Açeli Müslüman Türklerin ahı tuttu: ‘Great Reset’ sömürgeci Hollanda’yı yaktı

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez
Açeli Müslüman Türklerin ahı tuttu: ‘Great Reset’ sömürgeci Hollanda’yı yaktı
28-01-2021

Hollandalı sömürgecilere Açe Sumatra ve Endonezya’da kan kusturan Türkler’den söz etmek isterim ama önce Hollanda’yı yakıp yıkan olayları masaya yatıralım. 

Hollanda’nın özellikle denizciliğe dayalı köklü bir sömürgecilik tarihi mevcut. Hollanda, 12 il (Provincie) ile 3 denizaşırı kamu yönetiminden (openbare lichamen) oluşur. 

Parlamenter monarşiyle yönetilen Hollanda'nın çoğunluğunu oluşturan Cermen kökenli bir etnik grup Hollandalıların konuştuğu Felemenkce bir Cermen dilidir. Hollanda hem NATO hem de Avrupa Birliği'nin kurucu ülkeleri arasında yer alıyor. 

Peynirleri, yel değirmenleri, bisikletleri, laleleri, Holştayn adı verilen inekleri ve sosyal hakları ile tanınan Hollanda'da eşcinsel evlilik yasal. 

Hollanda Ekonomisi ne durumda?

Avrupa Birliği'nin altıncı büyük ekonomisi olan Hollanda dünyanın 17. en büyük ekonomisidir. İhracat oranını bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 5 artıran Hollanda, ABD'nin ardından dünyanın en büyük ikinci tarım ihracatçısı unvanını korudu. Buna rağmen Pandemi süreci, Hollanda Ekonomisini olumsuz etkiledi.

Hollanda ekonomisinin Kovid-19 nedeniyle küçülmesi, konut fiyatlarının düşmesi, faizlerin artması, işsizlik oranının yükselmesi ve iflasların artması söz konusu.

Nitekim 2020 yılı ilk üç aylık verilere göre, Hollanda’nın GSYİH’sında 2019 yılının son üç aylık dönemine kıyasla yüzde 1,7 oranında daralma  gözlemleniyor. 

Bu daralma, 2009 yılının ilk çeyreğine gerçekleşen ve yüzde 3,6 oranında olan ekonomik gerilemeden beri en yüksek rakamı gösteriyor. 

Hollanda İstatistik Bürosunun 2020 yılının ikinci çeyreğine ait gayri safi yurt içi hasıla (GSYH) verilerine göre, Hollanda ekonomisi bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 8,5 küçüldü. Bu 1987 yılından beri yapılan hesaplamalarda bir çeyrekte yaşanan en sert düşüş. 

Lafla peynir gemisi yürütenlerin işi gerçekten zor. 

Hollanda’nın isyanı kime?

Hollanda'da koronavirüs salgını nedeniyle uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasına tepkiler kamuoyunu şaşırttı. Bu sarı kılçıklar, sokaklara dökülmekle kalmadı, Hollanda’yı cayır cayır yaktılar.

Koronavirüs kısıtlamalarına yönelik protestolar ülkenin altını üstüne getirdi. Gençler, polisin bile kullanmasının yasak olduğu "Kuvars kumu" ile güçlendirilmiş, çekiç etkisi yapan özel eldivenlerle mağazalara saldırarak söz konusu dükkanları yağmaladılar. Bu kadar eldiveni nasıl buldular, nereden buldular, kimler temin etti?

Ülkede sokak kısıtlaması, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana koronavirüs salgını nedeniyle ilk kez uygulanıyor. 15 kentte acil durum ilan edildi.

Amsterdam başta olmak üzere, pek çok kentte başlayan protestolar kontrol edilemez bir noktaya geldi. Eylemcilere, sığınmacı karşıtı olarak tanınan PEGIDA topluluğunun destekçilerinin de katıldığı söyleniyor. 

Hollanda'da karantina karşıtı gösteriler büyüyor. Göstericiler el yapımı patlayıcılar kullanıyor. Finansal çöküş kapıda. 

Merak ediyorum; bu kiriz ortamında Binali Yıldırım'a acilen ailesine ait Hollanda'daki mevcut yatırımlarını gözden geçirmesi önerilmiş midir? Çünkü Yıldırım ailesinin Hollanda’nın Almere kentinde kurulu Zealand Shipping adlı denizcililik şirketi var. 

Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste…

Hollandalı eylemcilerin protestocuların çoğunu Z kuşağı gençler oluşturuyor. Yüzlerce protestocunun yüzde 80’i neredeyse genç. Protestocular genellikle yağma ve kargaşa yaratmak için bir araya geliyorlar.

Almanya’daki benzer eylemler de genellikle bu yaş grubundaki kişiler tarafından düzenleniyor. Ülkelerde gençler arasındaki dayanışma çok güçlü, bu nedenle, polisin gözaltına aldığı kişi kim olursa olsun kurtarmak için polisle çatışıyorlar.

Hollanda’daki genç protestocular, özellikle Apple'ın telefonu iPhone’un son modelini almak için vitrin camlarını kuvars kumu dolu eldivenlerle parçalayarak yağma yapıyorlar.

Yağmalanan dükkanlar arasında takı, kuyumcu ve giysi satan yerler de var. Amsterdam, Rotterdam, Eindoven ve Den Bosch sokaklarında geceleri terör estiren gençler “corona önlemlerini protesto ettiklerini” söyleseler de asıl neden yağma. 

Hollanda’nın sömürgecilik tarihi nedeni ile uzak olmadığı yağma ve talan kültürü, Bumerang gibi şimdi kendisini vuruyor. 

Genç protestocu kitlesinin genellikle corona kısıtlamaları nedeniyle maçlara gidemeyen, sosyal çevreleriyle bir araya gelemeyenlerden oluştuğu söylense de, ötekileştirilmiş, sömürge çağından bakiye nüfusun bir tür öç alma girişimi olduğu ortada. 

Ancak bu gerçeği dillendirmeyi uygun bulmadıklarından dolayı, sokaklara yansıyan bu toplumsal tepkiyi, yağma yaparak telefonlarını da yenilemeyi unutmayan vurma-kırma eylemleri düzenleyen gençlerin meşguliyeti olarak görme eğilimindeler. 

Hollanda’nın güçlenen sağcı popülist partisi “Forum voor Democratie”nin yabancı karşıtlığı, siyasetçilerin yerli nüfusu üstün ve ari grup olarak görme saplantısıdır; doğal olarak kendi karşı cephesini yarattı. 

Batı Avrupa’da her geçen gün sıklıkla gündeme gelen birinci, ikinci ve üçüncü sınıf vatandaşlar söylemi, Hollanda örneğinde olduğu gibi, kimlik sorunuyla yetişen göçmen kökenli genç kuşağın yaşam algısını olumsuz etkiliyor. 

İnsanların sürekli kendilerini dışlandıklarını hissettikleri bir ortamda sağlıklı gruplar arası ilişkiler yaşanmasını beklemek aptallık değil de nedir? 

Hollanda’da Türkler ve Müslümanlar...

1960’lı yıllarda Türkiye, Fas, Tunus ve Yugoslavya’dan gelen Müslüman göçmen işçilerle birlikte ülkede hızla artan Müslümanların sayısı, 1970’li yıllarda işçilerin ailelerinin de ülkeye gelmesiyle Hollanda’daki Müslüman toplumu, önemli bir demografik gücü elde etti. 

Günümüzde bir göçmen ülkesi olan Hollanda’da yaşayan Müslümanların sayısının 1 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu da nüfusun yaklaşık yüzde 6’sına tekabül ediyor. 

Ülkede en büyük Müslüman grubu teşkil eden Türklerin sayısı yaklaşık 400.000 civarında. Ülkede bir o kadar da Faslının yaşadığı tahmin edilmekte. 

Müslüman nüfus özellikle Rotterdam, Amsterdam, Lahey ve Ultreht kentlerinde yoğun. Ülkede ibadete açık 400 kadar cami/mescit bulunmaktadır ve bunların yarısı Türkler tarafından yaptırılmış. 

Açe Sumatralı Türkler…

Açe Sumatra halkı, 1565'te İstanbul'a bir heyet göndererek Avrupalı tüccar korsanlara karşı, Osmanlı Devleti'nden yardım istedi. 1567’de Osmanlılarla bir işbirliği antlaşması imzalandı. 

Antlaşma gereği Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa, Piri Reis’in kızkardeşinin oğlu Sencivanoğlu Ali Reis’in deruhtesinde Açe'ye mühimmat ve silah gönderdi. 

Hollanda, 1873'te Açe'ye ültimatom vererek bir takım imtiyazlar ve isteklerde bulunmuştur. Ültimatomun reddedilmesi üzerine başlayan savaş, Hollanda'nın teknolojik üstünlüğü nedeniyle Açe aleyhinde sonuçlanmıştır.

Açe Sultanı Tunku Muhammed Davut'un 1903'te Hollandalıların hakimiyetini kabul etmesiyle bölge, idari bakımdan Hollanda kolonisine dahil olmuştur. Hollanda, Açe'ye bir genel vali tayin ederek yönetime el koymuştur. 

Hollanda'nın Açe'deki hakimiyetini Endonezya'ya devretmesi Açeli bağımsızlık yanlılarını tekrar direnişe sevketmiştir. Silahlı direniş örgütü Gerakan Aceh Merdeka (Özgür Açe Hareketi=GAM) 1976'da kurulmuştur.

Açe'deki şiddet ve terör olayları nedeniyle yaklaşık 130,000 kişi mülteci konumuna düşmüştür. İki milyondan fazla Açeli, başkent Banda Aceh'de toplanarak 8 Kasım 1999'da bağımsızlık ya da Endonezya'ya bağlılık konusunda referandum istediklerini ilan etmişlerdir. 

26 Aralık 2004 tarihli tsunami felaketiyle gündeme gelmiş ve Kızılay tarafından 8 TIR yardım malzemesi acilen ulaştırılmıştır. Halkın yüzde 98'i Müslüman olup, bayrağı da Türk bayrağından esinlenmiştir.

Endonezya sınırları içerisinde bulunan Sumatra Adası'nın kuzey bölgesindeki Açe Krallığı, Osmanlı egemenliğini kabul etmişti. Osmanlı'dan yıllarca askerî ve maddî yardım alan bu krallık, en sonunda Türk bayrağını kendine özgürlük simgesi olarak seçmişti.

Osmanlı Devleti'nin müdahalesi, iki ayrı dönemde olmuştu. Birinci müdahale Gujerat'taki (Hindistan'ın güney batısı) ve Endonezya çevresindeki Müslümanları korumak amacıyla yapılan "askeri operasyon", ikincisi de 1560 yıllarda Kızıl Deniz ticaretini denetim altına almak ve Avrupalıları buradan uzak tutmak için gerçekleştirilen "ticari operasyon"du. 

Bu süreç içinde, bölgenin Avrupalı kolonicilere karşı kendilerini savunabilmesi için silah ve cephane yardımı yapılmıştı.  Açeliler yabancı yayılmacılara karşı, Türkler'den sık sık yardım istemişlerdi.

Mısır Beylerbeyi Hadım Süleyman Paşa'nın önerisi üzerine, Süveyş'te Portekizlilerle başa çıkabilmek için, Türk Sultanı tarafından 1530'da bir donanma yaptırılması ve bu donanmanın Hint Okayanusu'ndan da sorumlu olmasıydı. Ayrıca Osmanlı döneminde buraya giden Türk komutanlar, buraya yerleşmişler ve zamanla burada bir Türk köyü meydana gelmiştir. Açe Sumatra halkı ile Osmanlı Türkleri arasındaki ilişki, kesilmeden devam etti. 

II. Abdulhamid döneminde, Cihanşümul Kadim Türk Devleti, Hollanda'nın sömürgesi olan  Endonezyalı özellikle Açe Sumatra bölgesinden getirilen Müslüman öğrencilere İmparatorluğun muhtelif şehirlerinde mevcut askerî okullarda  eğitim verdirdi. Osmanlı Devleti'nde Hilâfet politikasına paralel olarak Endonezya’yı sömürgeleştiren Hollanda'nın siyasî ilgisinin arttığı gözlendi. 

Türk denizcilerin soyundan gelen Teungku Cik Di Tiro Muhammed Saman ve sömürgeci Hollandalılarla savaşı…

Teungku Cik Di Tiro, Hollandalı Şirket birlikleri tarafından Aceh'in (Açe Sumatra) işgalinde İslami ilimler tedris ediyordu. Aceh Besar bölgesi Şirketin eline geçti ve Aceh'in gücü zayıflamaya başladı.

Cihanşümul Kadim Türk Devleti'nin talimatlı daveti üzerine Teungku Cik Di Tiro, Mekke'de hac  farizasını yerine getirdi. Orada Sumatra, Java ve Borneo'dan  gelen kendisi gibi özel davetli İslami lider ve diğer devrimcilerle tanıştırıldı. 

Hac sonrası, emperyalizm ve sömürgecilik üzerine tartışmaların fitilini ateşleyen Teungku Cik Di Tiro, Hollandalılara karşı savaş hazırlığına girişti.  1880'de bir gün, di Tiro'nun ülkesine dönmesinden sonra, bir grup  Mücahid ona geldi ve emrine girdiklerini söylediler. Di Tiro kabul etti ve askeri karargâhını Gunung Miram'da kurdu. Daha sonra Aceh'i karış karış dolaştı. Her gittiği şehirde, köyde kasabada insanları  Sömürgeci Hollandalılara karşı cihada çağırdı.

Uzun yıllar sarı kılçıklara nefes aldırmadı. Açe Sumatra'nın büyük kısmını işgalden kurtardı. Ancak Teungku Cik Di Tiro, Hollandalıların devşirdiği bir yakın akrabasının kendisine ikram ettiği zehirli yiyecek yüzünden hayatını kaybetti. 

Teungku Chik di Tiro Muhammed Saman, 21 Ocak 1891'de Aneuk Galong kalesinde öldü. Görevine uygun olarak Mereue'ye gömüldü. 

Di Tiro'nun beş oğlu vardı: Teungku Mat Amin, Teungku Mahidin, Teungku di Tungkob, Teungku di Buket ve Teungku Lambada. 

Özgür Aceh Hareketi'nin kurucusu Hasan di Tiro'nun büyük büyükbabasıydı. Hasan di Tiro, Açe ve Endonezya’nın özgürlüğü için mücadele eden bir ailenin çocuğu olarak 25 Eylül 1925’te dünyaya geldi. Uzun yıllar Hollandalılara karşı ülkesinin özgürlüğü için mücadele eden Tengku Tjik Di Tiro Muhammed Saman’ın torunu olan Di Tiro’nun hayatı ataları gibi Açe’nin özgürlüğü için mücadele ederek geçti.

Kendilerini Türk gösteren Hollandalı denizciler…

Osmanlı Devleti ile savaş halinde bulunan İspanya, Akdeniz'de Osmanlılar'ı en büyük tehlike olarak görürken İspanya'ya karşı bağımsızlık savaşı veren Hollandalı Protestan korsanlar ise Osmanlı Devleti'ne müttefik gözüyle bakıyorlardı. 

Hatta Hilâl şeklindeki madalyonlarının üzerine "Papa taraftarı olmaktansa Türk olmak" ibaresini yazdıkları biliniyor. 

Hollanda teslim bayrağını çekti, olaylar durdu!..

“Nasıl oldu, neden oldu” sorularının cevabı elbet var. Lakin kısa keselim Aydın havası olsun. Biliyorsunuz Egeliler, uzun hava bozlak kültürüne biraz mesafeli.

Hollanda Dışişleri Bakanı Stef Blok: "Türkiye ile hukukun üstünlüğü ve insan hakları diyaloğu devam edeceğini, Türkiye ile farklı görüşleri olabileceğini ancak iki ülke arasındaki ortaklığın son derece önemli olduğunu" söyledi.

Bu açıklamadan sonra sokakların ateşi biraz olsun düştü. Yaaaaaa…

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez

Ömür Çelikdönmez kimdir?

1965 Nazilli / Aydın doğumlu. İlk orta ve liseyi Isparta’da bitirdi. Isparta Gazeteciler Cemiyeti üyesi olarak, çeşitli gazetelerin (Türkiye, Milli Gazete, Antalya Ekspres vs) Isparta muhabirliğini yaptı. 

Isparta’da neşredilen mahalli gazetelerde haber, yazı ve şiirleri yayımlandı. (Gülkent, Demokrat Isparta, Senirkent Postası vs.) 1984-1985’te Erzurum Atatürk Üniversitesinde Felsefe öğrenimi gördü. 

1985-1993 arası İzmir Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünde okudu ve mezun oldu. 

Isparta’da bir siyasi partinin basın müşavirliğini üstlendi ve parti bülteni (Arkadaş) yayınladı. 

Arkadaş FM radyosunun editörlüğünü yürüttü. 

12 Eylül 1994’te Tunceli iline felsefe öğretmeni olarak atandı. Tunceli’de görev yaptığı iki yılda ‘Gökkuşağı’ isimli kültür sanat edebiyat dergisini yayınladı. Ayrıca ‘Dört Mevsim Tunceli’ konulu fotoğraf sergisi açtı. 

Millî Gazete ve Yeni Şafak’ta yazıları yayınlandı. 

Öze Dönüş, İmza, Rind, Paye, Büşra, Palandöken, Avaz, Teos, Açılım, Vizyon, Mor Taka, İktibas, Teneffüs, Cem, Yeşilay, Türk Yurdu, Senirkent Yükseliş, İzmir merkezli Yurtta Uyanış, Zonguldak'ta yayınlanan Zonkişot ve Yörünge gibi dergilerde yazı ve şiirleri neşredildi. 

1991’de İzmir’de yayınlanan Taşra dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. 

Yine İzmir’de yayımlanan Harman ve Açılım dergilerinin yayın kurulunda yer aldı. Ezcümle Dergisinin sanat danışmanlığını ve yayın yönetmenliğini üstlendi.

‘Milli Sinema’ ile ilgili bir makalesi, TÜRSAK 93 Sinema Yıllığı’na alıntılandı. 

İlk şiir kitabı ‘Mavi Düş’, İzmir’de Teos yayınlarından 1995’te çıktı. 1996-2002 arası Zonguldak İli Devrek İlçesinde görev yaptı. 

Devrek Lisesi ve Devrek İmam Hatip Lisesi’nde felsefe grubu derslerine girdi. 

2000 yılında Devrek Tarihi kitabı, Devrek Ticaret ve Sanayi Odası’nca yayımlandı. 

Devrek Tarihi kitabı, lisans, yüksek lisans ve doktora çalışmalarında kaynak gösterildi, atıfta bulunuldu. 

1996-2002 arası Devrek ve Zonguldak’ta yayınlanan Devrek Vizyon, Teneffüs, Devrek Genç Görüş, Eğerci’nin Sesi, Kuvayı Milliyeciler dergilerinde ayrıca Yeni Devrek, Devrek Eksen, Devrek Turizm Gazetesi, Devrek Paragraf ve Devrek Postası gazetelerinde bölge tarihine yönelik araştırmaları yayınlandı.

Zonguldak'ta yayın yapan yerel TV kanalında “ Tarihimize Yolculuk” başlıklı programı hazırladı ve sundu. 

2002’de 18. Uluslararası Baston ve Kültür Festivali Tanıtım Rehberi’ni hazırlayan ekipte yer aldı. 

Sempozyum ve Bienallere katıldı, bildiriler sundu. 

Eğitim iş kolunda faaliyet gösteren Türk Kamusen'e bağlı Türk Eğitim-sen sendikasının ilçe temsilcisiydi. 

Devrek’te görev yaptığı yıllarda bölge kültürüne ve tarihine katkıları nedeniyle Devrek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce ‘Teşekkür’, İlçe Kaymakamı tarafından ‘Takdir’ belgesi ile ödüllendirildi. 

2003 Ocak’ta Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine atandı. 

Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın Basın Müşavirliğini yaptı. 

2011’de Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünde görevlendirildi. 

2009’da ‘Efsane Doktor Sadettin Sarı Murat’ kitabı, yine aynı yıl ‘Baston Tarihi / Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabı yayımlandı. ‘Baston Tarihi Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabın, yasal olmayan şekilde telif ücreti ödenmeden Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ‘Bastonlar’ başlığı ile korsan baskısı yapıldı. haberşanlıurfa, akdenizhaber, haberakdeniz.com.tr, www.ahval.net, haberzonguldak2, haber10, timeturk, fikrikadim, kafkassam, dikGAZETE.com ve MHP Erzurum eski Milletvekili Rıza Müftüoğlu'nun sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu Türk Meclisi internet sitesinde, jeopolitik ve jeostrateji konularında yüzlerce makalesi yayınlandı. 

2013-2018 arası Resmi Gazete’nin basıldığı Başbakanlık Basımevi’nde Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri kadrosuyla çalıştı. 

Isparta ili tarihi ve kültürüne yönelik araştırmalar yapan, ilmi toplantı ve geziler düzenleyen Hamideli Derneği’nin genel sekreterliğini üstlendi.

Halen, dikGAZETE.com haber sitesinde araştırma/analiz yazılarını sürdürmektedir.

.

dikGAZETE.com

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
abdülkerım aa 4 yıl önce
diline kalemine sağlik
Maârifci 4 yıl önce
Sağol Varol, "Ömür"'ün ilmin bereketli kalemin daim hikmetli olsun.Selam ve saygılarımla...
maruzat 4 yıl önce
Keyifle okundu
Tuktuk 4 yıl önce
Ağzım açık okudum bilmediğimiz ne çok şey varmış