Abdurrahman Dilipak'ın pervasızlığı ve Derya Yanık'ın LGBT ile sınavı!

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez
Abdurrahman Dilipak'ın pervasızlığı ve Derya Yanık'ın LGBT ile sınavı!
26-09-2022

Tersinden başörtüsü mücadelesininin Türkiye ve İran örneklerine kısaca  göz atalım.

Türkiye'de sözde seküler Kemalist çevrelerin muhafazakâr halk  kesiminin değerlerini hedef alan absürt yasakları, Milli Görüş partilerini iktidara taşımıştı. Bu kapsamda kamuda ve üniversitelerde başörtüsü yasağına karşı verilen mücadele büyük bir kesimin dikkatini çekti. Sonuçta 20 yıllık AK Parti hükümetlerinin yönetimi ortaya çıktı. Türkiye'de başörtüsü yasağı kimilerinin ifadesiyle Siyasal İslamcıların iktidara yürümesinde   etkili olmuştu.

Türkiye'de İslamcı partilerin yönetimde söz sahibi olmasını sağlayan absürt başörtüsü yasağına karşı verilen mücadele süreci, İran'da tam tersi  şekilde yürüyor. İran halkının bir kesimi şimdilik üçte biri başörtüsü takma zorunluluğuna karşı Velayeti Fakih idaresine karşı  tepkilerini ortaya koyuyor.

İran ahlak polisinin  sıkı denetimlerine takılan Mahsa Amini isimli Kürt kökenli genç bir kadının gözaltında ölümüyle başlayan protestolarda onlarca gösterici hayatını kaybetti, İran rejimi olayların daha fazla büyümemesi için internet erişimini kısıtladı. Protestolar Tahran, Senendec, Kerec, Tebriz, Meşhed, Kiş, Kirman, Yezd, Reşt, Bender Abbas, Abadan, Kirmanşah, Erdebil, İsfahan, Urumiye, Kazvin, Zencan, İlam, Mazenderan Hemedan başta olmak üzere birçok şehre sıçradı.

Öldürülen kadın gösterici Kürt kökenli olunca, HDP eski genel başkanı, tutuklu siyasetçi Selahattin Demirtaş ve tutuklu eski Diyarbakır büyükşehir eş belediye başkanı Adnan Selçuk Mızralı da saçlarını kazıtarak Mahsa Amini protestolarına ve İranlı kadınlara destek verdi.

LGBT ve Muhafazakâr kesimin iki yüzlülüğü!..

Önce “LGBT” ne onu açıklayalım. 

“LGBT” ya da “GLBT”; lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender sözcüklerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltma. Kısacası, "LGBT" ile kavramlaştırılan “eşcinsel hakları mücadelesi” denilebilir. Daha yaygın ifadeyle aynı cinse ilgi duyan ‘eşcinsel’liği ve farklı cinsel tercihleri kapsar. 

Türkiye Diyanet Vakfı’nın neşrettiği İslam Ansiklopedisi’nde, “livâta" kelimesi “havuzu çamur vb. ile sıvamak suretiyle onarmak” anlamıyla tanımlanır. Arap Örfünde 'livâta' kelimesi, “erkekler arasındaki eşcinsel ilişki”yi ifade eder. Arapça’da bu mânada aynı kökten türeyen livât, mülâvata ve televvut kelimeleri de mevcuttur.

Bu kelimelerin Arapça'da kullanılır olması, bu fiillerin kavramlaştırılması, toplumdaki yaygınlığından kaynaklı. Dilbilimcilere göre “livâta" kelimesi, anlamını, erkekler arası eşcinsel ilişkinin yaygın olduğu “Lût Kavmi”nden almaktadır. 

“Livâta" fiilinde aktif olan taraf lûtî, lâit, mülâvit; pasif taraf me’bûn ve übne (Türkçede kullanılan argo “ibne” kelimesi, Arapça’dan dilimize geçmiştir) kelimeleriyle ifade edilir. Türkçe’de “livâta" karşılığı olarak “lûtîlik” ve “oğlancılık” kelimelerinin yanı sıra “eşcinsellik” de kullanılmaktadır. 

Bununla birlikte, aynı cinse mensup kişiler arasındaki cinsel ilişkileri ifade etmesi sebebiyle eşcinsellik, lezbiyenlik/sevicilik olarak adlandırılan kadınlar arası eşcinsel ilişkileri de kapsar. 

Tevrat’ta, Sodom halkının “Rab”be karşı günahkâr olduğu ve orada her türlü ahlâksızlığın, özellikle cinsî sapıklığın yaygınlaştığı ifade edilir. Yahudilik’te çirkin bir davranış olarak kabul edilen erkekler arası eşcinsel ilişkiler yasaklanmış ve bu tür ilişkide bulunanların cezalarının ölüm olduğu belirtilmiştir. İncil’e göre, eşcinsel ilişkide bulunanlar şiddetle kınanan kimseler arasındadır. 

Kur’an’da, Lût kavminin livâtanın yaygınlık kazandığı ilk toplum olduğuna atıfla onların, bu çirkin fiili işlemeleri ve peygamberleri Hz. Lût’un kendilerini bu işten alıkoymaya yönelik uyarı ve öğütlerine kulak vermeyişleri sebebiyle helâk edildiği anlatılır (el-A‘râf 7/80-84; Hûd 11/78-83; el-Enbiyâ 21/74; eş-Şuarâ 26/161-175; en-Neml 27/54; el-Ankebût 29/28-35). 

Hazreti Peygamber’in hadislerinde de livâta kınanmış ve bu fiili işleyen kimseye Allah’ın rahmet nazarıyla bakmayacağı bildirilerek (Tirmizî, “Raḍâʿ”, 12) livâta yapanların lânetlendiği ifade edilmiştir (Müsned, I, 317).  Resûl-i Ekrem, ayrıca, “Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey Lût kavminin davranışıdır” demiş (İbn Mâce, “Ḥudûd”, 12; Tirmizî, “Ḥudûd”, 24)

“Din” kisvesiyle çocuklara tecavüz!..

Gün geçmesin ki gazetelerde “dini” kisveli vakıf, dernek, kurs ve yurtlarda erkek çocuklara yönelik  tecavüz haberleri yer almasın. Öyle ki bu tecavüz haberlerini toplasanız buradan Lût gölüne yol olur.Bir de buna sapık tarikat şeyhlerinin “Badeleme - Nur Çeşmesi” terimleriyle formülleştirdiği dinsel/cinsel sapkınlık eklenince yaşanılan ahlaki dezenformasyonu siz düşünün.

Çocuklar sahipsiz!.. Müslümanlar duyarsız!.. Yetkililer sadece  müdahil!..

“2018 Türkiye'de Çocuk İstismarı Raporu” maalesef yürek kanatan verilerle dolu. Cinsel suç mağduru çocukların yüzdesi 2014'ten 2016'ya yüzde 33 artmış, çocuk mağdur sayısı 2014'te 74 bin 064 iken, 2016'da 83 bin 552'ye yükselmiş.  TÜİK verilerine göre 2008-2016 yılları arasında çocuklar hakkında yapılan kayıp müracaatları da 104 bin 531. 

Hadi raporlar falan neyse de Adalet Bakanlığı da “Çocuklara yönelik cinsel istismar suçları”na ilişkin açılan davaların istatistiklerini tutuyor. Durum hiç de iç açıcı değil. Bakanlığın 2017 Adli Sicil İstatistikleri, Çocukların Cinsel İstismarı Suç ve Karar Sayıları tablosuna göre 2010-2017 yılları arasında çocukların cinsel istismarı suçundan açılan davalardaki suç sayıları toplam 134 bin 960.

Suç sayıları 2014 yılına kadar artış gösteriyor. 2014'te 18 bin 104 olan suç sayısı 2015 ve 2016'da düşüyor ve 2016'da 15 bin 51 oluyor. 2017'de ise 16 bin 348'e çıkıyor. Çocukların cinsel istismar suçunun, Türk Ceza Kanunu (TCK) uyarınca açılan tüm davlar içindeki oranı ise ortalama yüzde 0.7.

"Mutlu" musunuz!?. 

- Çocuğa karsı cinsel saldırı, taciz, tecavüz davalarında 2008-2013 arası yüzde 400 artış oldu. 2008’de 7 bin 500, 2009’da 13 bin 812, 2011’de 18 bin 334. ​- Son 3 yılda taciz ve tecavüze uğrayan ve adli mercilere yansıyan çocuk sayısı 70 bin. - Son 10 yılda bu sayı 250 bin dolayında. ​- Son 10 yılda, adli makamlara ulaşan tecavüze uğrayan çocuk sayısı 7 bin.

Eşcinselliğe karşı olanları öylesine çirkin göstereceğiz ki, sıradan bir Amerikalı bile onlardan ayrı durmak isteyecek” İnsanın kanını donduran bu söz; önde gelen eşcinsel sapkınlığın savunucularından, yaklaşık 30 yıl önce, Amerika’ya eşcinselliğin yerleştirilmesi için izlenmesi gereken taktik ve stratejileri anlatan Marshall K. Kirk ile Erastes Pill’e ait. Bu sapkınlara göre ilk gündem maddesi, eşcinseller ve eşcinsellikle ilgili olarak halkın duyarsızlaştırılmasıdır.

Hemen her ülkede Örgütlenme özgürlüğünün suiistimali olan ve Soros Fonlarınca finanse edilen LGBT dernekleri, “sapkınlığın görünür olması ve provokasyon” amacıyla yürüyüş düzenliyor. İngilizlerin dünya çapında Eşcinsellik sapkınlığın koruyuculuğuna soyundukları biliniyor. Birleşik Krallık diğer ülkelere özellikle Asya ülkelerine meşhur eşcinsellerini göndererek, sözde eşcinsellik haklarının savunuculuğunu üstleniyor.

LGBT kıtalarından casus devşiriyorlar. İngiltere Başkonsolosu Leigh Turner, Haziran 2014’te İstanbul’da da düzenlenen Onur Yürüyüşleri ve LGBT (lezbiyen, gey, biseksüel, trans) mücadelesine destek veren bir yazı kaleme almış, Birleşik Krallık’ın eşcinsellerin yanında olduğunu belirtmişti. "İngilizlerden neyim eksik" diye düşünen ABD İstanbul Konsolosu Charles Hunter de, “Eşcinselim ve LGBTİ’nin onur haftasında ben de varım” açıklamasında bulunmuştu. Rakamlar resmi olarak bilinmese de Türkiye’ye yılda yaklaşık 300 bin LGBT turistin geldiği tahmin ediliyor. Lezbiyen ve gay turizm pazarı konusunda araştırmaları ile tanınan Spartacus şirketinin araştırmasına göre Türkiye; gay turizmi olarak adlandırılan gay, lezbiyen, biseksüel ve transgender bireylere yönelik turizm konusunda 138 ülke arasında 90’ncı sırada. Anlaşılan amaçları Türkiye’nin ahlaki genleri ile oynamak.

Durum bu! 

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın LGBT ile imtihanı!..

Geçtiğimiz günlerde Istanbul Fatih ilçesi Saraçhane Parkı'nda, LGBT'ye karşı Büyük Aile Buluşması gerçekleştirilmiş, çocuklarını ve toplumu eşcinsellik baskısından korumak isteyenlerin organize ettiği yürüyüşe, birçok sivil toplum örgütü katılmıştı.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, İstanbul’da "LGBTİ karşıtlığı" için yapılan eylemi Hürriyet gazetesi yazarı Hande Fırat'a değerlendirmiş, "Devletin temel insan haklarını korumak yükümlülüğü bulunuyor" ifadesini kullanmıştı. 

 "Herkesin bir değerler sistemi vardır. Bu değerler sistemi çerçevesinde eleştirebilme özgürlüğünüz vardır." görüşünü dillendiren Bakan Yanık, "Hükümetimizin de doğal  değerleri var. Eşcinselliği normalleştirmek ya da normal görmek gibi bir lüksümüz yok. Devletin temel insan haklarını korumak ve teslim etmek yükümlülüğü bulunuyor. Nefret söylemini yanlış buluyoruz" ifadesine ek olarak "Her grubun protesto hakkı vardır. Nefret söylemini yanlış buluyorum. Ben bir hukukçuyum ve mesleğimin büyük bölümü insan hakları temelinde geçti. Nefret söylemini kime karşı olursa olsun yanlış buluyoruz." demişti.

Kripto FETÖ’cüler Bakan Yanık'ı iki ateş arasında bıraktı!..

Derya Yanık; Kur'an'ı Kerim'in eşcinsellikle (kadın kadına/erkek erkeğe) ilgili hükümlerine karşı çıkmamasına rağmen adeta aba altından sopa gösterenlerin lincine maruz kaldı.

Kripto FETÖ’cülerin etrafını kuşattığını biliyor mu bilmem? Ama bildiğim bir şey varsa o da kripto FETÖ’cülerin, Bakan Yanık'ı iki ateş arasında bıraktıkları olgusudur.

Çocukları LGBTli bireylerden ayırt edilemeyecek kadar marjinal yaşam süren sözde Müslümanların, Bakan Yanık'a söyleyecek sözleri olamaz.

Yangına körükle gidenler Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın  LGBTİ+ karşıtı eylemi “nefret söylemi” olarak tanımladığını iddia ederek ortalığı velveleye verdiler. Zaten selden kütük kapmak için bekleyen zıvanadan çıkmış muhafazakâr çevreler de sosyal medya üzerinden Bakan Yanık'a tepki gösterdiler. Utanmasalar koskoca aile bakanını “LGBT’li” ilan edecekler. Bırakın muhafazakâr kesimi, Vatan Partisi dahi Bakan Yanık'ın  sözlerini eleştirdi. 

Son zamanlarda AK Parti’ye eleştirileri nedeniyle dikkat  çeken Yeni Akit -eski- yazarı Abdurrahman Dilipak ise Bakan Derya Yanık'ın tam da ifade ettiği gibi nefret söylemine sarıldı;

Şeytan ve onun dostlarından nefret ediyoruz. Zatı alilerinizin gül hatırı için Kur’an-ı Kerimi mi sansürleyeceğiz. Sahi siz AK Partinin aile bakanıydınız değil mi. AK Partili bir kardeşimiz (AKP’li değil) diyor ki, bu sözlerden dolayı hiç bir LGBT’li size oy vermez, ama bu sözlerinizden dolayı size oy vermeyecek çok Müslüman var. AK Parti vitrininde sizin gibiler olduktan sonra, sandıkta boyunuzun ölçüsünü alırsınız” diyerek sosyal medya hesabından tehditler savurdu.

Dilipak'a sormak lazım, şeytan kim dostları kimler? Yaşamı boyunca milli ve manevi değerlerin toplumda egemen olmasının mücadelesini veren, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin  şerefli bakanına hem de bir bayana, şeytani kisvelerle hitap etmek, şeytan dostu ilan etmek senin haddine mi? İnsanları ötekileştirmek, birbirlerine düşman kutuplara dönüştürmek ne zanandan beri İslâm savunuculuğu oldu?

-“Nahoş” tavırlarla gündeme gelen Dilipak, Fetullah’tan aldığı “Hoşgörü Ödülü”nü, dikGAZETE yazarı Ulvi Alacakaptan’ın sık sık dile getirmesine rağmen halen iade etmiş veya reddetmiş değil…-

 O'nun Dilipak olması eleştirilmesine engel değil. Ey Dilipak; gücün yetiyorsa merdivenaltı Kur'an Kurslarında, talebe yurtlarında, ne idüğü belirsiz sözde dinî tedrisat yapılan derneklerde tecavüze uğrayan erkek çocukların sesi ol. Gücün yetiyorsa “Şer-i Şerif’e uygun” diye çocuk yaşta evlendirilen kız çocuklarına sahip çık. Yoksa boş-beleş konuşma!

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Seçilmiş Kaynakça

https://www.haberturk.com/mahsa-amani-kimdir-nasil-ve-neden-oldu-mahsa-amani-olayi-nedir-iran-protesto-olaylarinda-son-durum-ne-3523260

https://www.tgrthaber.com.tr/dunya/mahsa-amani-kimdir-iran-protesto-olaylarinin-baslamasina-neden-olan-mahsa-amini-neden-oldu-sucu-neydi-iste-detaylar-2847587

https://www.bbc.com/turkce/articles/cpr2p9jqyddo

https://twitter.com/deryayanikashb/status/1573244610226315267?t=vJA2JXpNWooJOVj1-ELrbg&s=19

https://www.habersanliurfa.net/yazarlar/omur-celikdonmez/abd-turkiyede-escinsel-sapkinlari-kiskirtarak-kaos-mu-amacliyor/29567/

https://www.dikgazete.com/yazi/istanbul-sozlesmesi-ve-cocuk-tecavuzlerinde-muhafazakr-kesimin-ikiyuzlulugu-makale,1689.html-1689.html

https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/bakan-yanikin-lgbt-ile-ilgili-sozleri-iktidar-yanlilarini-kizdirdi-yeni-bir-aciklama-yapti-7380413/

Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez

Ömür Çelikdönmez kimdir?

1965 Nazilli / Aydın doğumlu. İlk orta ve liseyi Isparta’da bitirdi. Isparta Gazeteciler Cemiyeti üyesi olarak, çeşitli gazetelerin (Türkiye, Milli Gazete, Antalya Ekspres vs) Isparta muhabirliğini yaptı. 

Isparta’da neşredilen mahalli gazetelerde haber, yazı ve şiirleri yayımlandı. (Gülkent, Demokrat Isparta, Senirkent Postası vs.) 1984-1985’te Erzurum Atatürk Üniversitesinde Felsefe öğrenimi gördü. 

1985-1993 arası İzmir Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünde okudu ve mezun oldu. 

Isparta’da bir siyasi partinin basın müşavirliğini üstlendi ve parti bülteni (Arkadaş) yayınladı. 

Arkadaş FM radyosunun editörlüğünü yürüttü. 

12 Eylül 1994’te Tunceli iline felsefe öğretmeni olarak atandı. Tunceli’de görev yaptığı iki yılda ‘Gökkuşağı’ isimli kültür sanat edebiyat dergisini yayınladı. Ayrıca ‘Dört Mevsim Tunceli’ konulu fotoğraf sergisi açtı. 

Millî Gazete ve Yeni Şafak’ta yazıları yayınlandı. 

Öze Dönüş, İmza, Rind, Paye, Büşra, Palandöken, Avaz, Teos, Açılım, Vizyon, Mor Taka, İktibas, Teneffüs, Cem, Yeşilay, Türk Yurdu, Senirkent Yükseliş, İzmir merkezli Yurtta Uyanış, Zonguldak'ta yayınlanan Zonkişot ve Yörünge gibi dergilerde yazı ve şiirleri neşredildi. 

1991’de İzmir’de yayınlanan Taşra dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. 

Yine İzmir’de yayımlanan Harman ve Açılım dergilerinin yayın kurulunda yer aldı. Ezcümle Dergisinin sanat danışmanlığını ve yayın yönetmenliğini üstlendi.

‘Milli Sinema’ ile ilgili bir makalesi, TÜRSAK 93 Sinema Yıllığı’na alıntılandı. 

İlk şiir kitabı ‘Mavi Düş’, İzmir’de Teos yayınlarından 1995’te çıktı. 1996-2002 arası Zonguldak İli Devrek İlçesinde görev yaptı. 

Devrek Lisesi ve Devrek İmam Hatip Lisesi’nde felsefe grubu derslerine girdi. 

2000 yılında Devrek Tarihi kitabı, Devrek Ticaret ve Sanayi Odası’nca yayımlandı. 

Devrek Tarihi kitabı, lisans, yüksek lisans ve doktora çalışmalarında kaynak gösterildi, atıfta bulunuldu. 

1996-2002 arası Devrek ve Zonguldak’ta yayınlanan Devrek Vizyon, Teneffüs, Devrek Genç Görüş, Eğerci’nin Sesi, Kuvayı Milliyeciler dergilerinde ayrıca Yeni Devrek, Devrek Eksen, Devrek Turizm Gazetesi, Devrek Paragraf ve Devrek Postası gazetelerinde bölge tarihine yönelik araştırmaları yayınlandı.

Zonguldak'ta yayın yapan yerel TV kanalında “ Tarihimize Yolculuk” başlıklı programı hazırladı ve sundu. 

2002’de 18. Uluslararası Baston ve Kültür Festivali Tanıtım Rehberi’ni hazırlayan ekipte yer aldı. 

Sempozyum ve Bienallere katıldı, bildiriler sundu. 

Eğitim iş kolunda faaliyet gösteren Türk Kamusen'e bağlı Türk Eğitim-sen sendikasının ilçe temsilcisiydi. 

Devrek’te görev yaptığı yıllarda bölge kültürüne ve tarihine katkıları nedeniyle Devrek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce ‘Teşekkür’, İlçe Kaymakamı tarafından ‘Takdir’ belgesi ile ödüllendirildi. 

2003 Ocak’ta Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine atandı. 

Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın Basın Müşavirliğini yaptı. 

2011’de Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünde görevlendirildi. 

2009’da ‘Efsane Doktor Sadettin Sarı Murat’ kitabı, yine aynı yıl ‘Baston Tarihi / Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabı yayımlandı. ‘Baston Tarihi Devrek'ten Bastonla Tarihe Bakış’ kitabın, yasal olmayan şekilde telif ücreti ödenmeden Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca ‘Bastonlar’ başlığı ile korsan baskısı yapıldı. haberşanlıurfa, akdenizhaber, haberakdeniz.com.tr, www.ahval.net, haberzonguldak2, haber10, timeturk, fikrikadim, kafkassam, dikGAZETE.com ve MHP Erzurum eski Milletvekili Rıza Müftüoğlu'nun sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu Türk Meclisi internet sitesinde, jeopolitik ve jeostrateji konularında yüzlerce makalesi yayınlandı. 

2013-2018 arası Resmi Gazete’nin basıldığı Başbakanlık Basımevi’nde Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri kadrosuyla çalıştı. 

Isparta ili tarihi ve kültürüne yönelik araştırmalar yapan, ilmi toplantı ve geziler düzenleyen Hamideli Derneği’nin genel sekreterliğini üstlendi.

Halen, dikGAZETE.com haber sitesinde araştırma/analiz yazılarını sürdürmektedir.

.

dikGAZETE.com

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
feraset 2 yıl önce
hem haklısınız hem haksız
Sabetay Doğramacı 2 yıl önce
Masonlarla bu kadar uğraşmadınız Dilipak'la uğraştığınız kadar !!???
biriciktek 2 yıl önce
Din tacirleri
hasan can 2 yıl önce
“Din kisvesiyle çocuklara tecavüz”, “çocuklar sahipsiz, Müslümanlar duyarsız” Bu ifadeleri görünce aklıma bir anda aşırı uçtaki 28 Şubat yazarları çizerleri geldi. Ne iş anlamadım. Bu tür sapkınlık yapanların mezhebi, meşrebi, ırkı, dini, imanı sorulur mu, cezası en ağırdan verilir. Verildi de Din mi, Diyanet mi, millet mi karşı çıktı. Bu eylemlerin cezaları dinde bellidir. Fakat Devlet din devleti değildir.