Belçika’da Yahudi Müslüman işbirliği Hıristiyanları çıldırttı!

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez
Belçika’da Yahudi Müslüman işbirliği Hıristiyanları çıldırttı!
11-01-2019

Kudüs haberlerine bakılacak olursa Müslümanlar veya Yahudiler ellerine fırsat geçse birbirlerini bir kaşık suda boğabilir. Deyim yerindeyse iki toplum arasındaki ilişkiler tam bir iğneli fıçı.

Türkiye, imparatorluk bakiyesi bir ülke olduğundan Müslüman Araplar ve Yahudilerle ilişkilerini dengede tutmaya çalışıyor.

Birinci Dünya Savaşında, İngilizlerin kışkırttığı Hicaz Arapları isyan ettiler ve Osmanlı ordusuyla savaştılar. 

Kudüs’ü bırakın Mekke ve Medine’nin dahi İngiliz egemenliğine girmesi o dönemde gerçekleşti.

Hz. Muhammed’in torunları (!), Müslüman Türk düşmanıydı!

Birinci Dünya Savaşında, İngilizlerin kışkırtmasıyla Osmanlı’ya isyan eden Mekke Şerifi Hüseyin, isyana davet ettiği Arap kabile reislerine yazdığı mektupta kendisini tanıtırken “Peygamberin torunu” olduğunu vurguluyor ve ‘Dedem Muhammed’ ifadesini kullanıyordu.

Şerif Hüseyin’in İngiliz marifetiyle Ürdün tahtına oturtulan oğlu Kral Abdullah, hatıralarını topladığı “Biz Osmanlı’ya Neden İsyan Ettik?” kitabında, “İslam’ın Araplara indiğini… Türkler’in kim olduğunu…” falan yazar.

Arapların Kraliçe sevdası akıl alır gibi değil…

Savaş bittiğinde askerlerine yaptığı konuşma, Arapların hangi saiklerle ümmetçilikten milliyetçiliğe geçtiklerini göstermesi açısından ilginçtir.

Der ki Kral Abdullah; “Yaşasın Arap ordusu! Yaşasın muzaffer çöl kuvvetleri! Allah’ın inayeti, Resulünün (s.a.v) yardımları ve dostumuz Büyük Britanya’nın güzel desteğiyle Arap dünyası milli hedeflerine ulaşsın! 

Dostumuz Britanya’nın bize verdiği sözleri tuttuğu gibi, biz de ona verdiğimiz sözleri tutalım ve dünya çapındaki zor görevinde ona yardım yolunda her türlü gayret ve özeni gösterelim.”

Kral Abdullah’ın hatıratında yer alan halen bu “Büyük Britanya’nın desteğini Allah’ın inayeti, Resulünün yardımına eşitleyen” bakış açısı halen Arap Dünyasında baskındır.

Dediğim o ki; Arapların Türk düşmanlığı, Yahudilerin Türk düşmanlığına rahmet okutur.

Yahudilerin ‘Kosher’, Müslümanların Helal Gıda arayışı...

Hz. Ali’nin “Akıl gurbette yakın bulmaktır; ahmaklık yurtta gurbette düşmektir” sözü, Katolik Avrupa’da Müslümanların ve Yahudilerin diyaloglarını çok net ifade ediyor.

Bu, Müslüman Türkler’in, Avrupa’daki Yahudi toplumuyla ilişkilerini de aslında bedii bir şekilde özetliyor.

Aynı manavdan, aynı kasaptan aynı marketten alışveriş yapıyorlar.

Bir tarafta, bilinçaltında “Siyonist eli kanlı Yahudiler…” diğer tarafta kendileri gibi sünnet olan yiyeceklerinde helal (kosher) şartı arayan dindar Yahudiler

Müslümanların, ‘Helal’, Yahudilerin ‘Kosher’ hassasiyeti, Hristiyan bir toplumda ortak paydaları olabiliyor.

Müslümanlar; ‘Helal Gıda Belgesi’ bulunan ve İslami kurallara uygun olarak hazırlanan ürünler satan işyerlerinden alışveriş yapıyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı ile birlikte hareket eden Türk Standartları Enstitüsü (TSE) sertifikayı Türkiye’de veren tek resmi kurum niteliği taşıyor.

Helal Gıda Sertifikası, İslam dinine göre yasak olmayan ürünlere verilen ”uluslararası” bir belgedir. 

İslam’da HELAL GIDA terimi, sadece temizlik ve hijyen kalitesine uygunlukla sınırlı değildir; aynı zamanda gıdaların Kur’an ve Hadisler çerçevesinde belirtilen İslami kurallara uygun olmasını da içerir.

Helal gıdalar, İslami kurallara uygun olarak üretilen gıdalardır.

Benzer belge, Yahudilerde de var ve Müslümanlar, Helal Gıda sertifikasını Yahudilerden görerek kurumsallaştırdılar.

Kosher belgesi, Yahudi inancına uygun olarak üretilmiş ürünleri tescilleyen bir belgedir. 

İşletmelerde üretim yapılırken tüm aşamaların ve kullanılan malzeme ve hatta ekipmanların Yahudi inançlarına uygunluğu din adamları(haham) tarafından üretim yerinde kontrol edilir.

Uygulama, ekipman ve malzemelerde inançlarına aykırı bir durum olmaması durumunda din adamları firmada üretilen ürünlere “Kosher” (koşer) belgesi verir. Kosher, İbranice’de “uygun” anlamına gelmektedir.

Kosher Sertifikasyon Ajanslarının üzerinde durduğu ortak nokta, Kosher’in sadece Yahudi inancı taşıyan insanlara hitap ettiği yanılgısının ortadan kaldırılmasıdır.

Vejetaryen, alejikler, sağlık problemleri olanlar için de ortak bir noktada birleşilmektedir.

Türkiye’de, Hahambaşılık tarafından KAŞER (Kosher) belge verilmesinde, denetleme yapmak ile yetkilendirilmiş tek bir firma bulunmaktadır. 

Avrupa’nın Yahudi ve Müslüman düşmanlığı, kültür genlerinde var…

Ezan yasağı, başörtüsü yasağı, sünnet yasağı, kurban kesme yasağı veya dini semboller kullanma yasağı gündeme gelebiliyor.

Örneğin 16 Temmuz 2013’te Polonya Anayasa Mahkemesi’nin, koşer ve helal kesimi yasaklayan kararının ardından hükümetin hukuki yolu açacak tasarısı meclisten geçmemiş, Vatandaşlık Platformu Partisi’nin meclise sunduğu tasarı, 178’e karşı 222 oyla reddedilmişti.

Charlie Hebdo saldırısından önce yapılan bir araştırmada Fransa, Avrupa’da Müslüman ve Yahudilere yönelik en fazla iyi niyet taşıyan ülke olmuştu.

Araştırmada “Yahudilere nasıl bakıyorsunuz?” sorusuna Fransızların yüzde 89”u “Olumlu” derken, Müslümanlar için bu oran, yüzde 72 düzeyinde.

Yunanlılar Yahudileri sevmiyor...

Avrupa’da, Yahudilere karşı iyi niyetin en az olduğu ülke Yunanistan.

Yunanistan’da halkın yüzde 47’si Yahudilere olumsuz bakarken, Müslümanlara karşı bu oran yani ”Olumsuz düşünüyorum” oranı yüzde 58’de.

Fransa, Müslümanları yüzde 72 ile iyi niyetli ve olumlu görürken İngiltere yüzde 64 ile ikinci sırada bulunuyor. 

Avrupa Parlamentosu’nun başkenti Brüksel’in bulunduğu Belçika, Yahudiler için yeni bir skandala imza attı.

Bu skandal karar Müslümanları da yakından ilgilendiriyor.

Belçika’da Yahudi ve Müslümanların hayvan kesmesi yasaklandı…

Olay şu; İslam’da helal, Yahudi inancında ise koşer olarak bilinen ve hayvanların uyutulmadan kesilmesi usulü, Belçika’nın güneyindeki Valon bölgesinin tamamında 1 Eylül 2019’dan itibaren geçerli olmak üzere yasaklandı.

Valon bölge parlamentosunda çevre komitesinde oy birliğiyle kabul ettiği karar, hayvanların gırtlağının kesilip kanının akıtılması işlemi “daha çok acı çektirdiği” gerekçesiyle alındı.

Belçika’da özellikle hayvan hakları aktivistlerinin karşı olduğu helal ve koşer kesim usullerinin yasaklanması için, ülkenin kuzeyindeki Flaman bölgesinde de kanun teklifinde bulunuldu ve kabul edildi. 

Ocak 2019’dan itibaren hayvanları bayıltmadan kesmek, üç federal bölgenin ikincisinde de yasaklanacak. 

Belçika’da yaşayan Müslümanlar, dini komisyonların ‘bayıltarak kesme’ yöntemine karşı olduğunu belirtseler de yapacakları çok şey yok.

Belçika'da 1 Ocak'ta yürürlüğe giren, hayvan kesim usulleriyle ilgili düzenleme, Yahudi ve Müslüman toplum temsilcilerini bir araya getirdi.

Karşılarında ise hayvan hakları savunucuları duruyor. 

Hayvan hakları savunucuları, uzun süredir bu yasanın yürürlüğe girmesini istiyordu.

Yahudi ve Müslüman karşıtı bir düzenleme…

Ancak Yahudilerin ve Müslüman toplumların liderleri, bunun liberal gündem maskesi altındaki Yahudi ve Müslüman karşıtı bir düzenleme olduğu kanaatinde. 

Belçika Müslüman Yönetimi topluluğundan yapılan açıklamada, “Müslümanlar, dinlerine uygun şekilde helal gıda yiyememekten endişeli,” denildi.

Avrupa Yahudi Kongresi ise alınan kararı şiddetle kınayarak, “skandal” olduğunu söyledi.

Avrupa Yahudi Kongresi Başkanı Moşe Kantor, “Batı Avrupa’nın kalbinde, Avrupa Birliği’nin merkezinde alınan bu karar, Yahudilerin kıtada istenmediğine dair korkunç bir mesaj veriyor” dedi.

Kantor ayrıca bu kararın, “İkinci Dünya Savaşı’ndaki Nazi işgalinden beri Belçika’da Yahudilerin dini haklarına yapılmış en büyük saldırı…” olduğunu savundu.

Danimarka, İsviçre ve Yeni Zelanda’da hayvanları uyuşturmadan kesmek, daha önceden yasaklanmıştı.

Birçok Avrupa ülkesinde sünnet yasağı uygulanıyor...

“Sünnet” yani Arapçahitan” (ختنة ), tıbbi ve cerrahi bir müdahale.

Hitan yani sünnet; “kesmek” fiiliyle gerçekleştirilir. Cerrahi süreçte; penis başını örten ve koruyan üst derinin (prepus) kesilip atılması işlemidir.

Yahudi ve Müslüman geleneğinde önemli yer tutan sünnet uygulaması, iki toplumun ortak paydasını oluşturur.

Asıl ismi Avram (Yüce baba -ilk baba anlamında) olan ve “Tanrı ile diyaloğa geçtikten sonra adını Avrahamİbrahim (Çokların babası)” olarak değiştiren “Yahudi peygamberi”yle başlayan sünnet uygulaması, Yahudi inancına göre Tevrat’ta belirtildiğinden, “Tanrı ile İbrahim ve onun soyundan gelenlerle yaptıkları anlaşma” hükmündedir.

Bir başka deyişle erkeklik organına yönelik cerrahi işlem sünnet“Tanrı ile İbrahim’in yaptığı anlaşma”nın (Brit Mila) mühürlenmesidir.

Tevrat’ta yer alan nakillerde, Hazreti İbrahim’in 99 yaşında, İlahî Hitap’la karşılaştığı, kendisi, erkek evlatları ve neslinden olanların Allah’a ahitlerinin bir sembolü olarak, sünnet olmasının emredildiği yer alır.

Yahudilerde sünnet olmayan necistir...

Belçika’nın Antwerp kentinin Başhahamı Rav David Moshe Lieberman’ın ifade ettiği gibi Tora’daki Zahor (hatırla) ve Al Tişkah (unutma) öğretisi doğrultusunda Yahudi milletinin yaşadıklarını unutmaması noktasında Sünnet önemli bir uygulama. 

Rav David Moshe Lieberman; Nazilerin, Yahudiliği fiziksel olarak ortadan kaldırmayı ve Yahudilik ruhunu yok etmeyi hedeflediklerini, bu nedenle dini kimliğinden uzaklaşanların (mesela sünnet olmayanların) Nazi ideolojisine hizmet etmiş olacağını vurguluyor. 

Avrupa’da sünnet neden yasak?

2012’de Almanya'da sünnetin sadece bu konuda eğitilmiş kişiler tarafından yapılabileceğini öngören bir yasa kabul edildi. 

Bunu izleyen yıl, Avrupa Konseyi, üyesi 47 ülkeyi sünneti sıkı kurallara bağlamaya çağıran bir kararı kabul etti.

Kararda ülkeler, "Çocuğun çıkarlarını ve tıptaki son gelişmeleri göz önüne almayan yaygın geleneksel yöntemlerden vazgeçilmesi” için önlemler almaya çağrılıyordu.

İsrail, kararın "Avrupa'daki ırkçılık ve nefret eğilimlerini" beslediğini söylemişti.

Sünneti yasaklayan yasa tasarısında "Sünnetin erkek çocuklarının haklarının ihlali olduğu ve Birleşmiş Milletler çocuk hakları sözleşmesine aykırı olduğu"na vurgu var. 

Tasarının gerekçesinde erkek sünneti, çoğu Avrupa ülkesinde hali hazırda yasaklanmış bulunan kadın sünnetine benzetiliyor.

Tasarıda ayrıca, sünnetin anestezisiz uygulandığı, ve çoğunlukla steril olmayan ev ortamlarında, ve tıbbi eğitim görmemiş dini liderler tarafından yapıldığı da kaydediliyor ve bütün bunların enfeksiyon ve bazı durumlarda ölüme varan sonuçları olabileceği belirtiliyor.

Birçok Yahudi ve Müslüman, sünnet konusunun tıpkı dini giysiler ve hayvan kurban etme geleneği gibi anti-semitizm (Yahudi düşmanlığı) veya İslamofobi tarafından araçsallaştırılabileceğinden endişe ediyor.

Belçika Yahudileri ve Müslümanları Katolik yasalara karşı…

Müslümanlar ve Yahudiler pek iyi anlaşamayabiliyor ama Avrupa'da inanç özgürlüklerini kısıtladığını söyledikleri yasalara karşı çıkmak için aynı safta yer alıyorlar.

Daha önce de farklı duyarlıklılarla bir araya gelmişlerdi.

01 Nisan 2016’da Belçika Müslüman Yönetimi’nin Başkanı Salah Echallaoui ve Brüksel Hahamı Albert Guigui, 10 gün önce, kanlı saldırılarda hayatını kaybedenler için çelenk bırakmıştı.

Yine Belçika’nın Charleroi şehrine bağlı Anderlues bölgesinde gece vakti 2 kişinin elbisesini ve başörtüsünü yırttıktan sonra vücuduna kesici aletlerle haç çizdiği 19 yaşındaki Müslüman kıza yapılan alçak saldırı, ülkedeki Müslüman ve Yahudi toplumu tarafından sert şekilde kınanmıştı. 

.

Ömür Çelikdönmez; dikGAZETE.com

Twitter: @oc32oc39

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez

Ömür Çelikdönmez kimdir?

1965 Nazilli / Aydın doğumlu. İlk orta ve liseyi Isparta’da bitirdi. Isparta Gazeteciler Cemiyeti üyesi olarak, çeşitli gazetelerin (Türkiye, Milli Gazete, Antalya Ekspres vs) Isparta muhabirliğini yaptı. 

Isparta’da neşredilen mahalli gazetelerde haber, yazı ve şiirleri yayımlandı. (Gülkent, Demokrat Isparta, Senirkent Postası vs.) 1984-1985’te Erzurum Atatürk Üniversitesinde Felsefe öğrenimi gördü. 

1985-1993 arası İzmir Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünde okudu ve mezun oldu. 

Isparta’da bir siyasi partinin basın müşavirliğini üstlendi ve parti bülteni (Arkadaş) yayınladı. 

Arkadaş FM radyosunun editörlüğünü yürüttü. 

12 Eylül 1994’te Tunceli iline felsefe öğretmeni olarak atandı. Tunceli’de görev yaptığı iki yılda ‘Gökkuşağı’ isimli kültür sanat edebiyat dergisini yayınladı. Ayrıca ‘Dört Mevsim Tunceli’ konulu fotoğraf sergisi açtı. 

Millî Gazete ve Yeni Şafak’ta yazıları yayınlandı. 

Öze Dönüş, İmza, Rind, Paye, Büşra, Palandöken, Avaz, Teos, Açılım, Vizyon, Mor Taka, İktibas, Teneffüs, Cem, Yeşilay, Türk Yurdu, Senirkent Yükseliş, İzmir merkezli Yurtta Uyanış, Zonguldak'ta yayınlanan Zonkişot ve Yörünge gibi dergilerde yazı ve şiirleri neşredildi. 

1991’de İzmir’de yayınlanan Taşra dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. 

Yine İzmir’de yayımlanan Harman ve Açılım dergilerinin yayın kurulunda yer aldı. Ezcümle Dergisinin sanat danışmanlığını ve yayın yönetmenliğini üstlendi.

‘Milli Sinema’ ile ilgili bir makalesi, TÜRSAK 93 Sinema Yıllığı’na alıntılandı. 

İlk şiir kitabı ‘Mavi Düş’, İzmir’de Teos yayınlarından 1995’te çıktı. 1996-2002 arası Zonguldak İli Devrek İlçesinde görev yaptı. 

Devrek Lisesi ve Devrek İmam Hatip Lisesi’nde felsefe grubu derslerine girdi. 

2000 yılında Devrek Tarihi kitabı, Devrek Ticaret ve Sanayi Odası’nca yayımlandı. 

Devrek Tarihi kitabı, lisans, yüksek lisans ve doktora çalışmalarında kaynak gösterildi, atıfta bulunuldu. 

1996-2002 arası Devrek ve Zonguldak’ta yayınlanan Devrek Vizyon, Teneffüs, Devrek Genç Görüş, Eğerci’nin Sesi, Kuvayı Milliyeciler dergilerinde ayrıca Yeni Devrek, Devrek Eksen, Devrek Turizm Gazetesi, Devrek Paragraf ve Devrek Postası gazetelerinde bölge tarihine yönelik araştırmaları yayınlandı.

Zonguldak'ta yayın yapan yerel TV kanalında “ Tarihimize Yolculuk” başlıklı programı hazırladı ve sundu. 

2002’de 18. Uluslararası Baston ve Kültür Festivali Tanıtım Rehberi’ni hazırlayan ekipte yer aldı. 

Sempozyum ve Bienallere katıldı, bildiriler sundu. 

Eğitim iş kolunda faaliyet gösteren Türk Kamusen'e bağlı Türk Eğitim-sen sendikasının ilçe temsilcisiydi. 

Devrek’te görev yaptığı yıllarda bölge kültürüne ve tarihine katkıları nedeniyle Devrek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce ‘Teşekkür’, İlçe Kaymakamı tarafından ‘Takdir’ belgesi ile ödüllendirildi. 

2003 Ocak’ta Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine atandı. 

Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın Basın Müşavirliğini yaptı. 

2011’de Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünde görevlendirildi. 

2009’da ‘Efsane Doktor Sadettin Sarı Murat’ kitabı, yine aynı yıl ‘Baston Tarihi / Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabı yayımlandı. ‘Baston Tarihi Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabın, yasal olmayan şekilde telif ücreti ödenmeden Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ‘Bastonlar’ başlığı ile korsan baskısı yapıldı. haberşanlıurfa, akdenizhaber, haberakdeniz.com.tr, www.ahval.net, haberzonguldak2, haber10, timeturk, fikrikadim, kafkassam, dikGAZETE.com ve MHP Erzurum eski Milletvekili Rıza Müftüoğlu'nun sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu Türk Meclisi internet sitesinde, jeopolitik ve jeostrateji konularında yüzlerce makalesi yayınlandı. 

2013-2018 arası Resmi Gazete’nin basıldığı Başbakanlık Basımevi’nde Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri kadrosuyla çalıştı. 

Isparta ili tarihi ve kültürüne yönelik araştırmalar yapan, ilmi toplantı ve geziler düzenleyen Hamideli Derneği’nin genel sekreterliğini üstlendi.

Halen, dikGAZETE.com haber sitesinde araştırma/analiz yazılarını sürdürmektedir.

.

dikGAZETE.com

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?