Analiz/Röportaj/Dizi/Rapor

Yolsuzluk soruşturmasında Ekrem İmamoğlu’na neler soruldu?

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca İBB'ye yönelik başlatılan yolsuzluk soruşturması kapsamında emniyette verdiği ifadeye ulaşıldı

Yolsuzluk soruşturmasında Ekrem İmamoğlu’na neler soruldu?
22-03-2025 20:48
İstanbul

Başsavcılıkça, İBB Başkanı İmamoğlu ve 99 şüpheli hakkında "suç örgütü yöneticisi olmak", "suç örgütüne üye olmak", "irtikap", "rüşvet", "nitelikli dolandırıcılık", "kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek" ve "ihaleye fesat karıştırmak" suçlarından başlatılan soruşturma sürüyor.

- İBB'deki "terör ve örgütlü suçlar" soruşturmalarında 87 şüpheli gözaltına alındı

- İBB'deki yolsuzluk ve terör soruşturmalarında gözaltına alınan şüphelilerin ifade işlemleri sürüyor

Bu kapsamda ifadesi alınan İmamoğlu'nun, Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü polislerine 3 saat 40 dakika boyunca 121 sayfalık ifade verdiği öğrenildi.

İfade başında etkin pişmanlık hükümleri için bilgilendirilen ve sonrasında "Tarafınıza anlatılan etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istiyor musunuz?" sorusu yöneltilen İmamoğlu, "Ben herhangi bir suç işlemediğim için etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istemiyorum." cevabını verdi.

Gayrimenkul, araç ve diğer mal varlıkları sorularına, "Mal bildiriminde bulundum." cevabını veren İmamoğlu, aylık gelirinin 250 bin lira olduğunu söyledi.

Polis sorguda İmamoğlu'na, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek", "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak", "rüşvet", "ihaleye fesat karıştırma", "edimin ifasına fesat karıştırma", "irtikap" ve "nitelikli dolandırıcılık" suçları kapsamında sorular yöneltti.

Sorgusunda İmamoğlu'na, kendisiyle aynı soruşturma kapsamında şüpheli konumunda bulunan 99 şüphelinin fotoğrafları gösterilerek, tanıyıp tanımadığı soruldu.

İmamoğlu, bu soruya şöyle cevap verdi:

"Aslında burada bulunmamın yegane sebebi hakkımda başlatılan bir siyasi müdahale ve mücadele modelidir. Bu mücadele biçimi ne yazık ki bir yargı tacizi şeklinde tarafıma yıllardır sürdürülmektedir. 16 milyon İstanbullunun, İstanbul tarihindeki en yüksek üç oy oranına sahip bir biçimde seçim kazanmış birisine bu soruların sorulmasını halkın iradesine dönük sürecin bir parçası olarak görüyorum. Bu sebeple bu açıklamayı yapıyorum. Devamında soracağınız sorularla ilgili olarak esas itibarıyla Cumhuriyet Başsavcılığında ayrıntılı yanıt vereceğim olmakla birlikte gerekli gördüklerime de yanıt vereceğim."

Soruları muhatap almadığını söyledi...

Soruşturma kapsamında gizli tanık ve tanıkların ifadelerine karşın beyanının sorulması üzerine İmamoğlu, soruları muhatap almadığını ve tüm isnatları şiddetle reddettiğini belirtti.

İmamoğlu, soruşturma dosyasında tespiti yapılan İSPARK, Kültür AŞ ve KİPTAŞ ihalelerinin de aralarında olduğu 7 ayrı ihale noktasında kamunun yüz milyonlarca lira zarara uğratılması konusundaki sorulara ise yine "Bu soruyu muhatap almıyorum. Tüm isnatları şiddetle reddederim." cevabını verdi.

MASAK raporları sorularına açıklama yapmadı...

İmamoğlu, polisteki ifadesinde Mali Suçları Araştırma Kurulu'nun hazırladığı raporlara ilişkin de açıklama yapmadı.

Hazırlanan ve dosyaya giren raporların okunarak, adı geçen kişilerle yapılan ticaretin içeriği hakkındaki sorulara İmamoğlu, şöyle cevap verdi:

"Sorunun dayanağı MASAK raporu tarafıma ibraz edilmediği için bu aşamada ayrıntılı bir bilgi verememekle birlikte söz konusu hususun tamamen bir anonim şirketin yasal satışından ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Bu konuda ayrıntılı bilgi ve belgeler bilahare yasal mercilere iletilecektir. Kaldı ki İmamoğlu İnşaat 36 yıllık ailemize ait bir şirket olup, belediye başkanı seçildikten sonra şirkette imza yetkim dahi bulunmamaktadır. Profesyonel olarak yönetilen bir şirkettir. Şahsımla ilgili tüm mal varlığı 3628 sayılı yasa uyarınca ilgili resmi merciler ve kamuoyunun malumudur. Bununla ilgili bir isnat varsa peşinen reddettiğimi beyan ederim."

"Teknik olarak yanıt verebilmem mümkün değil"

"İstanbul Senin' uygulamasıyla kentte ikamet eden vatandaşların kişisel verilerinin reklam ajanslarına açılarak 5-6 kat para kazandıracağı" düşüncesiyle satılmasına ilişkin soru üzerine İmamoğlu, uygulamanın uluslararası alanda da beğeni kazandığını ve 6 milyon kişi tarafından indirildiğini belirterek, "Bu konudaki teknik bilgiler kuşkusuz tarafımdan bilinemez. Belediye Başkanlığına resmi bir yazı yazılmış olsaydı, ilgili birimlerden kolayca yanıt alınabilirdi. Sorulara esas teşkil eden ortam dinlemesine dayalı olduğu anlaşılan ses kaydının ne şekilde kimin tarafından alındığı bilinmediği gibi, konuşan kişilerin de kimler olduğu belli değildir. Bu sebeplerle bu sorulara teknik olarak yanıt verebilmem mümkün değildir." savunmasını yaptı.

İmamoğlu, gizli tanık Meşe'nin "…Adem Soytekin Ekrem Bey'in Beylikdüzü döneminden itibaren ortaklık yaptığı, mal varlığının bir kısmı üzerine olan kişidir. KİPTAŞ ihaleleri kendisine verildi. Yine belediyenin kreş yapımına ilişkin işleri de aldı. Göstermelik olarak da belediyeye 1 tane kreş bağışladı..." şeklindeki beyanının sorulması üzerine, "Bu soruyu muhatap almıyorum." cevabını verdi.

Gizli tanık Çınar'ın "…Adem Soytekin'in, Ekrem İmamoğlu'nun kasalarından biri olduğunu, KİPTAŞ'tan ihale aldığını, Fatih Keleş ile birlikte hareket ettiğini duymuştum…" şeklindeki beyanı sorulan İmamoğlu, "Bir önceki sorudaki cevabımı tekrar ederim." diye karşılık verdi.

İmamoğlu'na, gizli tanık Meşe'nin "…Görüntülerde yer alan diğer kişilerden Fatih Keleş ve Tuncay Yılmaz da İmamoğlu'nun para trafiğini sağlayan kişilerdir. Tuncay Yılmaz şirket müdürüdür. Fatih Keleş ise eski dönemden itibaren rüşvet ya da komisyon işlerinden paraları toplayan kişidir. Fatih'i (Keleş) İBB Spor'un başına getirdi. Bu aslında bir perdelemedir. Tuncay Yılmaz'ı burada muhasip yaparak kulübe giren ve çıkan parayı kontrol atına aldılar. Resmi olmayan bir harcama yapılacak, birisi satın alınacaksa ve bunun için bir bütçe oluşturulacaksa bu işleri Tuncay (Yılmaz) ve Fatih Keleş yapar. Ekrem İmamoğlu'nun bu konuda yaptığı toplantılara ikisi de katılır. Murat Ongun da bu toplantılarda yer alır. Ertan Yıldız iştiraklerden sorumlu danışmandır. Medya ve Kültür AŞ dışında verilecek tüm ihaleleri ve bu ihaleleri hangi şirketlerin alacağını belirler. Ertan Yıldız ihalelerden alınacak komisyonu Fatih Keleş ile birlikte belirler. Daha sonra Fatih ve Tuncay bu paraları toplar. CHP kurultayı döneminde bu şekilde toplanan paralar delegelere dağıtıldı. İşin başında ise şu an Şişli Belediye Başkanı olan Resul Emrah Şahan vardı. İşin finans kaynağının bir kısmı BİMTAŞ üzerinden sağlandı. BİMTAŞ'a İPA (İstanbul Planlama Ajans) finanse ettirildi. Hem Ekrem İmamoğlu'nun Fatih Keleş ve Tuncay Yılmaz'a toplattırdığı paralar hem de BİMTAŞ'ın İPA'ya yaptığı finansman delegelere dağıtıldı. Bu şekilde kurultayda istediği gibi sonuç aldılar…" şeklindeki beyanı soruldu.

İmamoğlu, bunun üzerine, "Bu soruyu muhatap almıyorum. Tüm isnatları şiddetle reddederim." dedi.

Kamunun 260 milyon 755 bin 555 lira zarara sokulduğu iddiası...

"İBB şirketleri olan Kültür ve Medya AŞ ile gayrimeşru işlemlerle anlaşan şirketlere yasa dışı talimatlarla keyfi uygulamalar yapıldığı, ilgili yönetmeliğe göre izin alınması mümkün olmayan inşaat ve binalardaki reklam panolarına İBB Başkanı'nın talimatıyla danışman Murat Ongun ile Ertan Yıldız, Kültür A.Ş eski Genel Müdürü Serdal Taşkın ve zabıtadan sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Murat Yazıcı'nın gayrimeşru talimatlarıyla, yasa dışı reklam uygulamalarına izin verildiği gibi cezai müeyyide uygulanmadığı, birçok şirket sahibi ve yöneticilerle işbirliği içerisinde olunduğu, gayriresmi izinler, yasa dışı protokoller, gerçek olmayan reklam işlerine usulsüz paralar ödendiği, ecrimisiller tahsil edildiği, Kültür AŞ ve Medya AŞ’nin usulsüzlüklere kılıf yapıldığı ve bu suretle kamunun 260 milyon 755 bin 555 lira zarara sokulduğu iddialarının mahallinde incelenmesi, elde edilen bilgiler, alınan ifadeler, bilirkişi raporu ve mevzuat hükümleri ışığı altında değerlendirme yapıldığı" İmamoğlu'na okundu.

İmamoğlu, kendisine yöneltilen "Yukarıda tarafınıza okunan eyleme konu ürünlerin ihale sürecini, ihale sonrası denetim yapılıp yapılmadığını, Genç Popülist Medya şirketine herhangi bir para aktarımı yapılıp yapılmadığını açıklayarak, eylem ve tespitler ile ilgili bildiklerinizi açıklayınız." sorusu sonrası yine "Bu soruyu muhatap almıyorum. Tüm isnatları şiddetle reddederim." cevabını verdi.

"İBB Meclisinin 12 Ağustos 2011 tarih ve 1718 sayılı kararı doğrultusunda İBB Encümeni'nin 26 Kasım 2011 tarih ve 2202-916 sayılı kararı ile belediye şirketi Kültür AŞ uhdesine ihale edilen İBB mülkiyeti ve tasarrufunda bulunan yerlere konulacak açık hava reklam üniteleriyle ilgili (4 bin 600 adet billboard ve megalight) 10 yıl süreyle işletmeye verilmesi ihalesinde alt kiracı 3. Mecra Reklam ve fiili işletmeci Kentvizyon Medya ünvanlı özel şirketler tarafından ihale şartnamesi ve sözleşmesine aykırı uygulamalar yapılmasıyla" 2019-2021 arası toplam 415 milyon 619 bin 384 TL artı KDV haksız kazanç elde edildiği ve kamu zararına sebebiyet verilmesinde İBB Başkanı olarak sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle İmamoğlu'na söz konusu iddialar soruldu.

İmamoğlu bu soruyu, "Bu soruyu muhatap almıyorum. Tüm isnatları şiddetle reddederim" diye cevapladı.

"Billboardların sayısının azaltılarak kira getirisi yüksek olan giantboard sayısının yükseltilmesi, bu suretle devam eden sözleşmenin 3'üncü yılı itibarıyla 1 milyar 189 milyon 498 bin 560 TL artı KDV kamu zararına sebep olunduğu, sözleşme süresi sonunda ise zararın 2 milyar 564 milyon 995 bin 200 TL artı KDV olacağı"na ilişkin iddianın sorulması üzerine İmamoğlu, "Bu soruyu muhatap almıyorum. Tüm isnatları şiddetle reddederim." dedi.

Beylikdüzü'ndeki ihale soruldu...

İmamoğlu'na, soruşturma kapsamında ifadesi alınan bir tanığın, "...Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde Ekrem İmamoğlu 2016/429603 sayılı bir ihaleye çıkmış, süresi 12 günlük olan bu ihalede iş kalemlerinden hiçbiri yapılmadığı halde yapılmış gibi gösterilmiş ve yaklaşık 1 milyon TL'lik para Dilde Eğitim Ltd. Şti. adlı firmaya ödenmiş, konunun tarafımca haberleştirilmesinin ardından Belediye 'Sehven ödeme yaptık.' diyerek konuyu örtbas etmeye çalışmıştır. Şirket ise deşifre olmasının ardından firmanın adını değiştirerek Yeni Fikir Eğitim Ltd. Şti. yapmış ve halen de Beylikdüzü'nden ve İBB'den iş almaya devam etmektedir..." beyanına yönelik cevabı soruldu.

İmamoğlu bunun üzerine, "Bu soruyu muhatap almıyorum. Tüm isnatları şiddetle reddederim." dedi.

Ekrem İmamoğlu, bazı sorulara cevap vermediği için tekrar açıklama yapıp yapmayacağının sorulması üzerine "Hayır." cevabını verdi.

İfadesine başka ekleyeceği hususların olup olmadığının sorulması üzerine İmamoğlu, şunları söyledi:

"Gözaltına alındığım saatlerden ifadeyi verdiğim şu ana kadar hissettiklerimden, ifade anında sorulan sorulardan sonra kendimi, milletimiz, şehrimiz ve ülkemiz adına çok daha kötü hissettiğimi ifade etmek isterim. Türkiye'nin ulusal ve uluslararası birçok çözüme muhtaç konusu varken yukarıda sorulan sorular göstermiştir ki kumpas, uydurma, yalan ve komplo teorilerinden oluşan mesnetsiz suç isnatları ile gözaltına alındığım an itibarıyla Türkiye'nin ve bütün dünyanın gündemine düşmüş olmak, ülkemizin itibarının ciddi zarar görmesi, demokrasi ve adaletin zedelendiğinin yaşanması çok üzücüdür."

İmamoğlu'na reklam ihalelerindeki 4 milyar liralık kamu zararı iddiası soruldu...

Emniyette ifadesi alınan İmamoğlu'na, mülkiye müfettişlerince 16 Ağustos 2024 tarihli İçişleri Bakanlığı tevdi raporu ve eklerinin incelenmesi neticesinde yapılan 7 eylemdeki tespitler soruldu.

Reklam üniteleri ihalesinde 260 milyon lira kamu zararı...

Bu kapsamda 1. eylemde, kentteki reklam üniteleri için yapılan ihaleye ilişkin tespitlere İmamoğlu'nun cevap vermesi istendi.

Bu ihalede, "İBB şirketleri olan Kültür AŞ ve Medya AŞ ile gayrimeşru işlemlerle anlaşan şirketlere yasa dışı talimatlarla keyfi uygulamalar yapıldığı, ilgili yönetmeliğe göre izin alınması mümkün olmayan inşaat ve binalardaki reklam panolarına İBB Başkanı'nın talimatıyla danışman Murat Ongun ile Ertan Yıldız, eski Kültür AŞ Genel Müdürü Serdal Taşkın ve zabıtadan sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Murat Yazıcı'nın gayrimeşru talimatlarıyla, yasa dışı reklam uygulamalarına izin verildiği gibi cezai müeyyide uygulanmadığı, birçok şirket sahibi ve yöneticilerle iş birliği içerisinde olunduğu, gayri resmi izinler, yasa dışı protokoller, gerçek olmayan reklam işlerine usulsüz paralar ödendiği, ecri misiller tahsil edildiği, Kültür AŞ ve Medya AŞ'nin usulsüzlüklere kılıf yapıldığı ve bu suretle kamunun 260 milyon 755 bin 555 lira ve KDV tutarında zarara sokulduğu..." bilgisi aktarıldı.

Açık hava reklam ünitesi ihalesinde 415 milyon lira kamu zararı...

İmamoğlu'na, 2. eylemde, Kültür AŞ uhdesinde ihale edilen 4 bin 600 adet açık hava reklam ünitesinin 10 yıl süreyle ihale edilmesine ilişkin mülkiye müfettişlerinin tespitleri soruldu.

İhaleye ilişkin, "Reklam ünitelerinin yapısı, karakteri, ebatları ve kullanım amacının Belediyenin izni olmaksızın değiştirildiği, bu suretle 415 milyon 619 bin 384 lira ve KDV kamu zararına sebep olunduğu ve alt kiracı özel şirkete haksız menfaat sağlandığı iddiası mevcut olup yapılan tespitler neticesinde özetle 2019-2021 arası toplam 415 milyon 619 bin 384 lira ve KDV haksız kazanç elde edildiği ve kamu zararına sebebiyet verildiğinin tespit edildiği, izah edilen hususlar bir bütün halinde değerlendirildiğinde belediye ve KÜLTÜR AŞ görevlileri ile alt işletmeci özel şirket yetkililerinin fikir ve eylem birliği içerisinde oldukları anlaşıldığı..." değerlendirmesine yer verildi.

Billboard ve megalight tipi reklam uygulaması ihalesinde 1 milyar 189 milyon lira kamu zararı...

İfadedeki 3. eylemde İmamoğlu'na, 3 bin adet billboard ve 85 adet megalight tipi reklam uygulamasının 10 yıl süreyle işletmeye verilmesi ihalesine ilişkin şu tesitler soruldu:

"2011 yılındaki ihalenin tekrarı mahiyetinde olan son ihalenin Kültür AŞ yetkisinde muhammen bedelin piyasa rayici altında Vizyonkent Reklam şirketi uhdesinde bırakıldığı, söz konusu şirket hissedarları ile önceki ihale alt kiracısı 3. Mecra Reklam ve her iki ihale fiili işletmecisi Kentvizyon şirket hissedarlarının biri dışında aynı kişiler olduğu dolayısıyla ihale işlemlerinin önceki ihale alt kiracısı ve her iki ihale fiili işletmecisi şirketlerin aynı faaliyeti yürütmesini sağlayacak şekilde hileli olarak yürütüldüğü ve sonuçlandırıldığı, sözleşme sonrası ihale şartnamesi ve sözleşmeye aykırı uygulamalar yapıldığı, adet, tip, metrekarenin daha fazla olduğu ihale kapsamına dahil edilmeyen kamu amaçlı kullanımlar için ayrılan kısımların ticari amaçla kullanıldığı, billboardların sayısının azaltılarak kira getirisi yüksek olan giantboard sayısının yükseltilmesi bu suretle devam eden sözleşmenin 3. yılı itibarıyla 1 milyar 189 milyon 498 bin 560 lira ve KDV kamu zararına sebep olunduğu, sözleşme süresi sonunda ise 2 milyar 564 milyon 995 bin 200 lira ve KDV olacağı iddiası mevcuttur."

Üst geçidin alın yüzeyleri reklam ihalesinde 896 milyon lira kamu zararı...

İmamoğlu'na sorulan 4. eylemde, KÜLTÜR AŞ tarafından 100 adet üst geçidin alın yüzeylerinin reklam alanı olarak 3 yıl süreyle işletmeye verilmesi ihalesinden bahsedildi.

Burada, "Sözleşme uyarınca yüzde 10 belediye kontenjanı olduğundan ticari olarak 72 adet pano kullanılabileceği halde, alt kiracı özel şirket tarafından hileli davranışlarla üst geçitlerin her iki yönüne ikişer adet kullanmak suretiyle 150 adet pano konulduğu, ayrıca indirim konusu yapılan 9 adet panonun da reklam alanı olarak kullanıldığı, şartnameye, sözleşme şartlarına uygun olmayan 150 adet reklam panosu teslim alınmak suretiyle 896 milyon 452 bin 500 lira ve KDV tutarında kamu zararına sebep olunduğu..." tespitine yer verildi.

Üst geçit reklamları ihalesinde 985 milyon lira kamu zararı...

İfadedeki 5. eyleme, 95 üst geçidin alın yüzeylerinin reklam alanı olarak 3 yıl süreyle işletmeye verilmesi ihalesi konu oldu.

Bu eylemde, "Söz konusu ihale kapsamındaki üst geçit alın yüzeylerinde birbirinden bağımsız olarak kiralanabilen 172 adet reklam panosu mevcut olduğu ve benzer ihaleler pano adedi esası üzerinden yapıldığı halde, hileli davranışla pano adedi değil birden fazla pano konulması mümkün olan 95 adet üst geçit esas alınarak ihale edildiği, Kültür AŞ tarafından davet usulü yapılan ihalenin ise mevcut alt kiracı BVA AŞ şirketine piyasa rayici altında yeniden ihale edildiği, bu suretle devam eden sözleşmenin ikinci yılı itibarıyla 985 milyon 226 bin 666 lira ve KDV tutarında kamu zararına sebep olunduğu ve haksız menfaat sağlandığı, mevcut durumun devamı halinde sözleşme süresi sonunda bu tutarın 1 milyar 477 milyon 840 bin lira ve KDV olacağı..." tespitine değinildi.

İSPARK otoparklarındaki billboard reklam ihalesinde 98 milyon lira kamu zararı...

İBB iştirak şirketi İSPARK otoparklarındaki billboard reklam ihalesine ilişkin tespitler 6. eylemde sıralandı.

Burada, "Kültür AŞ'den billboard reklam panolarının işletme hakkını BVA AŞ'nin devraldığı ve İSPARK billboard ihalesi kapsamındaki billboardlar yerine kanunsuz, hukuksuz ve mevzuata aykırı bir şekilde gayrimeşru giantboard tipi reklam panoları koyarak 5-6 kat daha fazla gelir elde etmek suretiyle yolsuzluk yapan BVA AŞ şirketine hiçbir işlem yapılmadığı, İSPARK adı altında 70 civarında izinsiz giantboard tipi reklam panosu bulunduğu, Kültür AŞ tarafından Urbanmedia AŞ şirketine işletme hakkı devredilen İSPARK otoparklarındaki 267 adet raket tipi reklam ünitelerinin çift taraflı afiş değiştiricili olduğu, 1 adet sabit raket içinde 2 adet, afiş değiştiricili raket içinde 6 adet reklam yüzü bulunduğu, bu suretle ihaleyi alan şirketin ihale edilenden çok daha fazla raket pazarlama imkanı elde ettiği, hukuka aykırı söz konusu kullanımlar neticesi sözleşmelerin 5. yılı itibarıyla 98 milyon 640 bin 757 lira ve KDV tutarında kamu zararına sebep olunduğu ve alt kiracı özel şirkete haksız menfaat sağlandığı, mevcut durumun devamı halinde bu tutarın 177 milyon 553 bin 364 lira ve KDV olacağı..." bilgisine yer verildi.

Raket ve megalight tipi reklam ihalesinde 245 milyon lira kamu zararı...

İmamoğlu'nun, 7. eylemde, 2 bin adet raket tipi, 400 adet megalight tipi reklam uygulamasının 10 yıl süreyle işletmeye verilmesi ihalesine ilişkin şu tespitlere cevap vermesi istendi:

"İhaleleri alan alt kiracı şirketlerin hukuka aykırı kullanımlardan kaynaklanan ve 5. yıl itibarıyla 245 milyon 498 bin 326 lira haksız menfaat sağlandığı ve kamu zararına sebebiyet verildiği, sözleşme süresi sonunda ise bu meblağın 490 milyon 996 bin 653 lira ve KDV olacağı iddiaları mevcuttur."

Tüm sorulara aynı cevabı verdi...

İBB Başkanı İmamoğlu, emniyet ifadesinde 7 ihaledeki tespitlere ilişkin sorulara tek tek, "Bu soruyu muhatap almıyorum, tüm isnatları şiddetle reddederim." diye yanıt verdi.

Yolsuzluk soruşturmasında el konulan banka kasalarından 15 milyon liralık mal varlığı çıktı...

Soruşturma kapsamında çeşitli bankalarda şüphelilere ait el koyulan kasalar, savcılık talimatıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince açıldı.

Kasalardan 15 milyon liralık mal varlığı çıktı.

İmamoğlu'nun, İBB'ye yönelik "terör" soruşturmasındaki emniyet ifadesine ulaşıldı...

Gözaltında bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, İBB'ye yönelik "terör" soruşturması kapsamındaki emniyet ifadesine ulaşıldı.

Başsavcılık tarafından İBB Başkanı İmamoğlu, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ve Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan'ın da aralarında yer aldığı 7 şüpheli hakkında başlatılan soruşturma sürüyor.

Bu kapsamda ifadesi alınan İmamoğlu'nun, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü polislerine 18 sayfalık ifade verdiği öğrenildi.

Bugüne kadar kullanmış olduğu telefon numaralarının sorulması üzerine İmamoğlu, "Hatırladığım kadarıyla firmam İmamoğlu İnşaat adına kayıtlı olan 0532 *** ** ** numaralı hattı yaklaşık 25 yıldır, 0533 *** ** ** numaralı hattı da yakın tarihlerden beri kullanmaktayım." dedi.

İfadesinde İmamoğlu'na, eski HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı firari şüpheli Azad Barış'ı tanıyıp tanımadığı sorularak, aralarındaki ticari ve sosyal ilişkiyi açıklaması istendi.

İmamoğlu, "Bu soruya diğer soruları gördükten sonra cevap vermek istiyorum." cevabını verdi.

PKK/KCK terör örgütü üst düzey yöneticilerinden Duran Kalkan'ın örgütün yayın organında yaptığı açıklamalar ile örgütün diğer yöneticilerinin açıklamaları anlatılarak, İmamoğlu'na, "Kent Uzlaşısı ne anlama gelmektedir, ne zaman, ne amaçla kuruldu?" sorusu yöneltildi.

İmamoğlu, bu soruyu şöyle cevapladı:

"2018 Aralık ayında İBB Başkan adayı olarak Millet İttifakı tarafından ilan edildim. O dönemde İstanbul'da Millet İttifakı'nı temsil eden CHP ve İYİ Parti genel başkanlarından da izin alarak, 'Millet İttifakı adayıyım bunu elbette söyleyeceğim ama müsaadenizle buradan İstanbul İttifakı adayı olduğumu ifade etmek isterim. Bu anlayış ile ileride bütün ülkemizde Türkiye İttifakı'nı temsil etmemiz gerekir.' dedim. O günden bugüne her siyasi yarışta, özellikle İstanbul seçimlerinde İstanbul İttifakı ve Türkiye İttifakı ifadelerini sayısız kere kullanmışımdır.

Başka bir siyasi partinin yaptığı tarif ve o tarifi, aynı duyguyu paylaşan kişilerin durumu kendilerini bağlar. 'Kent Uzlaşısı' ifadesinin DEM Parti söylemi olduğunu biliyorum. Yukarıda ismi geçen terör örgütleri ve bağlantılı bir kısım terör örgütü üyelerinin ne isimlerini ne söylemlerini biliyorum ne de takip ettim öyle bir merakım da yoktur. 2024 yerel seçimleri öncesi bilindiği üzere İstanbul'da DEM Parti büyükşehir belediye başkan adayı çıkarmıştır. Buna rağmen CHP, İstanbul ve birçok ilimizde Türkiye İttifakı söylemi ile kapsayıcı bir yerel seçim politikası gütmüştür. Bu çerçevede İstanbul ve Türkiye'nin muhtelif illerinde, ilçelerinde oluşan meclis üyesi listelerinde her parti ve görüşten isimler dahil edilmiştir."

İstanbul'da birçok ilçede geçmişte başta AK Partili olmak üzere İYİ Parti, MHP, BBP ve DEM gibi birçok partide siyaset yapmış insanların listelere dahil edildiğini belirten İmamoğlu, şöyle devam etti:

"Bu süreç, CHP Genel Merkezi üzerinden onaylı listeler halinde ilçelere tevdi edilmiş ve ilçe seçim kurullarına teslim edilmiştir. Bilinmelidir ki ilçe seçim kurulları, hakkında terör örgütü üyeliği dahil seçilme hakkına sahip olmayan kişileri listelerden çıkartır ve onların yerine isim verilmesi konusunda tanınan sürede tamamlanması istenir. Yukarıdaki soruda gördüğüm kadarıyla 2022'de tespit edildiği söylenen insanların 2024 yılındaki bu listelerde görülmesi halinde müdahale edilmesi ve çıkartılması gerekirken, AK Parti'nin İstanbul'da ve 26 ilçede kaybettiği seçimden yaklaşık 7 ay sonra başlatılan soruşturma süreciyle meclis üyelerine örgüte üyelik suçlarından yasal işlem başlatıldı.

Bu işlemi bir kasıtlı itibarsızlaştırma süreci olarak görüyorum. Ya YSK görevini yapmamıştır ya da yürütülen soruşturmalar hakkaniyetli değildir. Sonuçta işlem yapılan insanların içinde devlet memuru dahi vardır. Kent Uzlaşısı, bana değil şu anda Türkiye'nin mevcut siyasi gündeminde hükümetle yoğun diplomasi içerisinde bulunan DEM Parti yöneticilerine sorulmalıdır."

Terör kaydı bulunan kişilere ilişkin soru...

İmamoğlu'na "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, PKK/KCK terör örgütünün metropol illerde karar alıcı mekanizmalarda yer almasını ve bu şekilde etkinliğinin arttırılmasını sağlamak amacıyla yukarıda izah edilen 'Kent Uzlaşısı' kapsamında İstanbul ilçe belediye ve büyükşehir belediye meclis üyelikleri ile belediye başkan yardımcılarından 18 şahsın UYAP verilerine göre terör kayıtlarının olduğu, yine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında yapılan yazışmalarda bahse konu 18 kişinin 2024 yerel seçimlerinin yaklaşık 1 ay öncesinden Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisinden CHP'ye üye olarak geçtiklerinin anlaşıldığı, bu şahısların anılan kontenjan kapsamında karar alıcı mekanizmalarda yer almasının sağlandığından bahisle, bu şahısların meclis üyesi olarak gösterilmesi kim veya kimler tarafından sağlandı? Siz bu şahısların terör örgütü ile iltisaklı olduğu yönünde herhangi bir bilgiye sahip miydiniz?" soruları yöneltildi.

İmamoğlu da "Bir önceki soruda cevapladığım gibi YSK'ya bildirilen listelerde bu isimler bulunmasına rağmen YSK'nın bu tespiti yapmayıp daha sonra bu soruşturma süreçlerinin başlatılmasını kasıtlı bir yargı üzerinden siyasi müdahale olduğunu tekrar hatırlatmak isterim. Beni ilgilendiren kısmı ile CHP, İstanbul ve Türkiye'nin muhtelif şehirlerinde Türkiye’nin hukuken yasal olan siyasi partilerinde geçmişte üye olmuş birçok ismi Türkiye İttifakı kavramı ile listelerinde göstermiş olduğu gerçeğidir. 39 ilçede yaklaşık 1500'e yakın meclis üyesinin kim olduğu ya da kimlerle iltisaklı olduğu meselelerini bilemem." cevabını verdi.

İfadesinde İmamoğlu'na, kullandığı bir numaradaki görüşmelerine ait 1 Ağustos 2018-4 Mart 2025 arasındaki HTS kaydı incelemesinde, terör suçlarından adli işlem kaydı olan 252 farklı, diğer numarasında ise yine aynı tarih aralığında 138 farklı kişiyle görüşmelerinin tespit edildiği belirtilerek, bu kişilerle irtibatta bulunmasının nedenini açıklaması istendi.

İmamoğlu bu soruyu, şöyle yanıtladı:

"Bahsi geçen telefon numaraları bana ya da şirketime kayıtlı olan telefonlardan ikisi olmakla birlikte, bu telefonlar ağırlıklı olarak yakın çalışma arkadaşlarım tarafından kullanılıyor. Notlar alınır. Günlük telefon akışlarımın çok yoğun olduğu bir gerçektir. Bahsi geçen yaklaşık 2 bin 500 gün içerisinde görüşüldüğü ya da irtibat kurulduğu iddia edilen 252 artı 138 şahıs kavramı anlamsız, geçersiz ve sorulmasının dahi kasıtlı olduğunu düşündüğüm bir boyuttadır.

Bahsi geçen zaman dilimi içerisinde 3 yerel seçim ve bir de genel seçim yaşanmış, Türkiye'nin gündemde bir siyasi kişilik olarak bazen sadece bir günde gelen yüzlerce aramanın içerisinde 'kum tanesi' gibi kalır. Bu soruyu soran savcılara tavsiyem odur ki bu kadar terörle iltisaklı olan kimselerin belli olduğu bir detaya sahipseler, Türkiye'deki GSM operatör firmalara bir uyarıda bulunarak bu kişiler birini aradığında 'Terör örgütü üyesi sizi arıyor.' şeklinde bir sinyalin verilmesi isabetli olacaktır.

Yine ifade edeyim ki bu kadar önemli siyasi bir kişiliği bu kadar sayıda terör örgütü üyesi aradıysa, çok kereler bir kısım terör örgütü tarafından ölüm tehdidi dahi almış bir kişi olarak beni uyarmamaları ve beklemelerini, bu soruşturma kapsamında dile getirmelerini kasıtlı hatta bir pusu stratejisi olarak görmekte ve bu beyan üzerinden ilgili kurum ve kuruluşlar kimler ise haklarında suç duyurusunda bulunacağımı da beyan etmek isterim.

Her vatandaşı koruma görevi devlete aittir. Ama takdir edilmelidir ki dünyanın en büyük şehirlerinden birini yöneten Ekrem İmamoğlu'na bu kasıtlı davranışı gösteren ve hayatımı tehdit altında tutan kişiler hakkında en üst seviyede kararlı bir şekilde hukuki haklarımı arayacağımı belirtmek isterim."

Firari şüpheli Azad Barış'la 2 kez irtibatı olduğu, Barış'la irtibat kurma amacı, aralarındaki beşeri ve sosyal ilişkinin ne olduğu, görüşmeleri ne amaçla yaptığı, başka görüşmeleri olup olmadığının sorulması üzerine İmamoğlu, "Azad Barış isimli şahısla ilgili olan sorulara, ilgili tüm soruları gördükten sonra topluca cevap vermek istiyorum." dedi.

İmamoğlu'na, Barış'la çeşitli tarihlerde ortak baz bilgisi verdiği, yüz yüze görüşüp görüşmediği sorularak detaylı ifade vermesi istendi.

Bunun üzerine İmamoğlu, şunları kaydetti:

"Azad Barış isimli kişiyi tanıyorum. Azad Barış'la irtibat kurduğum yaklaşık 7 yıl içerisinde sohbet ya da toplantıların hemen hemen tamamında DEM Partili bir kısım milletvekillerinin de olduğu buluşmalar yaptım. Azad Bey bu toplantıların tümünde tam eğitimini bilmemekle beraber sosyolog, siyaset bilimci ve toplumsal, siyasi araştırmalar yapan bir kurumun üzerinden değerlendirmeler yapmak ve siyasi açılımlarını paylaşmak adına DEM Partili milletvekilleri ile gelerek, bizim de masamızda bulunan bazı arkadaşlarımızla birlikte siyasi değerlendirmelerini dinlediğimiz muhtelif toplantılar yaptık. Bu toplantıların çerçevesi ağırlıklı tarihlerde de belirtildiği gibi yerel seçim süreçleri ile ilgilidir.

Ayrıca farklı zaman dilimlerinde de farklı gündemlerle başta genel seçim dönemi olmak üzere değerlendirmeler yapılmıştır. Karşılıklı fikir alışverişlerinde bulunulmuştur. Benzer siyasi periyotlarda başka siyasi partiler ve onlara ağırlıklı hizmet eden düşünce kuruluşu, siyasi analiz kurumları ve uzmanlar ile çok farklı buluşmaları yapmış bir kişiyim. Azad Barış ile olan ilişkilim bu çerçevededir. Teknik ve siyasi analiz görüşmeleri ve ağırlıkla farklı seçmen gruplarının eğilimleri ilgili görüşmelerdir.

HTS ve baz kayıtlarının birlikte alınması bu toplantılarla ilgili sayıyı temsil etmemektedir. Zira bahsi geçen bir kısım adreslerde aynı anda birçok siyasi toplantıları yapmış olduğumuz için ben başka katılımcılarla adresin başka bir bölümünde toplantı halinde olabilirim. Vermiş olduğum bu cevap, Azad Barış ile ilgili yukarıda cevap vermediğim sorular için de geçerlidir."

Gizli tanık İlke'nin, "2024 yerel seçimlerinde DEM Parti’nin CHP'yi desteklemesi için sağlanan para trafiği Murat Ongun tarafından gerçekleştirildi. DEM ile CHP arasındaki bağlantıyı ise Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ile Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve Ekrem İmamoğlu'nun kurduğu Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan sağladı. DİAYDER isimli dernek üzerinden alımlarda da Mahir Polat'ın aracı olduğuna ilişkin konuyla ilgili kamuoyunda haberler yansıdı. Dernek kapsamında terör örgütü ile bağlantılı kişiler bulunuyordu. Bu kişiler işe alındı." beyanları okunarak, İmamoğlu'na, "Beyanlarda geçen paranın kaynağı nedir, bu şekilde bir maddi kaynak aktarımı oldu mu? Reform Enstitüsü isimli vakıf ne amaçla kurulmuştur? Faaliyetleri nelerdir? Mehmet Ali Çalışkan isimli şahıs kimdir? Bu şahısla ticari, sosyal ve beşeri ilişkiniz nedir? DİAYDER isimli dernek aracılığıyla işe alınan şahıslar kimlerdir?" soruları yöneltildi.

Mehmet Ali Çalışkan'ın, 2018'de İBB Başkan adayı olduğu tarih itibarıyla tanıştığı, o dönemde CHP ile çalışan bir araştırma ve siyasi analiz şirketi sahibi olduğunu bildiği bir arkadaşı olduğunu ifade eden İmamoğlu, şunları söyledi:

"Sonraları kendisiyle siyasi analiz konusunda çok kereler birlikte olduğumuz, kendisine bir kısım araştırmalar yaptırdığımız ancak daha yoğun bir şekilde CHP ile birlikte çalıştığını bildiğimiz, fikir ve yetenekleri kamuoyunca da bilinen bir araştırmacıdır. Reform Enstitüsü, ismi ile birlikte bir vakfa dönüştürerek, düşünce kuruluşu olarak geliştirmek arzusunda olduğumuz bir kurumdur. Ancak zaman içerisinde henüz çok etkin bir şekilde faaliyetlerde bulunmaya dönük planlama kurgulanamamıştır. Kurucuları arasında ben de varım.

Yukarıda bahsi geçen finans veya DEM ile CHP arasındaki bağlantıyı kurmakla ilgili ne Murat Ongun'un ne Mahir Polat'ın ne de Şişli Belediye Başkanımız Resul Emrah Şahan'ın ilişkisi yoktur. Herhangi bir tespitim ve şahitliğim olmamıştır. CHP'nin siyasi geçmişinde ve kurumsal yapısında bir parti ile ilişki kurma konusunda dışarıdan bir kimsenin aracılığına ihtiyacı yoktur, olamaz. Gizli tanık uygulamasını da beyanlarını da kabul etmiyorum. Uydurma, kumpas içerikli ve yalan ifadelerdir."

Gizli tanık "Meşe"nin ifadesi soruldu...

Emniyet ifadesinde İmamoğlu'na gizli tanık "Meşe"nin ifadesi okundu. Gizli tanığın ifadesinde şunlar yer aldı:

"M.O. Turan, kendisi emekli büyükelçidir. Kendisi en son Bangladeş Büyükelçiliğinden emekli oldu. Emekli olduktan sonra İmamoğlu'nun Dış İlişkiler Başkanı olmuştur. Büyükelçiliği öncesi Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı Ekonomik İlişkiler Genel Müdür Yardımcılığını da yapan M.O. Turan, önemli ülkelerde edindiği diplomatik misyon nedeniyle uluslararası networkü gerek BM'de gerekse GATES Vakfı gibi oldukça yüksektir. M.O. Turan diplomatik misyonları süresince edindiği tüm bilgileri, bunlarla bağlı olarak diplomatik iletişim gereği elindeki bilgileri kullanarak İmamoğlu'nun yurt dışında gerçekleştirdiği görüşmeleri gerçekleştirmektedir. Özet olarak ülkemizle ilgili elinde bulundurduğu önemli konuları İmamoğlu'nu yurt dışında parlatmak maksadıyla koz olarak kullanmaktadır.

Paris Olimpiyatlarında gündem olan İstanbul Tanıtım Alanı'nın yapılmasında Spor AŞ Genel Müdürü Renan Bey ve Heymo Organizasyon firması ile Olimpiyat Komitesi dahil tüm dış misyonların organizasyonlarını kendisi yapmıştır. Aynı zamanda İstanbul Kültür ile dijital silolar projesini yürüten kendisidir.

IPA'nın başka bir çalışma alanı da gençlerdir. IPA Kampus olarak kurulan yerde gençlerin eğitimleri ile ilgili çeşitli herkese açık platformlarda eğitim ve projelerine destek verildiği iddia edilse de belirli ideolojilerdeki gençler ancak bu programlara girebilmektedir. Bu ideolojiler CHP ya da daha sol örgütlerin yapılarından gelen tavsiye niteliğindeki kişilerle yürütülmektedir.

…Resul Emrah Şahan, Beylikdüzü Belediyesi oluşumunun bir parçasıdır. İBB'de ilk görevine BİMTAŞ A.Ş'de başlamıştır. Emrah Şahan 2020 yılında Marksist yapıda bir solcu, aynı zamanda böyle kitlelere destek veren bir insandı. BİMTAŞ Genel Müdürlüğü döneminde bu tip yapıların IPA ve BİMTAŞ'ta yer bulmasına olanak sağlamıştır. BİMTAŞ'ın başındaydı. Kendisi radikal solcu bir insan olup PKK sempatizanı olduğunu da biliyorum. BİMTAŞ'tan sonra İstanbul Planlama Ajansı'nın başına geçti. İPA'yı yeni bir rüşvet çarkı oluşturmak için kurdular.

Resul Emrah Şahan buradaki personel alımlarında ağırlıklı olarak PKK sempatizanı kişileri işe aldı. IPA'nın ilk oluşumu kendisi tarafından yapılmıştır. IPA'nın ilk günden itibaren yürüttüğü tüm projelerin stratejik yol haritası kendisi tarafından çıkarılmıştır. Sonrasında büyük bir imaj değişikliğine giderek Şişli Belediye Başkan adayı olmuş ve en son yapılan seçimlerde Şişli Belediye Başkanı olmuştur."

İmamoğlu, tanığın iddialarına karşı, "Bana okunan tanık ifadelerini şiddetle reddediyorum. Tümüyle yalan, iftira, uydurma, bahsi geçen insanların namusuna, şerefine, haysiyetine hakaret içeren, seviyesi çok düşük cümlelerle doludur. Yüce Türk yargısının böyle bir gizli tanık yöntemini tercih ederek, 3 kez tarihi oy rekorlarıyla İstanbul'da seçim kazanmış, 16 milyon İstanbullunun belediye başkanını bunlarla muhatap etmesini derin üzüntü ile karşılıyor ve kınıyorum." dedi.

"BİMTAŞ isimli şirket personelinden 21'i hakkında terör örgütleriyle iltisaklı bilgilerin bulunduğu"na ilişkin tespitlerin sorulması üzerine İmamoğlu, "Bu konuda daha önce hakkımda yürütülen ve savcılığını dönemin İçişleri Bakanı'nın yaptığı, bakanlık tarafından gönderilen müfettişlerce soruşturmalar yapılıp herhangi bir dava açılmamıştır. Gizli tanık dinlemek yerine, bu soruşturma dosyasını hazırlayan savcılık gerekli bilgileri ilgili yerlerden temin edebilir." savunmasını yaptı.

Soruşturmaların içinin boş olduğunu savundu...

İmamoğlu, ifadesini şöyle tamamladı:

"Sabah saat 06.00 itibarıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık konutu kapısına çok sevdiğim yüzlerce polisimizi yığarak, güneş doğmadan yasaya uygun olmayan bir şekilde gözaltına alınma girişimi metodunu tümüyle kınıyorum. 4 gündür nezarette bulunan bir kişi olarak yürütülen soruşturmaların içinin boş, ahlak sınırlarını aşan, uydurma sorularla dolu, en güçlü dayanağını gizli tanıklara bağlamış, gözaltına 3-5 gün kala MASAK raporlarıyla doldurulmuş, tarihe kara bir leke olarak geçecek süreç yaşatılmıştır.

Gözaltına alınmadan oluşturulan uydurma soruşturmalar, 30 yıla yakın hapis cezası istemi, iptal edilen 31 yıllık diploma, sadece gözaltından bir gün önce açılan kreşleri kapatmaya yönelik şahsıma tebliğ edilen soruşturma. Koltuğunu korumak için her şeyi yapmayı kendine hak gören ve milletimize ait olan her şeyin; diplomanın, mülkiyetin, şirketlerin, yeşil alanların, okulların, Boğaz kıyılarının kendine ait olduğunu düşünen bu zihniyetten ülkemizin bir an önce kurtulması şarttır."​​​​​​​

Mahir Polat'ın terör soruşturmasına ilişkin ifadesine ulaşıldı...

Soruşturma kapsamında Polat'ın Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü polislerine yaklaşık 2 saat boyunca 8 sayfalık ifade verdiği öğrenildi.

Eski HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış ile yaklaşık 4 sene önce arkadaşlarının olduğu bir kafe ortamında tanıştığını belirten Polat, "Kendisi Ezidilik üzerine akademik çalışmaları olması ve benim de dinler tarihi konusunda doktora yapmış olmam sebebiyle bu konular hakkında fikir alışverişi yaptık. Bunun dışında herhangi bir sosyal görüşme olmadı. Konumum nedeniyle bu tür kişi ve kurumlarla irtibatlı olabilirim ancak bu kişiyle irtibat kurmadım." dedi.

HTS kayıtlarında tespit edilen ve terör suçlarından adli/idari işlem kaydı bulunan 116 şahısla neden irtibat kurduğu sorulan Polat, tespit edilen 116 şahsın isim bilgilerinin kendisine verilmediğini belirterek, şunları kaydetti:

"Bu şahısların adli ve idari yönden örgütsel durumlarını bilme imkanım yoktur. Ancak belediyedeki görevimden ötürü çok sayıda insanla irtibatlı olmam normaldir. Belediyeye bağlı sosyal hizmetlerde genel itibarıyla yardıma muhtaç vatandaşların yardım taleplerinin sonucunu öğrenmek ve talepte bulunmak maksadıyla benimle irtibat kurması nedeniyle bu durum tespit edilmiş olabilir.

Yine buna benzer İstanbul'da bulunan ve tahrip olmuş tarihi yapıların düzeltilmesi için kurulan ve yöneticisi olduğum 'İBB Miras' kapsamında da pek çok vatandaş benimle irtibat kurup ihbar yapmaktadır. Ayrıca Hatay depremi sonrasında İBB'ye bağlı deprem koordinasyon biriminin başındaydım. Bu koordinasyona bağlı olarak insani, gıda, sağlık, inşaat malzemeleri gibi yardımlar yapılmaktaydı. Bu süreçte ben ve ekip arkadaşlarım tarafından İstanbul ve diğer illerden, hatta yurtdışından da çok defa arandım.

Kullanmış olduğum numara sosyal mecralara da verilmişti. Yine bu nedenle tanımadığım birçok numara tarafından aranmış olabilirim. Ek olarak Muhtarlıklar Daire Başkanlığı bana bağlı olması nedeniyle muhtarların iletmiş olduğu her türlü yardıma muhtaç insanların durumları iletilmek üzere benimle irtibat kurulmaktadır. Bu irtibat konuları talep ya da taleplere cevap vermek maksadıyla, arama ve aranma şeklinde olmuş olabilir."

Gizli tanık İlke'nin ifadesinde yer alan 2024 yerel seçimlerinde DEM Parti'nin seçimlerde CHP'yi desteklemesi için para trafiği sağlandığı ve kendisinin de partiler arası bağlantıyı kurduğu iddiaları Polat'a soruldu.

Polat, para trafiği hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını ifade ederek, partiler arası bağlantıyı sağlama iddiasını ise kesinlikle reddettiğini dile getirdi.​​​​​​​

Hazine ve Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan Mali Analiz Raporu'nda, "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan hakkında işlem gören 2 şüpheliyle arasında para transferi olduğunun tespit edildiği hatırlatılan Polat'a, para transferlerini yapma amacı soruldu.

Şahıslardan birini Trabzonspor taraftarı olması sebebiyle tanıdığını ve kendisine sosyal medyada maddi yardım mesajları atması üzerine sadaka niyetine 100 lira gönderdiğini anlatan Polat, diğer kişiyi tam olarak hatırlayamadığını, sosyal medya üzerinden yardım talep etmesi üzerine sadaka niyetine 50 lira göndermiş olabileceğini iddia etti.

İfadesinin devamında hakkında sosyal medyada ve basında kendisini PKK/KCK terör örgütüyle bağlantılı gösterecek haber yapıldığını ifade eden Polat, bu durumun kendisini vatansever ve saygın bir yurttaş olarak yaraladığını, her şeye rağmen kaçma teşebbüsünde bulunmadığını, suçsuzluğu, haklılığı ve adalete inancı dolayısıyla soruşturma makamlarıyla uyumlu hareket etmemin doğruluğunu görmüş olduğunu dile getirdi.

Polat, yakın zamanda kalp rahatsızlığının olduğunu da belirterek şunları söyledi:

"Son olarak iki hafta önce anjiyo oldum ve toplam 6 stentim bulunmaktadır. Bunun dışında iki damarımın tıkanıklığı mevcuttur. İki hafta sonrası içinde buna ilişkin yeni bir anjiyo planlanmıştı. Hali hazırda tedavim devam etmekte olup kullanmakta olduğum ilaçlar mevcuttur. Yine tiroid kanseri geçirmem sebebiyle düzenli pet çekimleri vücudumda başka noktada kanser çıkıp çıkmadığı takip ve tedavisi yapılmaktadır. Bunların yanında uyku apnem bulunması dolayısıyla cihaza bağlı olarak uyuyan bir yaşam koşulundayım. Hipertansiyon ve şeker hastalığım da mevcuttur."

Firari Mehmet Ali Çalışkan yakalandı...

İBB'ye yönelik terör soruşturması kapsamında, firari şüphelilerden Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan gözaltına alındı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ve Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan'ın da aralarında bulunduğu 7 şüpheli hakkında "PKK/KCK terör örgütüne yardım etmek" suçundan başlatılan soruşturma sürüyor.

Soruşturma kapsamında yapılan çalışmalarda, firari şüpheli Çalışkan, İstanbul'da yakalandı.

Şüphelinin yakalandığında yanında cep telefonunun olmadığı öğrenildi.

Firari Elif Güven gözaltına alındı...

Soruşturma kapsamında yapılan çalışmalarda, firari durumda olan şüpheli Elif Güven, Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan yurda giriş yapmak üzereyken gözaltına alındı.

Şüpheli, işlemleri için İstanbul Emniyet Müdürlüğünün Vatan Yerleşkesi'ne götürüldü.

İBB'deki yolsuzluk soruşturması şüphelisinin kullandığı aracın, Muğla'daki savcıya tahsisli olduğu belirlendi...

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri yaptığı incelemede, gözaltında bulunan iş insanı Adem Soytekin'in çeşitli öncelik ve üstünlük sahibi "çakarlı" araç kullandığını tespit etti.

Aracın koruma kararı bulunan Muğla'da görevli ve İstanbul'a gelmeyen bir cumhuriyet savcısına kiralandığını belirleyen ekipler, Soytekin'in bu sayede İstanbul trafiğinde öncelik ve üstünlük sahibi araçla haksız şekilde seyahat ettiğini ortaya çıkardı.

Emniyet ifadesinde söz konusu durumun sorulması üzerine Soytekin'in, "İlgili cumhuriyet savcısını tanımadığını, aracı tamir için İstanbul'a geldiği süreçte kullandığı" cevabını verdiği öğrenildi.

Beyan üzerine fiziki takip ve Plaka Tanıma Sistemleri'ndeki kayıtları inceleyen ekipler, verilen ifadenin doğru olmadığını belirledi.

Ayrıca, söz konusu aracın para taşıma konusunda da kullanıldığı iddia edildi.

Bu arada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ilgili cumhuriyet savcısı hakkında HSK'ya suç duyurusunda bulunulacağı öğrenildi.

Murat Ongun'un yolsuzluk soruşturmasına ilişkin ifadesine ulaşıldı...

İBB Başkan Danışmanı ve İBB Medya AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun'un emniyette verdiği ifadeye ulaşıldı.

Soruşturma kapsamında, Ongun'un Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü polislerine yaklaşık 12 saat, 131 sayfalık ifade verdiği öğrenildi.

İfade başında etkin pişmanlık hükümleri için bilgilendirilen ve sonrasında "Tarafınıza anlatılan etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istiyor musunuz?" sorusu yöneltilen Ongun, "Herhangi bir suç işlemediğim için etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istemiyorum." cevabını verdi.

Gayrimenkul, araç ve diğer mal varlıkları sorularına, "Beylikdüzü Asmalıhayat Sitesi'nde 3 artı 1 ev sahibiyim. Üzerime kayıtlı aracım yoktur, İBB'nin tahsis etmiş olduğu makam aracı var. Adresini vermiş olduğum ikamette kiracı olarak oturmaktayım" cevabını veren Ongun, aylık gelirinin 350 bin lira olduğunu söyledi.

Polis sorguda Ongun'a, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek", "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak", "rüşvet", "ihaleye fesat karıştırma", "edimin ifasına fesat karıştırma", "irtikap" ve "nitelikli dolandırıcılık" suçları kapsamında sorular yöneltti.

Ongun, "İBB tarafından ürün/hizmet alımı veya satımı amacıyla gerçekleştirilen ihalelere katıldınız mı veya herhangi bir ihale sürecinde bulundunuz mu?" sorusunu, "İBB Başkan Danışmanı hiçbir ihaleye katılmaz. İhale süreçlerinde de bulunmaz. Medya AŞ Yönetim Kurulu Başkanı olarak katıldığım herhangi bir ihale yoktur. Çünkü yönetim kurulu başkanları ihale yetkilisi değildir. Sadece Medya AŞ'ye gelir getirici az sayıda ihale bana imzaya gelir." cevabını verdi.

Sorgusunda Ongun'a, kendisiyle aynı soruşturma kapsamında şüpheli konumunda bulunan 99 şüphelinin fotoğrafları gösterilerek, tanıyıp tanımadığı soruldu.

Ongun, kendisini "danışmanı" olarak tanıtan ve operasyondan iki hafta önce yurt dışına çıktığı belirlenen şüpheli Emrah Bağdatlı'yı 2009'dan beri bir arkadaşının ortağı olması sebebiyle tanıdığını, herhangi bir ticari ilişkisi olmadığını iddia etti.

Bir tanığın açık hava reklam alanlarının Kültür AŞ üzerinden kiralanması sürecinde usulsüzlük yapıldığına ilişkin iddiası sorulan Ongun, iddiaların gerçek dışı olduğunu savundu.

Ongun'a bir tanığın şu ifadesi okundu:

"İBB zabıtaları zaman zaman şehir genelinde izinli ya da izinsiz, reklam panolarını kesip sökerek yeni bir süreç başlatır. Böylece yeni ihaleler veya sözleşmeler imzalamaya zemin hazırlar. Bu şekilde rant sağlanır. Murat Kapki (şüpheli), Eco Reklam ve Ecevit Advertcity gibi reklam firmalarıyla ilişkili bir isimdir. Yanında çalışan Bekir Özmen ve İsmail Yırtıcı gibi kişilerle birlikte reklam alanında faaliyet göstermektedir. Murat Kapki, İBB Başkanlığına Ekrem İmamoğlu seçildikten sonra büyük bir servet sahibi olmuştur. Şehir merkezindeki üst geçitler ve stratejik noktalardaki reklam alanlarını pazarlaması dikkat çekicidir. Normalde bu tür yerler için yüksek kiralar ödenmesi gerekirken çok daha az bedellerle Murat Kapki bu işleri alarak hayatın olağan akışına aykırı şekilde karlar elde etmiştir...

Hüseyin Köksal (şüpheli), Beylikdüzü'nde tekstil sektöründe faaliyet gösteren bir iş insanıdır. İmamoğlu'nun seçim sponsorluğunu yapmasıyla birlikte Urban Medya gibi firmalarla ilişkileri gelişmiştir ve bu kirli ilişkiler içinde rüşvet döngüsüyle işlerini yürütmektedir. İlbak ailesi de Kültür AŞ'nin İstanbul'daki billboard ihalelerini alarak dikkat çekmektedir. İlbakların şirketi 1990'larda küçük bir ajansken bir anda büyük bir holdinge dönüşmüştür. Şu an bildiğim kadarıyla Amerika'da 10 AVM'leri mevcuttur. İlbakların da Ekrem İmamoğlu'na yatkın olduklarından ötürü belediyeden gayriresmi ve usulsüz şekilde ihale ve işler aldıkları bu sektördeki herkes tarafından bilinir.

Subaşı ailesi de aynı şekilde İmamoğlu'yla yakınlığı olan bir ailedir. Eyüp Subaşı (şüpheli), oğlu Muhammed Subaşı açık hava reklam sektöründe etkin rol almaktadır. Bu kişilerin Taşçı ailesinden Kabil Taşçı (şüpheli) gibi küçük üreticilerle yakın ilişkileri mevcuttur. Kabil Taşçı'ya naylon fatura kestirerek gayriresmi para kazandırmaktadırlar. Bildiğim kadarıyla gayriresmi kazanılan bu paraların bir kısmıyla fon oluşturularak seçim döneminde Ekrem İmamoğlu'nun afişleri, miting organizasyonları, seçim otobüslerinin temini ve giydirme işlemleri finanse edilmektedir.

Hatta seçim döneminde harçlık adı altında sokakta vatandaşlara bu paralar verilerek oy kazandırılmaya çalışılmaktadır. Naylon fatura kesme yöntemiyle İmamoğlu'nun kurduğu bu organizasyonun çok büyük paralar götürdükleri bilinmektedir. Bu bahsettiğim sahte fatura kesen kişi veya şirketlere alt sağlayıcı olarak fatura kesen GYN organizasyon yetkilisi Mehmet A. ve Murat Ş. isimli şahıs ve şirketlerdir. Bu organizasyonun başında İmamoğlu'nun yönlendirmesiyle Murat Ongun ve Serdar Taşçı bulunmaktadır."

"İçeriği doğru olmayan söylemleri reddediyorum"

Ongun, tanık ifadesine karşı, "Tanığın ismi bana bildirilmediği için hangi husumetle yapılmış bir iftira olduğunu söyleyemiyorum. Benimle birlikte sözde organizasyonun başında olduğu iddia edilen Serdar Taşçı isimli şahsı tanımam. Bu ismi ilk defa burada duydum. Yine iddialarda ismi geçen GYN organizasyon yetkilisi Mehmet A. ve Murat Ş. isimli şahısları tanımam. İddialarda ismi geçen şahısların ve firmaların İBB'yle ticari ilişkileri olabilir. Bunları bilmem söz konusu değildir. İddialar teyide muhtaçtır. İçeriği doğru olmayan söylemleri reddediyorum." savunmasını yaptı.

Bir tanığın "Açık hava reklam işleriyle ilgili Serdal Taşkın, Ekrem İmamoğlu'nun ekibinde yer alan Murat Ongun, Murat Kapki, Hüseyin Köksal, Necati Özkan, Fatih Keleş isimli şahıslarla haftada en az iki gün bir araya gelip Beylikdüzü'nde toplanırlardı. Bu toplantılarda açık hava reklam işleriyle ilgili iş, ihale ve gayrimeşru hususlar konuşulurdu. Toplantı sonrası Ongun ve Taşkın ellerinde içi para olduğunu düşündüğüm çantalarla çıkarlardı." iddiasını ise Ongun ifadesinde yalanladı.

Reklam ihaleleri yönettiği iddiasına ilişkin Ongun, "Sayın İmamoğlu'nun en yakınındaki kişi olarak adımın ihalelerle anılmasını istemiyordum. Bunun somut örneği billboard ihalesidir. Bu ihaleyi Medya AŞ yapabilecekken, Kültür AŞ'ye anlattığı gerekçeyle devri yapıldı. Bir organizasyon ve yolsuzluk yapacak olsam kendi yönettiğim ihaleyi başka bir iştirak şirketine vermem hayatın doğal akışına aykırıdır." cevabını verdi.

Ongun, bir tanığın CHP Kurultayı'na ilişkin "... Yanlarında delegelere vermek üzere getirdikleri çanta dolusu paralar vardı. Seçimi Özgür Özel kazansın diye delegelere para dağıttılar. Buna bizzat şahit oldum. Ayrıca kurultayda bazı delegelere siyasi rüşvetler de verildi..." iddiası üzerine, "CHP Kurultayı ile ilgili iddialar hazımsızca atılan iftiralardır." dedi.

Ongun'a, soruşturma kapsamında ifadesi alınan bir tanığın, "...Emrah Bağdatlı, Murat Ongun'un en yakın arkadaşıdır. İmamoğlu İBB Başkanı olunca Murat Ongun'un başında olduğu Medya AŞ'den işler kendisine verildi. Advertcity reklam firması İmamoğlu İBB Başkanı olduktan sonra kuruldu. Görünüşte Murat Kapki ve Ahmet Köksal sahibidir. Ancak asıl sahipleri İmamoğlu, Kapki ve Köksal'dır. Şirketin eski genel müdürü Ahu Gülbay şirketin yapısını ve yaptıklarını öğrenince kendisini işten çıkardılar. Şirketin ticaret sicilindeki adı BVA Reklam ve Danışmanlıktır. Ticaret sicili numarası ise 238247-5'tir. Şirketin belediyeden yüksek tutarlarda ihale aldığı ancak asıl işinin sahte faturalar düzenleyerek gayriresmi parayı şirkete soktuğunu Servet anlatmıştır yine Hüseyin Köksal'a ait Karsal örme isimli firma ve Advercity isimli firmalar adına düzenlenen faturalarla kayıtsız paraları sisteme soktuklarını öğrendim. Servet ile yaptığım görüşmelerin bir kısmını ses kayıtlarını aldım. Bunları dosyaya sunacağım. Para sayma görüntüleri yayınlanınca Servet bu paraların Kültür AŞ'den aldığı paralar olduğunu, Servet itirafçı olacağını söyledi. Ancak ifadesinde bunları inkar etti. Hala Hüseyin Köksal'ın yanında çalışıp çalışmadığını bilmiyorum. Ancak bu yapının birçok kirli işine kendisi vakıftır." şeklindeki beyanı soruldu.

Ongun, tanık ifadelerine karşı "husumetle yapılmış iftira" söylemini tekrarladı...

Ongun, bunun üzerine, "Tanığın ismi bana bildirilmediği için hangi husumetle yapılmış bir iftira olduğunu söyleyemiyorum. 'Emrah Bağdatlı Murat Ongun'un en yakın arkadaşıdır. İmamoğlu İBB başkanı olunca Murat Ongun'un başında olduğu Medya AŞ'den kendisine işler verildi' şeklindeki iddialara ilişkin demek isterim ki, savcılığınızın 17 Şubat 2025 tarihli Medya AŞ'ye gönderdiği 'İhale alan şirketlere ilişkin belgeleri talep' yazısına kurumumuz tarafından istenilen günde yanıt verilmiştir. Bu yazılar resmi evrakta mevcuttur. Medya AŞ tarafından bilgilendirmemde 2019, 2020, 2021, 2022 yıllarında ihale almaya hak kazanan Emrah Bağdatlı'nın dört yılda 7 milyon lira civarında ihale aldığı anlaşılmıştır. Savcılık yazısında sorulan Emrah Bağdatlı'ya ait olan 'Karpuz' isimli şirketin ise İBB ve iştiraklerinden hiçbir ihale almadığı görülmüştür. Doğal olarak yöneticisi olduğum Medya AŞ şirketinin Emrah Bağdatlı'nın olağanüstü zenginleşmesine vesile olduğu iddiası asılsızdır." cevabını verdi.

Gizli tanık Meşe'nin, "Birinci yöntem olarak dönemin reklam müdürü olan Kaan Sürmegöz üzerinden yapılan usulsüzlüklerdir. Reklam vermek isteyen kişi ya da kişiler Kaan Sürmegöz'e gelirler. Sürmegöz Murat Ongun'dan ilgili reklam çalışması ile ilgili görüş alır. Murat Ongun olumlu görüş vermeden İBB sınırları içerisinde bir reklam çalışması yapmak mümkün değildir. İlgili yönetmeliklerde 15 bin lira olan bir alanı 10 katı bazı durumlarda 20 katı fiyatlar talep ediyorlardı. Örnek olarak yönetmeliklere göre belediyeye yatırılması gereken 100 bin liralık bir reklam alanı için Kaan Sürmegöz 1 milyon lira talep ediyordu. Murat Ongun'dan onay aldıktan sonra Ongun reklam verilmesini uygun görürse 1 milyon liralık rakamı 500 bin liraya indirip resmi vergiler de geçerli 100 bin lirayı belediyeye yatırtıp aradaki 400 bin lirayı dört farklı yöntemle başka alanlara aktarıyorlardı. Yöntem birde aradaki 400 bin lirayı fark, nakliye ya da hediye saat ve benzeri masraflar için Murat Ongun ve yakın çevresinin harcamalarına götürülüyordu. Üçüncü yöntem olarak her ne kadar Murat Ongun ile Dilek İmamoğlu'nun ilişkileri iyi olmasa da Dilek İmamoğlu'nun kendi hayatını sürdürmesi için İstanbul Vakfı Dilek İmamoğlu'nun kontrolüne verilmiştir. Bu üçüncü yöntemde Murat Ongun devre dışı kalıp kalan örneklemdeki 400 bin lira gibi bir rakam İstanbul Vakfına yatırılmaktadır. İstanbul Vakfının o dönemki Genel Müdürü Perihan Yücel tarafından alınan bu bağışlar Dilek İmamoğlu'nun etkinlik masrafları hayatın akışındaki masrafları ya da ihale olmadan iş alındığı için vakıftan tedarikçi firmalardan kalan miktarlar kullanılarak o dönemki Dilek İmamoğlu'nun özel kalem müdürü Sibel Yıldızbaş tarafından Perihan Yücel ile koordine olarak gerekli harcamalar yapılırdı. Dördüncü olarak İBB Reklam Müdürlüğüne gidilmeden direkt Medya AŞ'ye reklam vermek isteyen kişi ya da kişiler gider ilk kontak kişisi Elif Güven'dir. Daha büyük kişilerde Pınar Türker'e başvurularak yine Murat Ongun'un değerlendirilmesi olumlu olursa 100 bin liralık reklam alanı için Medya AŞ'ye 500 bin lira ilgili kişilerce ödenirdi Medya AŞ sonrasında geri kalan parayı tedarikçi firmalar aracılığıyla kendilerine almaktadır. Çevre Koruma Daire Başkanlığı Deniz Hizmetleri Müdürlüğü içerisinde İlker Aslan'ın başında bulunduğu Ufuk İnan, Fatih Keleş, Murat Ongun ve Dursun Subaşı tarafından birçok yolsuzluk yapılmaktadır, ihale ve doğrudan temin işlerindeki yolsuzlukları İSTAÇ üzerinden gerçekleştirmektedirler. Deniz Hizmetleri Müdürlüğü üzerinden ise 2872 sayılı kanun kapsamında cezalar kapsamında mağdurları çağırarak çok fahiş fiyatlarda ceza yazacaklarını söyleyerek bu kişilerle bu cezalar üzerinden pazarlık yapmaktadır. Pazarlık neticesinde cüzi bir miktarını resmi cezalandırıp geri kalan kısmını ise İBB Kasımpaşa Ek Hizmet Binası Deniz Hizmetleri Müdürü'nün odasında elden çanta ile alıyorlar. İlker Aslan, Dursun Subaşı, Ufuk İnan ve Murat Ongun Beylikdüzü'nden kalan dostluklarını buradaki rüşvet ve yolsuzluk çarkında da devam ettirmektedirler." ifadesi de sorguda okundu.

Ongun buna ilişkin, "Gizli tanık Meşe isimli şahsın ifadesinde geçen iddialar hakkında söylemek isterim ki daha önce birkaç kez tekrarladığım gibi İBB ve Medya AŞ'nin reklam ihale prosedürleri çok nettir ve defalarca denetlenmiştir. O yüzden her seferinde farklı farklı dile getirilen yalan ifadelere gerekli tüm yanıtları verdiğimi düşünüyorum. İstanbul Vakfı ya da başkanımızın eşi Dilek Hanım'ın adının ilk kez reklam işine karıştırıldığını üzülerek duydum. Bilgim ve görgü dahilinde hiç böyle bir şey yoktur. İSTAÇ veya Deniz Hizmetleri Müdürlüğü ile görev alanım gereği hiçbir ilgim yoktur dile getirilen iftiraların da tek bir kanıtı yoktur." şeklinde savunma yaptı.

Kültür AŞ ve Medya AŞ'nin usulsüzlüklere kılıf yapılarak, 260 milyar 755 milyon 755 bin lira artı KDV kamu zararına sebep olunduğu iddiasına ilişkin Ongun, savunmasında şu ifadeleri kullandı:

"4 günlük gözaltı sonrası bu kadar fazla iddia içeren, içerisinde çeşitli rakamlar, ihaleler bulunan bir raporu sağlıklı bir şekilde değerlendirmem mümkün olmadığı gibi bahse konu ihalelere ilişkin benim doğrudan sorumluluğum da bulunmamaktadır.

Bununla beraber Medya AŞ diğer iştirakler gibi defaten Sayıştay, mülkiye müfettişleri ve Ticaret Bakanlığı müfettişleri tarafından denetimden geçmiştir. Böyle bir kamu zararı bugüne kadar tespit edilememiştir. Eğer edilmişse de mutlaka İBB hakkında suç duyurusunda bulunulmuş ve dava süreci başlamıştır. Başlamamışsa da bu sürecin görevim ve konumum gereği muhatabı ben değilim."

İhaleler soruldu...

Sorgusunda Ongun'a İBB'nin iştiraki olan Kültür AŞ ve Medya AŞ unvanlı şirketlerin yapmış oldukları ihalelerle ilgili temin edilen ihale dosyaları üzerinden yapılan incelemelere yönelik bazı sorular yöneltildi.

Ongun, bu sorulara şöyle cevap verdi:

"Bugün gözaltına alınışımın üçüncü günü, ifademin ise onuncu saatinde bu kadar iddiayı teker teker değerlendirebilmem doğal olarak hayatın olağan akışına aykırıdır. Ancak anladığım kadarıyla savcılık makamı benim özellikle daha önceden tanıdığım Emrah Bağdatlı ve Mustafa Nihat Sütlaç'a ihale verilmesine yardımcı olduğumu öne sürer nitelikte bilgilendirme değerlendiriyor. Emrah Bağdatlı'nın Medya AŞ'den aldığı işlerin 4 yıla yayılı maddi değerinin herhangi bir zenginlik yaratmayacağı alenidir. İki ticari kuruluş arasında yapılmış bir antlaşmaya dayanmaktadır. Benim kamu yetkimi kullandığım bir husus yoktur.

Medya AŞ'nin ihale ve satın alma sorumlusu sayın Fatoş Ayık, 2011 yılında Medya AŞ kurulurken işe girmiş 3 sicil nolu bir çalışandır. Reklam alanlarından sorumlu İBB yetkilisi Emlak Daire Başkanı Kaan Sürmegöz önceki dönemden devam eden devlet memurudur. Ben reklam ya da reklam alanlarıyla ilgili bir organizasyon kurmak istesem herhalde AK Parti döneminden kalan bürokrat ve çalışanların yerine başka bir ekip kurardım fakat böyle bir tasarrufum olmamıştır. Bana yönelik yasa dışı bütün suçlamaları sonuna kadar reddediyorum. Medya AŞ'nin gelirinin artması kamu kuruluşunun artması şahsi bir gelir artışı olmamıştır. İş ve işlemlerimizde kamu menfaatini koruduğumuz için suçlandığımızı düşünüyorum."

Yetkilisi olduğu İBB iştirak şirketinin İBB'den almış olduğu ihalelerin süreci hakkında ifade vermesi istenen Ongun, ihale yetkisinin kendisinde olmadığını savunarak, İBB'nin 30 iştirak şirketi olduğunu söyledi.

Kendilerinden önceki dönemlerde de daire başkanlıklarının pek çok ihalesini iştirak şirketlerinin aldığını gördüklerini ve bunun kamu faydası gözeten bir uygulama olduğunu ifade eden Ongun, şunları kaydetti:

"İştirak şirketleri dolaylı da olsa kamu kuruluşu niteliğindedir. İBB gibi çok önemli bir kuruluşun tüm iş ve işlemlerine İstanbullular adına en yüksek kalitede yapma mecburiyeti vardır. İştirak şirketleri bu işlerin sağlıklı kaliteli ve çalışan hakkını gözeterek yaptırmak üzerine kurmuştur. Şu anda İBB'nin 70 bin civarında toplu sözleşmeli personeli vardır. İmamoğlu döneminden önce kurulmuş bu sistemle hem istihdam yaratılmış hem de kayıt dışı personel çalıştırılmasının önüne geçilmiştir.

Bu öncelikli kamu ve işçi adına bir avantajdır. İştirak şirketleri idareden aldığı toplu işlerin bazı bölümlerini kendisi hallederken uzmanlık ve insan kaynağı-teknik ekipman gerektiren bazı bölümlerini ise farklı şirketlere ihale edebilir. Medya AŞ bu ihaleleri yaparken kamu ihale kanununa göre ihaleye çıkma zorunluluğu bulunmamasına rağmen biz yönetime geldikten sonra tüm bu bahsettiğim işlerde ihaleye çıkılmıştır. Dolayısıyla daha şeffaf daha liyakatli bir işleyiş için seçtiğimiz bu yolun karşımıza bir suçlama olarak gelmesine anlam veremiyorum."

Gizli tanık Meşe'nin ifadesinde geçen hususlarla ilgili "İstanbul Senin" uygulamasıyla ele geçirilen verileri kim ya da kimler kullandı? Bu veriler kim ya da kimlere satıldı? sorusuna Ongun, İstanbul Senin uygulamasıyla ilgili teknik konularda bilgisinin bulunmadığını, verilerin kendisiyle veya "Reklam İstanbul" isimli firmayla paylaşıldığı iddialarının iftira olduğunu savundu.

Şişli Belediye Başkanı Şahan'ın ifadesine ulaşıldı...

Soruşturma kapsamında gözaltına alınan şüphelilerden Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan'ın, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesindeki ifadesi yaklaşık 2 saat sürdü.

Şahan, ifadesinde, bugüne kadar hakkında işlem yapılmadığını, PKK/KCK terör örgü içerisinde aktif olarak faaliyet gösteren yakını da bulunmadığını söyledi.

Şüphelilerden eski HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış'ı tanıyıp tanımadığının sorulması üzerine Şahan, "İfademe başvurulan soruşturma kapsamında bana yöneltmiş olduğunuz suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Ben hiçbir terör örgütü yöneticisinin emir ve talimatı ile hareket etmedim ve etmem. 20 Mart tarihinde CHP Başkanı Özgür Özel'in de açıkladığı gibi 2024 yılında gerçekleşen yerel seçimler, CHP Parti meclisinin onayladığı ve yetkili organların onayladığı aday listeleri üzerinden Türk milletine arz edilmiştir ve onların teveccühü ile seçimler gerçekleşmiştir. Bu seçimler demokratik kurallar çerçevesinde ifa edilmiştir. Yüksek Seçim Kurulunun yargı denetimi icra edilmiştir. Seçim sürecinden suç ya da suçlu çıkarılmaya çalışması beyhudedir." diye konuştu.

Atatürk ilkelerine göre yetişen ve milletin ahlaki değerlerini çok iyi bilen biri olduğunu ifade eden Şahan, "Benden suçlu çıkmaz. Başta el koyma ve arama kararı ve bu karara dayanarak yapılan hukuka aykırı el koyma işlemlerine karşı yapmış olduğumuz başvuru ve itirazlara halihazırda cevap verilmemiştir. Bu çerçevede hukuka aykırı bir şekilde el konulan dijital dokümanların hukuka aykırı mahiyetini bir kez daha ifade etmek istiyorum. Ben hiçbir suç işlemedim. Hakkımdaki asılsız delillere dayanan mesnetsiz suçlamaları reddediyorum. Bana soru olarak yönelttiğiniz isnatlara karşı detaylı savunmalarımda soruşturma savcısına ayrıntılı cevap vereceğim. Burada da gerekli gördüğüm sorulara cevap vereceğim." ifadelerini kullandı.

"İl ve ilçe belediyelerinin başkan yardımcıları ile belediye meclis üyelerinden 18 kişinin terör kayıtlarının bulunması, bu kişilerin 2024'teki yerel seçimlerden önce HDP'den, CHP'ye üye olarak geçmeleri ve karar alıcı mekanizmalarda yer almalarının sağlanması" tespitine ilişkin Şahan, "İfade işleminin devamındaki sorular da yöneltildikten ve tarafıma isnat edilen tüm suçlamalara vakıf olduktan sonra, savunmanın bütünlüğü çerçevesinde detaylı bir şekilde beyanda bulunacağım." dedi.

Şahan, 2018-2025 yıllarına ait HTS kayıtları doğrultusunda, terör suçlarından hakkında adli ve idari işlem bulunan 90 kişiyle irtibatı bulunmasına ilişkin soruya ise şöyle cevap verdi:

"Bana sormuş olduğunuz bu soruya dayanak gösterilen HTS verileri tarafıma gösterilmedi. Baz istasyonu verilerinin gerçekliğini teyit edebileceğim bir bilgi elimde bulunmamaktadır. Kamuoyuna yansıyan birçok soruşturma sürecinde yaşandığı üzere, HTS teknik verilerinin güvenilirliği, yorumlama yöntemi sebebiyle, olumsuz anlamlar çıkarılması konusunda ciddi şüphe ve endişelerim bulunmaktadır. Bu sebeple bu soruya ilişkin ayrıntılı savunmamı savcılık ifadem sırasında vereceğim."

Gizli tanıkların ifadeleri de soruldu...

Şahan'a, gizli tanık "İlke"nin, "2024 Yerel Seçimlerinde DEM Parti'nin seçimlerde CHP'yi desteklemesi için sağlanan para trafiği Murat Ongun tarafından gerçekleştirildi. DEM ile CHP arasındaki bağlantıyı ise Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ile Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve Ekrem İmamoğlu'nun kurduğu Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan sağladı. DİAYDER isimli dernek üzerinden alımlara da Mahir Polat'ın aracı olduğu konusuyla ilgili kamuoyunda haberler yansıdı. Dernek kapsamında terör örgütü ile bağlantılı kişiler bulunuyordu. Bu kişiler işe alındı." ifadeleri soruldu.

Gizli tanık "Meşe"nin de "Resul Emrah Şahan, Beylikdüzü Belediyesi oluşumunun bir parçasıdır. İBB'de ilk görevine BİMTAŞ AŞ'de başlamıştır. Emrah Şahan 2020 yılında Marksist yapıda bir solcu, aynı zamanda böyle kitlelere destek veren bir insandı. BİMTAŞ Genel Müdürlüğü döneminde bu tip yapıların, İPA ve BİMTAŞ'ta yer bulmasına olanak sağlamıştır. Kendisi radikal solcu bir insan olup PKK sempatizanı olduğunu da biliyorum. BİMTAŞ'tan sonra İstanbul Planlama Ajansının (İPA) başına geçti. İPA'yı yeni bir rüşvet çarkı oluşturmak için kurdular. Resul Emrah Şahan buradaki personel alımlarında ağırlıklı olarak PKK sempatizanı kişileri işe aldı. İPA'nın ilk oluşumu kendisi tarafından yapılmıştır. İPA'nın ilk günden itibaren yürüttüğü tüm projelerin stratejik yol haritası kendisi tarafından çıkarılmıştır. Sonrasında büyük bir imaj değişikliğine giderek Şişli Belediye Başkan adayı olmuş ve en son yapılan seçimlerde Şişli Belediye Başkanı olmuştur." şeklindeki beyanına Şahan'ın cevap vermesi istendi.

Yine "İfade işleminin devamındaki sorular da yöneltildikten ve tarafıma isnat edilen tüm suçlamalara vakıf olduktan sonra savunmanın bütünlüğü çerçevesinde detaylı bir şekilde beyanda bulunacağım." diye cevap veren Şahan, ayrıca şunları söyledi:

"Gizli tanık beyanlarını, hem IPA ile ilgili hem diğer tüm alanlarla ilgili kabul etmiyorum. Belediye başkanı olarak tek derdim Şişli'nin gerçek sorunları ile ilgilenmek, bu kentin bu ülkenin gerçek sorunlarına ilişkin çözümlerde çok çalışarak bir nebze katkıda bulunmaktır. Reform Enstitüsü hem entelektüel çalışmalar, araştırmalar yapmak için kurulmuş objektif bir düşünce kuruluşudur. Azad Barış ile 2019 sürecinde HDP resmi görevlisi iken İBB'de yaptığı resmi görüşmelerde tanıştım.

Sonrasında Azad'ın eşiyle akraba olduğumuz (kan bağı değil), eşinin teyzesi Ankara'da okumama çok fayda sunan, benim için çok değerli bir öğretmendir. O ilişkiyle yeniden tanıştık. Benim ismi geçen terör örgütleri ya da mensupları ile ne bir tanışıklığım ne bir ilgim ne de bir bilgim vardır. Anılan örgütlerin kısaltmalarının açılımlarını bile bilmem. Atılan suçlamaları kabul etmiyorum. Daha ayrıntılı beyanımı savcılıkta vereceğim."

Reform Enstitüsü Direktörü Çalışkan'ın ifadesi...

Soruşturma kapsamında gözaltına alınan Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan'ın da İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görevli polislerce 16 sayfalık ifadesi alındı.

Sorgusunda, şüphelilerden eski HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış'ı tanıyıp tanımadığı ve aralarındaki ticari sosyal ilişkiyi açıklaması istenen Çalışkan, 2021-2022 yılında Almanya'da Berghof Vakfı'yla, Türkiye'den Kamusal Politika ve Demokrasi Çalışmaları Derneği'nin (PODEM) ortak olarak düzenlediği ve kendisinin konuşmacı olarak katıldığı bir etkinlikte Barış'la tanıştığını söyledi.

Etkinliğin "Türkiye'de Sistem Arayışları ve Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi" üzerine gerçekleşen, Think-Tank tarzı çok fazla katılımcının bulunmadığı, davetli uzmanların konuşma ve tartışma gerçekleştirdiği bir düşünce etkinliği olduğunu ifade eden Çalışkan, şunları kaydetti:

"Bu etkinlikte Azad Barış tartışmacı olarak bulunuyordu. Hatırladığım kadarıyla akreditasyon kartında "Spectrum" yazıyordu. Bu etkinlikten önce Azad Barış'la hiç tanışmamıştım. Ben CHP Genel Merkezi'nin 2024 yerel seçimlerinde danışmanıydım. O dönemde CHP için yapılmış bütün yerel seçim araştırmalarının koordinasyonu benim sorumluluğumdaydı. Bu süreçte 11 ayrı şirket araştırma üretti ben de bu süreci koordine ettim.

Bu çerçevede CHP Genel Merkezi 'Türkiye İttifakı' yaklaşımını belirlemişti. Bu yaklaşıma göre CHP hem sandıkta seçmen bazında hem de çeşitli partilerle kurumsal bazda iş birliği arayışlarına girişti. Bu çerçevede yapmış olduğum görüşmeler CHP Genel Merkezi tarafından bana yapmam söylenen görüşmelerdir. Bu görüşmeler parti heyetleri arasında gerçekleşen görüşmelerdi. Ben bu görüşmelere profesyonel araştırmacı olarak katılır, araştırma sonuçlarını heyetlere aktarırdım."

Çalışkan, bu görüşmelerden bir tanesinin DEM Parti'yle gerçekleştiğini kaydederek, "Burada Azad Barış, DEM Parti heyetindeydi. Ben Azad Barış'la ikinci kez bu toplantıda karşılaştım ayrıca bu toplantılar birkaç kez tekrarlandı. Azad Barış bu toplantılarda sunduğum araştırma raporlarını istemek için beni o tarihlerde aramış olabilir ama bunu da tam olarak hatırlayamıyorum. Bunun dışında benim Azad Barış'la herhangi bir teke tek görüşmem ve sosyal, ticari faaliyetim kesinlikle yoktur." ifadelerini kullandı.

"Kent Uzlaşısı" hakkındaki soruya Çalışkan, bu konuda basına yansıyan bilgiler ve haberler dışında bilgisi olmadığını belirtti.

Şüphelilerden Azad Barış'la 1 Kasım 2023 ile 1 Nisan 2024 tarihleri arasında 11 kez ortak baz bilgisinin bulunduğu sorulan Çalışkan, şunları söyledi:

"İfademin başında anlattığım üzere ben CHP Genel Merkezi için yine parti heyeti ile toplantılara katılmaktaydım. Bu toplantılardan DEM parti heyeti ile gerçekleşenlere Azad Barış da katılıyordu. HTS baz kayıtlarında verdiğiniz tarihle bu toplantıların tarihleri uyuşmaktadır. Dolayısıyla baz bilgileri bu toplantılardır. Hatta bazı toplantılar aynı binada farklı parti temsilcileri ile farklı salonlarda yapılırdı. Bir ihtimal baz bilgimiz aynı olsa da farklı toplantılara katılmış bile olabiliriz."

İBB'yle kurumsal bağının olmadığını savundu...

Çalışkan'a gizli tanık "İlke"nin, "2024 Yerel Seçimlerinde DEM Parti'nin seçimlerde CHP'yi desteklemesi için sağlanan para trafiği Murat Ongun tarafından gerçekleştirildi. DEM ile CHP arasındaki bağlantıyı ise Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ile Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve Ekrem İmamoğlu'nun kurduğu Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan sağladı. DİAYDER isimli dernek üzerinden alımları da Mahir Polat aracı olduğunu konu ile ilgili kamuoyunda haberler yansıdı. Dernek kapsamında terör örgütü ile bağlantılı kişiler bulunuyordu. Bu kişiler işe alındı." ifadeleri soruldu.

Tanık ifadesinde geçen para trafiğiyle ilgili bilgisi olmadığını öne süren Çalışkan, DİAYDER'le de bir bağlantısı olmadığını savundu. Şüpheliler Ongun ve Polat'ı, Ekrem İmamoğlu'nun çevresinde çalıştığı için tanıdığını kaydeden Çalışkan, kendisinin İBB'yle kurumsal, iki isimle de ticari bir bağı olmadığını öne sürdü.

Çalışkan'a, Reform isimli vakfın ne amaçla kurulduğu, faaliyet alanlarının ne olduğu ve silahlı terör örgütüne üye olma suçundan dosyası bulunan Mesut Yegen'in kim olduğu soruldu.

Reforumun bir düşünce vakfı olduğunu, dünyanın ve Türkiye'nin toplumsal iktisadi ile çevresel meselelerine dair sorun analizleriyle çözüm önerileri üzerine çalıştığını anlatan Çalışkan, Mesut Yegen'in emekli profesör olduğunu, tanışıklığının öğrencilik yıllarına dayandığı, zaman zaman vakıf olarak Yegen'in uzmanlığına başvurduklarını ve ürettiği içerikler için telif ödemiş olabileceklerini kaydetti.

Çalışkan, hiçbir siyasi partinin üyesi olmadığını savunarak, siyasi partilerle ilişkisinin profesyonel bir tedarikçilik ilişkisi olduğunu, "Kent Uzlaşısı" ve terör kavramları olarak yöneltilen suçlamaların hiçbir karşılığı olmadığını savundu.

Provokatif paylaşım yapan 66 şüpheli gözaltına alındı...

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, 19-20 Mart'ta sosyal medya üzerinden provokatif paylaşımlar yaparak halkı sokağa çağıran, vatandaşlar üzerinde korku ve panik oluşturmaya çalışan, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet eden kişilere yönelik çalışma başlattı.

Bu kapsamda tespit edilen 114 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildi.

Polis ekipleri düzenledikleri eş zamanlı operasyonda 56 şüpheliyi yakaladı. Adreslerde yapılan aramalarda 500 gram sentetik uyuşturucu madde ele geçirildi.

Çalışmaların devamında 10 zanlı daha gözaltına alındı. Ekipler, 48 şüpheliyi yakalamaya yönelik çalışmalarını sürdürüyor.

Gözaltındaki 66 şüphelinin emniyetteki işlemleri devam ediyor.

Soruşturmalarda gözaltına alınan 91 şüpheli adliyede...

Soruşturmalar kapsamında gözaltına alınan aralarında İBB Başkanı İmamoğlu, İBB Başkan Danışmanı Murat Ongun, Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık, Şişli Belediye Başkanı Şahan, şarkıcı Ercan Saatçi ile Serdar Haydanlı'nın da bulunduğu 91 şüphelinin, emniyetteki işlemleri tamamlandı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğünün Vatan Yerleşkesi'nden 14 minibüsle çıkarılan zanlılar, İstanbul Tıp Fakültesi ek binasında sağlık kontrolünden geçirildi.

Kontrolleri tamamlanan şüpheliler Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne getirilirken, Ekrem İmamoğlu'nun ayrı araçla adliyeye getirildiği öğrenildi.

91 şüphelinin ifade işlemleri başladı. Şüphelilerin ifadeleri, Terör Suçları Soruşturma Bürosu'nda görevli 4 savcı ile Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nda görevli 30 savcı tarafından, başsavcı vekillerinin koordinesinde alındı.

İmamoğlu, İBB'ye yönelik terör soruşturması kapsamında savcılığa 1 saat boyunca ifade verdi.

Bu arada, şüphelilerin ifadelerinin alındığı savcılık katında polis ekiplerince güvenlik önlemi alındı.

İfade işlemlerinin yapıldığı savcılık odalarının bulunduğu alan bariyerlerle kapatılırken, çevik kuvvet polisleri de önlem olarak bekliyor.

Şüphelilere destek olmak için adliyeye gelen bazı milletvekilleri ile parti yöneticilerinin de savcılık katındaki bekleyişi sürüyor.

Öte yandan, adliyeye girmek için gelen bir grup avukat ile polisler arasında zaman zaman gerginlik yaşanıyor.

Yolsuzluk soruşturması kapsamında İBB Başkanı İmamoğlu'nun da aralarında bulunduğu 87 şüpheli gözaltına alınırken, 6 şüphelinin firari olduğu, 7 şüphelinin ise yurt dışında bulunduğu tespit edildi.

Terör örgütü PKK/KCK'ya yardım etmek suçundan yürütülen soruşturmada ise yine İmamoğlu'nun arasında bulunduğu 7 şüpheliden 4'ünün gözaltına alındığı, 3 şüphelinin firari olduğu kaydedildi.

Kaynak: AA

.

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER