Ä°STANBUL (AA) - Ä°stanbul Üniversitesi–CerrahpaÅŸa Hasan Ali Yücel EÄŸitim Fakültesi Özel Yetenekliler EÄŸitimi Ana Bilim Dalı ÖÄŸretim Üyesi Doç. Dr. Marilena Zinovia Leana TaÅŸcılar, üstün zekalı bireylerde yüksek beklentinin baÅŸarısızlık sendromuna neden olabileceÄŸini belirterek, bu durumdaki öÄŸrencilerin zamanla öÄŸrenmeye ve okula karşı ilgilerinin kaybolabileceÄŸini söyledi.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan TaÅŸcılar, üstün zekalı bireylerin tespiti ve eÄŸitimi konusunda deÄŸerlendirmelerde bulundu.
TaÅŸcılar, "herkeste belli bir ölçüde bulunan bir potansiyel" ÅŸeklinde nitelendirdiÄŸi zekanın, doÄŸru çevre ve eÄŸitimle ÅŸekillendirildiÄŸinde pek çok ÅŸeye öncülük edebilecek dinamik bir yapı olduÄŸunu kaydetti.
Zekanın toplum içinde çan eÄŸrisi ÅŸeklinde dağılırken, bu dağılımda uçların bulunduÄŸunu aktaran TaÅŸcılar, "Bu bakış açısına göre çan eÄŸrisinin sol tarafında toplumun yüzde 2,14'ünü oluÅŸturan zihinsel engelli bir kesim varken saÄŸ taraftaki yüzde 2,14'lük dilimde ise üstün zekalı bireyler yer alır. Her 100 çocuktan 2'sinin üstün zekalı olduÄŸunu söylemek mümkün ancak bu yüzde 2'lik dilimdeki çocukları fark etmek, tespit etmek ve tanılamak göründüğü kadar kolay deÄŸil." diye konuÅŸtu.
TaÅŸcılar, deha düzeyindeki çocukların ise 10 yaşına kadar yetiÅŸkin düzeyinde beceriler geliÅŸtirdiÄŸine iÅŸaret ederek, bu çocukları "çok daha nadir" olarak nitelendirdi.
Üstün zekalılarda erken tanılamaZihinsel yetenek ve zekanın IQ testleri ile 3 yaşından itibaren güvenilir bir ÅŸekilde ölçülebildiÄŸi bilgisini veren TaÅŸcılar, ÅŸunları ifade etti:
"Bu konuda ülkemizde kullanılan ölçme araçları yetersiz kalmaktadır. Ülkemizde uygulanan en güncel, geçerli ve güvenilir araçlar en erken 5 ve 6 yaşından itibaren uygulanabilmektedir. Son dönemlerde ülkemizde Prof. Dr. UÄŸur Sak ve ekibinin geliÅŸtirdiÄŸi ilk yerli zeka testimiz 4 yaşı baÅŸlangıç alıyor, ancak testin kullanımı henüz yaygınlaÅŸmamıştır. Ülke genelinde tüm uzmanlar tarafından uygulanmaya baÅŸlandığında biz de 4 yaÅŸtan itibaren tanı koymaya baÅŸlayacağız. Erken tanılanma hangi yaÅŸ düzeyinde yapılırsa yapılsın, amacı çocukların geliÅŸim düzeylerine uygun eÄŸitimsel ihtiyaçlarını erken karşılamak olmalıdır. Bu nedenle de sadece zeka testlerinin uygulanması yeterli deÄŸildir."
TaÅŸcılar, bu alanda çalışan uzmanların, çocukların öÄŸretmenlerinden ve ailelerinden aldıkları geliÅŸim bilgilerini de bir araya getirerek zeka testlerinin sonuçlarıyla deÄŸerlendirilmesinin çok önemli olduÄŸunu vurguladı.
Üstün zekalı bireylerin fark edilebilir özellikleriTaÅŸcılar, zihinsel geliÅŸimin bebeklik döneminden itibaren deÄŸerlendirilebildiÄŸine dikkati çekerek, ÅŸu bilgileri verdi:
"BebeÄŸin anlamlı bakışları, uyaranlara verdiÄŸi tepkiler, oyuncaklara dikkatini vermesi vesaire bunun bazı göstergeleridir. SaÄŸlıklı zeka deÄŸerlendirilmesinin yapılabilmesi için standart araçlara ihtiyaç duyulmaktadır. Çok küçük yaÅŸlarda yapılan deÄŸerlendirmelerin çocukların hızla geliÅŸtiÄŸi döneme denk geldiÄŸi için saÄŸlıksız sonuçlar verebileceÄŸi göz önünde bulundurulmalıdır. Bu özelliklerin dışında erken okuma, sayılara, ölüm, zaman gibi soyut kavramlara erken yaÅŸta ilgi, çok soru ve farklı alanlarda sorular sorma, aşırı duyarlık, duygusal hassasiyet gibi özellikler de dikkat edilmesi gereken önemli noktalardır ve çocuÄŸun üstün zekalı olabileceÄŸine dair ipuçları olarak deÄŸerlendirilmektedir."
TaÅŸcılar, üstün zekalı çocukların farklı alanlarda farklı özellikleri bulunduÄŸundan bahsederek, biliÅŸsel özellikler açısından bakıldığında özellikle küçük yaÅŸlardan itibaren fark edilebilecek muhakeme becerilerinin iyi olduÄŸunu, hızlı öÄŸrendiklerini, geniÅŸ kelime hazinesine sahip olduklarını vurguladı.
Üstün zekalıların hafızalarının da kuvvetli olduÄŸu bilgisini veren TaÅŸcılar, bu bireylerin çok uzun süre dikkatlerini odaklayabildiÄŸini, harf ve sayılara karşı ilgi duyduklarını ve yaşıtlarına kıyasla erken dönemde genellikle yardımsız bir ÅŸekilde okuma yazmayı öÄŸrendiklerini kaydetti.
TaÅŸcılar, ahlaki geliÅŸim özellikleri açısından bakıldığında da üstün zekalıların duyarlı olduklarına dikkati çekerek, ÅŸöyle devam etti:
"Hayvanlara, yaÅŸlılara ve yardıma muhtaç olanlara karşı hassas olduklarını, haklarını savunduklarını ve geliÅŸmiÅŸ adalet duygusuna sahip olduklarını görmekteyiz. KiÅŸilik özellikleri açısından mükemmeliyetçilik özellikleri sergileyebildiklerini, sebatkar olduklarını, iÅŸlerini ÅŸansa bırakmayıp çaba sarf ettiklerini, lider ruhlu olduklarını, mizah duygularının geliÅŸmiÅŸ olduÄŸunu, yaratıcı olduklarını, yüksek özgüvene sahip olduklarını fark etmemiz mümkündür. Sosyal duygusal geliÅŸim özellikleri açısından baktığımızda genellikle kendilerinden daha büyük çocuklar ya da yetiÅŸkinlerle arkadaÅŸlık etmeyi tercih ettiklerini, duygusal ve hassas bir yapıya sahip olduklarını, empati kurduklarını, bazen yalnız kalmayı tercih ettiklerini, yaşına göre olgun davrandıklarını görmekteyiz. Bununla birlikte bu özelliklerin hepsinin aynı anda tek bir bireyde olamayabileceÄŸini de unutmamamız gerekir."
Üstün zekalı olarak tanılanmış bazı bireylerin ifade edilen özelliklerin tam tersi özelliklere sahip olabildiklerini de belirten TaÅŸcılar, dolayısıyla aşırı genellemelerden kaçınılması gerektiÄŸini anlattı.
TaÅŸcılar, üstün zeka tanısı almış ancak öz güveni düÅŸük, empati becerisi olmayan hatta arkadaÅŸlarıyla saÄŸlıklı iletiÅŸim kuramayan çocuklar görmenin de mümkün olduÄŸunu aktardı.
"Aileler, ÅŸaÅŸkınlık ve yetersizlik hissedebilir"TaÅŸcılar, üstün zekalı çocukların ailelerinin karşılaÅŸtığı durumlar hakkında da bilgiler verdi.
Ailelerin genelde bu durum karşında bir şaşkınlık, yetersizlik hissi ve ne yapacağını bilememe gibi tepkiler verdiğini anlatan Taşcılar, şunları kaydetti:
"ÇocuÄŸun tanılanma yaşı neler yapılabileceÄŸini de az çok belirlemektedir. EÄŸer erken dönemde tanılandı ise birinci sınıfa baÅŸlamadan önce bu çocukların ihtiyaçlarını karşılayabilecek, destek eÄŸitim sınıfı olan okul, özel okul ya da özel öÄŸretmen arayışına girmektedirler. Pek çok öÄŸrenci birinci sınıfın sonlarına doÄŸru ülke genelinde yapılan Bilim ve Sanat Merkezi (BÄ°LSEM) sınavlarına aday gösterilerek tanı almaktadır. Bu durumda halihazırda bir okula devam etmekte ancak BÄ°LSEM'i kazanırsa hafta sonları ya da okul sonraları oraya da devam etmektedir. Daha ileri yaÅŸlarda tanı alan öÄŸrenciler için durum biraz daha farklıdır. Çünkü ilerleyen yaÅŸlarda BÄ°LSEM'e alınmaları mümkün deÄŸildir.
Tanı aldıktan sonra beklentilerin arttığı ve pek çok alanda baÅŸarılı olmaları beklendiÄŸini görmekteyiz, ancak bu da dikkatli bir ÅŸekilde ele alınması gereken bir konudur. Çünkü bireyde yaratacağı yıpratıcı etkiler onun bu durumla baÅŸ etme süreçlerini zorlaÅŸtırabilir. Aşırı yüksek beklentiler ve baÅŸka etmenlerin de bir araya gelmesiyle ilerleyen yaÅŸlarda üstün zekalı çocuklarda 'beklenmedik baÅŸarısızlık sendromunun' baÅŸ gösterdiÄŸini görmekteyiz. Bu durumda olan öÄŸrenciler zamanla öÄŸrenmeye ve okula karşı ilgilerini yitirir ve okuldan uzaklaÅŸmaya baÅŸlayarak akademik baÅŸarısızlık göstermeye baÅŸlayabilir."