Cemal Kaşıkçı, ABD - İngiltere çekişmesinin kurbanı mı oldu!

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez
Cemal Kaşıkçı, ABD - İngiltere çekişmesinin kurbanı mı oldu!
11-10-2018

Aristo mantığı diyalektiği ile kritik edilirse Cemal Kaşıkçı rejim muhalifiydi ve ölüm emri Riyad’dan verildi. 

Konsolusluğa girdikten sonra akıbetinin halen meçhul olması, Suudilerin kamuoyunu ikna edecek görsel bilgileri paylaşmaması ihaleyi Suudilere bırakıyor. 

Kaşıkçı’nın Konsoloslukta önce sorgulandığı, işkence ile öldürüldüğü, cesedinin 15 parçaya bölündüğü ve konsolosluk binasından bu şekilde çıkarıldığına dair şehir efsaneleri mevcut.

Bir kısmı Suudi yetkili olan 15 Suudi vatandaşının, 2 uçakla İstanbul’a gelip aynı saatlerde Başkonsoloslukta bulundukları ve daha sonra ayrılarak geldikleri ülkelere döndükleri bilgisi diğer bilgilerle yan yana servis edildiğinde ortaya çıkan tablo şu; 

IŞİD ve Selefi vahşetiyle harmanlanmış Vehabi zihniyetinin bedevi karekterinin işlemiş olduğu cinayet.

Kaşıkçı’nın kaybolduğu gün başkonsolosluktaki 28 Türk çalışana
diplomat toplantısı olduğu gerekçesiyle izin verilmesi ve güvenlik kameralarının çalışmaması gibi iddialar Kaşıkçı vakıasının tuzu biberi. 

Bu tür söylentiler insanın kanını donduruyor. Amaçlanan da bu galiba.

Kaşıkçı’yı ortadan kaldıran odak, kamuoyunu yanıltmak için, ilk bakışta mantıklı gelebilecek argümanlar sunuyor. 

Olayı dramatize eden ayrıntı, Kaşıkçı’nın Türk nişanlısı ile evlenebilmek için Suud makamlarından talep ettiği evlenmesine dair hiç bir engelin bulunmadığı bilgisini içeren medeni durumunu gösteren belgenin peşine düşmesi. 

Biraz romantizm biraz dram biraz trajedi biraz casusluk hikayesi soslu.

Tam bir Arabesk

Senaryoya inanmamızı isteyenler Kaşıkçı’nın WashingtonLondra ve İstanbul hattında dolaştırılmasının tuzak olduğunu yakın çevresinin ağzından iddia ediyor. 

Kaşıkçı, sözü edilen belgeyi almak için önce Suudi Arabistan’ın Washington Büyükelçiliği'ne başvuruda bulunuyor. 

Oradaki görevliler Londra Büyükelçiliğinin bu belgeyi verebileceğini belirtiyor. 

Kaşıkçıİngiltere’ye gidiyor, hatta orada bir TV programına katılıyor. 

İkinci adresi Suud Büyükelçiliği ama eli boş dönüyor. 

Londra’daki elçilik personeli Istanbul başkonsolosluğu ile görüştüklerini ve belgeyi onların hazırladıklarını bildiriyor.

İstanbul’da da kayıplara karışıyor.

Bu hikayeyi inandırıcı bulmadım. 

Neden mi?

Çünkü Cemal Kaşıkçı, Suudi Arabistan İstihbarat Servisi 4’üncü Başkanı ve Suudi Arabistan’ın 7’inci ABD Büyükelçiliği görevlerinde bulunmuş Türki Faysal’ın Müsteşarlığını yapmış bir isim. 

Hem tecrübeli bir istihbaratçı hem de sıradan bir gazeteci değil, Suudi Arabistan’ın kara kutusu sayılan birisi! 

Kendisine tuzak kurulduğunu hissedebilecek donanımda olduğu gibi gerek Türkiye’den gerek ABD’den ve gerekse İngiltere İstihbaratından kendisini uyarabilecek dostları olduğu söylenebilir. 

Cemal Kaşıkçı’ya ne oldu ya da hangi güç neden ortadan kaldırdı?

İngiliz The Times gazetesi Salı günkü başyazısında, Kaşıkçı’nın başına gelenler (Suudi Arabistan Veliaht Prensi) Muhammed bin Selman’ın yükselişini coşkuyla karşılayan İngiltere’yi de ilgilendirdiğini gündeme taşıdı ve Selman iktidara gelirken reformculuğunun sıklıkla övüldüğüne vurgu yaptı. 

Bu yazıdan çıkan sonuç, İngilizlerin, Cemal Kaşıkçı olayında taraf oldukları. 

İngilizlerin resmi görüşü de bu çizgide. 

Nitekim İngiltere Dışişleri Bakanlığı da Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na girdikten sonra haber alınamayan gazeteci Cemal Kaşıkçı olayına ilişkin suçlamaların son derece ciddi olduğunu, Suudi Arabistan hükümetiyle de gerçeklerin acilen ortaya çıkması için çalıştıklarını açıkladı. 

BBC Türkçe servisine bakılırsa Cemal Kaşıkçı, yakınlarına göre yalnızca bir gazeteci değil, uluslararası nüfuzu kuvvetli, Suudi Arabistan’ın “eski rejime yakın bir siyasi figürü"ydü ve eski yönetim ile Suudi Arabistan’da reform vadeden Veliaht Prens Selman arasındaki iktidar mücadelesinde kayboldu.

Amerikalılar da bir acayip. 

ABD basınında yazılıp çizilenlere göre, Türkler şarklı kurnazlığı yapıyor. 

Bu tavır resmi açıklamalara yansıyor. 

Mesela Trump yönetiminden iki üst düzey yetkili ellerinde Türk hükümetinin Kaşıkçı’nın öldürüldüğü iddiasını doğrulayacak bir bilgi olmadığını söyledi. 

Demek bildikleri birşeyler var. 

Mike Pompeo ve Trump’ın damadı ve danışmanı olan Jared Kushner’in; Muhammed Bin Selman’la yakın ilişkileri bulunuyor.

Veliaht Prens, Trump yönetiminin İran’ı izole etme ve ekonomik olarak da köşeye sıkıştırma çabalarının önemli bir parçası. 

Cemal Kaşıkçı, veliaht prensin kendisine zarar verebileceği endişesi ile ülkesinden ayrılıp Amerika’ya yerleşmemiş miydi?

Bu ne yaman çelişki böyle!

Cemal Kaşıkçı üzerinden Türkiye’nin yıpratılmaya çalışıldığına dair söylentilerde, Cemal Kaşıkçı’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve AKP’li siyasetçilere yakın bir isim olmasına vurgu var. 

AK Parti Genel Başkan Danışmanı Yasin AktaySuudi Arabistan vatandaşı olan gazeteci Cemal Kaşıkçı ile tanışıklığının konferanslardan ve toplantılardan geldiğini, bir süre sonra da ilişkilerinin dostluğa doğru geliştiğini söylüyor.

KaşıkçıKörfez sermayesinin Türkiye’ye gelmesinde aracılık yapan bir isim. 

Ne derece doğru olduğunu bilmemekle beraber, Türkiye’de bazı sivil toplum ve medya kuruluşlarının finansına yardımcı olduğu malumatı mevcut. 

ABD ve Suudi Arabistan yönetimi arasında petrol üretiminin artırılması ve fiyatının düşürülmesi ile yaşanan krizde olay yavaştan meydan okumaya doğru gidiyor. 

Belki Kaşıkçı olayı, uluslararası platformlarda Suudi Arabistan’ın mahkûm edilmesi sürecini başlatabilir. 

Acaba bu süreç Arabistan’ın üçe bölünme projesini kuvveden fiile geçirir mi?

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter: @oc32oc32

:

Cemal Kaşıkçı ile nişanlısı Hatice Cengiz bilmecesi "Bir kaşık suda fırtına" ve Kaşıkçı üzerinden Petrol - Dolar artışlarına bakış!

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez

Ömür Çelikdönmez kimdir?

1965 Nazilli / Aydın doğumlu. İlk orta ve liseyi Isparta’da bitirdi. Isparta Gazeteciler Cemiyeti üyesi olarak, çeşitli gazetelerin (Türkiye, Milli Gazete, Antalya Ekspres vs) Isparta muhabirliğini yaptı. 

Isparta’da neşredilen mahalli gazetelerde haber, yazı ve şiirleri yayımlandı. (Gülkent, Demokrat Isparta, Senirkent Postası vs.) 1984-1985’te Erzurum Atatürk Üniversitesinde Felsefe öğrenimi gördü. 

1985-1993 arası İzmir Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünde okudu ve mezun oldu. 

Isparta’da bir siyasi partinin basın müşavirliğini üstlendi ve parti bülteni (Arkadaş) yayınladı. 

Arkadaş FM radyosunun editörlüğünü yürüttü. 

12 Eylül 1994’te Tunceli iline felsefe öğretmeni olarak atandı. Tunceli’de görev yaptığı iki yılda ‘Gökkuşağı’ isimli kültür sanat edebiyat dergisini yayınladı. Ayrıca ‘Dört Mevsim Tunceli’ konulu fotoğraf sergisi açtı. 

Millî Gazete ve Yeni Şafak’ta yazıları yayınlandı. 

Öze Dönüş, İmza, Rind, Paye, Büşra, Palandöken, Avaz, Teos, Açılım, Vizyon, Mor Taka, İktibas, Teneffüs, Cem, Yeşilay, Türk Yurdu, Senirkent Yükseliş, İzmir merkezli Yurtta Uyanış, Zonguldak'ta yayınlanan Zonkişot ve Yörünge gibi dergilerde yazı ve şiirleri neşredildi. 

1991’de İzmir’de yayınlanan Taşra dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. 

Yine İzmir’de yayımlanan Harman ve Açılım dergilerinin yayın kurulunda yer aldı. Ezcümle Dergisinin sanat danışmanlığını ve yayın yönetmenliğini üstlendi.

‘Milli Sinema’ ile ilgili bir makalesi, TÜRSAK 93 Sinema Yıllığı’na alıntılandı. 

İlk şiir kitabı ‘Mavi Düş’, İzmir’de Teos yayınlarından 1995’te çıktı. 1996-2002 arası Zonguldak İli Devrek İlçesinde görev yaptı. 

Devrek Lisesi ve Devrek İmam Hatip Lisesi’nde felsefe grubu derslerine girdi. 

2000 yılında Devrek Tarihi kitabı, Devrek Ticaret ve Sanayi Odası’nca yayımlandı. 

Devrek Tarihi kitabı, lisans, yüksek lisans ve doktora çalışmalarında kaynak gösterildi, atıfta bulunuldu. 

1996-2002 arası Devrek ve Zonguldak’ta yayınlanan Devrek Vizyon, Teneffüs, Devrek Genç Görüş, Eğerci’nin Sesi, Kuvayı Milliyeciler dergilerinde ayrıca Yeni Devrek, Devrek Eksen, Devrek Turizm Gazetesi, Devrek Paragraf ve Devrek Postası gazetelerinde bölge tarihine yönelik araştırmaları yayınlandı.

Zonguldak'ta yayın yapan yerel TV kanalında “ Tarihimize Yolculuk” başlıklı programı hazırladı ve sundu. 

2002’de 18. Uluslararası Baston ve Kültür Festivali Tanıtım Rehberi’ni hazırlayan ekipte yer aldı. 

Sempozyum ve Bienallere katıldı, bildiriler sundu. 

Eğitim iş kolunda faaliyet gösteren Türk Kamusen'e bağlı Türk Eğitim-sen sendikasının ilçe temsilcisiydi. 

Devrek’te görev yaptığı yıllarda bölge kültürüne ve tarihine katkıları nedeniyle Devrek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce ‘Teşekkür’, İlçe Kaymakamı tarafından ‘Takdir’ belgesi ile ödüllendirildi. 

2003 Ocak’ta Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine atandı. 

Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın Basın Müşavirliğini yaptı. 

2011’de Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünde görevlendirildi. 

2009’da ‘Efsane Doktor Sadettin Sarı Murat’ kitabı, yine aynı yıl ‘Baston Tarihi / Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabı yayımlandı. ‘Baston Tarihi Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabın, yasal olmayan şekilde telif ücreti ödenmeden Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ‘Bastonlar’ başlığı ile korsan baskısı yapıldı. haberşanlıurfa, akdenizhaber, haberakdeniz.com.tr, www.ahval.net, haberzonguldak2, haber10, timeturk, fikrikadim, kafkassam, dikGAZETE.com ve MHP Erzurum eski Milletvekili Rıza Müftüoğlu'nun sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu Türk Meclisi internet sitesinde, jeopolitik ve jeostrateji konularında yüzlerce makalesi yayınlandı. 

2013-2018 arası Resmi Gazete’nin basıldığı Başbakanlık Basımevi’nde Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri kadrosuyla çalıştı. 

Isparta ili tarihi ve kültürüne yönelik araştırmalar yapan, ilmi toplantı ve geziler düzenleyen Hamideli Derneği’nin genel sekreterliğini üstlendi.

Halen, dikGAZETE.com haber sitesinde araştırma/analiz yazılarını sürdürmektedir.

.

dikGAZETE.com

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?