Ekonomi

“Yerlileşmenin teşviki ile cari açığa katkı sağlayabiliriz”

- "Cari açığa çok ciddi katkıda bulunabiliriz. Burada yapılacak tek şey; Ar-Ge teşviklerinde olduğu gibi yerlileşmeyi sağlayan parçalarla ilgili bir takım teşvik mekanizmalarını özellikle yan sanayiciler açısından getirmek. Böyle bir teşvik olursa yerlilik oranı diğer araçlardaki gibi yüzde 50'nin üzerine çıkar" - "(Yerli otomobil) İş bölümü henüz yapılmadı. Şu anda daha şirketin kurulması ile ilgili görüşmeleri ve görev dağılımını yapmaya çalışıyorlar bildiğim kadarıyla. Yoğun bir şekilde toplantı takviminin başladığını biliyorum. Yer ve ortaklık yapısı gibi detaylar bundan sonraki görüşmelerde ortaya çıkacaktır" - "Başka alanlarda deneyim kazanmaya çalışıyoruz, başladık da. Şimdi savunma sanayisine daha derin giriyoruz. Kamyondaki deneyimimizi, savunma sanayisindeki ağır kamyonlara getirmeye çalışıyoruz" - "Elektrikli araçları süper akıllı şehir kavramına göre geliştirmeye çalışıyoruz. Şu anda da Ar-Ge aşamasındayız. 12-18 ve 24'lük versiyonlar üzerinde çalışıyoruz. Otobüs üzerinde çalışıyoruz"

“Yerlileşmenin teşviki ile cari açığa katkı sağlayabiliriz”
12-11-2017 14:22

BATUM (AA) - Anadolu Isuzu Genel Müdürü Tuğrul Arıkan, cari açığa çok ciddi katkıda bulunabileceklerini belirterek, "Burada yapılacak tek şey; Ar-Ge teşviklerinde olduğu gibi yerlileşmeyi sağlayan parçalarla ilgili bir takım teşvik mekanizmalarını özellikle yan sanayiciler açısından getirmek. Böyle bir teşvik olursa yerlilik oranı diğer araçlardaki gibi yüzde 50'nin üzerine çıkar." dedi.

Arıkan, Isuzu D-Max'ın yenilenmesi dolayısıyla gerçekleştirilen lansman toplantısında, basın mensuplarının gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Isuzu D-Max'ın, ekipman ve aksesuarlar açısından daha zengin olduğuna işaret eden Arıkan, yeni araç ile perakende ve KOBİ segmentlerine daha çok yayılmayı hedeflediklerini söyledi.

Arıkan, yerli otomobili üretecek konsorsiyumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, ortak girişim grubu içinde yer alan Anadolu Grubu'nun çelik motordan başlayan ve kendileri ile devam eden otomotiv kimliği geçmişine sahip olduğunu ifade etti.

Otomobili üretmek kadar, işin dağıtım, kiralama, pazarlama ve Ar-Ge tarafının da olduğunu belirten Arıkan, "Bu dinamikler çok önemli. Olayın bu tarafında Anadolu Grubunun çok ciddi deneyimi var. Bu 5 firma konsorsiyum kuracak. Kurulduktan sonra bizim üzerimize düşen bir vazife varsa yapacağız, o anlamda bekliyoruz. Önemli bir proje ve çok ciddi takip ediliyor. Herkesin gözü projenin üzerinde." diye konuştu.

Arıkan, yerli otomobil projesinde olayın sadece elektrikli araç üretmekten ibaret olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"İşin bir de connectivity ve smart car dediğimiz konsepti var. O anlamda Turkcell ve Vestel de işin içinde. Bütün bunlara baktığımız zaman üretim ve Ar-Ge tarafında bize düşen görev olursa gerekeni yaparız. Bizim de elektrikli çalışmalarımız var. Oldukça iddialıyız o konuda. Elektrikli çalışmada sadece elektrikli aracı, otobüsü değil, connectivity, smart city kavramına uygun aracı yapmaya çalışıyoruz. Biz de yazılımcılarla benzer çalışmayı yapmaya çalışıyoruz. Bu bir deneyim. Anadolu Grubunda da bu deneyim var. Bu nasıl kullanılacak göreceğiz. İş bölümü henüz yapılmadı. Şu anda daha şirketin kurulması ile ilgili görüşmeleri ve görev dağılımını yapmaya çalışıyorlar bildiğim kadarıyla. Yoğun bir şekilde toplantı takviminin başladığını biliyorum. Yer ve ortaklık yapısı gibi detaylar bundan sonraki görüşmelerde ortaya çıkacaktır."

Konsorsiyumda bulunan 5 grubun seçilmesine ilişkin kriterlere dair bir fikri bulunmadığını anlatan Arıkan, "Şunu biliyorum ki bizim gruba konu geldiğinde, konsorsiyumun içinde olma doğru bulunmuş, karar verilmiş. Bizim grubun olay oluştuktan sonra ilgi gösterdiği ve bununla ilgili gerekeni yapacağını başından itibaren biliyorum." dedi.


- "Pikapta 2-3 yıl içinde 25 binleri konuşabiliriz"


Tuğrul Arıkan, yerli otomobilin kendilerinde ilave bir stres yaratmayacağını belirterek, şöyle devam etti:

"Biz zaten başka alanlarda deneyim kazanmaya çalışıyoruz, başladık da. Şimdi savunma sanayisine daha derin giriyoruz. Zaten içindeydik kısmen ama şimdi daha derin. Kamyondaki deneyimimizi, savunma sanayisindeki ağır kamyonlara getirmeye çalışıyoruz. Keza elektrikli araçlarla ilgili ayrıntılı çalışmalara girdik. Bizim Ar-Ge'ye yük getirmez. Ek istihdam kesinlikle yaratır ama istihdamı bulmak kolay değil. 'Türkiye'de işsizlik var deniyor' ama ne yazık ki kalifiye mühendis, Ar-Ge'de çalışacak dendiği zaman çok zorlanıyoruz.

Şu anda bazı mavi yakalı işçi gruplarında bile zorlanıyoruz. Boyacı, kaynakçı bulamıyoruz, kendimiz sınıf açıyoruz okullarda ve oradan almaya çalışıyoruz. Ya da kendi fabrikamızda sınıf açıyoruz. Mühendis kısmında da ciddi zorluk var ama bir şekilde bunu aşacağız. Yerimiz büyümeye, kadroyu yüzde 50 artırmaya müsait. Test odalarımız, prototip alanlarımız müsait. Bize yük değil, aksine çok büyük heyecan getirir."

Arıkan, Isuzu'nun Türkiye'de neden pikap ürettiğine ilişkin gelen bir soru üzerine, bu konuda kararın kendisinden önce verildiğini, ancak kendisinin de bu kararı desteklediğini söyledi.

Pikapın Türkiye'de hala hak ettiği yerde olmadığını vurgulayan Arıkan, bununla birlikte son yıllarda yeni çıkan modeller ile pikapta tanınmışlık ve farkındalığın arttığına dikkati çekti.

Arıkan, pikapta bugün "rekor kırdı" denilen noktada bile 19-20 binlik adetlerden bahsedildiğini aktararak, "Bu rakam birçok ülkeye göre bence hiçbir şey değil. Burada bizim üzerimize düşen; pikapı sadece ikinci, üçüncü arabası olan segmente değil, KOBİ tarafına da daha çok tanıtmamız lazım. Çünkü hem gündüz işte, hem de akşam aile ile kullanılabilecek çok uygun bir araç. Pikapta 2-3 yıl içinde 25 binleri konuşabiliriz." şeklinde konuştu.


- "Binek tarafında pazar hareketlenecek"


Arıkan, 2017'nin kalan bölümünde sektöre yönelik beklentilerini paylaşarak, pazarın binek tarafında hareketlenebileceğini, pikapın da bundan etkileneceğini söyledi.

Otomotivde son 2-3 ayın yoğun geçtiğine işaret eden Arıkan, şunları kaydetti:

"Bu yıl pikapta 20 bini buluruz pazar olarak diye düşünüyorum. Toplam pazar açısından ise son rakamlara bakıldığında geçen seneye yakın seviyelerde kapanır gibi gözüküyor. Toplam pazar ayrımlarına baktığımızda en çok etkilenen yine bizim içinde bulunduğumuz ağır ticari. Ağır ticari dediğimizde işin içine kamyon, otobüs ve minibüs tarafı giriyor. Orası etkilendi ama bunun da sebepleri var. Seçimler, referandum gibi yoğun bir dönem yaşıyoruz.

Bizim araçlar biraz yatırım için, binek gibi değil ama şimdi bakıyoruz bir iki aydır burada bir kıpırdanma başladı. Kamyonda daha yoğun görüyoruz. Otobüs ve minibüste ise çok fazla proje var. Projelerin yavaş yavaş daha somut bir hal almaya başladığını da görüyoruz. Hem Anadolu'da hem büyük şehirlerde ciddi anlamda bir proje artışı var. 2018'e pazar daha oturacak gibi gözüküyor."


- "Tüketiciye iyi bir maliyet yaratacağımıza inanıyorum"


Arıkan, gelecek yıla ilişkin D-Max satış öngörülerine yönelik de değerlendirmelerde bulunarak, gelecek yılın ocak ayından itibaren yeni model ve versiyonları sunacaklarını bildirdi.

Bir versiyonu da gelecek yılın ortasında çıkaracaklarını aktaran Arıkan, "Bütün bunları düşününce satışlarda minimum yüzde 20-30 arasında artış bekliyorum. Yeni motorla maliyette MTV'nin ciddi bir önemi olmaya başladı. Özellikle kiralamalarda ciddi anlamda önemli. Tüketiciye iyi bir maliyet yaratacağımıza inanıyorum. Ben yüzde 20-30 derken bunu çok temkinli söylüyorum, daha da iyi olabilir." dedi.

Arıkan, Tayland'dan parçalarda bir gümrük anlaşması olduğunu, hala serbest ticaret anlaşmasının oturmadığını aktararak, konunun çözümüne yönelik ekonomi bakanlığının gayretleri bulunduğundan bahsetti.

Isuzu'nun yatırımlarına değinen Arıkan, Hindistan'da yıllık 50 binlik kapasiteye sahip tesisleri bulunduğunu, burada yüzde 70'in üzerinde yerlileşmeye ulaşıldığını, hedeflerinin bu oranı yüzde 90'a çıkarmak olduğunu anlattı.

Hindistan'ın iyi bir kaynak olmaya doğru gittiğini aktararak, şöyle devam etti:

"Bizim işimiz üretmek ve yerlileştirmek. Yerlileştirmede şu anda yüzde 30'lardayız ve 2 senedir ne yazık ki burada kalmış durumdayız. Bizim yan sanayimiz birçok parçayı yapabilecek durumda, o yetkinliğe sahip. Çok iyi bir yan sanayimiz var fakat adet ve yatırım tutarı bir şekilde önümüzü kesiyor. Biz bununla ilgili sanayi bakanlığına da başvurduk. Cari açık önemli bir konu. Biz, cari açığa çok ciddi katkıda bulunabiliriz. Burada yapılacak tek şey; Ar-Ge teşviklerinde olduğu gibi yerlileşmeyi sağlayan parçalarla ilgili o yatırımı, bir takım teşvik mekanizmalarını özelikle yan sanayiciler açısından getirmek. O taleplerimiz devam ediyor, inceliyorlar.

Cari açığın düşmesini sağlayan bir teşvik mekanizmasından bahsediyorum. Burada, bugüne kadar ithal ettiğin bir parçayı Türkiye'deki yan sanayi ile beraber geliştirmek ve onun ithalatını kesip yerli sanayiden alınmasını sağlamak. Bizde böyle çok bileşen var ama adet bazında baktığında ne yazık ki fizibıl bir tablo ortaya çıkmıyor. Bizim ve yan sanayi açısından yatırım tutarı var. Bunlar var yüksek rakamlar, bir de birim maliyet ile bu adetlerle baktığımızda ne yazık ki çok cazip çıkmıyor. İşte bunun Ar-Ge ve ihracattaki teşvikler gibi push edilmesi, desteklenmesi lazım. Böyle bir teşvik olursa yerlilik oranı diğer araçlardaki gibi yüzde 50'nin üzerine çıkar."

Arıkan, yerlileşme anlamında otobüste yüzde 70-75'lerin üzerine çıktıklarını aktararak, "Pikapta da yerlileşmeye izin vereceği çok da ama biz maliyetten dolayı, hem yatırım hem birim maliyetten dolayı sıkışmış durumdayız. Yoksa yan sanayinin yapabilirliğinde hiçbir sorun yok." dedi.


- "Hedefimiz sadece Türkiye değil, aynı zamanda Avrupa pazarları"


Arıkan, geleceğe yönelik tasarladıkları süper akıllı şehir kavramından bahsederek, İstanbul'un bu kavramı çok yakından takip ettiğini söyledi.

Elektrikli araçları süper akıllı şehir kavramına göre geliştirmeye çalıştıklarını vurgulayan Arıkan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Şu anda da Ar-Ge aşamasındayız. 12-18 ve 24'lük versiyonlar üzerinde çalışıyoruz. Otobüs üzerinde çalışıyoruz. Belki daha sonrasında 8'lik VIP ve havaalanı versiyonları da olacak ama şu anda toplu ulaşım versiyonları üzerinde çalışıyoruz. Buradaki hedefimiz sadece Türkiye değil. İhracat pazarlarında inanılmaz bir deneyimimiz oluştu. Önümüzdeki senelerde 100 milyon dolar, 100 milyon avroya gidiyoruz. Pazarlarda iyi de yayıldık, iyi de marka oluşturduk. Tanınmaya başladık. Bizim bu aracı Avrupa'da çok iyi satabilmemiz lazım. Hedefimiz sadece Türkiye değil, aynı zamanda Avrupa pazarları. Üretim yeri bizim tesisimiz olacak. Aynı elektrikli çalışmalar kamyon için de geçerli. Benzer çalışmayı kamyon için de yürütüyoruz. Hibrit veya full elektirkli olsun kamyon çalışmaları da var yürüyen.

Aynı çalışmalar pick-up için, bu adetlerle çok fizibıl değil. Isuzu büyük bir üretici. Her yıl 300-350 bin bandında üretim yapıyor. Isuzu'nun şu anda ilk hedefi kamyonlar. Benzer motor ve altyapıyı pikapta da kullanabildiği için büyük ihtimalle Ar-Ge onu düşünüyordur."


- Yeni Isuzu D-Max


Isuzu'nun pikap segmentindeki temsilcisi D-Max, yenilenerek en üst donanım paketi V-Cross Türkiye'de satışa sunuldu.

Yenilenen D-Max, yeni 1.9 litrelik dizel motor, 6 ileri manuel ve otomatik şanzıman tercihleriyle selefiyle aynı gücü üretirken, daha düşük yakıt tüketimi, sessiz bir kabin ve konforlu bir sürüş sunuyor.

Yeni D-Max'ın diğer versiyonları ise 2018 ile birlikte Anadolu Isuzu tarafından Türkiye'de üretilip satışa sunulacak.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER