İSTANBUL - HATİCE ŞENSES
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlyas Dökmetaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çağın en büyük problemlerinden biri olan kanserin son yıllarda giderek daha da fazla görüldüğünü ifade etti.
Kanser tanısı konulduktan sonra, hasta ve yakınlarında çöküntüler yaşandığına dikkati çeken Dökmetaş, erken tanı konulduğunda bir kısım kanser türlerinde cerrahiyle başarılı sonuçlar alındığını kaydetti.
Prof. Dr. Dökmetaş, geciken olgularda bireylerin hastanede yatışı yapılarak tedavi edildiğini, kemoterapi veya radyoterapi uygulandığını dile getirerek, "Bunların hepsinin bireye, sağlık sistemine, ülkelere, ekonomiye yüksek maliyetleri olmaktadır. Hastaların bir kısmı bu yöntemlerle yaşamaya devam etmekte, bir kısmı ise ne yazık ki hayatını kaybetmekte. Çok geç tanı konulan olgularda bu olayların yönetimi daha da zor olmaktadır. Bazen yapılacak hiçbir şey kalmamaktadır." diye konuştu.
"Sağlık politikalarının temeli koruyucu hekimlik"Hekimliğin ve sağlık politikalarının temelini koruyucu hekimliğin oluşturduğuna işaret eden İlyas Dökmetaş, bu durumda, "Kanserin sebepleri nelerdir? Kanser bir yazgı mıdır? Kanserden korunabilir miyiz, bunun için neler yapmamız gerekir?" gibi soruların sorulması gerektiğini söyledi.
Dökmetaş, kanserin, hücrelerin kontrolsüz bölünmesi sonucu ortaya çıktığını, bu olaya da hücredeki genetik yapıda meydana gelen değişimlerin neden olabildiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Yaşam tarzı, obezite, beslenme özellikleri, besinler, radyasyon, güneş ışınları, ağır metaller, sigara, alkol gibi birçok faktörün yanında, enfeksiyon etkeni olan virüs, bakteri ve parazit gibi mikroorganizmalar da bazı kanserlere neden olmaktadır. Bulaşıcı sarılık etkenleri hepatit B ve C virüsleri, zamanında tedavi edilmez ise karaciğer sirozu ve karaciğer kanserine neden olur. AIDS etkeni HIV ile bu hastalığın seyrinde veya ondan bağımsız olarak 'Epstein-Barr Virüs', 'Human herpes Virüsü' erken veya geç dönemde kansere neden olur. Ağız, burun ve cinsel organlardaki kanserlere neden olan 'Human Papilloma Virüsü', mide ülserine neden olan daha sonra da mide kanseri sebebi olarak öne çıkan 'Helicobacter pylori', idrar torbası (mesane) kanserine neden olan 'Schistosoma haematobium' bunlardan bir kısmı. Bu mikroorganizmalar çeşitli yollarla kanserlere neden olurlar."
"Aşılar kanserlerden korur mu?"Prof. Dr. Dökmetaş, kanser nedeni olarak öne çıkan bu etkenlerden korunmanın yollarına da değinerek, akla "Aşılar kanserlerden korur mu?" sorusunun geldiğini belirtti.
Dökmetaş, şunları kaydetti:
"Zamanında yapılan aşılarla kanserden korunmak mümkün. Hepatit B aşısı ile sirozdan, karaciğer kanserinden korunulabilir. Ağız, burun ve cinsel organlarda oluşan kanserlerden HPV aşısı ile korunmak mümkündür. Bu aşılar riskli olan bireylere uygun zamanda önerilip, yapılır. Bazı kanserlerin gelişmesini uygun antibiyotik veya anti viral ilaçlar vererek de engelleyebiliriz. Mide ve idrar torbası kanserlerinden korunmada aşı yerine antimikrobik ilaç kullanılmaktadır. Şu gerçek de unutulmamalı, bu kanserlerin tek bir nedeni yok, birçok faktör kanseri tetikliyor. Bizim amacımız kanser farkındalığını oluşturmak, erken tanı konulması, aşıyla korunulabilen hastalıklara dikkati çekmek ve aşı yaptırmak olmalıdır. Bu hastalıkların bulaşma yolları, belirtileri, korunma yolları okullarımızda, öğrencilerimize, basın ve yayın organları yolu ile de tüm insanlarımıza anlatılmalıdır."