Genel

Yerli Robin Hood evlendi, düğün yapamadı

Ankara’da henüz 3 yaşındayken cami avlusuna bırakılan ve çocuk yuvasında büyüyen 36 yaşındaki Doğan Elden, sevdiği kızla dünya evine girerken, düğün yapamamanın üzüntüsünü yaşıyor. Ankara’da daha henüz 3 yaşındayken bir zabıta...

Yerli Robin Hood evlendi, düğün yapamadı
18-01-2016 11:55
Ankara’da henüz 3 yaşındayken cami avlusuna bırakılan ve çocuk yuvasında büyüyen 36 yaşındaki Doğan Elden, sevdiği kızla dünya evine girerken, düğün yapamamanın üzüntüsünü yaşıyor.
Ankara’da daha henüz 3 yaşındayken bir zabıta tarafından cami avlusunda bulunan Doğan Elden’in (36) Keçiören Çocuk Yuvası’na teslim edilmesi ile başlayan hayat hikayesi filmleri aratmıyor. Sosyal Hizmetler bünyesinde büyüyen Elden’in Çocuk Esirgeme Kurumu’nun herkese uyguladığı gibi reşit olunca çıkışı verilmesi ile başlayan yaşam mücadelesi acılarla dolu. Yuvadan ayrıldıktan sonra sıkıntılı günler geçiren ve bir süre sokakta yaşamak zorunda kalan Elden, bir çiftlikte iş bularak çalışmaya başladı. Yaşadığı zorluklara rağmen hayata pozitif bakabilen Elden, kendini maddi durumu yetersiz ve engelli çocukları bulunan ailelere adadı. Antalya’da ’Sosyal Sorumluluk Projesi Gönüllüleri’ projesi kapsamında iş adamlarından aldığı yardımları maddi durumu yetersiz ailelere ulaştıran Elden, yerli “Robin Hood” olarak tanındı. Yaklaşık 8 ay önce Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun katılımı ile düzenlenen programda kura ile Tokat Gümrük Ticaret Müdürlüğü’ne memur olarak atanan Elden’in hayatında yeni bir sayfa açıldı. Sevdiği kızla yaklaşık 3 ay önce evlenen Elden, düğün yapamadı. Her genç kız gibi eşinin gelinlik giyememesinin üzüntüsünü yaşayan Elden, çocuklarına anlatabilecekleri bir düğün yapmanın hayalini kuruyor. İşi nedeniyle Antalya’da yaşayan eşinin yanına her fırsatta giden Elden, Tokat-Antalya arasında mekik dokuyor.

“TOPLUMDAKİ ’YURT ÇOCUĞU’ DENEN TABİRİN ARTIK KALDIRILMASINI İSTİYORUM”
Doğan Elden, 18 yaşında yurttan ayrıldıktan sonra bir sene sokakta yattığını anlatarak, “Tıpkı diğer arkadaşlarım gibi aynı kader oyunu geldi çattı, sıra bana da geldi. Soğuk havalarda titrek bedenim üşümüşlüğü azda olsa alarak kalıplaştırdı. Beden bir anda üşümezliğe büründü, kir kapatmış derimin üstüne soğuk işlemez oldu. Uhu, bali içen arkadaşlarımın ölümlerine tanık olurken soğukkanlılığı öğrendim. Aç kaldım, susuz kaldım, sonunda yapılmaması gerekenler yapılmaya başlandı. Teker teker sabahın erken saatlerinde kalkarak ekmek, yoğurt, süt çalarak başladık. Korku nereye kadar? Açken kimse elini uzatmadı, dışlandık, horlandık, ağlasak ta o soğukta damgayı yedik bir kere. Pis kokmamak için cami tuvaletlerinde soğuk su ile yıkandım. Onca yıl sokakta yatmanın nasıl bir şey olduğunu kısacık kelimelere sığdırmamı bekleyemezsiniz benden. Benim gibi birçok yurt çocuğu var sokaklarda hala şuanda mağdur, çaresiz kalan. Ama kimsenin umurunda değil. Neden, çünkü yurt çocuğu denildiği zaman akıllarda tek bir şey var. Serseri, psikopat. Okula gittiğim dönemlerde kimse benle arkadaşlık kurmadı. Hep yurt çocuğu imajı ile karşı karşıya kaldım. Hep dışlandım. Hiç kız arkadaşım olmadı. Duygularımı şiirlerle dile getirmeye çalıştım. Her şiir kitabım benim birer sevgilim aslında. Mesela bir dönemde bir kızı sevmiştim. Ama ben bir yurt çocuğuyum diye beni istememişti. Halbuki ben ona içten içe öyle güzel duygular beslemiştim ki. Oysa karşılığını hiç alamadım ve bembeyaz kağıtlara kusmaya başladım. Şiirler yazdım, daha sonra kitap olarak basıldı. Toplumdaki ’yurt çocuğu’ denen tabirin artık kaldırılması, bizlere vurulan damganın, bizlere vurulan anlamsız isimlerin kaldırılmasını istiyorum. Yurtlarda büyüyen çocuklar da bir sürü şeyi başarabilir. Hiçbir kötü alışkanlığım yok” dedi.

EVLENDİ AMA İMKANSIZLIKLAR NEDENİYLE DÜĞÜN YAPAMADI
Eşi ile nasıl tanıştığını anlatan Elden, "İki yıl önce bir kız sevdim. Murat Paşa Camii’nde cuma namazına giderken bana seccade veren bir kıza aşık oldum. İlk defa birini sevdim ama kızı bana vermediler. Çünkü sokakta yatıyorsun, açsın ve çaresizsin. Ve bir gün kader yüzüme güldü. Hükumetimiz bizim için bir yasa çıkarmış, yurt çocuklarını memur yapmak. Sayın Başbakanımız Ahmet Davuoğlu sayesinde devlet memuru oldum. İlk işim sevmiş olduğum kızla evlenmekti. Ama hayal etmiş olduğum şeyleri yapamadım. Yine ezik hissediyorum kendimi. Memur olduğumda tek sevindiğim şey artık evlenip yuva kurabileceğim ve çocuklarım olacaktı. Hala diken üstündeyim. Çünkü geçmişimizle hala bizi yargılıyorlar. Birileri sesimizi duysun istiyorum. Ama bize kimse kulak vermiyor. Düğünümü imkanım olmadığı için yapamadım. Yani herkes diyor ki ’memur oldun kredi çek düğün yap’. Mesele onu yapmak değil ki, ben nikahım olduğunda nişanımda bile kimsemin olmaması nedeni ile ağlamamak için kendimi zor tuttum. Benim artık hayatımdaki en değerli kıymetlim eşim oldu. Kendisini çok seviyorum. İsmi Özlem Ergen, şimdi Özlem Elden oldu. Evlendikten sonra kimliklerimiz değiştiğinde şok olduk. Biz gerçekten evlendik mi diye kendimize sorduk ama evlenmişiz. Onun sayesinde namaz kılmaya başladım. Ne zaman umutsuzluğa düşsem beni ayağa kaldıran tek şey onunla kurmuş olduğum hayallerim. Düğünüm olsun istiyorum. Sayın Başbakanımdan yardım etmesini istiyorum. Ben devletim sayesinde yuvamı kurdum. Eğer memur olmasam evlenemeyecektim” diye konuştu.

“NEDEN BENİ YURDA BIRAKTINIZ”
Annesi ile ilkokul yıllarında görüştüğünü ifade eden Elden, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Annemin ismi Meliha. Almanya’da yaşadığını duydum. Hayatımdaki bazı şeylerin ortaya çıkması için basından destek bekliyorum. Birçok şeyi anlatırken susturulduk, artık yeter. Hayatımdaki saklı gizli kalan şeylerin ortaya çıkmasını istiyorum. Onlara şu soruyu soracağım; neden beni yurda bıraktınız, neden beni kimsesiz ve sahipsiz sokağa terk ettiniz? Yurttan çıktıktan sonra akrabalarım olduğunu öğrendim. Onlara şu soruyu sormak istiyorum; sokağa bırakılmış olan çocuğa neden kapılarınızı açmadınız? Neden o sıcak çorbanızdan bir tas içirmediniz?”
(İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER