Bu bir ikazdır! Türkiye, Kıprıs’ta dengeyi Atina’ya değil Londra’ya karşı uygulamalı!

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez
Bu bir ikazdır! Türkiye, Kıprıs’ta dengeyi Atina’ya değil Londra’ya karşı uygulamalı!
20-07-2021

Eşeğini dövemeyen semerini dövermiş. Türkiye’nin Kıbrıs politikası da aynen öyle. Kıbrıs’ı İngilizler’e II. Abdulhamid teslim etmişti. 

II. Abdülhamit'in Filistin ve Kıbrıs meselesi!..

Siyasal İslamcıların “Kudüs Davası” dedikleri aslında İngiliz çıkarlarına hizmet etmekle aynı anlamda. Nasıl mı? Siyasal İslamcıların tartışmasız kabüllendikleri şehir efsanesine göre Siyonist Yahudilerin önderi Theodore Herzl, İstanbul’da II. Abdulhamid ile görüşmesinde Filistin’in kendilerine satılması halinde Osmanlı’nın borçlarının kapatılacağı vaadinde bulunur. 

Siyasal İslamcıların piri II. Abdülhamid, kendisine Osmanlı Devletinin borçlarını ödeme sözü veren Theodore Herzl'e, Bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim de bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir!  cevabını verir. 

Ama aynı Abdulhamid Kıbrıs topraklarını savaşmadan İngilizlere teslim ederken hiç aklına, her karış toprağı şehit ve gazilerin kanı sulanmış  Kıbrıs'ın da vatan olduğu  gelmez, söz konusu Kraliçe olunca gıkı çıkmaz. 

Kıbrıs İngilizlere nasıl teslim edildi?

93 Harbi sonrası Berlin Kongresi öncesinde, sağmayacağı keçinin önüne ot atmayan İngiltere, “Kıbrıs'ın kendisine verilmesi şartıyla” kongrede Osmanlı'ya yardım edeceğini bildirdi.

Bizim aynalı sazanlar oltaya takıldı ve 1 Temmuz 1878'de devletler hukukunda görülmemiş garip bir antlaşmayla Kıbrıs İngiltere'ye “emaneten” terk edildi.  İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Salisbury, 23 Mayıs 1878'de Osmanlı'ya resmen başvurup Kıbrıs'ın İngiltere'ye verilmesini istedi.

İngiltere ve Osmanlı arasında 4 Haziran 1878'de Kıbrıs Mukavelenamesi imzalandı. 2 maddelik bu antlaşmaya göre Anadolu'da İngiltere'nin Rusya'ya karşı Osmanlı'yı rahat savunabilmesi için Kıbrıs İngiltere'ye terk ediliyordu.

Buna göre İngiltere, Kıbrıs'a karşılık her yıl Osmanlı'ya 22 bin 936 kese altın ödeyecektir. Dini imanı para olan Siyasal İslamcılar, altın lafını duyunca İngilizlerin teklifine balıklama atlar.

İngiltere ile Osmanlı arasında 4 Haziran 1878 antlaşmasına ek olarak 1 Temmuz 1878'de bir antlaşma daha imzalandı. Dışişleri Bakanı Saffet Paşa ile İngiliz elçisi Henry Layard arasında imzalan 6 maddelik bu anlaşmaya göre; Kıbrıs'ta bir dini mahkeme ile Evkaf İdaresi bulunacaktı. 

Osmanlı, Kıbrıs'ta devlete ve padişaha ait olan taşınmazları serbestçe satabilecekti. Osmanlı, 7 Temmuz 1878'de İngiltere'nin Kıbrıs'a asker çıkarmasına izin verdi. 12 Temmuz 1878'de İngiliz birlikleri Kıbrıs'a çıkarak adanın yönetimine resmen el koydular. Türk bayrağını törenle indirip yerine İngiliz bayrağını çektiler.

Post modern siyasal İslamcıların yere göğe sığdıramadıkları II. Abdülhamit, 15 Temmuz 1878'de “Hukuku şahaneme helal gelmemek şartıyla anlaşmayı tasdik ederim” diyerek Kıbrıs'ı İngiltere'ye bırakan bu antlaşmaları onayladı.

Böylece Osmanlı, Kıbrıs'ın yönetimini, toprak mülkiyetine sahip olmak koşuluyla, geçici olarak İngiltere'ye bıraktı.I. Dünya Savaşı başlayıp da Osmanlı, Almanya'nın yanında savaşa girince İngiltere, 5 Kasım 1914'te Kıbrıs'ı ilhak etti.

1974'te Barış Harekâtı’yla Kuzey Kıbrıs kesimini ele geçirinceye kadar canımız çıktı.

İşgalci İngilizler, Rumlar’la Türkler’i çatıştırdı…

Türkiye, bugüne kadar Kıbrıs politikasına ABD ve İngiltere’ye göre ayar verdi.

Kıbrıs tarihinin Rumlarla Türklerle çatışmasından ibaret olduğunu sanmak Adanın işgalcisi İngilizlerin ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey değildir. Çünkü işgalci İngilizler, Rumlarla Türkleri çatıştırarak kendi askeri varlıklarını sürdürdüler. 

1950 öncesi Ada Rumlarının İngiliz askeri varlığına karşı başlattıkları tedhiş ve terörle baş edemeyen Koloni yönetimi, Rum direnişçileri saf dışı bırakmak için Türkleri askere aldı.  Daha düne kadar İngilizlere birlikte kafa tutan Türkler ve Rumlar, şimdi birbirlerine silah doğrultuyordu.

İkinci aşama, İngiliz istihbaratının devşirdiği Rumların, Türklere saldırmasıydı. Böylelikle ilk nifak tohumları ekildi.

EOKA'nın asıl hedefi, İngiliz Sömürge Yönetimi olmasına rağmen, İngiliz İstihbaratı, Türklerle Rumları karşı karşıya getirerek çatıştırmayı başardı, böylelikle adadaki işgalci tutumunu sürdürmeyi garantiledi.

1931 Haziranı’nın da Kıbrıs’taki İngiliz Vali Storrs Koloniler Bakanına yolladığı raporda, ekonomik bunalımın etkileriyle birlikte Kıbrıs’taki İngiliz yönetimine karşı hoşnutsuzluğun artmakta olduğunu bildirmişti. 

1930’dan sonra, Kurtuluş Savaşı Gazisi Necati Bey’in Rumları da direnişe müdahil eden politikasıyla dengenin İngilizler aleyhine bozulmaya başlaması Londra’yı panikletir. Ankara ve Atina arasındaki yakınlaşma adaya yansımıştı. 

Yunanlılar ve Rumlar İngilizlerin kendilerini Türklere karşı nasıl kullandıklarını anlamışlardı. Boşuna dememişler "bir musibet bin nasihatten evladır" diye. Adada Rum-Türk ortak cephesi yaratacağı tehlikeler, İngiliz Sömürge yönetimini acilen yeni önlemler almaya yöneltir. 

En iyi bildikleri işi yaparlar; böl parçala yut!

Ada Rumları’nın İngiliz askeri varlığına karşı başlattıkları tedhiş ve terörle baş edemeyen Koloni yönetimi, Rum direnişçileri saf dışı bırakmak için Türkler’i askere aldı.  

Daha düne kadar İngilizler’e birlikte kafa tutan Türkler ve Rumlar, şimdi birbirlerine silah doğrultuyordu. İkinci aşama, İngiliz istihbaratının devşirdiği Rumlar’ın, Türkler’e saldırmasıydı. Böylelikle ilk nifak tohumları ekildi. 

EOKA'nın asıl hedefi, İngiliz Sömürge Yönetimi olmasına rağmen, İngiliz İstihbaratı, Türkler’le Rumlar’ı karşı karşıya getirmeyi başardı. 1951 Eylül’ünde Türkiye, NATO’ya kabul edildi. 18 Şubat 1952’de, 5886 sayılı yasa ile TBMM, NATO anlaşmasını onayladı ve Türkiye, resmen NATO üyesi oldu. 

Türkiye, NATO'ya girdiği tarihten itibaren Kıbrıs politikasını Ada'da İngiltere yönetiminin korunması, bu statüde değişiklik olacaksa Türkiye'nin de söz sahibi olması gerektiği yönünde şekillendirdi. 1950 referandumunu, Türkler boykot etmiş, Rumlar yüzde 95 oyla Yunanistan’a bağlanma kararı almıştı.

Kıbrıslı Rumlar’ın “Enosis” talebi, adanın self-determinasyon hakkını temsil ediyordu. Ancak Türkler, Rumlar gibi düşünmüyordu.

Türk Mukavemet Teşkilatı’ndan önce kurulan Volkan’ın eylemleri, daha çok bildiri dağıtmakla sınırlıydı. Örgütün kurucu üyelerinden ‘Mustafa William’ adlı kişi, İngiliz casusuydu.

1958 Mayıs’ında Ankara’da karargah kuran TMT, Temmuz ayında Lefkoşa’daki karargahını da açar. TMT’nin ihtiyaç duyduğu silahlar, Anamur ve Mersin’de oluşturulan depolarda ve her an gönderilmeye hazırdır. 

“İngiliz İslamcıları”nın, Filistin davasında nasıl Kraliçe’nin adamlarının tezlerine bağlılıkları Türk Milleti’nin ve Devlet’inin doğrusu değilse, Kıbrıs mevzusunda da İngiliz tezlerine sahip çıkmak, doğru olmadığı gibi ihanettir.

Kıbrısın tamamı İngiliz işgalinde. Bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kıbrıs sorunun çözümü için "egemen ve eşit iki devletli yapı" çağrısını yinelemesi  İngiliz ekmeğine yağ sürmekten başka işe yaramaz. Zaten fiili durum bu ve bunu kamuoyuna  duyurmak sadece malumu ilan olabilir. 

Benzer süreç Kıbrıs’ta yaşandı. Kadim Türk Devleti, Ortodoks Hıristiyan Türk askerleriyle İngilizler’den şimdilik Kıbrıs'ın bir kısmını aldı. “İçimizdeki İrlandalılar” olmasaydı tamamını alacaktı.

Hani şu Mübadele ile Yunanistan'a gönderilen, iki yüz bin Karamanlı Hıristiyan Ortodoks inancına sahip Türkler var ya, işte onlar Yunanistan ve Kıbrıs’ta Türkiye’nin milli  ameline canları pahasına hizmet ettiler. 

Eğer günün birinde  uzunbacaklı sarı çıyanların adadan tası tarağı toplayıp çıkıp gittiklerini duyarsanız bilin ki bu başarı, Washington ve Londra’ya bakıp siyaset yapanların değil, Karamanlı Ortodoks Hristiyan Türklerindir. Şimdi onlar çoğaldılar iki milyon falan oldular. 

Doğu Akdeniz’in değişen jeopolitiğinde ana aktör Türkiye'nin Kıbrıs politikasında  gözle görülür  değişiklikler var. 

2017 yılında İsviçre’nin  Crans Montana kasabasında yürütülen görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanması, biraz da İngiltere dışişlerinin  yönlendirmesi ile Ankarayı  politika ve söylem değişikliğine gitti.

Yeni süreçte Ankara, siyasi eşitliği temel alan iki bölgeli iki toplumlu federasyonu temel alan geleneksel Kıbrıs politikası yerine iki devletli bir Kıbrıs temelinde bir perspektifi öne çıkarıyor

Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kıbrıs Barış Harekatı’nın 47. yıldönümü törenleri kapsamında beraberindeki heyetle adaya ‘‘çıkarma’’ yapması, bu değişikliği perçinleme amaçlı. 

Neden “Taksim”e karşı çıkmalı?

Ben diyorum ki, "Kıbrıs'taki Türk ve Rum bölünmüşlüğünü giderip, adil federatif tek devlet kuralım!" Türkçesi; “Uzunbacaklı İngilizleri adadan kovalım!” Buna karşı çıkan gitsin Kraliçe’nin buruşuk eteğini öpsün!  

TEBRİK:

Nefsini kurban edemeyenlerin canlı hayvan boğazlamasını "ibadet" telakki etmek beyhude bir  anlayış. Bu bayram, aydınlanmaya vesile olsun!

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Seçilmiş Kaynakça

https://www.amerikaninsesi.com/amp/erdoganin-maras-mujdesi-maras-mi-olacak/5968691.html

https://www.trthaber.com/m/?news=cumhurbaskani-erdogan-kktcye-gidiyor&news_id=596585&category_id=1

https://www.dikgazete.com/m/kibrisli-popaz-iii-makaryos-turkiyeden-mi-gitti-turk-devletine-nasil-hizmet-etti-makale,1996.html

https://www.dikgazete.com/kktc-cumhurbaskani-mustafa-akinci-amerikanci-mi-makale,2148.html

https://www.dikgazete.com/turkiye-kibrista-bolgesel-denge-politikasini-birakti-kuzey-kibrista-gidenler-hain-gelenler-kahraman-degil-makale,2931.html

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez

Ömür Çelikdönmez kimdir?

1965 Nazilli / Aydın doğumlu. İlk orta ve liseyi Isparta’da bitirdi. Isparta Gazeteciler Cemiyeti üyesi olarak, çeşitli gazetelerin (Türkiye, Milli Gazete, Antalya Ekspres vs) Isparta muhabirliğini yaptı. 

Isparta’da neşredilen mahalli gazetelerde haber, yazı ve şiirleri yayımlandı. (Gülkent, Demokrat Isparta, Senirkent Postası vs.) 1984-1985’te Erzurum Atatürk Üniversitesinde Felsefe öğrenimi gördü. 

1985-1993 arası İzmir Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünde okudu ve mezun oldu. 

Isparta’da bir siyasi partinin basın müşavirliğini üstlendi ve parti bülteni (Arkadaş) yayınladı. 

Arkadaş FM radyosunun editörlüğünü yürüttü. 

12 Eylül 1994’te Tunceli iline felsefe öğretmeni olarak atandı. Tunceli’de görev yaptığı iki yılda ‘Gökkuşağı’ isimli kültür sanat edebiyat dergisini yayınladı. Ayrıca ‘Dört Mevsim Tunceli’ konulu fotoğraf sergisi açtı. 

Millî Gazete ve Yeni Şafak’ta yazıları yayınlandı. 

Öze Dönüş, İmza, Rind, Paye, Büşra, Palandöken, Avaz, Teos, Açılım, Vizyon, Mor Taka, İktibas, Teneffüs, Cem, Yeşilay, Türk Yurdu, Senirkent Yükseliş, İzmir merkezli Yurtta Uyanış, Zonguldak'ta yayınlanan Zonkişot ve Yörünge gibi dergilerde yazı ve şiirleri neşredildi. 

1991’de İzmir’de yayınlanan Taşra dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. 

Yine İzmir’de yayımlanan Harman ve Açılım dergilerinin yayın kurulunda yer aldı. Ezcümle Dergisinin sanat danışmanlığını ve yayın yönetmenliğini üstlendi.

‘Milli Sinema’ ile ilgili bir makalesi, TÜRSAK 93 Sinema Yıllığı’na alıntılandı. 

İlk şiir kitabı ‘Mavi Düş’, İzmir’de Teos yayınlarından 1995’te çıktı. 1996-2002 arası Zonguldak İli Devrek İlçesinde görev yaptı. 

Devrek Lisesi ve Devrek İmam Hatip Lisesi’nde felsefe grubu derslerine girdi. 

2000 yılında Devrek Tarihi kitabı, Devrek Ticaret ve Sanayi Odası’nca yayımlandı. 

Devrek Tarihi kitabı, lisans, yüksek lisans ve doktora çalışmalarında kaynak gösterildi, atıfta bulunuldu. 

1996-2002 arası Devrek ve Zonguldak’ta yayınlanan Devrek Vizyon, Teneffüs, Devrek Genç Görüş, Eğerci’nin Sesi, Kuvayı Milliyeciler dergilerinde ayrıca Yeni Devrek, Devrek Eksen, Devrek Turizm Gazetesi, Devrek Paragraf ve Devrek Postası gazetelerinde bölge tarihine yönelik araştırmaları yayınlandı.

Zonguldak'ta yayın yapan yerel TV kanalında “ Tarihimize Yolculuk” başlıklı programı hazırladı ve sundu. 

2002’de 18. Uluslararası Baston ve Kültür Festivali Tanıtım Rehberi’ni hazırlayan ekipte yer aldı. 

Sempozyum ve Bienallere katıldı, bildiriler sundu. 

Eğitim iş kolunda faaliyet gösteren Türk Kamusen'e bağlı Türk Eğitim-sen sendikasının ilçe temsilcisiydi. 

Devrek’te görev yaptığı yıllarda bölge kültürüne ve tarihine katkıları nedeniyle Devrek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce ‘Teşekkür’, İlçe Kaymakamı tarafından ‘Takdir’ belgesi ile ödüllendirildi. 

2003 Ocak’ta Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine atandı. 

Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın Basın Müşavirliğini yaptı. 

2011’de Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünde görevlendirildi. 

2009’da ‘Efsane Doktor Sadettin Sarı Murat’ kitabı, yine aynı yıl ‘Baston Tarihi / Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabı yayımlandı. ‘Baston Tarihi Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabın, yasal olmayan şekilde telif ücreti ödenmeden Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ‘Bastonlar’ başlığı ile korsan baskısı yapıldı. haberşanlıurfa, akdenizhaber, haberakdeniz.com.tr, www.ahval.net, haberzonguldak2, haber10, timeturk, fikrikadim, kafkassam, dikGAZETE.com ve MHP Erzurum eski Milletvekili Rıza Müftüoğlu'nun sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu Türk Meclisi internet sitesinde, jeopolitik ve jeostrateji konularında yüzlerce makalesi yayınlandı. 

2013-2018 arası Resmi Gazete’nin basıldığı Başbakanlık Basımevi’nde Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri kadrosuyla çalıştı. 

Isparta ili tarihi ve kültürüne yönelik araştırmalar yapan, ilmi toplantı ve geziler düzenleyen Hamideli Derneği’nin genel sekreterliğini üstlendi.

Halen, dikGAZETE.com haber sitesinde araştırma/analiz yazılarını sürdürmektedir.

.

dikGAZETE.com

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Danyal topatan 3 yıl önce
Seni anlamazlar azizim Kraliçenin dizinin dibinden ayrılmazlar
Karamanlı 3 yıl önce
Bukadar yaşanmışlıktan sonra gidelim rumların kucağına oturalım öylemi çözüm diye sunulan bu yani. Herhalde yazarımız dışarıdan yemlenen bir grubun üyesi
Gök mavi 3 yıl önce
Kendi ütopyanin etrafinda dönen gece canlıları gibisin, kendi ütopyanın hacısısın hacı...güçlü oldugumuz gün olur o dedigin dogal olarak, aksi halde mevzimizi terk etmeyiz, avanak olanlar başını kaldirip ruzgarlara kanabilir, Bay Annan ı daha unutmamışken, ne oldu Rumlar koministi milliyetcisiyle hayir dedi bas bas özgür iradeleri ile, bizimkiler senin gibi hasret rüzgarları türküsü dinleye dinleye mezbahaya kotraya girdiler, bogaz derken hacı abi sen... Tutturmuşun bir teori , yu kaka da tu kaka bayram bayram... Herkesin hatasi vardir önemli olan basiret ve anlayis ve öz eleştiri ve özgüven .. Bayragimiz buruşuk degil bak gök mavi...safına dön Mustafa/nin sav...
Ksğızmanlı 3 yıl önce
Kıprıs Türklüğü be olacak inkarmı edilsin