Yunus Emre Enstitüsü (YEE), 60'ıncı merkezini iç savaşın yıllardır sürdüğü Suriye'nin Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı harekatları ile terörden arındırılan ve normalleşme sürecine geçen Azez şehrinde 17 Eylül'de açıyor.
YEE, 2016'dan itibaren iç savaşın devam ettiği Suriye'de, Suriye halkına yönelik eğitimlerini ve eğitim yardımlarını sürdürüyor.
Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı harekat bölgelerinde terörden arındırılan ve normalleşme sürecine geçen Azez'de, Türkçe öğretilmesi ve Türk kültürünün yaygınlaştırılması amacıyla kültür merkezi açılmasına karar verildi. Bu merkezle, bölgedeki Türkçe kurslarının standardizasyonunun sağlanması hedefleniyor.
YEE'nin 17 Eylül'de Azez'de açacağı 60'ıncı merkezinde 4 sınıf ve yaklaşık 300 kişilik konferans salonu bulunuyor.
Merkezde, Milli Eğitim Bakanlığının görevlendirdiği yerel öğretmenlerin Seviye Tespit Sınavı ile seçilmesinin ardından 66 eğitimciye haftanın 5 günü gruplar halinde Türkçe dersleri verilecek.
Ayrıca "Eğitimcilerin Eğitimi" programı ile de Türkçe eğitiminin kalitesinin artırılması hedefleniyor.
Öte yandan, yerel halka Türkçe kurslarının yanı sıra güzel konuşma, müzik, sanat ve resim eğitimi gibi farklı sanat alanlarında kurslar da verilmesi planlanıyor.
"Bu bölgenin yeniden istikrar ve barışa kavuşması için Yunus'un felsefesine ihtiyaç var"YEE Başkanı Prof Dr. Şeref Ateş, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Fırat Kalkanı operasyonlarını yürüttüğü bölgelerde yaşayan halkın refah ve huzuru ile günlük faaliyetlerini ve üretimini sağlamak amacıyla birtakım kurumlarla halihazırda faaliyette bulunduğunu hatırlattı.
Özellikle Türkiye ile irtibatın ve bağın artırılması için Cumhurbaşkanlığı tarafından bölgede bir YEE merkezi kurulması kararı alındığını kaydeden Ateş, Azez'de daha önceden Baas partisinin merkezi olarak kullanılan binanın YEE'ye tahsis edildiğini aktardı.
Ateş, yapılan tamirat ve tadilatın ardından Azez'deki merkezin 17 Eylül'de açılacağını belirterek, şöyle devam etti:
"Bu bölgenin yeniden istikrar ve barışa kavuşması ve halkların barış içinde yaşayabilmesi için Yunus'un (Yunus Emre) felsefesine ihtiyaç var. Yunus Emre Enstitüsü de özellikle Yunus'un bu felsefesini, bu hayata bakış açısını taşımak için oraya gidiyor. Türkçe öğretimiyle birlikte bizim hayata bakış açımızı, perspektifimizi, bir arada yaşama kültürümüzü de yeniden oraya taşımak istiyoruz."
YEE'nin yurt dışındaki ilk merkezlerinden birinin Şam'da açıldığına dikkati çeken Ateş, o dönemde yaz okuluna çok fazla talebin olduğunu söyledi.
Ateş, "Türkler 1071'den beri bütün halklarla ve dinlerle ortak bir söylem geliştirebilmişler. Özellikle Yunus'un yaşadığı dönemlerde bu Anadolu'daki topraklarda 'can' felsefesini geliştirmişler. Yani yaşayan her canlının bizim bir parçamız olduğu düşüncesini geliştirmişler. Asırlar boyunca da bu topraklarda barış ve huzur içerisinde yaşanmış." dedi.
Azez "pilot bölge" olacakAzez'i "pilot bölge" olarak düşündüklerini kaydeden Ateş, Azez ve çevresinde "nitelikli" bir Türkçe öğretimi sağlayacaklarını aktardı.
"Azez'in Azezlilere, Suriye'nin Suriyelilere ait olduğu" düşüncesini gerek Türkçe ile gerekse yerel halkla bağ sağlayarak öğreteceklerinin altını çizen Ateş, "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh ilkesini sağlayabilmek için, kendi topraklarımız içinde güvenli bir şekilde yaşayabilmemiz için hemen sınırımızın ötesinde de güvenli bir kuşak oluşturmamız gerekiyor. Bunu oluşturmak sadece söylemle olmuyor. Oradaki halkın da buna inanması gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Ateş, büyük bir kütüphane çalışması da yaptıklarını belirterek, "Kendisine yeniden hedef koyabilecek gençlerin yetişmesi için bu tedbirleri almak zorundayız." dedi.
"Suriye halkının bu gayretini teşvik edeceğiz"Suriye'de 10 yıla yakın süredir devam eden iç savaşa rağmen eğitime ara verilmediğine dikkati çeken Ateş, "Biz özellikle Suriye halkının bu gayretini teşvik edeceğiz. Gençlerin okumasını, dil öğrenmesini, üniversiteye gitmelerini mümkün kılacak altyapıyı oluşturacağız." ifadelerini kullandı.
Ateş, öte yandan barışın "aktif bir eylem" olduğunu göstermeleri gerektiğine de işaret ederek, şunları kaydetti:
"Barış, savaş karşıtı olmak değildir. Barış aktif bir eylemdir. 'Selam kültürü' dediğimiz şey barıştır. Bölge halkı da bunu biliyor. Dış etkenlerle 10 yıldır sürekli birbirleriyle savaşan bir coğrafya. Orada barışın tohumlarını atmak üzere gidiyoruz. Bu topraklara yeniden barış gelebilmesi için öncelikle dil ile anlaşabilmek gerekiyor. Bu dil de şu anda geçerli olan Türkçedir. "
Karşılıklı bağımlılıkla ticari, siyasi ve ekonomik ilişkileri de geliştirmek istediklerini kaydeden Ateş, bölgede yetişen çocukların Türkiye ile tanışması gerekliliğine vurgu yaptı.
"Özellikle kadınlara ve çocuklara yönelik birtakım atölye çalışmaları olacak"Azez'de Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ile diğer sivil toplum örgütlerinin etkin şekilde çalışarak ihtiyaçları karşıladığını aktaran Ateş, "Ama bu yeterli değil. Onların eğitim ihtiyaçlarının da karşılanması gerekiyor. Özellikle kadınlara ve çocuklara yönelik kütüphane, okuma ve birtakım atölye çalışmaları olacak. Bu atölye çalışmalarında özellikle orada yetişen çocukların kabiliyetleri tespit edilecek. O kabiliyetlere yönelik teşvikler getireceğiz. Sanat, okuma yazma ve uluslararası ilişkiler atölyeleri gibi çeşitli atölyeler olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Ateş, diğer bir aşamada "geçmişin yaralarını sarmak" amacıyla çeşitli sanat kurslarının da açılacağını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Güzel konuşma kurslarından müzik, sanat ve resim eğitimi gibi farklı sanat alanlarında da kurslar açacağız. Önce tabii ki zeminde tanışmak gerekiyor. Bizim farklı bir amacımızın olmadığını, oradaki yerel halkın görmesi gerekiyor. Yunus Emre Enstitüsü, dünyanın neresine giderse gitsin oradaki halkın kültürüne ve değerlerine saygı duyarak tanışır. Dolayısıyla sadece buradan götürmeyecek, oradan da alacak. 'Gelin tanış olalım'ın temel felsefesi bu. Sizde iyi bir şey varsa onu götüreceksiniz. Oradan da Türkiye'ye yönelik bir etkileşim olacak."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com