AK Parti’nin 23. yılında dış politika

Mehmet Yıldırım
Mehmet Yıldırım
AK Parti’nin 23. yılında dış politika
17-08-2024

AK Parti’nin 23. yılında dış politika

Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğindeki "Erdemliler Hareketi" tarafından 2001 yılında kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi, siyaset sahnesinde 23 yılı geride bıraktı.

AK Parti’nin dış politika anlayışı ve tatbikatında neler olup bitiyor; biraz bakalım. Kıymetli okuyucu; aslında herkesin bildiği, duyduğu ve gördüğü konular.

AK Parti iktidara geldiğinde bölgesel ve küresel sorunlarla yüzleşti. Türkiye içe kapanık bir dış politika anlayışını geliştirmiş; küresel ve bölgesel sorunlara uzak durdu.

Jeopolitik konumu itibari ile Türkiye hem göz önünde bulunduruluyor hem de hareket kabiliyeti kısıtlanıyordu. Milli kıpırdanmalar askeri darbeler ile bastırılıyordu.

Türkiye eksenine oturamamış; özgül ağırlığını taşıyamayacak vaziyette idi.

AK Parti'nin dış politika anlayışı, iktidara geldiği 2002 yılından bu yana çeşitli değişimler gösterse de süreklilik unsurlarını barındırmaktadır. Bu anlayış hem iç hem de dış dinamiklerin etkisi altında şekillenmiş ve aşamalı olarak yenilenmiştir. Bu durum Türkiye'nin uluslararası stratejilerini şekillendirmeye devam etmektedir.

AK Parti öncelikler aktif hatta proaktif bir politika gütmektedir. Uluslararası sorunlara el atmakta ve sonuca ulaşmak için çaba göstermekte. AK Parti, dış politikada vesayet unsurlarına karşı koyma stratejileri geliştirerek, ulusal bağımsızlık ve egemenlik vurgusunu ön plana çıkarmıştır.

Türkiye'nin uluslararası alanda iş birliğine yönelik çabaları, özellikle çok taraflılık ve ortak çıkarlar kapsamında sürdürülmüştür. Bu durum, AK Parti'nin dış politikasının süreklilik gösteren bir özelliğidir.

Türkiye her ne kadar NATO üyesi olsa da çok boyutlu ve kapsamlı ilişkiler geliştirmiştir. Ticaretinin arttırılması için çok boyutlu bağlantılar geliştirmesi doğal karşılanmalı.

AK Parti; Amerika ve İngiltere’de örnekleri görülen Sivil ve Akademik Stratejik Düşünce Kuruluşları (Thing Tank) ile iş birliğine giderek politika üretti.

AK Parti dış politika argümanları içerisinde Yumuşak Güç Unsurlarını ve Kamu Diplomasisini kullanmaktadır. AK Parti, yumuşak güç unsurlarını kullanarak, uluslararası alanda daha etkin bir rol oynamayı hedeflemiştir. TİKA, YTB ve Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumlar, Türkiye'nin kültürel ve insani yardımlarını artırarak, dış politikada daha geniş bir etki alanı oluşturmuştur.

Uluslararası kurumlarda ilgili bakanlıkların temsilcileri en üst seviyede yer alarak; küresel meselelerin çözümünde rol oynamakta. Böylelikle Türkiye’nin kamu hafızası ve dış olaylara müdahale kapasitesi güçlenmekte.

AK Parti, Batılı devletlerle olan ilişkilerinde hiyerarşik yapıyı terk ederek, eşitlikçi bir ilişki biçimi benimsemiştir. Bu durum, Türkiye'nin uluslararası sistemdeki konumunu güçlendirmiş ve vesayet unsurlarına karşı bir duruş sergilemiştir.

Dış politika kararlarında pragmatizmi benimseyen AK Parti, değişen uluslararası dinamiklere hızla adapte olmuştur. Bu esneklik, Türkiye'nin ulusal çıkarlarını koruma amacıyla, farklı ülkelerle ilişkilerini geliştirmesine olanak tanımıştır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Dünya beşten büyüktür” söylemi, Türkiye'nin uluslararası sistemdeki rolünü sorgulayan ve daha bağımsız bir aktör olma arzusunu ortaya koyan bir yaklaşım olarak öne çıkmıştır. Bu söylem, Türkiye'nin küresel meselelerde daha aktif bir rol almasını teşvik etmiştir.

AK Parti, dış politikada milliyetçi bir duruş sergileyerek, ulusal çıkarları öncelikli hale getirmiştir. Bu yaklaşım, Türkiye'nin kendi güvenlik ve ekonomik çıkarlarını koruma amacını gütmektedir.

AK Parti, dış politikada vesayet unsurlarına karşı koyarken, bağımsızlık ve ulusal çıkarlar üzerine kurulu bir strateji benimsemiştir.

Yumuşak güç kullanımı, eşitlikçi ilişkiler geliştirme, pragmatik ve popülist yaklaşımlar, Türkiye'nin uluslararası arenada daha etkili bir aktör olmasını sağlamıştır. Bu stratejiler, AK Parti'nin dış politika anlayışının temel taşlarını oluşturmakta ve Türkiye'nin uluslararası konumunu güçlendirmektedir.

AK Parti’nin Doğu Türkistan meselesine yeterince sahip çıkmadığı söylense de çeşitli platformlarda Cumhurbaşkanı Erdoğan; Uygur Halkının sorunlarını dile getirmiştir.

AK Parti, Doğu Türkistan meselesinde pragmatizmi benimseyerek, uluslararası ilişkilerde bir denge sağlamaya çalışmıştır. Hem Batı ile olan ilişkilerini korumak hem de Çin ile iş birliğini sürdürmek amacıyla, eleştirilerini sınırlı tutmuş ve daha diplomatik bir dil kullanmıştır.

AK Parti'nin pragmatik Doğu Türkistan politikası, Türkiye'nin bölgesel güvenliğini korumaya yönelik bir adım olarak değerlendirilmiştir. Çin ile iyi ilişkiler geliştirmek, Türkiye'nin güvenlik endişelerini azaltmıştır.

Türkiye'nin dış politikasında çeşitlilik önem kazanmıştır. Afrika kıtasına yönelik politikalar ile alt stratejik sistemlere yoğunlaşma, Asya'ya yönelen girişimler bu yetenek ile değerlendirilebilir. Böylece Türkiye'nin dış politika araçları çeşitlenmiş ve küresel bir karakter kazanmıştır.

AK Parti dönemiyle birlikte, Türkiye'nin dış politikasında normalleşme ve kurumsallaşma süreci hız kazanmıştır. Özerklik, esneklik ve çeşitlilik gibi unsurlar bu sürecin temel bileşenleri olmuştur. Böylece Türkiye, dış politikada daha etkin ve güvenilir bir aktör haline geldi

AK Parti, dış politikada pragmatizm ve popülizmi birleştirerek çeşitli stratejiler geliştirmiştir.

Dış politikada popülizm, iç politikadaki destekçileriyle bağ elde etmek ve ulusal kimliği güçlendirmek amacıyla kullanılmıştır. AK Parti, özellikle İslam ülkeleri ile olan pazarlarda, bu ülkelerde Türkiye'ye yakınlaştırmaya yönelik politikalar geliştirmiştir. Bu süreçte popülist söylemlerle sürdürülen dış politikalar, iç politikada meşruluk sağlamak için kullanılmıştır. Türkiye'nin bölgesel liderlik rolü vurgulanarak, duygusal bağları güçlendirilmiştir.

AK Parti, Afrika ve Asya'daki ülkelerle ilgili olarak pragmatizm ve popülizmi kullanarak gelişmiştir. Bu ülkelerle yapılan iş birlikleri, ekonomik yatırımlar ve politik ilişkiler üzerinden güçlendirilmiştir.

Orta Asya/Türkistan Türk Cumhuriyetleri ile olan ilişkilerinde, kültürel ve ekonomik bağların geliştirilmesi hedeflenmiştir.

Soğuk Savaş sonrası dönemde, dünya genelinde güç merkezlerinin değişmesi ve çok kutuplu bir dünya düzeninin oluşması, Türkiye'nin dış politikası üzerinde etkili olmuştur. Bu durum, Türkiye'nin yeni ilişkiler geliştirmesine ve Batı ile olan bağlarının dengelenmesine yol açmıştır.

AK Parti, bölgesel krizler ve uluslararası gelişmeler karşısında Türkiye'yi bir güç merkezi olarak konumlandırma çabası içinde olmuştur. Bu süreçte, popülist söylemlerle desteklenen dış politika, Türkiye'nin bölgedeki etkisini artırmayı amaçlamıştır. Özellikle Irak, Suriye ve Libya gibi ülkelerdeki müdahaleler, bu popülist yaklaşımın bir parçası olarak değerlendirilmektedir.

Küresel sistemin daha adil ve kapsayıcı bir hale gelebilmesi, Türk Dış Politikası’nın öncelikleri arasında yer almaktadır. Küresel sorunların çözümü, iş birliği ve etkin çoktaraflılık temelindeki ortak çabalara bağlıdır. Bu gerçek Türkiye'nin çoktaraflı forumlarda yürüttüğü diplomasiyi yönlendirmektedir. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Gelişen Sekiz Ülke (D-8), Türk Devletleri Teşkilatı, Asya İşbirliği Diyaloğu ve MIKTA'nın (Meksika, Endonezya, Kore, Türkiye ve Avustralya) üyesi olan Türkiye, mensubu bulunduğu tüm oluşum/örgütlere üstlendiği Dönem Başkanlıklarıyla etkinlik ve dinamizm kazandırmıştır.

Güçlü Türkiye, çevresindeki tüm havzalar bakımından da sürdürülebilir barış ve kalkınma yönünde bir teminat ve itici güç anlamını taşımaktadır.  Türkiye Yüzyılı, dış politikayı hareketlendirecek söylemler kazandırdı.

Küresel Sert rüzgarların; insan hak ve hürriyetleri kavramını örtebileceği endişesi karşılığında AK Parti başarılı olabilir mi?

İslam düşmanlığı ekseninde ortalığı ayağa kaldırmaya çalışan güçlerin sindirilmesi için AK Parti, yeterince uğraşı vermek zorunda.

Cumhur İttifakı ve Milliyetçi Hareket Partisinin de AK Partiye dış politikasında destek vermesi hükümetin elini güçlendirmiştir.

Filistin/ Gazze ve Doğu Türkistan meselesi AK Parti için handikap gibi dursa da hükümet, bu meselelerin çözümü için çalışmaktadır.

AK Partinin dış politika anlayışını incelerken çok detaya girmedim. Elbette yanlış ve eksik eylemleri olmuş olabilir. Türkiye’nin uluslararası arabuluculuk ve uzlaşı çağrısı kıymetlidir.

Küresel riskin arttığı son dönemeçte; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde AK Parti, ülkeyi selamete ulaştırabilecek mi?

.

Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com 

https://www.dikgazete.com/haber/ak-parti-23-yasinda-905266.html

https://www.mfa.gov.tr/dis-politika-genel.tr.mfa

https://www.istanpol.org/post-akp-nin-populist-dis-politikas

.

Mehmet Yıldırım
Mehmet Yıldırım

Uluslararası İlişkiler Uzmanı & Ziraat Mühendisi, AFAD Gönüllüsü, Aşçı

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?