Uzman Psikolog Naciye Tokaç, zayıf benlik algısının bağımlılığa yol açtığını söyledi.
Bağımlılığın kullanılan psikoaktif maddenin kişiye zarar verici sonuçlar doğurmasına karşın, ısrarcı bir şekilde maddeyi arama ve sürekli kullanma ile karşımıza çıkan, tekrarlayan bir bozukluk olduğunu belirten Psikoterapist/Aile, Çift Ve Evlilik Terapisti Psikolog Naciye Tokaç, “Bağımlılık Nörobiyopsikososyal bir bozukluktur. Buradan anlaşılmaktadır ki; bağımlılığa sadece nörolojik bir sorun olarak bakılamamakta; aynı zamanda psikoaktif madde kullanımının biyolojik işleyişi etkilerinden de bahsetmekteyiz. Psikoaktif maddeleri kullanmaya başlamak ve sürdürmekle ilgili psikolojik faktörler çok önemlidir. Bağımlı kişinin; sadece kendisi durumdan etkilenmekle kalmaz, aynı zamanda sosyal çevresi de olumsuz etkilenmektedir. Kişiyi bağımlılığa iten sebeplere baktığımızda ise; oldukça fazla etkenin rol oynadığını söyleyebiliriz. Bağımlılığın özellikle genç yaşlarda başlandığı durumlarda gencin ilgisinin akran gruplarına yönelik olduğu ve kabul edilme, beğenilme dürtüsünün yoğunluğu etkilidir. Özellikle sigara ve uyuşturucu / uyarıcı madde kullanımının bu etkenlerden beslendiğini söyleyebiliriz” diye konuştu."Sevgisizlik ve ilgisizlik"
Psikoaktif madde kullanımını etkileyen en önemli etkenin kişilik özellikleri olduğunu dile getiren Psikolog Naciye Tokaç, şunları ifade etti:“Çoğunlukla kullanılan “zayıf kişilikli” tabiri bu kişileri yeterli tanımlamaya uymayan ve oldukça inciten bir tabirdir. Bu kişiler; yaşadıkları hazzı ertelemek istemeyen, anında ve çocuksu hazlar deneyimleyerek böylece yetişkinliğin sorumluluk ve mücadelesinden bilinçdışı kaçmak isteyen kişilerdir.
Bu kişilerde doğal hayatın getirdiği olumsuzluklarla baş etme mekanizmasında yetersizlik düşünülmektedir. Psikoaktif madde kullanımına kişiyi yönelten bir diğer etken ise özellikle çocukluk yıllarından itibaren devam eden ve artan şiddetli aile içi çatışmalar ile sosyal çevrenin kişiyi destekleyici olmaktan uzak olmasıdır.
Aile içerisinde ebeveynleri başta olmak üzere yeterli sevgi ve ilgiyi göremeyen bireyler, ilgi arayışını dış dünyada yapmaktadır.
Bu kişilerin daha çok içe dönük, duygularını kolaylıkla ifade edemeyen, sevgiyi gösteren değil, sevginin gösterilmesini bekleyen, sosyal uyumlu, hayır deme becerisinde yetersizlik olan bireyler olduğu düşünüldüğünde; psikoaktif madde kötüye kullanımına yönlendirilmeleri kolay olacaktır.
Psikoaktif madde kullanımının en kötü durumu ise kişinin korku ve merak duygusuyla başladığı maddeye bağımlılık kazandığını geç fark etmesidir.
Psikoaktif madde kullanımı bir kısırdöngü halinde devam eder. Kişi ’bir kereden bir şey olmaz’ diyerek başladığı maddeyi kullanmaya ’bir daha asla’ diyerek devam etmek istemese de, kendisinin bağımlı olmayacağına, istediğinde bırakabileceğine dair yanlış inançları nedeniyle devam eder. Ve bu kısır döngü daima böyle devam eder."