Azərbaycan, Irak, Suriye ve Libya'daki krizin cevabı Kırım olamaz!

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez
Azərbaycan, Irak, Suriye ve Libya'daki krizin cevabı Kırım olamaz!
16-07-2020

Türkiye, dış politikada denge eksenli yaklaşımlarından bir türlü vaz geçemiyor. Öyle ki Dışişleri Bürokrasisinin bu tutumu, diplomasisinde gelenekselleşti, ekol oldu. 

Bu klasik hariciye siyasetini özetlemek gerekirse; konjonktürel  anı kollamak, küresel güçleri bir diğeri ile etkisizleştirmek ve    ülkeye yönelik tehlikeyi bertaraf etmek. 

Ancak her zaman işe yaradığı söylenemez. Mesela Osmanlı - Rus savaşlarında uzun yıllar İngiliz Krallığının desteğini hep yanında buldu. 

Sanayi devrimini bir üst boyuta sıçratan petrolün varlığı, İngilizlerin uzakdoğu Asya ve Ortadoğu politikasını değiştirince kurtlar sofrasında yem olduğunu anlaması uzun sürmedi.

Tabi ki İngilizler, Osmanlı Devleti’ni, padişahlarının kara kaşının kara gözünün hatırına Rus Çarlığına karşı korumadı. Hep, “para peşin kırmızı meşin” usulü çalıştılar. 

Örneğin II. Abdülhamit, Kıbrıs’ı, Rus ilerleyişini durdurması için İngilizler’e kiraladı. O gün bugündür Kıbrıs, İngiliz egemenliğinde. 

Kırım, Rus Çarlığına nasıl geçti?

Benzer bir süreç Kırım’da yaşandı. Kırım Han sülalesi Giraylar arasında yaşanan taht mücadelesinde, Rus Çariçesi’nin  desteğini alan Şahin Giray, rakibi Devlet Giray’ı, Osmanlı’nın yarım yamalak varla yok arası yardımlarına rağmen tasfiye edebildi. 

II. Katerina, Şahin Giray'ın destek talebi ile dahil olduğu Kırım taht mücadelesinde son noktayı, 8 Nisan 1783’te Rusya’nın, Kırım, Kuban ve Taman yarımadasını ilhak ettiğini açıklayan bir beyanname ile koydu. 

Kırım Tatarlarının, İmparatorluğun diğer tebaası ile eşit muamele göreceklerini, Rusya’da geçerli olan hak ve imtiyazlardan yararlanacaklarını, mallarının, mülklerinin, camilerinin ve dini inançlarını yerine getirme özgürlüklerinin güven altında olduğunu belirti. 

Osmanlı Devleti, “Küçük Kaynarca” ile bağımsızlık verdiği Kırım’ın, Rusya tarafından işgalini kabullenmemiş, çıkan savaşı ise kaybetmişti. 

Savaş sonunda 9 Ocak 1792’de imzalanan Yaş Antlaşması ile Osmanlı Devleti, Kırım’ın Rus toprağı olduğunu kabul etti. 

Fatih Sultan Mehmet zamanında Osmanlı Devletine bağlanmış olan Kırım Hanlığı kaybedildi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kırım politikası…

Kimine göre, “reddi miras”la kurulan Türkiye Cumhuriyeti, iddianın aksine savaş borçlarını ödediği Osmanlı Devleti'nin,  varisi olduğunu zamanı geldikçe gösterdi.

Örneğin; Kırım konusunda Osmanlı Hariciyesinin İngiltere, Fransa, İtalya ve Avusturya Macaristan İmparatorluğundan destek arayışlarına benzer yöntemler bugün de deneniyor. 

Kırım sorunu uluslararası platformlara taşınıyor.

Özellikle ABD’nin Kırım politikası arkasında mevzi alarak sözde “Kırım Türkleri davası”na sahip çıkılıyormuş gibi yapılıyor. 

 Sebeb? 

Kiev’de işbaşına gelmiş Rusya karşıtı radikal güçlerin, Kırım Tatarları kartını kullanmak sureti ile Türkiye’yi krizin içine çekip, Rusya ile karşı karşıya getirmeye yönelik bir provokasyonda bulunabilme ihtimalini Türkiye, hep göz önünde bulundurdu. 

Bu bağlamda dönemin, Türkiye’nin Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu’nun, Avrupa’yı Ukrayna’daki iç çatışmaları kışkırtmakla suçlaması kesinlikle tesadüf görülemez. 

Demek ki Türkiye, kendisine doğru atılan oltanın farkında ve kendisine “aynalı sazan muamelesi” yapılmasından hiç de hoşnut değil. 

Ukrayna Kherson’da Özerk Kırım Tatar Reyonu…

Kırım Tatarları’nın medyatik ismi Mustafa Cemiloğlu'nun, anti Sovyetik tutumu nedeniyle 2013 sonu, 2014 başı arasındaki Maidan (Meydan) darbesi sırasında darbeci hükümeti desteklediği malum.

Mustafa Cemiloğlu, Ukrayna yönetiminde olmasına rağmen Kırım’ın Rusya'nın etki alanından çıkmasından yanaydı.  Bağımsız Kırım Devleti tercihi, Kırım halklarının tasarrufudur. 

Nitekim, içlerinde Kırım Tatar Türkleri'nin de yer aldığı Kırım  halkı, referandumda kararını vermiş, Rusya Federasyonu’na bağlı bir cumhuriyet yönetimi biçimininde karar kılmıştır. 

Mustafa Cemiloğlu'nun, 1 Ağustos 2015’te Ankara’da başkanlık yaptığı “Dünya Kırım Tatarları Kongresi”ne yaklaşık 200 örgütü temsilen 700’den fazla kişi katıldı. 

Mustafa Cemiloğlu, Kongre sonunda, Kırım’ın geri alınması için bir “Uluslararası Müslüman Tugayı”nın kuruluşunu duyurdu. 

Tugay merkezinin Kırım’ın sürgündeki geçici hükümetinin bulunduğu Kherson’da olmasının kararlaştırıldığını, “Uluslararası Müslüman Tugayı”nın Tataristan ve Çeçenistan (Rusya) Özbekistan, Azerbaycan ve Mesheti (Gürcistan) bölgesinden gelen gönüllülerin katılımıyla oluşturulacağını açıkladı.

Aslında “Kırım Tatar Tugayı”nın kuruluşu, bir yıl öncesine uzanıyor. 2014'te, Kırım’ın sivil ablukası karargâhı, Ukrayna’nın Kherson bölgesinde Noman Çelebicihan adlı yeni Kırım Tatar taburunun kurulacağını açıklamıştı. 

Kırım’ın sivil ablukası Koordinatörü Lenur İslâmov, kurulmakta olan Kırım Tatar tugayının, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’ne bağlı olacağını kaydetmişti. Kırım Taburuna neden Noman Çelebicihan isminin verildiğine gelince? Noman Çelebicihan (1885-1918) Kırım Tatarlarının ünlü lideriydi.

Evet, Mustafa Cemiloğlu ve ekibi, ABD Temsilciler Meclisi’nin onayladığı ve tahsis ettiği 250 milyon dolarlık bir  bütçeyi idare ediyorlar.

Bu bütçe, Rusya’ya karşı savaş finansmanı için oluşturuldu.  

ABD doları ile Kherson'da tabur kuranlar,  özerk bölge ilan edenler CIA desteğini alsalar da bu konuda Ukrayna yönetimini ikna etmiş sayılmazlar.

 Ukrayna güvenlik bürokrasisi ve istihbaratı Mustafa Cemiloğlu ve ekibini yakından takip ediyor.

Bir şeyler ters gidiyor ama ne? 

IŞİD/DAEŞ militanı Genç Tatarları, Ukrayna’ya kim taşıdı? 

Rus karşıtı Ukrayna sağ sektörü, ABD İstihbaratının yol göstermesiyle, Kırımlı genç Tatarları, 2011'den itibaren Suriye’ye DAEŞ/IŞİD ve El Kaide saflarında savaşması için  gönderdi. 

Amaç Kırım’da yaşanabilecek olası Ukrayna-Rus savaşında sözde çatışma deneyimi kazanmış Tatarların kullanılmasıydı. 

Cemiloğlu ve arkadaşları, Suriye’de savaşacak gönüllü toplamada hiç zorlanmadı. Zaten “Cihad, mücahit, şehit, cennet…” gibi dini mefhumlar, işlerini kolaylaştırıyordu. 

Suriye’ye sözde cihat için giden genç Tatarlar, Ukrayna'da ABD destekli, Rusya karşıtı halk hareketi başlar başlamaz, ulusalcı gruplara destek ve meydanda düzeni sağlamak için acilen Kiev’e getirildiler.

Yuliya Timoşenko’nun oluşturduğu bloğa katıldılar ve Kırım’ın Rusya Federasyonu’na bağlanması için düzenlenen referanduma karşı çıktılar. 

“Arı kovanına çomak sokmak… Ayı inine taş atmak!..” ya da Rusları kızdıran açıklamalar yapmak…

Türkiye, Rusya’ya karşı zaman zaman Ukrayna ve Kırım kartıyla blöf yapıyor. Lakin “Poker suratlı Putin”, blöfe “rest” çekeli çok oldu. 

Ukrayna’nın Rusya’ya direnmesi söz konusu olamaz. Ukrayna ordusunun Kırım’ı tek kurşun dahi atmadan Ruslar’a bırakması daha unutulmadı. 

Suriye’de ve Libya'da hatta can Azerbaycan’da, Ruslar’la bilek güreşinin rövanşı Ukrayna ve Kırım olmamalı.

Kırım Türkleri’nin siyasi, kültürel ve iktisadi kazanımlarını tehlikeye atacak çıkışların kime ne faydası olabilir? 

Suriye’de, Libya'da kriz çıkınca Kiev’e adım atan Türk yetkililerinin ilk mesajlarının Kırım üzerinden verilmesi, belki politik olabilir ama etik değil. 

Libya'da savaş duraksadı. 

Türkler’in kurduğu ASELSAN askeri ekipman departmanının bombalanması, ardından Rus Helikopterlerinin düşürülmesi, savaşı yeni bir sürece taşıyor. 

Hafter'i destekleyen Tobruk yönetiminin, Mısır ordusunu Libya'ya askeri müdahaleye daveti hiç de iyi haber değil. 

Yunanlılar, Sırplar gibi Ortodoks olan Ruslar, Ayasofya’nın müze statüsünün kaldırılmasına Yunanlılar kadar tepki vermedi. 

Nedenini düşündünüz mü?

Çünkü, Rus Moskova Patrikliği, İstanbul merkezli Fener Rum Ortodoks Patrikliği ile uzun süredir anlaşmazlık yaşıyor. 

Kiev Ortodoks kilisesinin, Moskova Patrikliği’nden ayrılmasına, Fener Rum Ortodoks Patrikliği’nin destek vermesi, İstanbul ve Moskova’yı karşı karşıya getirmişti. 

Dolayısıyla Ayasofya, cami olmuş, kilise olmuş, müze olmuş Rus Ortodoksları çok da ilgilendirmiyor. 

Türkiye, cepheyi genişleten politikasını gözden geçirmeli mi? 

Irak'ta üstü örtülü savaşın içindeyiz.

Suriye’de kesin sonuç şimdilik ufukta görünmüyor.

Yunanistan burnumuzun dibinde midemizi bulandırıyor. 

Kafkaslar’da bölgesel barışı dinamitleyen gelişmeler var.

Azerbaycan-Ermenistan sınırında çıkan çatışmalarda, Azerbaycan ordusundan biri tümgeneral biri Albay olmak üzere 7 asker şehit oldu.

Evet, Türkiye bir NATO üyesi. Ancak ortalıkta NATO konsepti falan kalmadı. Her NATO üyesi ülke, aklına geleni okuyor. Hatta Türkiye'nin katıldığı müşterek tatbikatlarda, Türkler düşman kategorisinde gösteriliyor. 

Akdeniz'de kiminle savaşacağız?

Tabii ki bir başka NATO üyesi Yunanistan ile. 

Fransa üstümüze çullanmak için fırsat kolluyor.

İngiltere, Kıbrıs meselesinden dolayı bize düşman.   

1917 Bolşevik Devrimi ile Rus Çarlığı’nın geleneksel reflekslerinden vaz geçen Sovyet yönetimi ile Ankara  Hükümeti arasında 1920'de başlayan ilişkilerin milat kabul edildiği fabrika ayarlarına bir an önce dönülmeli. 

“Hazarın Sultanı” Mihriban Aliyeva, neden öldürülmek istendi?

Daha önce yazmıştım. Pandemi sürecinde hiçbir şeyin  eskisi gibi olmayacağı anlaşılıyor.

Bakü’de, Çarlık kalıntısı çıkar kliklerinin 60 milyar dolarlık birikimlerini ve saltanatlarını korumak için Ermenistan ile savaşı dahi kullanabilecekleri kimin aklına gelirdi? 

Bu süreçte Azərbaycan Respublikasının gelecek Prezidenti Hazarın Sultanı Mehriban Arif qızı Əliyeva'ya yönelik suikast girişimlerinde bulunulması ne  demek? 

Avrupa medyasında “öldü” söylentileri çıkan “Hazarın Sultanı” Mehriban Əliyeva, Türk devletinin ve istihbaratının koruması altında ve çok şükür yaşıyor. 

Ancak Azerbaycan, farklı bir sürece gidiyor; adeta boyut değiştiriyor. “Haydarizm” bitmek üzere.

İlham Aliyev’in yönetimi, Azərbaycan Respublikasının gelecek Prezidenti Hazarın Sultanı Mehriban Arif qızı Əliyeva'ya bırakması çok yakın. 

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez

Ömür Çelikdönmez kimdir?

1965 Nazilli / Aydın doğumlu. İlk orta ve liseyi Isparta’da bitirdi. Isparta Gazeteciler Cemiyeti üyesi olarak, çeşitli gazetelerin (Türkiye, Milli Gazete, Antalya Ekspres vs) Isparta muhabirliğini yaptı. 

Isparta’da neşredilen mahalli gazetelerde haber, yazı ve şiirleri yayımlandı. (Gülkent, Demokrat Isparta, Senirkent Postası vs.) 1984-1985’te Erzurum Atatürk Üniversitesinde Felsefe öğrenimi gördü. 

1985-1993 arası İzmir Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünde okudu ve mezun oldu. 

Isparta’da bir siyasi partinin basın müşavirliğini üstlendi ve parti bülteni (Arkadaş) yayınladı. 

Arkadaş FM radyosunun editörlüğünü yürüttü. 

12 Eylül 1994’te Tunceli iline felsefe öğretmeni olarak atandı. Tunceli’de görev yaptığı iki yılda ‘Gökkuşağı’ isimli kültür sanat edebiyat dergisini yayınladı. Ayrıca ‘Dört Mevsim Tunceli’ konulu fotoğraf sergisi açtı. 

Millî Gazete ve Yeni Şafak’ta yazıları yayınlandı. 

Öze Dönüş, İmza, Rind, Paye, Büşra, Palandöken, Avaz, Teos, Açılım, Vizyon, Mor Taka, İktibas, Teneffüs, Cem, Yeşilay, Türk Yurdu, Senirkent Yükseliş, İzmir merkezli Yurtta Uyanış, Zonguldak'ta yayınlanan Zonkişot ve Yörünge gibi dergilerde yazı ve şiirleri neşredildi. 

1991’de İzmir’de yayınlanan Taşra dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. 

Yine İzmir’de yayımlanan Harman ve Açılım dergilerinin yayın kurulunda yer aldı. Ezcümle Dergisinin sanat danışmanlığını ve yayın yönetmenliğini üstlendi.

‘Milli Sinema’ ile ilgili bir makalesi, TÜRSAK 93 Sinema Yıllığı’na alıntılandı. 

İlk şiir kitabı ‘Mavi Düş’, İzmir’de Teos yayınlarından 1995’te çıktı. 1996-2002 arası Zonguldak İli Devrek İlçesinde görev yaptı. 

Devrek Lisesi ve Devrek İmam Hatip Lisesi’nde felsefe grubu derslerine girdi. 

2000 yılında Devrek Tarihi kitabı, Devrek Ticaret ve Sanayi Odası’nca yayımlandı. 

Devrek Tarihi kitabı, lisans, yüksek lisans ve doktora çalışmalarında kaynak gösterildi, atıfta bulunuldu. 

1996-2002 arası Devrek ve Zonguldak’ta yayınlanan Devrek Vizyon, Teneffüs, Devrek Genç Görüş, Eğerci’nin Sesi, Kuvayı Milliyeciler dergilerinde ayrıca Yeni Devrek, Devrek Eksen, Devrek Turizm Gazetesi, Devrek Paragraf ve Devrek Postası gazetelerinde bölge tarihine yönelik araştırmaları yayınlandı.

Zonguldak'ta yayın yapan yerel TV kanalında “ Tarihimize Yolculuk” başlıklı programı hazırladı ve sundu. 

2002’de 18. Uluslararası Baston ve Kültür Festivali Tanıtım Rehberi’ni hazırlayan ekipte yer aldı. 

Sempozyum ve Bienallere katıldı, bildiriler sundu. 

Eğitim iş kolunda faaliyet gösteren Türk Kamusen'e bağlı Türk Eğitim-sen sendikasının ilçe temsilcisiydi. 

Devrek’te görev yaptığı yıllarda bölge kültürüne ve tarihine katkıları nedeniyle Devrek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce ‘Teşekkür’, İlçe Kaymakamı tarafından ‘Takdir’ belgesi ile ödüllendirildi. 

2003 Ocak’ta Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine atandı. 

Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın Basın Müşavirliğini yaptı. 

2011’de Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünde görevlendirildi. 

2009’da ‘Efsane Doktor Sadettin Sarı Murat’ kitabı, yine aynı yıl ‘Baston Tarihi / Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabı yayımlandı. ‘Baston Tarihi Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabın, yasal olmayan şekilde telif ücreti ödenmeden Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ‘Bastonlar’ başlığı ile korsan baskısı yapıldı. haberşanlıurfa, akdenizhaber, haberakdeniz.com.tr, www.ahval.net, haberzonguldak2, haber10, timeturk, fikrikadim, kafkassam, dikGAZETE.com ve MHP Erzurum eski Milletvekili Rıza Müftüoğlu'nun sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu Türk Meclisi internet sitesinde, jeopolitik ve jeostrateji konularında yüzlerce makalesi yayınlandı. 

2013-2018 arası Resmi Gazete’nin basıldığı Başbakanlık Basımevi’nde Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri kadrosuyla çalıştı. 

Isparta ili tarihi ve kültürüne yönelik araştırmalar yapan, ilmi toplantı ve geziler düzenleyen Hamideli Derneği’nin genel sekreterliğini üstlendi.

Halen, dikGAZETE.com haber sitesinde araştırma/analiz yazılarını sürdürmektedir.

.

dikGAZETE.com

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Ersagun 4 yıl önce
Mustafa Cemiloğlu'na karşı bir önyargınız var gibi.
behlül 4 yıl önce
Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin
Gaspirali 4 yıl önce
Kırım Türklüğü tam bağımsızlık istiyor
masum 4 yıl önce
Sihalar uçmuyormu?