Yaşar Üniversitesinden yapılan açıklamaya göre, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü tarafından düzenlenen "Türk Kahvesinin Hikayesi" başlıklı seminere katılan Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği Başkan Yardımcısı Osman Serim, Türk kahve makinelerinin pazardaki yükselişine dikkati çekti. Türk kahvesinin 2013 yılında UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi'ne girmeyi başardığını belirten Serim, bu sayede cezve yöntemi ile pişirilen Türk kahvesinin mülkiyet hakkını elde etmiş olduklarını ifade etti.
İstanbul'da alafranga kahveci denilen Türk kahve dükkanların sayısının binin üzerine çıktığını kaydeden Serim, "Buralarda ortalama 4-5 baristanın çalıştığını düşünürsek yaklaşık 5 bin ailenin evine bu sayede ekmek giriyor. Kahve, kültürel olmasının yanı sıra büyük bir ekonomik değere sahip. Bugün dünyada ticari mal olarak kahve, petrolden sonra ikinci sırada yer alıyor." ifadelerini kullandı.
Kahve çekirdeği üretimi olmamasına rağmen İtalya'nın dünyada kahve gelirinde en büyük paya sahip olduğuna değinen Serim, şunları kaydetti:
"İtalya'da tek bir kahve ağacı bulunmaz. Varsa da sera altında yetişebilir. Dünyada en fazla kahveyi Brezilya ve Kolombiya üretiyor ancak en fazla geliri açık ara İtalya elde ediyor. Kendi kahve markaları üzerinden çok yüksek bir katma değer yaratıyorlar. Bunun yanı sıra İtalya, yılda 1 milyonun üzerinde espresso makinesi üretiyor ve bunun yüzde 90'ını ihraç ediyor. Ayrıca dünyada her üretilen kahvenin 5'te 1’inin İtalyan pişirme yöntemi ile tüketildiği biliniyor. Her cezve yöntemi ile pişirilen Türk kahvesine karşılık 40 adet espresso tüketiliyor. Son yıllarda Türk sanayisi de yüksek kalitede Türk kahve makineleri üretmeye başladı. Hatta bu makineler, Türk kahvesini kurtardı diyebiliriz. Türk kahvesi önümüzdeki yıllarda dünyada daha da yaygın olmaya başlayacak ve ciddi bir ekonomik değer yaratacak."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com