa’dır. 3.Arzava’ya gitmek için evvela Astarpa nehri yanındaki Valma’ya gelmek lâzımdır. Hâlbuki metinlere göre Valma da Arzava memleketidir (Kınal, 1953: 13-14).

Seha Nehri memleketi Küçük Arzava beyliği ile hudut komşusu olmalıdır. Seha Nehri memleketinin herhangi bir taraftan Karkisa memleketine de yakın olduğu anlaşılıyor (Kınal, 1953: 17).

Arzava’ya yürüdüm” dedikten sonra Aura’ya gittiğini söylüyor. Ve sen Aura şehrinden öteye geçmemelisin. Astarpa Nehrinin bu tarafında ise Kuvalia memleketi senin hududun olsun” (Kınal, 1953: 19). Arzava, en son yer; Aura ise ilk yerdir (bk.Har.2, Har.3).

Har.2. HGM. 1/200 bin. Aura (Şarkîkaraağaç-Oras köyü), Valma, Astarpa Nehri ve Deliçay ile Devedüşen (Devegötüren) kolları.

Har.3. HGM. 1/200 bin. Aura (Oras), Valma (Ma Mezarı), Astarpa Nehri, Arinnanda yolu, Apasa, Mira, Kuvalya, Hapalla, Vilusa, Karkisa

Arzava ve Ahhijava (Aka) Devletlerinin Mevkilerinin Tesbiti

A- Yer tesbitinden önce, “yürümek/ üzerine yürümek” kelime ve kavramının tarihte hiç değişmediğini görelim:

Mursil, Arzava’ya yürüdüm dedikten sonra Aura’ya gittiğini söyler. Benzer ifade: “Xerxes (Serhas), Sardes üzerine yürümeye başlamıştı. Halys’i geçti ve Firikya içinde yürünerek Kelene’ye varıldı” şeklinde Herodotos’ta; “Honaz’dan imparator Lampis üzerinden Kelene’ye yürüdü” şeklinde de Honiyates’te var.

Bu üç olayın ilki ile ikincisi arasında yaklaşık 1000, ikincisiyle üçüncüsü arasında 1650 yıl var, ama ifadeler hemen hemen aynı; yürünen veya üzerine yürünen Arzava, Sardes ve Kelene savaşın yapıldığı yerlerdir. Onun için Mursil Sallapa, Aura, Valma ve Arinnanda Dağı’ndan geçerek, Apasa’ya hücum etmiştir. “Arzava’ya yürüdüm dedikten sonra Aura’ya gittiğini söylüyor. Fakat mantıken bu yardımı da aldıktan sonra Küçük Arzava kırallığına girmesi lâzımdır” (Kınal, 1937: 19). Apasa’ya yürüyor, ama önce Aura’ya geliyor. Kınal, yürümek ile gitmek/gelmek arsındaki ince farkı göremiyor.

B- İlk kez Afyon İli Tarihi adlı eserde rastladığım Seha Nehri’nin, iki göl arasındaki ırmak olduğuna dair 08. 08. 2022’de dikGazete’de “Seha ve Suha Nehri” adlı bir makale yayınladım, ama kendimi bir tarihçi görmediğim için Gönçer’in dışına da çıkmadım. Ancak Luviler ve Arzava, Sosyal Medyada çokça karşıma çıktığı için yukarıda izah ettiğim gibi Merhume Kınal’a ait kitap, beni Arzava konusuna girmeye mecbur etti. Hitit kaynaklarındaki bazı yer adları hâlâ yaşıyordu ve bazı yer adlarının da Eğirdir Gölü civarında bulunduğunu Bizans-Selçuklu münasebetleri dolayısıyla daha önceden biliyordum.

Şimdi bu yer adlarını, araziye yerleştirmeye çalışalım:

1. Apasa (Efes), Gelendost-Kiremitli Burun önündedir (bk. Har.1). Eğirdir Gölü’nün son yıllarda çekilmesiyle Efes kalıntıları meydana çıktı ve burası “sit alanı” ilân edildi. Apasa, İzmir-Selçuk-Efes’ten gayri ikinci bir Efes olup, kaynakta şöyle zikredilir: “Terkasis (Thrakesion), el-Avasi (Kurtlar: Λύκοι) sancağında kalesi olan müstahkem Efes kentini ve ayrıca dört tane daha kaleyi kapsar. Efes, yedi uyurlar mağarasının bulunduğu kenttir. Bu kentin kiliseden çevrilmiş camisinde Mesleme'nin, Romalıların ülkesine muzaffer girişinin anısına yapılmış Arapça bir kitabe bulunmaktadır” (İbn Hordazbih, 1889: 106; 1992: 78, ter. Y. Kurtoğlu). Grekçe Λύκοι “kurtlar”, Λύκια “kurtların yeri”, Ashâb-ı Kehf’le ilgili Efes ise Thrakesia temi ve Lykia’da demektir. Thrakesia temindeki adı verilmeyen dört kale, “sizler Arzava memleketlerinin dört kıralısınız” kaydını hatırlatıyor (Kınal, 1953: 10). İbn Hordazbih’e göre el-Natulus (Anatolikon, Asya) Eyâleti merkezi Ammûriye (Amorion: Uluborlu) olup, Aura, Amorion değildir (Topraklı, 2013: 144; Kınal, 1953: 10). Prof. Kopraman, Arapça metni, “Kurtlar sancağı, Thrakesia temi içinde bir bölgedir” diye yorumladı ki, Thrakesia temi de, Asya Eyâleti (Assuva) içinde bir bölgedir. İbn Hordazbih’in kaydı ile Luvilerin Hitit metinlerindeki urbarra (kurt), ungnad, Yun. γυκος (λυκος) ve Arzava memleketinin muayyen bir bölgesine verilen Lykia isminin menşeinin bir Amarna mektubunda ve Hitit metinlerinde Lugga (Lukka) şeklinde geçen kelimeden gelmiş olması (Kınal, 1953: 25) kaydı, aradaki 21-22 asır farka rağmen tam örtüştüler.

Hitit metinlerinde daima Assuva (Asya) ile birlikte anılan Ahhijava (Kınal, 1953: 6) kaydı, Eğirdir dâhil olmak üzere Eğirdir ve Uluborlu’nun batısının Akalar’a (Ahhajiva) ait olduğuna işaret etmektedir.

2. Seha Nehri’nin Eski Hoyran ve Eğirdir gölleri arasındaki ırmak olduğuna dair bir makale yazdım (bk. 08. 08. 2022 tarihli dikGazete). İndos, Dalaman Çay değil, Seha Nehri’nin Kemer Boğazı yanında yapılan İpsos savaşından sonraki bir adı olmalıdır (Kınal, 1953: 4). Seha Nehri’nin içinden aktığı Efes’in (Ephesos) yanındaki ovanın Bizans dönemindeki Tzouka (Suha?) Nisterin (Remsi, 1960: 117) adı, Seha adıyla ilgili olabilir. Buna istinaden Türk beyinin lâkabının Çaka (Tzakhas) değil, Seha/Saha olabileceğini düşünüyorum. Karkisa ise, Hoyran ovasında olabilir.

3. Aura (Aorata) adlı kent (Kınal, 1953: 19, 20), Şarkîkaraağaç-Oras (Uğras) köyü olmalıdır (bk.Har.2). Bu yer 1114 yılındaki Selçuklu-Bizans mücadelesinde Aorata kaydedilmiştir (Anna, 1996: 459-460; bk.Har.1).

4. Hapalla kenti (Kınal, 1953: 27-28 vd.), 1088-1090’da Peçenek-Bizans mücadelesinde Kypsella kaydedilen ve İpsos savaşının yapıldığı Gelendost-Köke köyü İp Kuyusu mevkiinde olmalıdır (Anna, 1996: 226-227).

5. Mira-Kuvalya ismindeki Mira, Barla-Boyalı Mahallesi önü, Seha Nehri kıyısı ve Kemer Boğazı’nın 6-7 bm güneyindeki Myria (Myrna, İzmir), güzel geçit anlamına gelen Kuvalya ise Kemer Boğazı’dır.

Kelene (Kelainai) şehri Kemer Boğazı’ndadır ve tarihî Anayol (Kıral Yolu), Kemer Boğazı’ndan ve Seha Nehri üzerindeki bir köprüden geçmektedir. Kemer Boğazı’nın adı Bizans’ta Firikya Hellespontia, Osmanlı’da ise Firigos Boğazı.

6. Eski Eğirdir Gölü, Halkokondiles’te Ege Denizi, Anna Komnena’da hem deniz, hem de Uz/Oğuz Gölü geçer. “Uhhaluis’in oğlu Summakalas’ı askerleri ve harp arabaları ile beraber mağlup ettim ve onu yendim; sonra onu takip ettim ve Arzava memleketine geçtim. Uhhaluis’in şehrine, Apasa şerhine girdim ve Uhhaluis bana karşı koyamadı. O benim önümden kaçtı ve denizin öte tarafına gemi ile gitti ve orada oturdu (Kınal, 1953: 13).

Kıral ile bir oğlu merkez Apasa’dan deniz yoliyle kaçıyorlar. Bir kısım Arzavalılar müstahkem bir şehir olan Puranda’ya sığınıyor; bir kısmı ise çok sarp bir dağ olan Arinnanda’ya çıkıyor. Fakat bu sırada kış bastırıyor, Mursil mecburi olarak Valma’ya dönüyor ve Astarpa Nehri yanında kışlıyor (Kınal, 1953: 36). Adı geçen Apasa- Efes; deniz- Eski Eğirdir Gölü; Puranda- Barla; Arinnanda- Anamas Dağı; Valma ise, Şarkîkaraağaç’ın garbındaki Ma Mezarı olmalıdır. Astarpa yanında kışladığı yer, Aura (Oras) arazisinde bulunan Arslandoğmuş köyü kaplıcası (bk.Har.1; Har.2).

Labarnas, denize kadar birçok memleketi zaptetti. Arzavalı bir şahıs olan Millavanda valisi Piyamaradu, bir gemi ile Ahhijava kıralının himayesine sığındı (Kınal, 1953: 33, 41) cümlelerinde zikredilen deniz, Eski Eğirdir Gölü; gemi ise Seha Nehri ve Eski Eğirdir Gölü’nde çalışan teknelerdir. Eğirdir halkı daha düne kadar Eğirdir Gölü için deniz, zift ile yalıtılmış küçük teknelere “kara gemi” derdi.

Eski Eğirdir Gölü (Uz Gölü) ve ırmaklar üzerinde gemi çalışmaktadır (Anna, 1996: 225; Honiates, 1995: 45). Arzava (Apasa/ Efes) savaşı sonrası bir kısım Arzavalılar’ın sığındığı Puranda (Kınal, 1953: 13, 36) ile Puruşhanda (Bolvadin-Üçhüyük: Prof. Özdemir Koçak) arasında bir ilinti var mı bilmem. Mad. 6’dan çıkan sonuca göre; Uhhaluis ve Piyamaradu’nun sığındıkları denizin ötesindeki yer, büyük ihtimal Eğirdir olup, Eğirdir ve batısı Ahhijava’ya, yâni Akalar’a ait demektir.

7. Kemer Boğazı ile Şarkîkaraağaç arası, Attaleiates ve Honiates’te Yukarı Firikya zikredilir ki, bu adlandırma Arzava ülkesinin Yukarı Memleket anılmasıyla (Kınal, 1953: 7); Uluborlu ovası dâhil, Barla Dağı ile Şarkîkaraağaç arasındaki bölgeye Küçük Firikya denilmesi ise Küçük Arzava adıyla ilgili olabilir (Kınal, 1953: 17, 20; bk.Har.1).

Arzava’lı düşman Aşağı Memleketten geldi ve Hatti ülkelerini tahrip etti, Tuvanuva ile Uda şehirlerini hudut yaptı. Bu metin, Arzava ile Hatti arasındaki yolun Aşağı Memleketten geçtiğini gösterir (Kınal, 1953: 8-9). Bir ara Arzava’nın, Bizans’ın Asya Eyaletinin şark hududu olan Çarşamba çayına, hatta Tuvanuva’ya dek uzandığı anlaşılıyor.

Dana- Kemerhisar, ama Tuvana (Tyana), Karaman’dır; Kıral Yolu, Beyşehir ve Akise’den sonra, Karaman ve Ereğli’den (Aşağı Memleket) geçer. Arzava’lı düşman bu yolu takip etmiş demektir.

8. Seha Nehri ile Çarşamba çayı (Seydişehir) arasındaki bölgeye Asya Eyaleti denilmesi,Assuva (Asia) ile ilgili olmalıdır” (Kınal, 1953: 6). “Sultan Şahinşah’ın Horasan’dan yolladığı birliklere gelince, bunların kimi Sinaos kıyısına indi; diğerleri, gerçek anlamda Asya'nın içinden geçerek ilerledi” (Anna, 1996: 451, yıl 1111) kaydındaki gerçek Asya, Şarkîkaraağaç ile Çavundur köyleri arasıdır. Bilge Umar, açık.6’da bu bölge için İliada II’de, Asya Çayırları denildiği için Anna “gerçek anlamda Asya” diyor der.

Bu bölgede, Şarkîkaraağaç’ın üç bm batısı ve Nudra yolu (eski) üzerinde hâlâ yaşayan Ma Mezarı adında bir Hüyük var ki, büyük ihtimal Valma burasıdır (bk.Har.2).

9. Millavanda (Kınal, 1953: 15, 18, 38), Adalar (Ege) Denizi sahilindeki Miletos değil, Uluborlu Şehir Çayı’nın Popa Çayı’na (Rhyndakos) döküldüğü yerdeki Miletopolis’tir (Remsi, 1960: 173). “Uhhaluis, Ahhijava memleketi kıralı tarafına geçtiğinde Millavanda memleketini Ahhijava kıralına [geçiş hakkı olarak vermişti]” (Kınal, 1937: 15). “Arzava kıralı Uhhaluis, Ahhijava kıralına, muahhar devirlerde İç Anadolu’yu Menderes nehri vadisiyle Ege denizine bağlayan yolların bel kemiği olan Kıral Yolu’nun yanı başındaki Millavanda şehrini vermişti” (Kınal, 1953: 36).

Seha Nehri Ülkesi’nin Apasa ve Millavanda arasında olduğu anlaşılmaktadır (Demirel, 2012: 222-23). Filhakika (Har.1)’de görüldüğü gibi Seha Nehri, Apasa (Efes) ile Uluborlu önündeki Millavanda arasındadır ve Kıral Yolu, Millavanda’dan geçmektedir ve Millavanda Arzava memleketidir.

Uluborlu’nun batısı ve Eski Eğirdir Gölü’nün (denizin) batısı Ahhijava (Akalar) ülkesidir. Truva harbinde zikredilen Isparta da, bizim Isparta’dır. Siyanti/Sianti Nehri (Kınal, 1953: 20-21, 29), büyük ihtimal Uluborlu Popa Çayıdır (Khelidonia, Kıbakıb, Kırlangıç, Rhyndakos).

10. Astarpa, Devegötüren (Köprüköy, Arak, Beyköy, Donarşa) ile Deliçay (Çarıksaraylar, Donarşa) gibi iki kolu olan, Fakılar, Salur ve Çeltek’ten geçip, Beyşehir (Kıreli/ Kôralis) Gölü’ne dökülen nehir olmalıdır. Bu iki kol arasında Aura (Oras) var. Hudut olan Astarpa’nın kuzeyinde Ma Mezarı (Valma?) var (Kınal, 1953: 7, 13, 19; bk. Har.2).

11. Arzava’ya gitmek için evvelâ Astarpa nehri yanındaki Valma’ya gelmek lâzımdır. Hâlbuki metinlerde Valma da Arzava memleketlerinden olarak gösterilir (Kınal, 1953: 14).

Valma Astarpa Nehrinin batısında ve Arzava’dadır. Mursil, Arzava’va giderken Sallapa’dan sonra Mira memleketi hududu olan Aura’ya gelir ve müttefik kuvvetlerle birleştikten sonra Valma’ya girer, buradaki Arinnanda dağını aşarak Küçük Arzava kırallığına hücum eder. Kınal, “buna göre Mira ve Kuvalia memleketleri için en elverişli yer olarak Batı Anadolu’daki Göller Bölgesi düşünülebilir” (Kınal, 1953: 20) der, ama Efes’i Selçuk’a, Millavanda’yı Miletos’a koyar ve Akalar için Yunanistan ile Ege Bölgesi arasında tereddüt eder. Mursil, Aşağı Memlekette (Ereğli civarı) bulunan Sallapa’dan sonra Mira veya Arzava sınırı olan Aura’ya (Oras köyü) gelir. Ve sınırın Arzava tarafında bulunan Valma’ya (Ma Mezarı veya oradaki bir yer) gelir ve Arinnanda (Anamas) Dağı eteğindeki Örenköy, Çıfıt Öreni ve Balcı köyleri üzerinden Gelendost ovasına iner; 10 bm sonra Arzava’ya (Efes) gelir (bk.Har.3).

Bu yolu 838’de Mutasım’ın kumandanı Aşina et-Türkî, 1111 Sultan Şahinşah, 1113 yanında Aorata’da (Oras) esir aldığı İznik (Lampe) valisi Kamitzes olduğu halde Emir Muhammed kullandı ve Kelbianos ovasında (Efes yanı) imparatora saldırdı (Anna, 1996: 451, 459-462). Ayapa Pınarı yanında denize (Eğirdir Gölü) doğru çıkıntısı olan Anamas Dağı’nın Yakaköy-Ayapa Pınarı arası çok sarptır.

Vilusa beyi Alaksandus dört Arzava kıralından biri (Kınal, 1953: 11) ve Vilusa (Truva merkezli İlion veya Troad) kaydına göre Vilusa, Tokmacık- Çaltı- Kötürnek üçgeninde, Muddunassas ve Vianavanda Yalvaç ovası veya Yalvaç-Şarkîkaraağaç arasında olmalılar (Kınal, 1953: 19-21). Appavia, Mira yanında olabilir (bk.Har.3).

12. Mısır kaynaklarında geçen Denizli Beyliği, İnançoğlu Ali Beye (1262-1279) ait Eğirdir merkezli beyliktir. Deniz temalarının ilki olan Kibyrrhaiotai teması (Günal, 2023: 56) da Eğirdir merkezli temadır. Mısır kaynaklarında Deniz kavimlerinden sayılan Lukkalar (Kınal, 1953: 27, 45), Eski Eğirdir Gölü (deniz) kıyısında bulunuyorlar. Bunlara göre, Eğirdir Gölü için “deniz” demek, Türkler’e has olmayıp, ta Hattiler’e varan bir adlandırmadır. Kıbrıs denilen Alasia da Eski Eğirdir Gölü’ndeki Yeşilada (Nasibine/ Nis Adası) olmalıdır (Kınal, 1953: 22, 27, 37, 45-46). Mısır kaynaklarının Arzava hakkında bilgi vermelerine bakarak, sebebini bilmiyorum, ama Mısır ile Eğirdir Gölü çevresinde yaşayan halklar arasında Eskiçağ, Ortaçağ ve Yeniçağ boyunca devam eden bir ilişki vardır. Eğirdirli Süleyman Şükrü buna işaret eder: Bu iklime ilk defa gelip mesken tutan Benî Sam’dan Lidyon’dur. Eğirdir’e Irak ve Suriye taraflarından gelen ve Zarius- Karius namın putlara kurban kesen Lid kavmi, MÖ 2200’de Eğirdir’de ilk kaleyi inşa etmiştir. MÖ 1556’da Atina şehrini bina eden Mısır muhacirlerinin reisi Mısır-Tanta’lı Şirkup’tur. Lidyon’dan Fricyatü’s-Sagir (Küçük Firikya) meliki Bilobis bin Tantal [Tantalos oğlu Pelops], MÖ 1200’de kendi evlâdını Eğirdir’deki puthânede kurban etmiştir- (Süleyman Şükrü, 2013: 8-9, 32-33, 35).

Sonuç

Arzava ülkesi ve onunla anılan bazı isimleri 12 maddede açıklamaya çalıştım. Arzava memleketleri Barla, Bozdurmuş, Sultan ve Anamas dağlarıyla çevrili Küçük Firikya’dır. Diğer bir deyişle Uluborlu, Barla, Eğirdir Gölü şarkı, Gelendost, Yalvaç ve Şarkîkaraağaç ilçelerini kaplar. Arzava hududunun bir ara Çarşamba çayı olduğunu düşünüyorum.

Ben henüz Arzava ve Ahhijava memleketlerini bilmezken, Firikya Hellespontia’nın Kemer Boğazı, Neutroija’nın Barla ve Troad’ın da Çirişli Dağı oluşuna bakarak, 17.04.2023 tarihli dikGazete’de “Yüzleştirdin mi de, Çanakkale diyorsun, Truva Isparta’da olmasın?” adlı bir makaleyle Truva harbinin Kemer Boğazı’nda yapıldığını iddia etmiştim.

Bu çalışmayla da Ahhijava ülkesinin, Arzava ile Eski Eğirdir Gölü’nün batısında olduğunu, Truva savaşının, Seha Nehri kıyısı ve Kemer Boğazı’nda yapıldığı görülmüştür. Vilusa’nın, Arzava federasyonu üyesi, Troad’ın Çirişli Dağı ve civarı olması, Truva Savaşının, Arzava ile Akalar arasında yapıldığını gösterir ki, Arzava bilâhare Küçük Firikya adını alacaktır.

Umumiyetle savaşlar bugün de olduğu gibi hudutta başlar. Bir dizi halinde vuku bulduğu söylenilen Truva savaşları da, Arzavalılar ile Akalar arasındaki hudutta, yâni Eski Eğirdir Gölü ve Kemer Boğazı yanında vuku bulmuş demektir. Homeros’un hikâyesi tarihî bilgilerle uyuştuğu kadar geçerlidir.

Truva savaşlarının sonucu tekrar tartışılmalıdır. Kanaatimce savaşın sonunda Arzava birliği galip gelmiş ve Akalar, batıya sürülmüştür. Hellespont’u Çanakkale Boğazı zanneden Schlieman’ın 153 yıllık Truva/İlios iddiasının artık hiçbir dayanağı kalmamıştır. Çünkü bazen Hellespont olarak da yazılan Firikya Hellespont, Kemer Boğazı’dır. Luviler ve Lukkalar (lugga=kurt) tekrar düşünülmeli. Ortalık, Bakanlığın desteklediği yanlış video ve makalelerden geçilmiyor.

Bu hâl, Har.3’le Har.5 karşılaştırılınca çok iyi görülecektir. Henüz coğrafî değişimi ve Anadolu’nun tarihî coğrafyasını bilmeyenler, herkesin ulaşabileceği bir web sitesinde 340 yerleşim yeriyle ilgili bilgileri yayınlıyor (Zangger-Serdal, 2016: 1037). Tarihçi bunları kaynak alamaz; alırsa da Har.5’te görüldüğü gibi uydurma bir tarih ortaya çıkar.

Truva savaşları sonunda bölgede görünen kavim Firikler olduğuna göre Eğirdir’e hâkim olan Ahhijava (Aka?) mağlup olmuş demektir. Bilâhare Boğaz’ın adı Firik Boğazı, Boğaz’daki şehrin adı ise Kelene (Helene: Boğaz şehri) olmuştur. Onun için mağlup kavim Ahhijava tekrar sorgulanmalıdır. Süleyman Şükrü, Lid kavmi diyor. MÖ 685’li yıllarda bölgeye Lidya, MÖ 547’de Ahamenişler, MÖ 333’de İskender ve ardılları, MÖ 129 Pontlar, MÖ 27’de de Roma hâkim olmuştur.

MS 7. Asrın sonlarında bölgeye bir aralık Emeviler gelmiş, Boğaz’daki kalenin ve nehrin adı el-Battâl, ova ise (Ebû’l-) Hüseyin (el-Battâl) ovası olmuştur. MS 1075’den sonra da bölgeye Selçuklular gelmiştir.

Küçük Arzava devletinin merkezi, Gelendost-Kiremitli Burun önündeki Efes, yâni Apasa’dır. Hitit ve Arzava devrine ait bazı yer adları, Bizans ile Arap tarih-coğrafya yazarlarınca kaydedilmiş olup, Bizans dönemi ve hatta günümüze kadar ulaşmıştır.

Tamamen yeni ve müşahhas bir iddia olan bu makaleyle dikkatler, bir kez daha Kemer Boğazı’na çekilirken, bu alanda ilk ciddî çalışmayı yapan Merhume Füruzan Kınal’ı saygıyla anıyorum.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

Kaynaklar

Anna Komnena (1996): Alexiad, Malazgirt’in Sonrası, Çeviri: Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi-İstanbul.

Attaleiates, Mikhael (2008): Tarih, Çeviri: Bilge Umar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları-İstanbul.

Demirel, Serkan (Ocak 2012): “… Arzava ülkeleriyle ilgili coğrafik değerlendirme”, GÜ Sos. Bil. Elek. Der., S.5, s.215-26.

Gönçer, Süleyman (1971): Afyon İli Tarihi, Cilt: 1, Karınca Matbaacılık ve Ticaret Kollektif Şirketi-İzmir.

Günal, Zerrin (2023): Uc Savaşçıları (Uc Türkmenleri, Akritai, Anadolu Sultanları, Ümerâ ve Beyler), Urzeni-İstanbul.

İbn Hordazbih (1889, 1992): el-Mesalik ve’l-Memalik, Ed. F. Sezgin, Edidit, terc. M. J. de Goeje, Beril Mat.-Leiden.

İbn Hordadbih (2008): Yollar ve Ülkeler Kitabı, Çeviri:. Murat Ağarı, Kitabevi-İstanbul.

Khoniates (Honiates), Niketas (1995): Historia, Çeviri: Fikret Işıltan, Türk Tarih Kurumu-Ankara.

Kınal, Füruzan (1953): Arzava Memleketlerinin Mevkii ve Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi-Ankara.

Remsi (Ramsay, WM) (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.

Süleyman Şükrü (2013): Seyahatü’l-Kübra, Yay. Haz. Hasan Mert, Türk Tarih Kurumu-Ankara.

Topraklı, Ramazan (2013): Hicrî 541 / 1146 Sütkuyusu Baskını ve Ammûriye, Sistem Ofset-Ankara.

Topraklı, Ramazan (08.08.22): “Seha ve Suha Nehri”, dikGazete (erişim 16.08.23).

https://www.dikgazete.com/yazi/seha-ve-suha-nehri-4734.html

Topraklı, Ramazan (17.04.23): “Yüzleştirdin mi de, Çanakkale diyorsun? Truva, Isparta’da olmasın?”, dikGazete (erişim 16.08.23).

https://www.dikgazete.com/yazi/yuzlestirdin-mi-de-canakkale-diyorsun-truva-isparta-da-olmasin-5534.html

Vikipedi, Özgür Ansiklopedi (erişim 12.08.23).

Zangger Eberhard, Mutlu Serdal (2016): “Luviler: Bir Anadolu uygarlığı ile ilgili çalışmalar”, İdil C.5, S.24, s.1037-1078.

Har.1. Eski Hoyran ve Eğirdir gölleri, Menderes (Seha) Nehri, Küçük Firikya (Arzava), Efes (Apasa), Aorata (Aura) ve tarihî yollar

Har.2. HGM. 1/200 bin. Aura (Şarkîkaraağaç-Oras köyü), Valma, Astarpa Nehri ve Deliçay ile Devedüşen (Devegötüren) kolları.

Har.3. HGM. 1/200 bin. Aura (Oras), Valma (Ma Mezarı), Astarpa Nehri, Arinnanda yolu, Apasa, Mira, Kuvalya, Hapalla, Vilusa, Karkisa

Har.4. Kiepert Har.1912 (ölçek 1/400 bin): Aura (Oras/Başdeğirmen), Valma, Astarpa Nehri ve Deliçay ve Devegötüren adlı kolları.

Har.5. Ortalıkta dolaşan uydurma Luvi (Arzava) haritası: Vilusa, Seha, Mira, Arzava, Lukka ve Hapalla, hepsi de yanlış yerleştirilmiş olup, uydurma bir Luvi (Arzava) iddiası tedavüldedir. Doğru yerleştirme için bk.Har.3. Uydurma tez, niçin ileri sürülmüş olabilir?

.

Ramazan Topraklı
Ramazan Topraklı

Ramazan Topraklı kimdir?

1944 Isparta Gelendos İlçesi Kötürnek doğumlu. 1968 İstanbul Teknik Üniversitesi, İnşaat Fakültesi Mezunu.

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Halil 1 yıl önce
Homeros'un İlyada ve Herodotos'un Tarih'inde elbette yanlışlar olabilir ama bunları yok sayarak bir yere varmak mümkün değil.
Sizin tezinize uyana 'doğru' uymayana 'yanlış' diyerek tarih yazamazsınız. Bunun için yeni bulgulara ulaşmak gerek.
Örneğin bir zamanlar Eğirdir Gölü'nün Ege Denizi'ne bağlantısı olması gibi.
Aksi halde Truva'yı Eğirdir'e getiremezsiniz.
Getirirseniz bu mizah konusu olur.
Şeref Aktaş 1 yıl önce
Gertrude Bell, 1907 yılında Yalvaç-Tokmacık’a gelir ve çadırını Göhar/ Göfar adlı tarihi çeşmenin yanına kurar. Tokmacık Hüyük buraya beşyüz, Akçaşar Hüyük ise beş bin metre mesafededir. Gertrude Bell, Göhar ile Tokmacık-Hüyük arasında kazılar yapar ve burada 7 devir/ medeniyet yaşanmış der. O’nun kazılarda neler bulduğunu ve ne yaptığını bilmiyoruz. Tokmacık halkının Ören dediği bu yer, şimdi SİT ALANI ilân edilmiştir. Bir katkı vermek istedim.
Nazlı 1 yıl önce
Ramazan Bey sizi dikgazetedeki yazilarınızla tanıma fırsatı buldum. Tezleriniz , yazılarınız kitaplarınız tarih arastirmalarına ışık tutuyor. Bir akademisyen olarak yazdıklarınızı çok önemsiyorum. Siz yerel tarihçi kalıplarına sığmayan bir metodolojiye sahipsiniz.
Gehlen 1 yıl önce
Üstad çalışmalarınız Anadolu'nun Tarihi Coğrafyasınín yeniden gözden geçirilmesini , yer adlarının sizin ortaya koyduğunuz kaynaklar ve delillerle yeniden lokalize edilmesini gerektiriyor. Masabaşı tarihçiliik bu işlerin içinden çikamazdı.
Bilal Sürgeç 1 yıl önce
Ramazan Topraklı abi Isparta için bir şans o yaşayan bir insan hazinesidir bu kaliteli çalışması sadece internet ortamında yayılmamalı mutlaka kitaplaştırılmalı
Prof. Dr. Cüneyt Kanat 1 yıl önce
Ramazan bey, muhteşem bir yazı ile daha bizleri buluşturduğunuz için teşekkürler. Çok açıklayıcı, tartışan ve doğruyu arayan yazılarınızı keyifle okuyorum.