Meclis Başkanı İsmet Yılmaz, "Bu yüce Meclis’e başkan seçerek omuzlarıma yüklediğiniz görev, sorumluluk ve onur nedeniyle hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Böyle bir Meclis’in sade bir üyesi olmak esasen şereflerin en büyüğüdür" dedi.
TBMM’nin 26. başkanını belirlemek için yapılan dördüncü tur oylama işlemi tamamlandı. Meclis Başkanlığı seçiminin dördüncü turunda 258 oy alan AK Parti Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz, TBMM’nin yeni başkanı seçildi. Yılmaz’ın rakibi CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal ise 182 oyda kaldı. Oylama işleminin ardından TBMM’nin yeni başkanı İsmet Yılmaz, tebrikleri kabul etti.
Söz alarak Genel Kurul’a teşekkür konuşması yapan Yılmaz, "Bu yüce Meclis’e başkan seçerek omuzlarıma yüklediğiniz görev, sorumluluk ve onur nedeniyle hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Böyle bir Meclis’in sade bir üyesi olmak esasen şereflerin en büyüğüdür" dedi.
Bugüne kadar yürüttüğü Milli Savunma Bakanlığı görevinin hukuken son erdiğini belirten Yılmaz, "Milletvekili arkadaşlarımın öncelikle şunu bilmelerini isterim. Meclis Başkanı olarak görevde kaldığım süre içerisinde Anayasa, iç tüzük ve hukuk kuralları çerçevesinde tam bir tarafsızlıkla yüce Meclis’e hizmet etmeye çalışacağımı huzurlarınızda ifade etmek isterim. Şimdiden destekleriniz ve uyarılarınız için teşekkür ederim. Konuşmamın başında bu makama seçilen başta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk başkanı, Kurtuluş Savaşımızın başkomutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu, ilk cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bu ana kadar bu makamda, bu ülkeye hizmet etmiş tüm başkanları ve milletvekillerini şükranla, hayırla, rahmetle yad ediyorum. Yeni yasama döneminin hayırlı olmasını diliyorum" ifadelerini kullandı.
"BİZE DÜŞEN MECLİS’İN İTİBARINI EN YÜKSEKTE TUTMAK"
"Bu Meclis, İstiklal Savaşı’nı yöneten, başkomutanını tayin eden, devleti ve cumhuriyeti kuran gazi Meclis’tir" diye konuşan Yılmaz, "Milli iradenin en somut göründüğü yerdir. Aziz milletimiz sorunların çözüm yeri olarak bu meclisi görmektedir. Bu Meclis’in hem gücü hem de sorumluluğunu artırmaktadır. Burası demokrasinin kalbidir. Yasama organı iyi çalıştıkça, halkın sorunlarına çözüm buldukça halkın geleceğe yönelik umutları artacaktır. Bize düşen Meclis’in itibarını en yüksekte tutmaktır. Bunu da bizden bekleneni yaparak gerçekleştirebiliriz" açıklamasında bulundu.
"YAPACAK ÇOK İŞİMİZ VAR"
Yılmaz, şöyle devam etti: "Yapacak çok işimiz var, vaktimiz az, kum saati işlemeye başladı. Bu da bize Meclis’in her anını değerlendirmemiz, bir dakikasını bile boşa harcamamamız gerektiğini göstermektedir. Meclisimiz milletimizin her sorununun çözüm adresidir. Meclisin daha iyi çözümleri ortaya koyabilmek için gerekli tartışmanın ve konuşmanın yeri olduğunu bu dönemde milletimize gösterebiliriz. Bizim milletimizden aldığımız yetkinin gereği de budur. Milletimiz 25. Dönem TBMM’den öncelikle yeni bir Anayasa beklemektedir. Ülkemizin bugün ulaştığı ekonomik ve demokratik seviye yeni bir Anayasayı zorunlu kılmaktadır. Yeni Anayasanın gerektiği noktasında toplumda esasen çok geniş bir mutabakat da mevcuttur. Hukukun üstünlüğü, insan hakları, güçler ayrılığı, çoğulculuk gibi demokratik Anayasaların olmazsa olmaz unsurlarını göz önüne alarak yeni bir Anayasa’yı birlikte yapmamız gerekir. İyi işleyen bir demokratik sistem için Anayasa’dan beklenen toplumsal, siyasal, ekonomik ve hukuksal sorunların çözümü için gerekli zemini sağlamaktır. Bu zemin sağlandıktan sonra sorunlar daha kolay çözülebilir."
"YENİ ANAYASA HEPİMİZİN ORTAK SORUMLULUĞU"
"Yeni Anayasa hepimizin ortak sorumluluğudur" diyen Yılmaz, "Toplumun tüm kesimlerinin mümkün olduğu ölçüde bu sürece katılmasıyla herkesin sahip çıkacağı bir Anayasa yapılabilir. Bu süreçte evrensel değerlerle birlikte içinde yaşadığımız toplumun temel değerlerinin de dikkate alınması yeni Anayasanın ömrünü uzatacaktır. Bu dönemde devlet gücünü kullanan organlar arasındaki işbirliğine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğunu belirtmek isterim. Bu işbirliğinin gerçekleştirilmesinde de en büyük sorumluluk yine Meclisimize düşmektedir. Kuvvetler ayrılığı hiçbir şekilde güçler kavgası değildir. Kuvvetler ayrılığı, Cumhurbaşkanı’nın koordinasyonunda belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir bölümü ve işbirliğidir. Toplumsal çeşitliliği koruyarak bireylerin sahip olduğu değerleriyle barış içinde bir arada yaşayabilecekleri bir siyasal düzeni tahkim etmek de yine bu Meclisin görevidir" ifadelerini kullandı.
"DEMOKRATİK REJİMİNİ GÜÇLENDİREN BİR TÜRKİYE İLE GELECEĞE BAKABİLİRİZ"
Demokratik toplumlarda birlikte yaşamanın gereği diğerini olduğu gibi kabullenmekten geçtiğini vurgulayan Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu anlamda bize düşen farklı dünya görüşlerini ve yaşam biçimlerini bir arada zenginlik olarak görmektir. Bu şekilde bir anlayış çoğulcu demokrasinin de bir gereğidir. Çoğulculuk herkesin kendi kimliğiyle toplumsal ve siyasal yaşama katılmasıyla mümkündür. Barış içinde bir arada yaşamanın tarih boyunca en güzel örneklerini sergileyen bir medeniyetin mirasçıları olarak bu konuda ihtiyaç duyduğumuz şey kendi kültürel değerlerimize bir kez daha bu gözle bakmaktır. Adalet, eşitlik, özgürlük ve insan hakları gibi evrensel değerleri benimseyen, farklılıklarını barış içinde bir arada yaşatabilen ve bu suretle demokratik rejimini güçlendiren bir Türkiye ile geleceğe umutla bakabiliriz."
(İHA)