103 Amiral Kanal İstanbul’a karşı

Emin Batur
Emin Batur
103 Amiral Kanal İstanbul’a karşı
08-04-2021

- 103 mü 104 mü?

- 104 ama biz yine de galat-ı meşhur olan 103 amiral diyelim.

- Neden?

- Çünkü 103, gizemli, ezoterik mesajlar içeriyor da ondan, aynen M. Kemal Paşa’nın 18 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkması gibi…

- 19 Mayıs 1919 değil miydi?

- Hayır! 18 Mayıs 1919

15 Mayıs 1919’da Yunanlar İzmir’e çıktı. 

Sultan Vahdettin, M. Kemal Paşa’nın tüm taleplerini kabul ederek (En modern geminin verilmesi, 3 araba, tam yetki, 19 yaver verilmesi, maaşların önden ödenmesi, komuta edeceği karargâhın “Fevkalade karargâh” olarak kabul edilmesi vs.) nihayet 16 Mayıs’ta yola çıktı…

Yolculuk iki gün sürdü.

M. Kemal Paşa, 18 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı.

Ama…

Rumi takvim, miladi takvime çevrilince yanlışlıkla 19 Mayıs 1919 olarak çevrildi.

Kemalistler baktı ki, bu tarihin söylenmesi hoş ve gizemli sırlar ihtiva ediyor, değiştirmeyip öylece bıraktılar.

- 103 sayısının da öyle bir tarafı var mı?

- Olabilir! 

15 Temmuz’a 103 gün kalması, yine o tarihte 103 generalin tutuklanması vs. gibi gizemli mesajlar ihtiva edebilir. Bunu, imzalayanlardan birkaç kişi dışında da kimse bilmez.

Malum FETÖ ve küresel güçler ezoterik mesajlar vermeye bayılırlar.

Neyse.

Türkiye, bulunduğu coğrafi konum gereği tabii olarak Asya-Avrupa-Afrika arasında bir ulaşım ve aktarma üssüdür.

Ancak…

Bu avantajlı durumumuz, uzun yıllar boyunca değerlendirilmeyerek heba edilmiştir.

Bilhassa deniz ulaşımında çok geri kalmış, elimizde bulunan İstanbul ve Çanakkale boğazlarındaki haklarımızı bile kullanamamışız.

Neden?

Çünkü o zamanlar haklarımızı koruyacak güçte değildik.

Ama şimdi durum değişti.

Peki, 

Amiraller böyle önemli bir projeye neden karşı?

Öncelikle Kanal İstanbul’un nasıl bir işlev göreceğine bakalım. Sonra neden karşı çıktıklarını konuşuruz.

Kanal İstanbul…

Deniz ulaşımındaki eksikliğimizi büyük bir oranda giderecek, belki de orta vadede Türkiye’yi deniz ulaşım ve aktarmasında önemli bir merkez haline getirecektir.

Buna örnek olarak;

Yakın coğrafyamızdaki ulaşım-aktarma merkezlerine bir bakalım.

HONG-KONG - DUBAİ - SİNGAPUR

İngilizler “Afyon Savaşları”ndan sonra 99 yıllığına Hong-Kong’u Çin’den kiralamışlardı.

Aslında kiralama falan değil, üstüne oturmuşlardı. 

Yani Hong-Kong’u iade etme niyetleri yoktu.

Ama…

Çin güçlenip, dünya sahnesine çıkınca İngiltere, alternatif arayışlarına girme mecburiyetinde kaldı.

İşte Dubai, İngilizlerin Hong-Kong’a alternatif olarak parlattığı bir merkezdir.

BİRİ TENEKE BARAKALARDA DİĞERİ ÇÖL İKLİMİNDE YAŞAYAN İKİ MERKEZ

İngilizler…

Ellerinde bulundurdukları Singapur ile Dubai arasında entegrasyona giderek, 

Bu iki merkezi dünyanın önemli yük taşımacılığı ve finans merkezleri haline getirdiler.

Böylece teneke barakalarda yaşayan Singapurlular ve çöl çadırlarında yaşayan Dubaililer kısa sürede dünyanın en müreffeh insanları haline gelerek, modern şehirlerde yaşamaya başladı.

Yani…

Yük taşımacılığı ve finansta söz sahibi olan ülkelerin, kısa sürede kalkınma vetiresine (sürecine) girdiklerini Singapur ve Dubai örneğinde görebiliyoruz.

Peki,

Kanal İstanbul’un böyle bir işlevi olacak mı ona bakalım.

KANAL İSTANBUL’UN OTURACAĞI ÜÇ SAC AYAK

Dikkat edilirse Kanal İstanbul konuşulduğu zaman mesele sadece yük gemilerinin geçişi veya Montrö Anlaşmasının delinmesi yönü ile değerlendiriliyor.

Hâlbuki Kanal İstanbul’un 3 önemli fonksiyonu olacak. 

1- Suyolu güzergâhı olması

2- Konteyner (yük) aktarma merkezlerinin olması (Marmara ve Karadeniz tarafında)

3- Finans merkezi olması

MÜTHİŞ ENTEGRASYON

Kanal İstanbul, Marmara ve Karadeniz cihetinde yapılacak konteyner limanlarla yük taşımacılığında Karayolu-Demiryolu-Havayolu arasında çok önemli bir entegrasyona ev sahipliği yapacaktır.

Ki,

Dünyada böyle bir entegrasyona sahip başka bir merkez yok diyebiliriz.

İSTANBUL HAVALİMANI ÇEVRESİNDE YAPILAN OTOYOLLAR…

İstanbul Havalimanına giderken belki dikkatinizi çekmiştir.

Biri paralı diğeri ücretsiz iki otoyol var.

Yan yolları da eklediğiniz zaman toplam 26 şeritli bir yolun yapıldığı görülecektir.

KUZEY MARMARA OTOYOLU, YAVUZ SULTAN SELİM KÖPRÜSÜ, ORHANGAZİ KÖPRÜSÜ, 1915 ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ, MARMARAY…

… …

Ve daha buraya yazmadığım köprü, otoyol, tünel ve viyadükler vasıtasıyla Kanal İstanbul giriş ve çıkışında yapılacak konteyner limanlara mal taşınacaktır.

Dikkat edilirse, 1915 Çanakkale Köprüsü otoyollarla bir taraftan Balıkesir’den geçen otoyol ile Anadolu’ya bağlanırken Avrupa Trakya istikametinde ise Çanakkale - Malkara - Tekirdağ - Kınalı üzerinden Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve oradan Akyazı-Ankara’ya bağlanıyor.

Bütün bu yatırımlar, Ege ve Akdeniz bölgesinde üretilen mal ve hizmetlerin hem iç piyasaya çok hızlı bir şekilde ulaşması hem de Kanal istanbul çevresindeki Demiryolu, Havayolu ve Denizyolu ile entegrasyonu sebebiyle dış piyasaya arz edilecek.

Böylece ülkemizde üretilen veya dışardan gelen bir malın tüketiciye rekabet edilemeyecek derecede hızlı bir şekilde Kanal İstanbul vasıtasıyla ulaşması sağlanacaktır.

Sadece deniz nakliyesi ile abad olan Dubai ve Singapur’a karşı lastik tekerlekli araçların Demiryolu, Hava ve Deniz yük taşımacılığının entegrasyonu ile ülkemizin yakalayacağı kalkınma hamlesi şimdiden batıyı ürkütmüş bulunuyor.

103 Amiral

Ve emekli monşerlerin Kanal İstanbul’a karşı çıkmaları boşuna değil.

Daha yazacak çok şey var…

Enerjinin nakli, Montrö ile elimiz ve kolumuzun bağlı olması vs.

Ama…

Şimdilik bu kadar… 

.

Emin Batur, dikGAZETE.com

Emin Batur
Emin Batur

1959 Mardin...

1982 yılında İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesinin İnşaat Mühendisliği bölümünü bitirdi.

Serbest piyasada mühendis olarak bir müddet çalıştı. Kiptaş Genel Müdür Yardımcılığı yaptı ve aynı müessesede danışman olarak çalıştı. Şu anda serbest mühendis olarak çalışmalarını sürdürüyor.

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?