Alanya’da her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği Damlataş Mağarası, doğal güzelliğinin yanı sıra şifa arayan astım (nefes darlığı) hastalarının da ilgi odağı haline geldi. Türkiye’de turizme açılan ilk mağara olarak da bilinen Damlataş Mağarası, 1948 yılında iskele inşaatında kullanılmak üzere taş ocağı açılırken dinamit patlatılması sonucu tesadüfen ortaya çıktı. Binlerce yılda oluşan dikit ve sarkıtlarıyla dikkati çeken mağaranın ziyaretçi sayısı her yıl artıyor.
Damlataş Mağarası’nın bir diğer adının da ‘astım mağarası’ olarak bilindiğini söyleyen Turist Rehberi İhsan Tarhan, mağaranın 1948 yılında keşfedildiğini belirtti. Tarhan, ”İlgili kurumlar tarafından resmi olarak Alanya iskelesinin yapımı için burada dinamit patlatılıyor. Bütün bu patlamaların neticesinde mağara tesadüfen bulunuyor. Daha sonra ilgililer buraya davet ediliyor ve burada incelemeler yapılıyor” dedi.
Mağaranın ilginç bir mağara olduğunu ifade eden Tarhan, ”Özellikle yağış olduğu dönemde yağan yağmurların mağaranın içerisine damlaması neticesinde sarkıtlar ve dikitler oluşturuyor. Netice itibariyle burada bir mağara meydana geliyor. Ama nasıl mağara tabi araştırılıyor. Alanyalı Galip Dere isimli bir vatandaşımız var. Kendisi çok meraklı bir insan, zamanında tüm gazetelerde bir takım haberleri okumuş. Bu haberlerden bir tanesi 2’inci Dünya Savaşı’nın olduğu sırada Almanların bombalardan korunmak için mağaralara sığındığı ve tesadüfen bu mağaraların bazılarında astıma iyi geldiği tespit ediliyor. Daha sonra Galip Dere, buradaki mağarada da böyle bir şey olabilir mi diye bunlarla ilişki kuruyor. İlgilileri uyarıyorlar. Araştırmalar neticesinde bu mağaranın da bir takım özellikleri olduğu ve astım hastalığına da iyi geldiği ortaya çıkıyor” diye konuştu.
“ASTIM HASTALARI 3 HAFTALIK KÜRLE ŞİFA BULUYOR”
1948 yılında Alanya’nın küçük bir ilçe ve tek hanın olduğunu belirten Tarhan, “O yıllarda Alanya’da otel bile yoktu. Tabi bu mağara ulusal basında haber konusu olunca Türkiye’nin her tarafından insanlar Damlataş Mağarası’na gelmeye başlıyor ve günümüze kadar da bu özelliğini kuruyor. Gerçekten bu mağaranın astım hastalığına iyi geliyor ve hastalar 3 haftalık kürle şifa buluyor. Burada yüzde 98’e yakın nem oranı var. Yaz-kış içerideki hava sıcaklığı 22-23 derece oluyor. Yazın da aynı, kışın da aynı hava atmosferi var mağaranın içerisinde ve yağmurların yağmasıyla sarkıtların daha güzel bir şekil aldığını da biliyoruz” dedi.
“MAĞARAYI ÇOK BEĞENDİK”
Damlataş Mağarası’nı ziyaret eden coğrafya öğretmeni Burcu Özçetin, içeriyi gezdiklerini ve çok beğendiklerini söyledi. Özçetin, “Biz mağarayı gezdik ve çok güzel. İnsanların rahatça dolaşabilmesi için ortam müsait. Mağara korunaklı ve hiçbir sıkıntı yok. Tabi sarkıt ve dikitlerin oluşumuna baktığımızda çok uzun zaman geçmesi gerekiyor. Tabi sarkıt dediğimiz olay kalsiyum, karbonat ve diğer minarelerin birleşmesiyle oluşuyor. Sarkıt daha çok yukarından aşağıya doğru dik bir şekilde gelendir. Dikitse onun tam aksi yönünde tortulaşmanın dik yönde hareket ettiği bir olay. Buraya ziyarete gelenler farklı bir bakış acısı yakalamak isterlerse sütunların olduğunu görürler. Biz memnun kaldık, Antalya’ya ve Alanya’ya gelen ziyaretçilerin mutlaka Damlataş Mağarası’nı görmesini tavsiye ederim” şeklinde konuştu.
Damlataş Mağarası’nın görülmesi çok tavsiye edildiği için geldiğini aktaran Osman Yaşar da, ”Mağarayı gezdik ve gerçekten çok memnun kaldık. Doğa harikası ve doğanın oluşturduğu ve yavaş yavaş güzelleşen belki bin-bin 500 yıllık bir mağara. Mutlaka gezilmesi gereken çok ferah ve çok güzel bir yer” dedi.
Erdal Anak
dikGAZETE.com