Çevre-Hayat

'Yaşamaz' denilen Ömer bebek yaşam savaşını kazandı

Anne karnında fark edilmeyen Hipoplastik Sol Kalp Sendromu ile dünyaya gelen 20 günlük Ömer Özgenç, başarılı operasyonla hayata tutundu.

'Yaşamaz' denilen Ömer bebek yaşam savaşını kazandı
12-01-2020 15:57
İstanbul

Trabzon'da geçtiğimiz aralık ayında dünyaya gelen Ömer Özgenç, taburcu edilmesinden bir gün sonra morarma şikayetiyle acil servise kaldırıldı.

Yapılan tetkiklerde Hipoplastik Sol Kalp Sendromu (Kalbin sol yarısının gelişmemiş olması) ile dünyaya geldiği anlaşılan ve bu konuda uzman bir hastanede ameliyat edilmesi gerektiği belirtilen bebeğin zamanla yarışı da başlamış oldu.

Hastalığı gebelik sırasında yapılan kontrollerde anlaşılmadığı için tedavi süreci de uzayan Özgenç, Sağlık Bakanlığının ambulans uçağıyla 3,5 saatlik yolculuğun ardından Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne getirildi.

Bu süreçte yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen küçük bedeniyle pes etmeden yaşama tutunan Ömer bebek, aralarında Pediatrik Kardiyak Yoğun Bakım Sorumlusu Doç. Dr. Erkut Öztürk'ün de bulunduğu ekip tarafından yapılan başarılı ameliyat ve tedaviyle sağlığına kavuştu.

Ameliyat ve ardından gelen multidisipliner yaklaşımla ilk süreci başarıyla tamamlayan Ömer bebek, biri 6. ayında, diğeri 3 yaşında olmak üzere iki operasyon daha geçirecek. Ömer bebek, tüm bu çabalar sonucunda hayatını yaşıtları gibi sağlıklı olarak sürdürebilecek.

"Ömer hayatına sağlıklı olarak devam edebilecek"

Ömer Özgenç'in sağlık durumuna ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Doç. Dr. Erkut Öztürk, bebeğin oldukça ağır bir kalp hastalığına sahip olduğunu, doğumdan sonraki dönemde zaman kaybedildiği için kendilerine oldukça kötü durumda geldiğini söyledi.

Ömer bebeğe, hastaneye gelir gelmez sağ ve sol akciğer damarını daraltmak için kelepçe (çift taraflı pulmoner arter banding) ameliyatı uygulandığını dile getiren Öztürk, bu ameliyattan 48 saat sonra da aort damarı ile akciğer atardamarı arasındaki "patent duktus arteriosus" adı verilen damara anjiyo yöntemiyle stent işlemi uygulandığını kaydetti.

Öztürk, "Bu iki işlemin bir arada yapılması durumuna tıp dünyasında "Giessen Hibrit Yaklaşım Tedavisi" denilmektedir. Biz de Türkiye'de bunu yapabilen sayılı kliniklerden biriyiz. Şu an her şey çok güzel ilerliyor. Kısa bir süre sonra bebeğimizi taburcu edeceğiz. Bu, işlemin ilk aşamasıydı. Bu sendromla doğan hastalarda 3 farklı dönemde operasyon yapılması gerekiyor. Biz ilk işlemi başarılı şekilde gerçekleştirdik. Ömer bundan sonraki yaşamında fiziksel aktivitelerini rahat şekilde yapabilecek, okula gidebilecek." değerlendirmesini yaptı.

Tedavideki başarı oranını erken tanı belirliyor

Sendromun tedavisi ve takibi zor bir hastalık olduğunu belirten Öztürk, şunları kaydetti:

"10 yıl öncesine kadar maalesef hastalarımızın büyük bir kısmı doğumdan çok kısa bir süre sonra ölüyordu. Tıptaki gelişmelere paralel olarak ülkemizde de bu konuda oldukça mesafe kateden merkezlerimiz oldu. Biz de kuruluş aşamamızdan bu yana bu bebeklerle yakından ilgileniyoruz. Bilgi ve tecrübemiz arttıkça bu bebeklere daha faydalı olmaya başladık. Bizim merkezimiz dünya standardında bu bebeklere yapılabilecek tüm müdahaleleri yapabilen Türkiye'deki sayılı merkezlerden. Bu konuda Türkiye'deki örnek merkezlerden biriyiz."

Doç. Dr. Öztürk, Hipoplastik Sol Kalp Sendromlu hastalarda tedavinin başarısında anne karnında konulan erken tanının oldukça önemli olduğuna işaret ederek, "Ömer'de maalesef böyle bir imkan olmadı ve bu nedenle ameliyat olacağı döneme kadar ciddi travmayla karşılaştı, böbrek ve karaciğerlerinde ciddi bozulmalar meydana geldi. Bu da işlemin başarı şansını oldukça düşürüyor maalesef. Ömer'de çok şükür böyle bir durumla karşılaşmadık, taburcu ediyoruz. Ömer şu anda sağlığına kavuştu diyebiliriz." ifadelerini kullandı.

"Gerek ulaşım, gerek müdahalede gayet donanımlı bir ortama sahibiz"

Ömer bebeğin babası Tunahan Özgenç de oğullarının tanı almasının ardından sevk sürecinin başladığını, ancak hava muhalefeti nedeniyle sürecin biraz uzadığını ve sevindirici haberin gelmesiyle nakillerinin gerçekleştiğini anlattı.

Özgenç, bebeklerinin durumunun 112'ye bildirilmesi ve hastane arayışına girilmesi sırasında kendilerinin de özel hastanelerle görüşmeye başladıklarını ancak ameliyatın riskleri nedeniyle olumlu yanıt alamadıklarını belirterek, şöyle devam etti:

"3 günlük bekleyişin sonunda tam ümidimiz kesilmişken sevindirici haber geldi. Trabzon'daki hastaneden bebeğimizin İstanbul'daki hastaneye sevki 3,5 saat gibi kısa bir sürede gerçekleşti. Bu bakımdan gayet şanslıyız ve devletimizden Allah razı olsun. Sağlık Bakanlığımız gerekli yerlere bildirimlerini yaparak bizi bir an önce hastanemize kavuşturdu. Çocuğumuzun ameliyatı gerçekleşti, kısa sürede kendisini toparladı. Çocuğumuz şu an gayet sağlıklı. Bundan sonraki süreçte dikkat etmemiz gereken konular var onlara dikkat edeceğiz. Bu tip çocuk hastaların 10 sene öncesine kadar müdahalesi yoktu ama şu anda Sağlık Bakanlığımızın gelmiş oldu noktada gerek ulaşım, gerek müdahale olsun gayet donanımlı bir ortama sahibiz. Doktorlarımız çok iyi."

SBÜ Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl'ün de sevk sürecinde önemli katkıları olduğunu belirten Özgenç, "Hocamıza destekleri için teşekkür ediyoruz. Bu hastalıkla mücadele eden aileler kesinlikle ümitsizliğe kapılmasınlar. Çünkü artık devletimiz eski devletimiz değil, yurt dışındaki olanakların daha da fazlasına sahibiz. Çocuklarımız bundan sonra çok daha iyi olacak. Bize bazı doktorlar 'çok ümitlenmeyin' demişti ama çok şükür Ömer'in sağlığı iyi durumda." diye konuştu.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER