AK Parti’ye itibar suikastini yapanlar uzakta değil içinde!

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez
AK Parti’ye itibar suikastini yapanlar uzakta değil içinde!
31-03-2021

Kimse kusura bakmasın, dost acı söyler. 

Ebû Müslim Horasânî (Ebû Müslim Abdurrahman bin Müslim El-Horasanî) kimdir, bilirsiniz. Abbasileri Hilafete taşıyan ama Abbasiler tarafından öldürülen bir Türk lider. 

Daima hakkı savunan, haksızlığa ve zulme karşı çıkan bir kişi olarak gösterilen Ebû Müslim Horasânî; İran, Özbekistan, Türkmenistan ve Dağıstan’da olduğu gibiAnadolu Türk halkı arasında da kutsal kahramanlardan biri kabul edilir. 

Ona ait olduğu söylenen bir kelamı kibarı; zaman zaman iktidarla ters düşenler, duvarlarına asarak, sözde ikaz ve ihtarda bulunurlar. Kendi durumlarına referans gösterirler.

Ebû Müslim Horasânî der ki;

Onlar, şerrinden emin oldukları için, dostlarını kendilerinden uzak tuttular. 

Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de; düşmanlarını yakın tuttular.

Yakın tuttukları düşmanları dost olmadı. Ama uzak tuttukları dostları düşman oldu. 

Herkes düşman safında toplanınca yıkılmaları mukadder oldu.”

Seyyid Kutup, kendisine mürşid kabul ettiği Müslüman Kardeşler Teşkilatının kurucu önderi Hasan El Benna’nın; İngiliz sömürge bakanlığının talimatı ile öldürülmesinin ardından kaleme aldığı şehadet yazısında; Ağzımızdan çıkan sözler, mumdan yapılmış gelinler gibi olur. Biz onun uğrunda öldüğümüz zaman o, canlanır ve hayata kavuşur.ifadesiyle Hz. Ömer’e nisbet edilen “İnandığı gibi yaşamayanlar, yaşadıkları gibi inanmaya başlar sözüne adeta şerh düşer.

Bir partinin tüzüğünde yer alan temel amaçlarından ADALET ortadan kalkınca ne olur? 

Siyasi partilerin tüzük ve programları da Seyyid Kutub merhumun ifade ettiği, mumdan yapılmış gelinler gibidir. Parti yöneticileri bu tüzük ve programa sadık kaldıklarında, uyguladıklarında canlanır ve hayata kavuşur.

O nedenle bol keseden yeni anayasa vaadi kimin derdine şifa?  Bu saatten sonra ağzı ile kuş tutsalar kimi inandırabilirler? 

Milli Görüş’ün efsane lideri merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın dediği gibi “Tuzlu göle düşen tuz olur. 

İktidar partisi nereye düştü acaba?  

İnançlı, dürüst olan kim varsa boşuna kendini kandırmasın. 

Bu saatten sonra Yahudi tüccarın duvarına astığı besmele levhası hükmündedirler. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mazisi, günümüzde yaşanılanları kaldırmaz!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhafazakâr geçmişi, İmam Hatip tedrisatı, Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) öğrenci kollarında aktif görevi, Kasımpaşalı ve Akıncılardan olduğu biliniyor. 

1976'da 22 yaşındayken MSP Beyoğlu Gençlik Kolu Başkanlığı ve aynı yıl MSP İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığı, velhasıl Milli Görüş saflarındaki gayretleri, biyografisini okuyanların malûmudur.  

1994 Belediye Başkanlığı Seçimlerinde aday olduğunda Erkin Koray’ın ‘Fesuphanallah’ şarkısından uyarlanan “Tamam İnşallah seçim müziği ile meydanlardan bir rüzgar gibi geçti ve o rüzgar Recep Tayyip Erdoğan’ı, önce İstanbul Belediye Başkanlığına sonra Başbakanlığa ve Cumhurbaşkanlığına taşıdı. 

12 Aralık 1997'de Siirt'te vatandaşlara hitap ederken okuduğu Ziya Gökalp'e ait bir şiir nedeniyle yargılandı ve hapis cezasına mahkûm edildi. 

1912 yılında Ziya Gökalp tarafından yazılan “Asker Duası” isimli şiirdeki; “Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker, bu ilahi ordu dinimi bekler, Allahu Ekber, Allahu Ekber” dizelerinden dolayı aldığı ceza nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine de son verilen Erdoğan, Pınarhisar'da 4 ay cezaevinde kaldı. 

Pınarhisar Cezaevi'nden 24 Temmuz 1999'da tahliye olan Erdoğan, siyasi çalışmalarına devam ederek, 14 Ağustos 2001'de Adalet ve Kalkınma Partisi'ni kurarken, Kurucular Kurulu tarafından AK Parti'nin Kurucu Genel Başkanı seçildi.

O şimdi Cumhurbaşkanı… Tüm bunları neden  hatırlattım?

Hamza Kürşat Ayvatoğlu vakasından sonra AK Parti’de ‘danışmanlar’ın ultra lüks araçları ve gayri meşru yaşamları tartışılıyor. Belli ki kamuoyuna yansıyanlar buz dağının görünen kısmı.

Mesela AK Parti Adıyaman eski Milletvekili Salih Fırat’ın danışmanı olduğu iddia edilen Efe Gazi Subaşı'nın sosyal medya hesabından paylaştığı lüks araçların değeri, milyonlarca lira imiş. 

Bunlar, “anya - manya - kumpanya” yapıp, Mısır, Irak, Suriye, Tanzanya ve Mersin'de şirketleri olan Imad Kachkoul'u, Türkiye'de filmlere konu olacak şekilde dolandırmışlar. 

Imad Kachkoul 30 Haziran 2020'de suç duyurusunda bulunmuş. Şikayet dilekçesinde Kachkoul, AK Parti Adıyaman eski milletvekili Salih Fırat, Sayit Subaşı (Fırat'ın kayınbiraderi), Efe Subaşı (Sayit Subaşı'nın oğlu) ve Y. Bulut Danışmanlık şirketinden söz etmiş. Lakin avucunu yalamış, uma uma dönmüş sarı muma!..

Gazeteci Milletvekili Ahmet Şık, sosyal medyada AK Parti Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın kuzeni ve aynı zamanda danışmanı Ömer Faruk Işık’a ait olduğunu öne sürdüğü araba bagajında balyalar halinde para görüntülerini yayınladı. 

Bagajdaki paraların hikayesi de ilginç. Adıyaman'dan başlayan ve Gaziantep'te bir hazine arazisinin 'sözde satışıyla' o dönemin döviz kuru üzerinden toplamda 33 milyon 534 bin 270 TL tutarındaki meblağ, adrese teslim ihale gerçekleşmeyince rüşveti veren tarafından sosyal medyada paylaşılmış. 

Selvi boylu al yazmalı gazetecilik böyle olur!..

Son günlerde iktidar partisinin bazı mensupları ve parti çalışanlarının, yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırma, kara para aklama, uyuşturucu ticareti ve kullanma görüntüleri, sanal medyaya gökten sağnak sağnak yağan yağmur gibi düşüyor.  

Havuz medyasının yeni işi, bin dereden su getirerek Mecelle’deki; "Sui misal emsal olmaz" yani kötü örnek örnek olarak alınmamalı düsturunu manşetlere çekmek.  

Bunlardan biri de Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi. Gazeteciliği kendinden menkul Selvi, otomobilde uyuşturucu kullanma görüntüleri ortaya çıkan AK Parti Genel Merkez eski personeli Hamza Kürşat Ayvatoğlu için yarım yamalak ifadelerle “Çürümüşlüğün, kokuşmuşluğun, pisliğin dibinin dibi" demiş.

Bu ne; biliyor musunuz? 

Kurumsal çürümüşlük, kokuşmuşluk pudracı Hamza'nın sırtına yükleniyor.

Yani pudracı, günah keçisi ilan ediliyor. Yani kokaini,pudra şekeri” niyetine pazarlayan, koklayan, burun dahil tüm deliklerine çeken, suçu mahkeme kararı ve savcılık tutanağı ile sabit, AK Parti personeli, acaba o camiada daha başka kimlere servis yapıyordu?

Hangi vekilin, hangi bürokratın kızını, oğlunu uyuşturucu bağımlısı yapmıştır acaba? 

Selvi, "AK Parti 'Biz yeni Ömerler’i ararken, Kürşat Ayvatoğlu’nu nereden bulduk?' diye özeleştiri yapacak"  diyerek de akıl vermekten geri kalmamış.

Ben, parti yönetiminin medyaya yansımış böyle bir irade beyanını hatırlamıyorum. Bana kalırsa Abdulkadir Selvi’nin uydurması. 

Eğer öyle olsa Parti’nin en yetkili kişisi çıkar aslanlar gibi özleştirişini yapar, müptezel sorumluları partiden atardı. 

Bunca yıldır Ankara’dayım, AK Parti’nin kapısından içeri adım atmadım.  

Gitmeye kalksanız; “kime geldin? Niye geldin? Ne yapacaksın? Ne istiyorsunuz? Parti üyeliğin var mı? Referansın kim?” diye mevtayı dahi kabrinden kaldıracak türden ahiret suallerine muhatap olursunuz.

Yani sıradan bir vatandaşın, AK Parti Genel Merkezi’nde ne sıfatla olursun çalışması, sanıldığı gibi öyle pek kolay değil. 

Bu  pudracı kerataların ellerini kollarını sallaya sallaya parti genel merkezinde cirit atmaları, neredeyse imkân dışı. 

Kendilerini genel merkeze sızdırmaları için hangi genel başkan yardımcısına, hangi vekile ne tür bir rüşvet verdiler? 

Kimlerle hangi mekanlarda ABD **** endüstrisini kıskandıracak türden ilişkiler yaşandı?

Olayı küçümseyerek, haber değerini düşük göstermekten kalmayan Selvi, aklama - paklama servis elamanı olarak görevini tam layıkıyla yaptı, hatta olayın üstünü örtmek için bakın neler yumurtladı? 

Ancak bu olay olduğunda AK Parti ne yaptı? Derhal bu şahsın ilişiğini kesti. Bu kişinin en ağır cezaya çarptırılması için gereken ne varsa yaptı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Pudra şekeri çektim” diye kendini kurtarmaya çalışan Kürşat Ayvatoğlu’nun, “dönem dönem kokain kullandığı, arkadaşlarına satın alıp temin ettiği yönünde bulgulara eriştiklerini” söyledi. Yani sıfır koruma. Tam aksine en ağır cezaya çarptırılması gerektiğini söyledi.”

Sonuç: “Hz Ömer” ararken “pudracı Hamza” ile yetinmek.  

Âsım’ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek / İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek…

Adalete ve devlet adamlığının manevi sorumluluğuna vurgu yapmak isteyen siyasilerin sıklıkla konuşmalarını süsledikleri “Kenâr-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu / Gelir de adl-i İlâhî sorar Ömer'den onu!”  sözü Mehmet Akif Ersoy’un, Safahat’ındaki “Koca Karı ile Ömer şiirinden bir alıntıdır.

İslam Tarihçileri, kitaplarını kıssalarla bezerlerdi. Bunlardan biri de Hz. Ömer’in Nuşirevan’ın adaletini dile getirdiği ve yaşadığı bir olaydır.  

Olay, Amr Bin As, Mısır valisi iken, şehrin en görünen yerine çok büyük bir cami yaptırmak istemesiyle başlar. Ancak inşaat sırasında caminin köşelerinden biri, Yahudi vatandaşın arazisine taşar. Ne kadar para teklif ederse etsin Yahudi, arazisini satmaya razı olmaz.

Bunun üzerine Amr Bin As, “Arazinin hakkı budur” diyerek arazinin ortalama değerinin 2 katı miktarı verir. Yahudi’nin rıza göstermemesine rağmen araziye el koyar. 

Yahudi; “Seni Halifeye şikayet edeceğim” diyerek Mısır’dan ayrılır, Mekke’ye gider. Halife’yi sora sora bulmaya çalışır. Bir ağacın dibinde başının altına kerpiç koymuş uyuyan bir adam görür, uyandırıp ona sorar “Halife kimdir?” 

Benim” der Hz. Ömer.

Yahudi önce inanamaz, etraftan geçen insanlar konuştuğu şahsa, “Selam sana ey Halife…” diye seslenince aklı başına gelir. Amr Bin As ile yaşadığı sorunu Halife’ye anlatır. 

Ömer de orada bulduğu bir kemik parçası üzerine, “Nuşirevan bizden daha mı adildi?” diye yazar ve adama verir, “Bunu valiye göster, o gereğini yapar” der.

Yahudi, yazılan şeyden bir şey anlamaz “Bu halife benimle kafa buluyor” diye düşünür. Mısır’a geri döner. Belki işe yarar umuduyla bu kemik parçasını Amr Bin As’a gösterince, Amr Bin As’ta şafak atar.

Amr Bin As, pür telaş içinde hemen üzerine cami yapılan arsasının kendisine geri verileceği söyler. Olayı anlamakta zorlanan Yahudi, Amr Bin As’a kemikteki yazının hikmetini sorar.

Amr Bin As derinden bir nefes alır, gözleri uzaklara dalar ve anlatmaya başlar: 

İslamiyet’ten önce Ömerle  ben;  İran’ın başkentine develerimizi satmaya gitmiştik. Gece bir handa konaklamaya karar verdik. Hancı paranızı ve develerinizi ücret karşılığı bana emanet edin, yoksa çalınabilir dedi.

Biz fakir tüccarlar olduğumuz için buna yanaşmadık. Develerimizi hana bağladık, altın keselerini de yastıklarımızın altına koyarak uykuya daldık. Sabah uyandığımızda develer de, altınlar da yoktu.

Bu durumu Hancı’ya sorunca: "Ben sizi uyarmıştım" dedi, Mahallenin güvenlik sorumlusuna bizi gönderdi, o da "Hancı’ya emanet etseydiniz, beni ilgilendirmez" dedi başından savdı. Bunun üzerine adaletiyle nam salmış Nuşirevan’ın huzuruna çıkmaya karar verdik ve durumu Nuşirevan’a anlattık.

Nuşirevan, “-Peki develeriniz ve altın keseleriniz güvende değilken, niye uyuyordunuz” diye sordu? 

Ömer, “Biz sizi ve idarecilerinizi uyumuyor biliyorduk, onun için rahat rahat uyuduk” der. 

Ömer’in bu cevabının Nuşirevan’ı kızdıracağını ve kellerini vurduracağını düşündüğünü söyler. Ama ne olduysa korktukları başlarına gelmez.

Rivayet bu ya, Nuşirevan bu cevabı çok beğenir. “Hey çölün çocukları doğru söylüyorsunuz, halkımın huzuru için benim her zaman uyanık olmam gerekir” der. 

Çölün çocuklarından yani Ömer ile Amr Bin As’tan olayı araştıracağını, bu süre içinde sarayında onları misafir edeceğini belirtir. Bir hafta sonra Nuşirevan, bu ikiliyi huzuruna çağırır. Develerinin bulunduğunu söyler. Altın keseleri eksiksiz kendilerine teslim edilir. 

Nuşirevan’a teşekkür ederek, çok adil olduğunu söyleyerek, “işimiz halloldu artık müsaadenizle gidebiliriz” dediklerinde Nuşirevan; “Biriniz Doğu, biriniz Güney kapısından çıkın, asıl o zaman daha adil olduğumu göreceksiniz” cevabını verir.

Ömer, kendi çıktığı kapıda Nuşirevan’ın oğlunun asılı olduğunu gördü. Sebebini sorunca, hırsızlarla işbirliği yaptığını öğrendiği için, Nuşirevan kendi oğlunu da astırmıştı.

Amr Bin As da Doğu kapısından çıkarken, o kapıda birinin asılı olduğunu gördü. Bu adam, kaldıkları yerin güvenliğinden sorumlu kişiydi, hırsızlık olayında kusurlu olduğu için asılmıştı. 

Kıssadan hisse.

Kripto FETÖ’cüler intikam mı alıyor?

Türk halkı, Türk Milleti ve dahi İslam ümmeti herhalde şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan, önce Nuşirevan adaleti sonra yine Hz. Ömer adaleti bekliyor. Tercih onun. 

Ne tür konularda danışmanlık yaptığı ve uzmanlık alanı malum olan pudracı Hamza'nın, hizmet verdiği milletvekili, çıkıp ne dedi; “bu kokocu, pudracı benim değil, AK Parti Genel merkezinin büro elamanı” dedi. Türkçesi; “ben masumum, genel merkez suçlu!”.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu itibar suikastını partisine yapanlarla yola devam edecek mi? Yoksa bunlarla iltisaklı kim varsa parti kapısının önüne koyacak mı? 

Sahi bunlar, sakın Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan intikam almak isteyen kripto FETÖ’cü olmasın? 

Türk kamuoyu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavrı üzerinden pozisyon alacak gibime geliyor. Çünkü; "Biz sizi ve idarecilerinizi uyumuyor biliyorduk, onun için rahat rahat uyuduk” diyecek.

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete

Seçilmiş Kaynakça

https://www.tccb.gov.tr/receptayyiperdogan/biyografi/

https://tr-tr.facebook.com/haberci.ozel.haber/posts/846376545397942/

https://www.haberler.com/msp-genclik-kolu-baskanligi-ndan-cumhurbaskanligina-6363903-haberi/

https://www.sozcu.com.tr/2014/yazarlar/soner-yalcin/o-fotografin-gercek-hikayesi-515331/

https://www.habererk.com/gundem/tayyip-erdogan-ulku-ocaginda-niye-sorgulandi-h25829.html

https://www.dr.com.tr/Kitap/Akincilar-ve-AK-Genclikten-AKPye/Turhan-Feyizoglu/Arastirma-Tarih/Politika-Arastirma/Turkiye-Politika-/urunno=0000000646899

https://www.yeniakit.com.tr/haber/recep-tayyip-erdogan-kac-yasinda-cumhurbaskani-erdogan-ne-zaman-dogdu-1515236.html

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/kucaklayici-kadro-kucaklayici-siyaset-41775037

https://tr.sputniknews.com/turkiye/202103301044147554-selvi-ak-parti-biz-yeni-omerleri-ararken-kursat-ayvatoglunu-nereden-bulduk-diye-ozelestiri-yapacak

https://kronos34.news/tr/yine-bir-danisman-vakasi-efe-gazi-subasi-milyonluk-aracla-akp-kapisinda/

https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/ankarayi-karistiran-vip-dolandiricilik-5912976/

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/is-insani-akpli-eski-vekil-tarafindan-dolandirildim-1749680

https://indigodergisi.com/2021/03/balyalar-halinde-paralar/

https://www.gazeteduvar.com.tr/para-balyalari-videosu-paylasan-ahmet-siktan-danismanlar-cetesi-iddiasi-haber-1517500

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez

Ömür Çelikdönmez kimdir?

1965 Nazilli / Aydın doğumlu. İlk orta ve liseyi Isparta’da bitirdi. Isparta Gazeteciler Cemiyeti üyesi olarak, çeşitli gazetelerin (Türkiye, Milli Gazete, Antalya Ekspres vs) Isparta muhabirliğini yaptı. 

Isparta’da neşredilen mahalli gazetelerde haber, yazı ve şiirleri yayımlandı. (Gülkent, Demokrat Isparta, Senirkent Postası vs.) 1984-1985’te Erzurum Atatürk Üniversitesinde Felsefe öğrenimi gördü. 

1985-1993 arası İzmir Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünde okudu ve mezun oldu. 

Isparta’da bir siyasi partinin basın müşavirliğini üstlendi ve parti bülteni (Arkadaş) yayınladı. 

Arkadaş FM radyosunun editörlüğünü yürüttü. 

12 Eylül 1994’te Tunceli iline felsefe öğretmeni olarak atandı. Tunceli’de görev yaptığı iki yılda ‘Gökkuşağı’ isimli kültür sanat edebiyat dergisini yayınladı. Ayrıca ‘Dört Mevsim Tunceli’ konulu fotoğraf sergisi açtı. 

Millî Gazete ve Yeni Şafak’ta yazıları yayınlandı. 

Öze Dönüş, İmza, Rind, Paye, Büşra, Palandöken, Avaz, Teos, Açılım, Vizyon, Mor Taka, İktibas, Teneffüs, Cem, Yeşilay, Türk Yurdu, Senirkent Yükseliş, İzmir merkezli Yurtta Uyanış, Zonguldak'ta yayınlanan Zonkişot ve Yörünge gibi dergilerde yazı ve şiirleri neşredildi. 

1991’de İzmir’de yayınlanan Taşra dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. 

Yine İzmir’de yayımlanan Harman ve Açılım dergilerinin yayın kurulunda yer aldı. Ezcümle Dergisinin sanat danışmanlığını ve yayın yönetmenliğini üstlendi.

‘Milli Sinema’ ile ilgili bir makalesi, TÜRSAK 93 Sinema Yıllığı’na alıntılandı. 

İlk şiir kitabı ‘Mavi Düş’, İzmir’de Teos yayınlarından 1995’te çıktı. 1996-2002 arası Zonguldak İli Devrek İlçesinde görev yaptı. 

Devrek Lisesi ve Devrek İmam Hatip Lisesi’nde felsefe grubu derslerine girdi. 

2000 yılında Devrek Tarihi kitabı, Devrek Ticaret ve Sanayi Odası’nca yayımlandı. 

Devrek Tarihi kitabı, lisans, yüksek lisans ve doktora çalışmalarında kaynak gösterildi, atıfta bulunuldu. 

1996-2002 arası Devrek ve Zonguldak’ta yayınlanan Devrek Vizyon, Teneffüs, Devrek Genç Görüş, Eğerci’nin Sesi, Kuvayı Milliyeciler dergilerinde ayrıca Yeni Devrek, Devrek Eksen, Devrek Turizm Gazetesi, Devrek Paragraf ve Devrek Postası gazetelerinde bölge tarihine yönelik araştırmaları yayınlandı.

Zonguldak'ta yayın yapan yerel TV kanalında “ Tarihimize Yolculuk” başlıklı programı hazırladı ve sundu. 

2002’de 18. Uluslararası Baston ve Kültür Festivali Tanıtım Rehberi’ni hazırlayan ekipte yer aldı. 

Sempozyum ve Bienallere katıldı, bildiriler sundu. 

Eğitim iş kolunda faaliyet gösteren Türk Kamusen'e bağlı Türk Eğitim-sen sendikasının ilçe temsilcisiydi. 

Devrek’te görev yaptığı yıllarda bölge kültürüne ve tarihine katkıları nedeniyle Devrek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce ‘Teşekkür’, İlçe Kaymakamı tarafından ‘Takdir’ belgesi ile ödüllendirildi. 

2003 Ocak’ta Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine atandı. 

Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın Basın Müşavirliğini yaptı. 

2011’de Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünde görevlendirildi. 

2009’da ‘Efsane Doktor Sadettin Sarı Murat’ kitabı, yine aynı yıl ‘Baston Tarihi / Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabı yayımlandı. ‘Baston Tarihi Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabın, yasal olmayan şekilde telif ücreti ödenmeden Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ‘Bastonlar’ başlığı ile korsan baskısı yapıldı. haberşanlıurfa, akdenizhaber, haberakdeniz.com.tr, www.ahval.net, haberzonguldak2, haber10, timeturk, fikrikadim, kafkassam, dikGAZETE.com ve MHP Erzurum eski Milletvekili Rıza Müftüoğlu'nun sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu Türk Meclisi internet sitesinde, jeopolitik ve jeostrateji konularında yüzlerce makalesi yayınlandı. 

2013-2018 arası Resmi Gazete’nin basıldığı Başbakanlık Basımevi’nde Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri kadrosuyla çalıştı. 

Isparta ili tarihi ve kültürüne yönelik araştırmalar yapan, ilmi toplantı ve geziler düzenleyen Hamideli Derneği’nin genel sekreterliğini üstlendi.

Halen, dikGAZETE.com haber sitesinde araştırma/analiz yazılarını sürdürmektedir.

.

dikGAZETE.com

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Ekrem 4 yıl önce
Hatasız kul, eksiksiz insan, yanlışsız parti var mı dünyada?
halit kocaoğlu 4 yıl önce
amr bin as hata yaparsa erdoğan ne yapsın
Ömer soyucak 4 yıl önce
Sayın yazarımzı dikkate alıp almamak konuda bahsi geçen çevreden mesul olanları cumhuriyet savcı kıvamında teyakkuza geçirmeli bu bilgiler aktarımlar çok değerlidir. Yazarımızın kalemine sağlık
Funda Çelikdönmez 4 yıl önce
Harika bir yazı kalemine sağlık.Nurevşanın adaletini milletçe bekliyoruz
Akgenç 4 yıl önce
Hamza6 kardeşimiz için tövbe kapısı açık Bakara Suresi, 157. ayet: Rablerinden bağışlanma (salat) ve rahmet bunların üzerinedir ve hidayete erenler de bunlardır.
yürü git 4 yıl önce
AK Parti kılçıksız balık gibidir sütten çıkmış ak kaşık gibidir kimse bok atmasın kıskananlar çatlasın birader