Afrin Bilmecesi ve rejim kontrolündeki Halep bölgesine yönelik yeni bir operasyon!

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez
Afrin Bilmecesi ve rejim kontrolündeki Halep bölgesine yönelik yeni bir operasyon!
18-10-2022

Ortadoğu'daki siyasi ve askeri konulara odaklı, Suriye, Yemen ve Libya'daki çatışmaları analiz eden Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi uzmanlarından Kirill Semenov; 1974'te ortaya çıkan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni örnek vererek Türkiye'nin Suriye'deki pozisyonu ile ilgili şöyle bir tespitte bulunuyor:

Türkiye Cumhuriyeti, Türk askeri varlığının kontrolü altındaki yerlerde, yerel yönetimlerin ve silahlı oluşumların faaliyet gösterdiği, kararsız bir statüye sahip bölgeleri yönetme konusunda geniş deneyime sahiptir. Ankara onlara ekonomik, siyasi ve askeri destek sağlıyor.

1974'te ortaya çıkan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti "tanınmayan bir cumhuriyet" olarak kabul edilirse, benzer şekilde Suriye'de Kuzey Halep'te ve Suriye'nin Rakka vilayetlerinin kuzey kesiminde sözde güvenlik bölgesi veya tampon bölge toprakları ve Haseke ile bir dereceye kadar İdlib bölgesi, daha çok Türk geçici "koruyucuları" olarak tanımlanabilir. 

Suriye'deki bu ‘de facto’ birimlerin gelecekleri öncelikle Suriye barış sürecinin gidişatına ve sonucuna bağlıdır. Özellikle Türk liderliği, sadece Suriye'de değil, Irak'ta da Türkiye sınırları boyunca uzanacak tek bir "güvenlik kuşağı" yaratma niyetinde olduğunu zaten açıkça belirtti.

Şimdi Türkiye, PKK'ya karşı bir "güvenlik bölgesi" oluşturmada yeni bir aşamaya giriyor gibi görünüyor. Bu çerçevede Irak ve Suriye'deki  "tampon bölgelerini" tek bir kuşakta birleştirmeye çalışacak.

Bu bölgelerin farklı bir statüye sahip olmaya devam etmesi ve Türkiye'nin onları yönetmedeki rolü bölgeden bölgeye farklılık göstermesi muhtemeldir. "Fırat Kalkanı" ve "Zeytin Dalı"nın her iki bölgesi de kontrol ve yönetim açısından tek bir "tampon bölge"-Kuzey Halep'i oluşturuyor. Ancak, aralarında belirli farklılıklar vardır. 

Bu kapsamda Fırat Kalkanı harekat bölgesi Türkiye'nin Gaziantep ilinin valisi, Zeytin Dalı ise Hatay tarafından denetleniyor. Aynı zamanda, ikinci bölge Türkiye ile daha yakından bağlantılıdır. 

Ankara kamburlarından kurtuluyor!..

Bu arabaşlığı okuyanlar “nasıl yani” diyebilir?

Biraz olsun değinelim. Milli İstihbarat Teşkilatı, Milli Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı koordinasyonunda, Ankara - Şam yakınlaşma süreci, Moskova'nın bu konudaki ısrarlı talepleri ve uluslararası hukuk kurallarının dikte ettiği durumlar göz önünde bulundurularak uzun soluklu bir maraton hazırlığı yapıldı.

Bu hazırlığın sonucunda Suriye'nin kuzeyindeki Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı bölgelerinde son günlerde dikkat çekici gelişmeler yaşandı. Bölgede İdlib merkezli en büyük muhalif oluşum olan Tahriru'ş Şam Heyeti (HTŞ), sanki deli tepmiş gibi, yıldırım hızıyla, son dönemde Türkiye'nin desteklediği muhalif oluşumların iç çatışmalarına sahne olan Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı bölgelerine gerçekleştirdiği hamleyle bölgeyi genel anlamda kontrol altına alıverdi.

HTŞ neden durup dururken bunu yaptı? Çünkü Ankara-Şam yakınlaşmasından rahatsızlık duyan bazı muhalifler, deyim yerindeyse Türkiye'ye posta koymaya kalktılar. Bölgeyi dizayn eden Türk istihbarat yetkilileri "dinsizin hakkından imansız gelir" düsturunu işlettiler. Sonuçta El Bab’da ardından Afrin-İdlib hattında Türkiye-Suriye normalleşmesine karşı çıkan gruplar ile Türkiye’nin desteklediği gruplar arasında çatışmalar başgösterdi.

Bu, ne anlama geliyor ne gibi sonuçları olabilir?

Bölgedeki gelişmeleri takip eden yabancı gözlemciler, ilerlyen süreçte  Ankara ve Şam arasında  mutabakat sağlansa bile Türkiye’nin  HTŞ'yi Afrin'i boşaltmaya zorlaması durumunda, HTŞ’nin uluslararası bağlantıları, kısmi tanınırlığı  nedeniyle Türkiye’nin bu isteğine boyun eğmeyebileceği değerlendirmesinde bulunuyorlar.

Neticede Hay'at Tahrir al-Sham, “Zeytin Dalı” alanı içinde yer alan Türkiye ile sınır kenti üzerindeki kontrolünü genişletti. İdlib gerilimi azaltma bölgesi, Kuzey Halep'teki Türk himayesinden önemli ölçüde farklıdır ve Suriye'deki en büyük Türk askeri birliğinin burada bulunmasına rağmen, Türk güvenlik bölgesi statüsüne sahip değildir.

Ankara - Moskova arasındaki görüşmelerin gerektirdiği şekilde, Türk askeri birliklerinin bölgeye konuşlandırılmasından sonra Türkiye, İdlib'de  siyasi ve ekonomik  hakimiyet kurmak için bazı projeler geliştirdi. Yerel ticaret, imalat teşekküllerinin kredi imkanlarından yararlanmasını sağladı, sanayide ara eleman tabir edilen çıraklık açığını kapatmak için kurslar düzenledi.

Bölge halkını sağlık taramasından geçirdi vs. Tüm bunlar Türkiye'nin Bölgede kullandığı yumuşak gücün bir parçası. Bunların yapılması sırasında bölgedeki en büyük oluşum HTŞ ile Türk yetkililerin sorunsuz/çatışmasız bir ilişki kurabildiği anlaşılıyor. Hiç şüphesiz  bu durum, Türkiye'ye giderek daha fazla bağımlı hale gelen, yakın ekonomik işbirliği içinde olan HTŞ ve İdlib merkezli Kurtuluş Hükümetine, Suriye sahasında faaliyet gösteren diğer muhalif gruplara göre daha avantajlı bir ortam sağlıyor.

Türkiye, muhalif gruplar arasındaki çatışmaya müdahil olmuyor!..

Kuzey Halep'in kırsal kesiminde rakip Suriyeli muhalif gruplar arasındaki hizipler arası çatışma rutin döngüye girse de Türkiye şimdiye kadar, müdahale etmedi, beklemede kaldı. Bu süreçte güçlenen HTŞ, genişleme arayışına girdi. Örgütün liderliği İdlib'deki bağımlı ve yarı teknokratik Kurtuluş Hükümeti aracılığıyla, Suriye'nin kuzeyindeki rakiplerinden daha üstün bir yönetişim projesini sürdürdüğüne inanıyor. 

Bünyesinde Suriyeli Uygurların örgütü Türkistan İslami Parti (TİP), Kafkasyalı savaşçıların liderlik ettiği 'Muhacirun ve Ensar Ordusu', 'Cunud el Şam', 'Ceyş Usra' ve 'Ecnad el Kavkaz', Özbek İmam Buhari Tugayları ile Özbek-Kırgız ağırlıklı Tevhid ve Cihad Tugaylarını barındıran HTŞ, bir yandan yabancı hükümetlere ulaşmayı sürdürüyor diğer taraftan da Birleşmiş Milletler tarafından yürütülen yardım misyonuyla irtibata geçebiliyor.

Bu diplomatik başarısını kime borçlu? Ben size söyleyeyim; HTŞ’nin sözde hükümeti, ABD tarafından örtülü bir şekilde destekleniyor. HTŞ’nin uzun süredir Uluslararası koalisyonun terörle mücadele hedefleri arasında yer almadığı kesin.

Bu sözde hükümet, bakın neler yapıyor?

HTŞ, İdlib'in kent merkezi ve önemli yollarıyla birlikte neredeyse tamamına hakim. Bölgedeki sivillerden vergi toplayarak gelir sağlıyor. Aynı zamanda Türkiye ile Suriye arasındaki Cilvegözü/ Bab el Hava Sınır Kapısı'nın kontrolü de HTŞ'de. Örgütün en önemli gelir kaynağını da bu kapıdan ve kontrol noktalarından geçişlerde aldığı ücretler oluşturuyor. İdlib'de Heyetu Tahriru'ş Şam (HTŞ) ile bağlantılı Suriye Kurtuluş Hükümeti, bölge sakinlerine kimlik kartları veriyor.

İşte, HTŞ çatışmayı çözerek ve koordine ederek ve rejim bölgelerine ticaret geçişleri açmaya çalışırken, daha ana akım rakipleriyle rekabet etmek için gerekli bir pragmatizm seviyesini göstermeye çalıştı. HTŞ, Afrin'deki SMO modelini değiştirmeye çalışırken, yolsuzlukla mücadele ettiği ve maliyetli bölünmeye son verdiği yönündeki asırlık argümanını kullanıyor.

HTŞ, askeri hareketlilik gösteriyor…

Geçtiğimiz dönemde de Zeytin Dalı Harekatı bölgesi olan Afrin'de yaşanan iç çatışmalar nedeniyle bölgeye müdahale etmeye hazırlanan HTŞ'ye bağlı güçler, yaşanan son iç çatışmaların ardından bölgeye müdahalede bulundu.

Bölgeye HTŞ'den çok sayıda silahlı unsur girdi. HTŞ'nin hamlesine Ahraru'ş Şam da iştirak etti. HTŞ tüm gruplarla mutabakata vardı ve bu mutabakatın en önemli maddesi, silahlı grupların askeri işler dışında hiçbir konuya müdahil olmaması.

Bu kapsamda bölgedeki kurum ve yapıları yıkarak yenilerini kurmak makul bir seçenek olmadığından, yumuşak bir geçiş sağlanarak bölgedeki kurumlar korunacak. İdlib merkezli yönetimin uzman kadroları bölgeye gelmiş durumda. Bölgede askeri ve sivil yapılar, kontrol noktaları, hükümet ve güvenlik sistemi HTŞ kontrolünde.

HTŞ, diğer muhalif grupları merkezi sisteme bağladı…

Bugün gelinen noktada Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı bölgesindeki çeşitli askeri oluşum ve ittifaklar feshedildi. Bölgedeki tüm gruplar yeni kurulacak olan HTŞ öncülüğündeki askeri meclis çatısı altında toplanacaklar. Böylece askeri çabalar bir araya getirilecek ve Kurtuluş Hükümeti'nin Savunma Bakanlığı projesinin önünde ciddi bir engel kalmayacak.

Bölgede Özgür Suriye Ordusu bağlantılı emniyet birimleri, HTŞ'nin gözetimi ve denetimi altında faaliyetlerine devam edecek. Bölgede yumuşak bir geçişi sağlamak üzere uygulanacak. Askeri olarak tüm gruplar belirli bir temas hattı teslim alacak, burada da onları HTŞ denetleyecek. Savaşa uygunluklarını sağlayacak. Bunun ardından belki de rejim kontrolündeki Halep bölgesine yönelik bir düşünce söz konusu olabilir.

Neden buna ihtiyaç duyuldu?

Süreç içerisinde Türkiye destekli SMO çatısı altında birbirine rakip iki ittifak ortaya çıktı. Taraflardan birini Türkiye ile görece daha yakın ilişkilere sahip olan Sultan Murat Tümeni, Hamza Tümeni ve Süleyman Şah grupları oluştururken diğer tarafta Üçüncü Kolordu’nun en etkili bileşeni Cebhe Şamiyye grubu Ceyşu’l-İslam ile beraber hareket etmeye başladı.

Geçtiğimiz günlerde medya aktivisti Muhammed Abdüllatif Ebu Ganum ve eşini El-Bab şehrinde suikastla öldürenlerin Hamza Tümeni ile bağlantılı olduğunun ortaya çıkması üzerine Cebhe Şamiyye bloğu harekete geçerek Hamza Tümeni’ne saldırı başlattı.

İki rakip ittifak arasındaki çatışmalar kısa sürede bölge geneline yayılırken gruplar arasındaki sonu gelmez güç mücadelesi bölgeyi dışarıdan müdahaleye açık hale getirdi. Ancak HTŞ ilerleyişini durdurmaya çalışan Cebhe Şamiyye, İdlib merkezli grubun Hamza Tümeni, Sultan Murat Tümeni ve Süleyman Şah grupları ile iş birliği içerisinde hareket ettiğini iddia ediyor.

Bazı uzmanların değerlendirmesine göre Kuzey Suriye’deki grupların iç çatışma ve hukuksuz eylemlerine artık tahammülü kalmayan Türkiye, İdlib’de nispeten istikrarlı bir yönetim kuran HTŞ’nin Afrin’e girişine yeşil ışık yakmıştır.

Bu iddialar; HTŞ’nin, muhaliflerin iç çatışmasında Türkiye ile daha yakın ilişkilere sahip gruplarla çatışma yaşamamasını, yine Türkiye’nin iyi ilişkiler kurduğu Feylaku’ş-Şam’ın HTŞ ilerleyişine karşı Afrin güneyinden çatışmasız olarak geri çekilmesini ve sahadaki kontrol alanlarında büyük değişime rağmen Türk tarafının sessizliğini korumasına dayandırılıyor.

Türkiye’den HTŞ ile eş zamanlı operasyon…

Bölgedeki çatışmalar her geçen gün farklı siyasi ve operasyonel sonuçlar doğuracak bir sürece evriliyor. Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi yaptığı açıklamada, terörist grup Heyet Tahrir el-Şam (eski Nusra Cephesi) ile Türkiye'nin desteklediği sözde Üçüncü Kolordu arasındaki çatışmada 27 kişinin öldüğünü söyledi. Bu İngiliz çömezlerinin dahi bu yaşanılanları doğru tahlil edebildiklerini sanmıyorum.

HTŞ, bu askeri kabiliyetini biraz da Türkiye'nin göz yumması sayesinde, imkanları ölçüsünde sergilerken Türk kuvvetleri, Suriye Milli Ordusu ile işbirliği içinde, Suriye'nin kuzeyinde "IŞİD" ve "PKK/YPG"ye karşı çok sayıda operasyon düzenledi. Bu operasyonlarla binlerce kilometre teröristi arındırmış, binlerce Suriyelinin güvenli bir şekilde bölgelerine dönmesine olanak sağlamıştır

Suriye yönetimi ile Türk hükümeti arasındaki temasların artarak devam edeceği ve bu görüşün temel sebebinin Rusya faktörü olduğu ve Rusya'nın Suriye'de bir son istediği ve Türkiye'nin son dönemde yaşadığı ekonomik sıkıntıları kullandığı açık.

Moskova, Ankara ile Şam arasındaki uzlaşmayı her zamankinden daha fazla istiyor ve bunun için baskı yapıyor.

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Seçilmiş Kaynakça

https://www.css.ir/fa/content/email/114531

https://www.svoboda.org/a/28998759.html

https://www.alsouria.net/ هل-المصالحة-وشيكة-بين-أنقرة-ودمشق؟-هل-2/

https://www.aa.com.tr/ar/ تركيا/تركيا-تحييد-6-إرهابيين-شمالي-سوريا/2712944

https://www.rudaw.net/turkish/kurdistan/131020222

https://www.aydinlik.com.tr/koseyazisi/hts-ve-suriyede-yeni-donemin-isaretleri-345315

https://www.tabnak.ir/fa/news/1145176/درگیری-شدید-میان-گروه%E2%80%8Cهای-تروریستی-در-سوریه

https://www.mepanews.com/suriye-hts-afrin-hamlesiyle-krizi-nasil-firsata-cevirdi-55712h.htm

https://www.aljazeera.net/news/2022/10/14/هيئة-تحرير-الشام-تسيطر-على-مدينة-عفرين

https://www.omrandirasat.org/خرائط-وإنفوغراف/tag/الواقع%20الأمني%20في%20مناطق%20سيطرة%20المعارضة.html

https://russiancouncil.ru/analytics-and-comments/analytics/turetskie-protektoraty-v-sirii-upravlenie-i-integratsiya/?sphrase_id=93762933

https://www.al-monitor.com/originals/2022/08/how-realistic-erdogans-vision-security-belt-syria-iraq#ixzz7fqomz72t

https://www.mei.edu/blog/pragmatic-jihadist-or-opportunistic-warlord-htss-jolani-expands-his-rule-northern-syria

https://www.mepanews.com/htsnin-afrin-hamlesi-turkiye-icin-yeni-bir-iliski-bicimini-zorunlu-kiliyor-13908yy.htm

https://jusoor.co/details//900/tr

https://turkish.aawsat.com/home/article/3884946/

 

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez

Ömür Çelikdönmez kimdir?

1965 Nazilli / Aydın doğumlu. İlk orta ve liseyi Isparta’da bitirdi. Isparta Gazeteciler Cemiyeti üyesi olarak, çeşitli gazetelerin (Türkiye, Milli Gazete, Antalya Ekspres vs) Isparta muhabirliğini yaptı. 

Isparta’da neşredilen mahalli gazetelerde haber, yazı ve şiirleri yayımlandı. (Gülkent, Demokrat Isparta, Senirkent Postası vs.) 1984-1985’te Erzurum Atatürk Üniversitesinde Felsefe öğrenimi gördü. 

1985-1993 arası İzmir Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünde okudu ve mezun oldu. 

Isparta’da bir siyasi partinin basın müşavirliğini üstlendi ve parti bülteni (Arkadaş) yayınladı. 

Arkadaş FM radyosunun editörlüğünü yürüttü. 

12 Eylül 1994’te Tunceli iline felsefe öğretmeni olarak atandı. Tunceli’de görev yaptığı iki yılda ‘Gökkuşağı’ isimli kültür sanat edebiyat dergisini yayınladı. Ayrıca ‘Dört Mevsim Tunceli’ konulu fotoğraf sergisi açtı. 

Millî Gazete ve Yeni Şafak’ta yazıları yayınlandı. 

Öze Dönüş, İmza, Rind, Paye, Büşra, Palandöken, Avaz, Teos, Açılım, Vizyon, Mor Taka, İktibas, Teneffüs, Cem, Yeşilay, Türk Yurdu, Senirkent Yükseliş, İzmir merkezli Yurtta Uyanış, Zonguldak'ta yayınlanan Zonkişot ve Yörünge gibi dergilerde yazı ve şiirleri neşredildi. 

1991’de İzmir’de yayınlanan Taşra dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. 

Yine İzmir’de yayımlanan Harman ve Açılım dergilerinin yayın kurulunda yer aldı. Ezcümle Dergisinin sanat danışmanlığını ve yayın yönetmenliğini üstlendi.

‘Milli Sinema’ ile ilgili bir makalesi, TÜRSAK 93 Sinema Yıllığı’na alıntılandı. 

İlk şiir kitabı ‘Mavi Düş’, İzmir’de Teos yayınlarından 1995’te çıktı. 1996-2002 arası Zonguldak İli Devrek İlçesinde görev yaptı. 

Devrek Lisesi ve Devrek İmam Hatip Lisesi’nde felsefe grubu derslerine girdi. 

2000 yılında Devrek Tarihi kitabı, Devrek Ticaret ve Sanayi Odası’nca yayımlandı. 

Devrek Tarihi kitabı, lisans, yüksek lisans ve doktora çalışmalarında kaynak gösterildi, atıfta bulunuldu. 

1996-2002 arası Devrek ve Zonguldak’ta yayınlanan Devrek Vizyon, Teneffüs, Devrek Genç Görüş, Eğerci’nin Sesi, Kuvayı Milliyeciler dergilerinde ayrıca Yeni Devrek, Devrek Eksen, Devrek Turizm Gazetesi, Devrek Paragraf ve Devrek Postası gazetelerinde bölge tarihine yönelik araştırmaları yayınlandı.

Zonguldak'ta yayın yapan yerel TV kanalında “ Tarihimize Yolculuk” başlıklı programı hazırladı ve sundu. 

2002’de 18. Uluslararası Baston ve Kültür Festivali Tanıtım Rehberi’ni hazırlayan ekipte yer aldı. 

Sempozyum ve Bienallere katıldı, bildiriler sundu. 

Eğitim iş kolunda faaliyet gösteren Türk Kamusen'e bağlı Türk Eğitim-sen sendikasının ilçe temsilcisiydi. 

Devrek’te görev yaptığı yıllarda bölge kültürüne ve tarihine katkıları nedeniyle Devrek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce ‘Teşekkür’, İlçe Kaymakamı tarafından ‘Takdir’ belgesi ile ödüllendirildi. 

2003 Ocak’ta Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine atandı. 

Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın Basın Müşavirliğini yaptı. 

2011’de Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünde görevlendirildi. 

2009’da ‘Efsane Doktor Sadettin Sarı Murat’ kitabı, yine aynı yıl ‘Baston Tarihi / Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabı yayımlandı. ‘Baston Tarihi Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabın, yasal olmayan şekilde telif ücreti ödenmeden Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ‘Bastonlar’ başlığı ile korsan baskısı yapıldı. haberşanlıurfa, akdenizhaber, haberakdeniz.com.tr, www.ahval.net, haberzonguldak2, haber10, timeturk, fikrikadim, kafkassam, dikGAZETE.com ve MHP Erzurum eski Milletvekili Rıza Müftüoğlu'nun sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu Türk Meclisi internet sitesinde, jeopolitik ve jeostrateji konularında yüzlerce makalesi yayınlandı. 

2013-2018 arası Resmi Gazete’nin basıldığı Başbakanlık Basımevi’nde Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri kadrosuyla çalıştı. 

Isparta ili tarihi ve kültürüne yönelik araştırmalar yapan, ilmi toplantı ve geziler düzenleyen Hamideli Derneği’nin genel sekreterliğini üstlendi.

Halen, dikGAZETE.com haber sitesinde araştırma/analiz yazılarını sürdürmektedir.

.

dikGAZETE.com

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
gemicidüğümü 2 yıl önce
Sorunlar bitmiyor Yunanistan Ermenistan Irak Suriye ne olcak böyle?