Ankara
60'a yakın ülkede faaliyet gösteren Yunus Emre Enstitüsü (YEE), yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını dolayısıyla insanların evlerinde kaldığı son dönemde Türkiye ile irtibat kurmak isteyenleri bir araya getirmeye devam ediyor.
YEE Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, YEE'nin Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan'da üniversite öğrencilerine yönelik başlattığı çevrim içi Türkçe kursları programına ilişkin açıklamalarda bulundu.
YEE Bakü temsilciliğinin, mayıs ayı sonlarında "Türkiye'yi daha yakından tanımaya ne dersiniz?" mottosuyla başlattığı çevrim içi Türkiye Türkçesi kurslarına Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan’dan 750 öğrencinin başvuruda bulunduğunu belirten Ateş, dost ve kardeş ülkelerin gençleriyle bir araya gelmek, onlara Türkiye'nin kültür ve bilim imkanlarını anlatmak ve ortak bir dille konuşabilmek için Türkiye Türkçesi kursları açtıklarını söyledi.
Ateş, başvuru sayısının yüksekliğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Azerbaycan ve Kazakistan'da iki merkezimiz vasıtasıyla kurslarımız devam ediyordu ancak Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan’da merkezlerimiz olmamasına rağmen bu ülkelerden önemli miktarda talep gelince çevrim içi Türkçe kursların açılması kararını verdik. Dünyanın küresel salgınla mücadele ettiği bir dönemde Türkiye ile bağ kurmak ve Türkiye'yi yakından tanımak isteyen genç dostlarımızın Türkiye'nin yanında olduğunu bilmek hiç kuşkusuz gurur vericidir."
Türkiye Türkçesi kurslarına başvuranların Türkiye ile panoramik bir etkileşim ve iletişim kurmak istediğini söyleyen Ateş, öğrencilerin her birinin ayrı hikayeleri olduğunu kaydetti.
"Büyük bir açılım gerçekleştirdik"
Ateş, Yunus Emre'nin "gelin tanış olalım" ilkesinden hareketle farklı coğrafyalardaki insanları bir araya getirmek istediklerinin altını çizerek, "Ata yurdumuz olan Türkistan, Nursultan, Aşkabat, Buhara, Semerkant, Taşkent, Bakü, Gence, Bişkek ve Oş’taki dost ve kardeşlerimize Türkiye'nin dil, bilim ve kültürel dinamiklerini anlatmak, Türkiye Türklerinin yaşayış ve düşünüş felsefesini doğrudan aktarmak, Türk edebiyatını ve Türk sinema sektörünü tanıtmak, Türk bilim ve sanat insanlarıyla tanıştırmak amacıyla Türk dünyasına yönelik büyük bir açılım gerçekleştirdik." ifadelerini kullandı.
"Ülkemizi tanıtmak ve anlatmak istediğimiz kadar ata yurdumuzun dinamiklerini, Türk dünyasının çağdaş lehçe, edebiyat ve kültürel değerlerini de kuracağımız bu iletişim sayesinde Türkiye'ye aktaracağız." diyen Ateş, Türk dünyasındaki gençlerin ilgisinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Söz konusu programa Kırgızistan'dan başvuran Nargiza Atambekova, "Türkiye'nin seçkin tıp fakültelerinin olduğunu ve sağlık alanındaki başarılarının dikkatini çektiğini belirterek, "Kırgızistan-Türkiye arasında tıp alanındaki iş birliklerinde yer alarak katkıda bulunmak istiyorum. Bu bakımdan Tıp ile ilgili kavramları öğrenmek ve geliştirmek amacıyla Türkçe öğrenmek istiyorum." dedi.
"Türk dünyasının kapısını açan anahtar"
Kırgız Türk Manas Üniversitesinde lisans öğrencisi Bekzat Bayrakov, Türkçenin "Türk dünyasının kapısını açan anahtar" olduğunu kaydederek, Türkçe öğrendikten sonra Türk kültürünü, gelenek ve göreneklerini tanımakla kalmayıp Türk halkları arasında bir köprü olmak istediğini kaydetti.
Türkçenin dünya çapında en çok konuşulan diller sırasında yer aldığına işaret eden Bekzat Bayrakov, "Dünya diller arasında Türkçe kadar geniş bir alana yayılmış başka dil yoktur ve bu bakımdan Türkçe hayatımıza birçok imkan sağlıyor. Ana dilim Kırgızca ile Türkçenin kökeninin aynı olması sayesinde Türkçe benim için yakın dildir." değerlendirmesinde bulundu.
Eski İbranice alanında çalışan Azerbaycan Milli İlimler Akademisinde yüksek lisans öğrencisi Hayal Askerli, Türkiye'de doktora yapmak istediğini, dolayısıyla Türkiye Türkçesinde yazılan kitapları, makaleleri okumak ve iki ülke arasındaki bilim diplomasisine katkıda bulunmak için kurslara müracaat ettiğini aktardı.
"Ortak geleceÄŸimiz var"
Buhara Üniversitesi Doktora öğrencisi Gulnoz Sattorova da Türkiye ve Özbekistan'ın dünya bilim ve kültürel potansiyelinin karşılaştırmalı incelenmek istediğini ve bu sayede yeni bir bilim ve kültür temelinde iş birliğiyle iki ülke arasındaki bağı güçlendirmeye çalışacağını vurgulayarak, "Özbek-Türk edebiyatı üzerine araştırma yapacağım. Asıl hedefim ise bilimsel seminer ve konferanslarda ders vermektir." diye konuştu.
Kazakistan Taraz Devlet Üniversitesi yüksek lisans öğrencisi Elmira Kopbayeva, eğitim, iletişim ve etkiletişim için Türkçe öğrenmek istediğine değinerek, "Türkçe konuşan toplulukların kültür, eğitim, ticaret alanında ortak bir geleceği olduğunu düşünüyorum." ifadesini kullandı.
Türkiye Türkçesi kursları bu ayın sonunda Bakü YEE'nin koordinatörlüğünde başlayacak ve bir yıl boyunca devam edecek.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com