Ekonomi

"Yayınladığımız enflasyon raporunda verilen ana mesaj..."

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, “Bugün yayınladığımız enflasyon raporunda verilen ana mesaj, enflasyonda ikna edici bir düşüş görülene kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceğidir” dedi.

"Yayınladığımız enflasyon raporunda verilen ana mesaj..."
30-01-2019 16:24

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, “Bugün yayınladığımız enflasyon raporunda verilen ana mesaj, enflasyonda ikna edici bir düşüş görülene kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceğidir” dedi.

TCMB Başkanı Murat Çetinkaya, Ankara’da bir otelde düzenlenen "Enflasyon Raporu 2019-I" konulu bilgilendirme toplantısında konuştu. Toplantıda bir sunum yapan Çetinkaya, artan korumacılık eğilimlerinin ekonomi politikalarına yönelik belirsizliği artırarak, küresel büyüme görünümü üzerinde yavaşlatıcı etkide bulunacağını öngördüklerini belirterek, “Endüstriyel metal fiyatları ABD’nin uygulamaya koyduğu uluslararası ticaret kısıtlamalarının talebi düşüreceği beklentisinin fiyatlara yansıması nedeniyle 4. çeyrekte de gerileme devam etti. Petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki düşüşe bağlı olarak küresel enflasyon son çeyrekte geriledi. Gelişmiş ülke merkez bankalarının kademeli parasal sıkılaşma eğilimi geçtiğimiz yılın son çeyreğinde de devam etti. bu dönemde küresel ekonomiye ilişkin belirsizliğin artması gelişmiş ülkelerde devam eden politika normalleşmesinin hız kaybedebileceğine yönelik beklentilerin oluşmasına yol açtı. Bu çerçevede gelişmiş ülke tahvil getirileri geriledi. Jeopolitik risklerin de etkisiyle gelişmekte olan ülkelerin risk primleri dalgalı seyrektmekle birlikte yılbaşından itibaren küresel risk iştahındaki artışa paralel olarak gerilemeye başladı” ifadelerini kullandı.

Çetinkaya, konuşmasına şöyle devam etti:

“Ekim enflasyon raporundan sonraki dönemde meydana gelen jeopolitik gelişmeler ve küresel oynaklıklara rağmen para politikasındaki sıkı duruşu sürdürmemiz ve enflasyon görünümünün düzelmeye başlaması yurt içinde finansal göstergelerde iyileşme kaydedilmesine katkıda bulundu. Ülke risk primindeki düşüşünde etkisiyle Türk lirası diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinde olumlu yönde ayrışırken kısa ve orta vadeli piyasa faizleri geriledi. Finansal koşullardaki sıkılık devam ederken, kredilerin büyüme hızındaki yavaşlama belirgin hale geldi.”

Tüketici enflasyonunun 2018 sonu itibarıyla yüzde 20,3 seviyesine gerilediğine değinen Çetinkaya, bu dönemde sıkı para politikası duruşunun yanı sıra petrol ve ithalat fiyatlarındaki gerilemenin, belirli ürünlerdeki vergi indirimleri ve iç talepteki zayıflamanın enflasyondaki düşüşte etkili olduğunu ifade etti.

“TÜKETİCİ ENFLASYONU, EKİM ENFLASYON RAPORUNDA VERDİĞİMİZ TAHMİNİN ALTINDA GERÇEKLEŞTİ”

Tüketici enflasyonunun ekim enflasyon raporundaki tahminin altında gerçekleştiğini belirten Çetinkaya, “İşlenmemiş gıda, enerji, alkol-tütün ve altın dışı tüketici enflasyonunda da benzer bir görünüm olduğunu görüyoruz. Enflasyonun öngörülerin altında kalmasında büyük ölçüde Türk lirasındaki değerlenme ve petrol fiyatlarındaki düşüşe bağlı olarak Türk lirası cinsiden ithalat fiyatlarındaki gerileme, belirli dayanıklı tüketim mallarına yönelik vergi indirimleri ve talep koşulları etkili oldu. 2018 yılının son çeyreğinde yıllık enflasyondaki azalışta başlıca sürükleyici olarak temel mal ve enerji grupları öne çıktı. Temel mal grubunda Türk lirasındaki değerlenmenin yanında, Kasım ayından itibaren otomobil, mobilya ve beyaz eşyada yapılan vergi indirimlerinin önemli bir rol oynadığını görüyoruz. Diğer taraftan, uluslararası petrol fiyatlarındaki düşüş enerji grubuna olumlu yansıdı. Gıda grubunda yıllık enflasyon yüksek seyrini korudu. Hizmet grubu yıllık enflasyonu ise bu dönemde birikimli maliyet artışlarına bağlı olarak yükselişini sürdürdü” ifadelerini kullandı.

İktisadi faaliyetteki yavaşlamanın belirginleşmesinin iş gücü piyasasını da etkilediğini kaydeden Çetinkaya, "Özetle iktisadi faaliyette geçtiğimiz yılın 2. çeyreğinde başlayan ve 3. çeyrekte de devam eden dengelenme eğiliminin 4. çeyrekte belirginleştiğini görüyoruz. 2019 yılı boyunca enflasyon görünümünde iyileşme ve ülke risk primlerindeki gerilemeyle beraber finansal koşulların iç talepte ılımlı bir toparlanmaya destek vereceğini, diğer taraftan net ihracatın büyümeye katkısının süreceğini öngörüyoruz” dedi.

“HAM PETROL FİYATLARINA İLİŞKİN VARSAYIMIMIZI 2019 YILI İÇİN 80 DOLARDAN 63 DOLARA DÜŞÜRÜYORUZ”

Enflasyon tahminlerinde küresel büyüme ve gelişmiş ülkelerin para politikaları görünümünün yanı sıra enerji ithalat ve gıda fiyatlarının da önemli rol oynadığını vurgulayan Çetinkaya, şunları kaydetti:

"Ham petrol fiyatlarında kasım ayı başından itibaren aşağı yönlü bir eğilim gözledik. Aralık ayında da petrol fiyatlarındaki gerileme hızlanarak devam etti. Buna bağlı olarak, uluslararası ham petrol fiyatlarına ilişkin gerçekleşmeler, Ekim Enflasyon Raporu’nda paylaştığımız varsayımların altında kaldı. Yakın dönem gelişmeleri çerçevesinde, ham petrol fiyatlarına ilişkin varsayımımızı 2019 yılı için 80 dolardan 63 dolara düşürüyoruz. 2019 yılına ilişkin dolar cinsinden ithalat fiyatları yıllık ortalama artış oranı varsayımımızı da daha sınırlı olmakla birlikte aşağı yönlü güncelliyoruz.”

Çetinkaya, “Ekim enflasyon raporu takip eden dönemde Türk lirasındaki değerlenme ve petrol fiyatlarındaki düşüş ile birlikte Türk lirası cinsinden ithalat fiyatları gerilerken, belirli ürünlerdeki vergi indirimleri ve iç talepteki zayıf seyrin de etkisiyle enflasyonun ana eğiliminde yavaşlama gözlemledik. Talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde verdiği katkının artması enflasyonun ana eğiliminin yavaşlamasının yanı sıra petrol ve ithalat fiyatları varsayımlarının özellikle 2019 yılı için aşağı çekilmesi enflasyon tahminlerimizdeki aşağı yönlü güncelleme de belirleyici rol oynadı. 2019 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 15,2‘den yüzde 14,6‘ya düşürdük. Türk lirası cinsinden ithalat fiyatları varsayımındaki gerileme yıl sonu enflasyon tahminine 0,5 puan düşürücü yönde katkı yaparken, yılın son çeyreğinde tüketici enflasyonunu Ekim enflasyon raporu tahminlerine göre 3,2 puan aşağıda gerçekleşmesi ve enflasyonun ana eğiliminde vergi indirimi etkisi haricinde gözlenen gerilemenin yıl sonu enflasyon tahminini 0,4 puan aşağı çekeceğini değerlendiriyoruz” şeklinde konuştu.

Elektrik ve doğalgaz indirimlerinden kaynaklanan aşağı yönlü etkilere karşı Ocak ayı itibariyle tütün ürünlerde yapılan nispi vergi değişikliklerinin sektör fiyatlarına olası yansımaları nedeniyle vergi ayarlamaları ve yönetilen, yönlendirilen fiyat varsayımındaki güncellemenin enflasyon tahmini üzerindeki yükseltici etkisini 0,2 puan olarak tahmin ettiklerini bildiren Çetinkaya, “Ayrıca önümüzdeki dönemde enflasyona düşüş yönünde daha fazla katkı vereceğini düşündüğümüz çıktı açığının 2019 yılı enflasyon tahmini üzerindeki sınırlayıcı etkisini 0,3 puan olarak değerlendiriyoruz. Buna karşın birim işgücü maliyetleri üzerinden yıl sonu enflasyon tahminine 0,4 puan yükseltici etki geleceğini hesaplıyoruz. Bu çerçevede 2019 yıl sonu enflasyon tahminini Ekim enflasyon raporuna göre 0,6 puan aşağı çektik. 2020 yılı enflasyon tahminini ise yüzde 9,3’den yüzde 8,2’ye düşürdük. Bir önceki rapor dönemine göre 1,1 puanlık aşağı yönlü güncellemenin 0,4 puanı 2019 yıl sonu enflasyon tahminindeki düşüşten ve enflasyon ana eğiliminde beklenen iyileşmeden kaynaklanıyor. Ayrıca bir önceki rapor dönemine göre 2019 yılı 2. çeyreğinden itibaren daha zayıf seyretmesi beklenen talep koşullarının enflasyon üzerindeki düşürücü etkisinin 2020 yılında da süreceğini tahmin ediyoruz. Petrol fiyatlarındaki gerileme ve reel kurda ılımlı değerlenme varsayımları altında TL ithalat fiyatlarının 2020 yılı enflasyonunu 0,3 puan düşürücü yönde etkileyeceğini tahmin ediyoruz” açıklamasında bulundu.

“Sıkı politika duruşuyla birlikte cari açıkta devam etmesi beklenen dengelenme sürecinin ülke risk primindeki iyileşmeye katkı sağlayarak döviz kuru oynaklığını sınırlamasını bekliyoruz” diyen Çetinkaya, döviz kurundaki istikrarlı seyrin ve dezenflasyona yönelik güçlendirilmiş politika koordinasyonunda desteğiyle fiyatlamalarda geçmişe dönük endeksleme davranışının kırılması enflasyonla mücadelenin başarısı açısından kritik önem taşıyor” ifadelerini kullandı.

“ENFLASYON RAPORUNDA VERİLEN ANA MESAJ..."

Çetinkaya, konuşmasına şöyle devam etti:

“Bugün yayınladığımız enflasyon raporunda verilen ana mesaj, enflasyonda ikna edici bir düşüş görülene kadar sıkı para politikası duruşunu sürdürüleceğidir. Bu doğrultuda gerekirse ilave parasal sıkılaşma yapılabilecektir. Amacımız enflasyonu önce tek hanelere indirmek, sonrasında 3 yıllık bir zaman diliminde nihai hedefimiz olan yüzde 5’e yaklaştırmaktır. Enflasyonun bahsettiğim bu hedefler doğrultusunda gerçekleşmesi için fiyatlama davranışlarını etkileyen bütün unsurlar yakından takip edilerek para politikası gerekli sıkılıkta tutulmaya devam edilecektir.”

“EN KISA SÜREDE TEK HANE ENFLASYONA ULAŞMAMIZI SAĞLAYABİLECEK PARASAL DURUŞ SIKILIĞI NEYSE BUNU KORUMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Çetinkaya, toplantıda banka ekonomistlerinin ve basın mensuplarının sorularını da cevapladı. Bir soru üzerine Çetinkaya, “Mümkün olan en kısa sürede tek hane enflasyona ulaşmamızı sağlayabilecek parasal duruş sıkılığı neyse bunu korumaya devam edeceğiz. Enflasyon raporumuzda risklerle ilgili bir bölüm var. Enflasyon patikası buradaki olası oynaklıklar ve o bandı nasıl oluşturduğumuza dair detaylar bu saatte ait detaylar orada bulabilirsiniz” dedi.

Parasal aktarım mekanizması ile ilgili soruya Çetinkaya, “Merkez Bankası elbette parasal aktarımının yansımalarını piyasada yakından takip eder. Hedefimiz piyasa faizlerinin ikincil piyasa da bizim politika faizimizin etrafında oluşabilmesidir. Ama elbette piyasa fiyatlamalarında likidite risk primi vaade birçok unsurun etkili olduğunu biliyoruz. Merkez Bankasının şu anki duruşu bahsettiğimiz fiyat istikrarı hedefi çerçevesinde şekillenmeye devam ediyor. Burada özel, bu döneme özgü farklı bir durum gözlemlemiyoruz” yanıtını verdi.

Çetinkaya, şunları kaydetti:

“Özellikle para politikasındaki fiyat istikrarı odaklı sıkı duruş yeni ekonomik program ve o çerçevede mali disiplin başta olmak üzere ortaya konulan duruş ve atılan adımlar risk algısında ve finansal oynaklık da bir iyileşmeye yol açtı. Diğer taraftan cari açık ve enflasyonda pozitif bir trend ve iyileşme görüyoruz. 2019 yılında biz ihracat ve turizmdeki güçlü seyrin ekonomideki kademeli bir toparlanmaya destek olacağını düşünüyoruz. Piyasadaki istikrarı sağlayan politika bileşiminin korumaya devam edilmesi önemli. Tüm değerlendirmelerimizi yaparken bu politika koordinasyonunun güçlü bir biçimde 2019 yılında da korunacağını öngörüyoruz. Böylelikle öngörülebilirliğin artması ve risk algısının iyileşmesi söz konusu olacaktır. Kritik iki unsur bu toparlanma sürecinin nasıl ve ne güçte gerçekleşeceğini dair bir tanesi elbette küresel şartlar, bu bizi ve gelişmekte olan ülkeleri birkaç kanaldan etkileyebiliyor. Portre yakınları ve ticaret başta olmak üzere diğer taraftan kredi kanalı ve aktarım mekanizmasının etkin çalışması tüm bu süreçteki gelişmeler 2019 yılında büyüme trendinde etkili olacak.”

“BU KAPSAMDA ATILAN OLUMLU ADIMLAR DEVAM ETMEKTE OLAN ÇALIŞMALAR VAR”

Marketlerdeki yüksek fiyatların tartışma konusu olduğu hatırlatılarak Antalya’da yaşanan felaketin gıda fiyatlarını nasıl etkileyeceğiyle ilgili soru üzerine Çetinkaya, “Gıda fiyatlarıyla ilgili öncelikle şunu söyleyeyim, son dönem gelişmeleri özellikle yaş sebze meyve fiyatları üzerinde yukarı yönlü bir risk oluşturuyor. Bizim gıda fiyatları varsayımımız yıl boyunca oluşan tahmin modelleri, işlenmiş ve işlenmemiş gıda bileşenlerinden oluşuyor. O çerçevede raporda da biraz daha detayları bulabilirsiniz. Gıda fiyatları ile ilgili gelişmeleri dair şu hususu ifade etmek isterim, Merkez Bankası olarak uzun bir süredir zaten bu konuya dikkat çekiyoruz, atılmakta olan adımlar da var. Biz burada konjonktürel gelişmelerin dışında yine o konjonktürel gelişmelerin olası etkilerini de sınırlama imkanı sağlayabilecek yapısal unsurları ve adımları önemsiyoruz. Bu anlamda üretim planlamasından nihai tüketiciye kadar giden tedarik zincirinde bu zincirin en etkin ve verimli bir biçimde, en optimal biçimde oluşması rekabet şartlarını en etkin biçimde oluşması da gıda fiyatlarında yaşadığımız bu dönemsel oynaklıkları da azaltacaktır. Bu kapsamda atılan olumlu adımlar devam etmekte olan çalışmalar var. Hal Yasası başta olmak üzere, bunların olabildiğince önümüzdeki dönemde yüksek koordinasyonda devam edeceğini ve bu anlamda gıda fiyatlarında yaşanan yüksek oynaklığın sınırlanmasına da katkı vereceğini umuyoruz” açıklamasında bulundu.

(Pelin Üzek Kılıç/İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER