GÜMÜLCİNE - MEHMET HATİPOĞLU
Yunanistan'da, Batı Trakya Müslüman Türk azınlık mensuplarıyla ilgili miras, evlenme ve boşanma gibi konularda İslami kuralların yanı sıra Yunanistan Medeni Kanununun da geçerli olması yönünde hazırlanarak meclisten geçen yasal düzenleme Batı Trakya'da tepkilere neden oldu.
Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu Başkanı ve Gümülcine seçilmiş müftüsü İbrahim Şerif, söz konusu yasal düzenlemeyi azınlık hakları açısından olumsuz bir gelişme olarak değerlendirdi.
Yeni kanunla "azınlığın anlaşmalarla belirlenmiş haklarının hukuk yoluyla planlı şekilde elinden alındığını" ifade eden Şerif, "Kaybeden yine azınlık oldu." yorumunda bulundu.
Yeni kanunun meclisten geçtiği şekilde müftü seçimi konusunda da soru işaretleri yarattığını belirten Şerif, "Diğer taraftan, bu yasanın uygulanmasının devamında, müftülere yargı yetkisi bir şekilde tanındığı gerekçesiyle müftü seçimi de yapılmayabilir. Bu durum, hukuka ve anlaşmalara aykırıdır. Dolayısıyla, mecliste onaylanan bu yasal düzenlemeyle azınlığın Lozan Antlaşması'yla da bağlantısı bulunan yasal bir hakkı elinden alınmış oluyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Müftü seçimi için İslami kuralların kaldırılmasına gerek yok"Demokratik İttifak Partisi (DHSY) Rodop Milletvekili Avukat İlhan Ahmet ise yeni kanunun parlamentoda onaylanmasını, azınlıklarla ilgili olumlu yönde atılmış bir adım olarak gördüğünü ancak bu sürecin devam etmesi gerektiğini söyledi.
Yeni kanunun, Batı Trakya'da İslami kuralların tamamen ortadan kaldırılmasını öngörmediğini vurgulayan Ahmet, "Bizler azınlıkta İslami kuralların uygulanmasının tamamen kaldırılmasına karşıyız. Yasayı olumlu yönde atılmış bir adım olarak değerlendiriyoruz. Öte yandan azınlığın kendi değerlerine ve anlaşmalara saygı çerçevesinde müftü seçiminin yapılmasını bekliyoruz." dedi.
"Neredeyse tamamen yetkisiz duruma getiriliyor"Yeni kanunda, "eşler arasında anlaşmazlık durumunda yetkili makamın medeni hukuk olarak öngörülmesinin, müftülerin yetkilerinin kırpılması anlamına geldiğini" ifade eden Ahmet, şöyle devam etti:
"Bizim görüşümüze göre, eşler arasında anlaşmazlık durumunda şeriat hukukunun geçerli olması lazım. Yoksa müftülerin yetkileri çok fazla sınırlandırılmış oluyor, neredeyse tamamen yetkisiz duruma getiriliyor. Biz, şahsi hal davalarında bunun tam aksini istiyoruz. Miras hükümlerindeki durumu ise azınlık yıllar öncesinde çözdü. Miras durumlarında zaten medeni hukuka göre mal paylaşımı yapılıyor."i.