CHP’nin organize ettiği Ceumhuriyet ve Demokrasi mitingine farklı siyasi görüşlerden yüz binlerce vatandaş katıldı. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Hep birlikte bir tarih yazdık. Demokrasiye sahip çıktık” dedi.
CHP’nin organize ettiği ’Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi’nde Taksim Meydanına hınca hınç doldu. Her siyasi görüşten, her yaştan vatandaşlar meydana akın etti. AK Parti’den de yöneticilerin ve belediye başkanlarının katıldığı mitingde meydanı dolduran kalabalığa seslenen Kılıçdaroğlu, “Hep birlikte bir tarih yazdık. Demokrasiye sahip çıktık. Hep birlikte cumhuriyetimize sahip çıktık. Taksim Manifestosu Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasi tarihinde yerini alacaktır. Dünyada ilk kez kabul ediliyor, destek veren, gönül veren, bütün yurttaşlarıma hepinize gerçekten de yürekten şükranlarımı sunuyorum. Sağ olun, var olun diyorum demokrasi adına” dedi.
"Tarihi bir meydanda ve tarihi bir gündeyiz"
“Tarihi bir meydandayız ve tarihi bir gündeyiz. Taksim Meydanı, bizim demokrasi tarihimizde yer alan bir meydandır” diyen Kılıçdaroğlu, “Ecevit’e suikast düzenleneceği söylendiğinde, Ecevit şu açıklamayı yaptı ‘Yarın tek başıma Taksim’e gideceğim’ dedi. Ve geldi, arkasında bugün olduğu gibi yüzbinler vardı. 1 Mayıs 1977 kanlı bir mayıs olarak tarihe geçen bir gün. Ve o gün çok sayıda vatandaşımız, taksim meydanında hayatını verdi. Kanlı 1 Mayıs olarak bizim tarihimizde yer alan ve henüz aydınlığa kavuşmamış olan bu meydanda geldi. Ve Taksim Meydanı... Ağaçların kesilmemesi için gençlerin doğaya sahip çıktığı bir meydan. Bu meydanlarda Gezi olayları yaşandı ve o olayda ellerinde karanfiller kitaplarla gençlerimiz, bu ülkenin gençleri, umudumuz, hep beraber ayağa kalktı. Ülkemizi seviyoruz, insanlarımızı seviyoruz” diye konuştu.
"DARBE GİRİŞİMİNİN YENİLGİYE UĞRAMASININ ANA UNSURLARINDAN BİRİSİ MEDYA ÖZGÜRLÜĞÜDÜR"
Cumhuriyet kurulurken birlik ve beraberliğin olduğuna vurgu yapan Kılıçdaroğlu, “İnşallah yine birlik ve beraberlik içinde Türkiye’yi hep birlikte çağdaş uygarlığa ulaştıracağız. Bugün aynı zamanda medyanın basın bayramı. Tam 108 yıl önce medyaya vurulan zincirleri kırdık ve Basın Bayramı bu ülkede 108 yıldır kutlanmaya çalışılıyor. Medya özgürlüğünü sağlamak hepimizin ortak görevidir. Bakın 15 temmuz darbe girişiminin yenilgiye uğramasının ana unsurlarından birisi medya özgürlüğüdür. Medyanın açık ve net darbeye karşı olmasıdır” dedi.
"DARBELERDE EN AĞIR BEDELİ ÖDEYEN CHP’DİR"
Darbeye karşı çıkan bütün siyasi partilerin genel başkanlarını kutladığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Darbe üzerinde neden bu kadar duruyoruz? Türkiye Cumhuriyeti’nin darbeler tarihine baktığınızda, en ağır bedeli ödeyen CHP’dir. Her darbeden sonra mal varlıklarımıza el konuldu, arşivlerimize el konuldu, genel başkanlarımız hapse atıldı, il ve ilçe başkanlarımız ciddi bedeller ödedi. Biz, kanla dişle tırnakla kazandığımız demokrasinin kıymetini de darbecilerin ne mal olduğunu da en iyi bilen partiyiz. Bombalar altında Meclis dik durdu, demokrasi kazandı” şeklinde konuştu.
"ERLERİ LİNÇ EDENLER YARGILANSIN"
Darbe girişiminde yer alan erlerin durumuna değinen Kılıçdaroğlu, “Darbe sonrasında, emre uyan er ve erbaşların linç edilmesini asla ve asla kabul etmiyoruz, linç edenlerin yargılanmasını istiyoruz. Askerlik yapan herkes çok iyi bilir ki, komutanın verdiği emre bütün erler uyarlar. Emre uydu diye siz eğer o askeri linç ederseniz, peygamber ocağına ihanet etmiş olursunuz. Her asker bizim başımızın tacıdır. Bu meydana söz veriyorum bunların takipçisi olacağız. Demokrasi aynı zamanda bağımsız ve tarafsız yargı demektir. Yani adalet demektir demokrasi aynı zamanda. Darbeciler adaleti hiçbir zaman savunmadılar. Darbeciler bağımsız mahkemeleri asla savunmadılar. Darbeciler kendi mahkemelerini kurdular. DGM dediler, sıkıyönetim dediler, özel yetkili mahkeme dediler. Yargıyı vatandaşın ensesinde bir sopa olarak kullandılar. Onun için darbeye de darbecilere de diktaya da karşıyız” diye konuştu.
“UMARIM VE DİLERİM GEÇMİŞTEKİ HATALARINDAN TÜRK SİYASETİ GEREKLİ DERSİ ÇIKARIR"
Çağdaş demokrasilerde dördüncü gücün medya olduğuna vurgu yapan Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Gelin dördüncü güç olarak medyayı da anayasamıza açıkça yazalım. Demokrasi aynı zamanda düşünce özgürlüğü demektir. Düşüncesine katılmasak bile insanların düşüncelerini özgürce dile getirdiği rejimin adıdır demokrasi. Darbe rejiminde, dikta yönetimlerinde düşünce özgürlüğü kavramı yoktur. Bir kişi konuşacak, herkes ona uyacak. O nedenle herkesin düşüncesini özgürce açıkladığı meydanlarında herkesin özgürce gezdiği bir Türkiye’den yanayız. Demokrasi aynı zamanda yurtta barış, dünyada barış demektir. Darbecilerin barışla ilgisi yoktur. İnsan hakkını bilmeyen, işkenceleri olan, bağımsız yargısı olmayan bir düzende elbette ki barış asla olmaz. Demokrasi aynı zamanda devlet yönetiminde liyakat demektir. Devlet yönetimini ele geçirmek darbecilerin işidir. Umarım ve dilerim geçmişteki hatalarından Türk siyaseti gerekli dersi çıkarır. Bir kişi sınava girer ve birinci olursa onun kimliğine, yaşam tarzına, inancına bakarak senin devlette işin yoktur demek demokrasiye ihanettir. Sözüm söz hiçbir ayrım yapmayacağız. Bütün vatandaşlarımızı kucaklayacağız. Demokrasilerde toplanma özgürlüğü vardır. Taksim Meydanı kapatıldı. Kapatılmamalı Taksim Meydanı. Türkiye’nin hiçbir meydanı kapatılmamalı. Meydanlar halkın enerjisini boşaltacağı yerler olmalı. Meydanlarında gezmeliyiz, hep birlikte kol kola ve omuz omuza olmalıyız. Kadını kızı yaşlısı genci hep beraber olmalıyız. Demokrasinin erdemidir bu. Hep birlikte bir arada meydanlarda parklarda caddelerde sokaklarda gezmeli, özgürlük türküleri söylemeliyiz. Hükümete sesleniyorum. Gelin Silivri zindanlarında, hayatı mahvedilen o insanların itibarlarını iade edelim. Demokrasinin özünde uzlaşma kültürü vardır. Umarım 15 Temmuz darbesi uzlaşma kültürünü harekete geçirir. Darbecilerde ise dayatma kültürü vardır.”
Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sonlandırdı:
“İstanbul Taksim’den Hakkari’ye Edirne’ye Muş’a İzmir’e Yozgat’a Balıkesir’e Antalya’ya Karadeniz’e Zonguldak’a Trabzon’a selam olsun. Demokrasi için selam olsun. Özgürlük için selam olsun. Biz Taksim’de olanlar, bütün Türkiye’ye gönlümüzü açıyoruz. Ne darbe, ne dikta, yaşasın özgürlükçü demokrasi."
(İHA)
CHP’nin organize ettiği ’Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi’nde Taksim Meydanına hınca hınç doldu. Her siyasi görüşten, her yaştan vatandaşlar meydana akın etti. AK Parti’den de yöneticilerin ve belediye başkanlarının katıldığı mitingde meydanı dolduran kalabalığa seslenen Kılıçdaroğlu, “Hep birlikte bir tarih yazdık. Demokrasiye sahip çıktık. Hep birlikte cumhuriyetimize sahip çıktık. Taksim Manifestosu Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasi tarihinde yerini alacaktır. Dünyada ilk kez kabul ediliyor, destek veren, gönül veren, bütün yurttaşlarıma hepinize gerçekten de yürekten şükranlarımı sunuyorum. Sağ olun, var olun diyorum demokrasi adına” dedi.
"Tarihi bir meydanda ve tarihi bir gündeyiz"
“Tarihi bir meydandayız ve tarihi bir gündeyiz. Taksim Meydanı, bizim demokrasi tarihimizde yer alan bir meydandır” diyen Kılıçdaroğlu, “Ecevit’e suikast düzenleneceği söylendiğinde, Ecevit şu açıklamayı yaptı ‘Yarın tek başıma Taksim’e gideceğim’ dedi. Ve geldi, arkasında bugün olduğu gibi yüzbinler vardı. 1 Mayıs 1977 kanlı bir mayıs olarak tarihe geçen bir gün. Ve o gün çok sayıda vatandaşımız, taksim meydanında hayatını verdi. Kanlı 1 Mayıs olarak bizim tarihimizde yer alan ve henüz aydınlığa kavuşmamış olan bu meydanda geldi. Ve Taksim Meydanı... Ağaçların kesilmemesi için gençlerin doğaya sahip çıktığı bir meydan. Bu meydanlarda Gezi olayları yaşandı ve o olayda ellerinde karanfiller kitaplarla gençlerimiz, bu ülkenin gençleri, umudumuz, hep beraber ayağa kalktı. Ülkemizi seviyoruz, insanlarımızı seviyoruz” diye konuştu.
"DARBE GİRİŞİMİNİN YENİLGİYE UĞRAMASININ ANA UNSURLARINDAN BİRİSİ MEDYA ÖZGÜRLÜĞÜDÜR"
Cumhuriyet kurulurken birlik ve beraberliğin olduğuna vurgu yapan Kılıçdaroğlu, “İnşallah yine birlik ve beraberlik içinde Türkiye’yi hep birlikte çağdaş uygarlığa ulaştıracağız. Bugün aynı zamanda medyanın basın bayramı. Tam 108 yıl önce medyaya vurulan zincirleri kırdık ve Basın Bayramı bu ülkede 108 yıldır kutlanmaya çalışılıyor. Medya özgürlüğünü sağlamak hepimizin ortak görevidir. Bakın 15 temmuz darbe girişiminin yenilgiye uğramasının ana unsurlarından birisi medya özgürlüğüdür. Medyanın açık ve net darbeye karşı olmasıdır” dedi.
"DARBELERDE EN AĞIR BEDELİ ÖDEYEN CHP’DİR"
Darbeye karşı çıkan bütün siyasi partilerin genel başkanlarını kutladığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Darbe üzerinde neden bu kadar duruyoruz? Türkiye Cumhuriyeti’nin darbeler tarihine baktığınızda, en ağır bedeli ödeyen CHP’dir. Her darbeden sonra mal varlıklarımıza el konuldu, arşivlerimize el konuldu, genel başkanlarımız hapse atıldı, il ve ilçe başkanlarımız ciddi bedeller ödedi. Biz, kanla dişle tırnakla kazandığımız demokrasinin kıymetini de darbecilerin ne mal olduğunu da en iyi bilen partiyiz. Bombalar altında Meclis dik durdu, demokrasi kazandı” şeklinde konuştu.
"ERLERİ LİNÇ EDENLER YARGILANSIN"
Darbe girişiminde yer alan erlerin durumuna değinen Kılıçdaroğlu, “Darbe sonrasında, emre uyan er ve erbaşların linç edilmesini asla ve asla kabul etmiyoruz, linç edenlerin yargılanmasını istiyoruz. Askerlik yapan herkes çok iyi bilir ki, komutanın verdiği emre bütün erler uyarlar. Emre uydu diye siz eğer o askeri linç ederseniz, peygamber ocağına ihanet etmiş olursunuz. Her asker bizim başımızın tacıdır. Bu meydana söz veriyorum bunların takipçisi olacağız. Demokrasi aynı zamanda bağımsız ve tarafsız yargı demektir. Yani adalet demektir demokrasi aynı zamanda. Darbeciler adaleti hiçbir zaman savunmadılar. Darbeciler bağımsız mahkemeleri asla savunmadılar. Darbeciler kendi mahkemelerini kurdular. DGM dediler, sıkıyönetim dediler, özel yetkili mahkeme dediler. Yargıyı vatandaşın ensesinde bir sopa olarak kullandılar. Onun için darbeye de darbecilere de diktaya da karşıyız” diye konuştu.
“UMARIM VE DİLERİM GEÇMİŞTEKİ HATALARINDAN TÜRK SİYASETİ GEREKLİ DERSİ ÇIKARIR"
Çağdaş demokrasilerde dördüncü gücün medya olduğuna vurgu yapan Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Gelin dördüncü güç olarak medyayı da anayasamıza açıkça yazalım. Demokrasi aynı zamanda düşünce özgürlüğü demektir. Düşüncesine katılmasak bile insanların düşüncelerini özgürce dile getirdiği rejimin adıdır demokrasi. Darbe rejiminde, dikta yönetimlerinde düşünce özgürlüğü kavramı yoktur. Bir kişi konuşacak, herkes ona uyacak. O nedenle herkesin düşüncesini özgürce açıkladığı meydanlarında herkesin özgürce gezdiği bir Türkiye’den yanayız. Demokrasi aynı zamanda yurtta barış, dünyada barış demektir. Darbecilerin barışla ilgisi yoktur. İnsan hakkını bilmeyen, işkenceleri olan, bağımsız yargısı olmayan bir düzende elbette ki barış asla olmaz. Demokrasi aynı zamanda devlet yönetiminde liyakat demektir. Devlet yönetimini ele geçirmek darbecilerin işidir. Umarım ve dilerim geçmişteki hatalarından Türk siyaseti gerekli dersi çıkarır. Bir kişi sınava girer ve birinci olursa onun kimliğine, yaşam tarzına, inancına bakarak senin devlette işin yoktur demek demokrasiye ihanettir. Sözüm söz hiçbir ayrım yapmayacağız. Bütün vatandaşlarımızı kucaklayacağız. Demokrasilerde toplanma özgürlüğü vardır. Taksim Meydanı kapatıldı. Kapatılmamalı Taksim Meydanı. Türkiye’nin hiçbir meydanı kapatılmamalı. Meydanlar halkın enerjisini boşaltacağı yerler olmalı. Meydanlarında gezmeliyiz, hep birlikte kol kola ve omuz omuza olmalıyız. Kadını kızı yaşlısı genci hep beraber olmalıyız. Demokrasinin erdemidir bu. Hep birlikte bir arada meydanlarda parklarda caddelerde sokaklarda gezmeli, özgürlük türküleri söylemeliyiz. Hükümete sesleniyorum. Gelin Silivri zindanlarında, hayatı mahvedilen o insanların itibarlarını iade edelim. Demokrasinin özünde uzlaşma kültürü vardır. Umarım 15 Temmuz darbesi uzlaşma kültürünü harekete geçirir. Darbecilerde ise dayatma kültürü vardır.”
Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sonlandırdı:
“İstanbul Taksim’den Hakkari’ye Edirne’ye Muş’a İzmir’e Yozgat’a Balıkesir’e Antalya’ya Karadeniz’e Zonguldak’a Trabzon’a selam olsun. Demokrasi için selam olsun. Özgürlük için selam olsun. Biz Taksim’de olanlar, bütün Türkiye’ye gönlümüzü açıyoruz. Ne darbe, ne dikta, yaşasın özgürlükçü demokrasi."
(İHA)