ANKARA - SEFA ŞAHİN/AYNUR EKİZ
İslam inancına göre peygamberlerin hayatına dair birçok önemli hadisenin yaşandığı ve aşure tatlısının yapıldığı muharrem ayının onuncu gününe denk gelen "Aşure Günü" yarın idrak edilecek.
Peygamberler tarihi açısından önemli bir gün olup, Arapçada on anlamına gelen "aşara" kelimesinden türeyen Aşure Günü, hicri yılın ilk ayı muharremin onuncu gününe denk geliyor.
Hadis kaynaklarına göre, Hz. Nuh'un gemisinin tufandan kurtulması ve Hazreti Musa'nın Kızıldeniz'den geçerek İsrailoğulları'nı Firavun'dan kurtarması hadiseleri de bu günde gerçekleşti.
Ayrıca kültür tarihine ait birçok esere göre, Hz. Adem'in işlediği günahtan sonra tövbesinin kabul edilmesi, Hz. İdris'in diri olarak göğe yükseltilmesi, Hz. İbrahim'in ateşte yanmaması, Hz. Yakup'un, oğlu Yusuf'a kavuşması, Hz. Eyyub'un hastalıklarının iyileşmesi, Hz. Yunus'un balığın karnından çıkması ve Hz. İsa'nın doğumu ve ölümden kurtarılarak göğe yükseltilmesi gibi hadiselerin de bugün yaşandığı kabul ediliyor.
Aynı zamanda Emevi Devleti'nin ikinci Halifesi Yezid bin Muaviye tarafından 10 Ekim 680'de Hz. Muhammed'in torunu Hz. Hüseyin ve 72 yakınının şehit düştüğü "Kerbela olayı" da bugün yaşandı.
Bu olayların muharrem ayının onuncu gününde yaşanması dolayısıyla dini gelenekte bugüne büyük önem atfediliyor. Müslümanlar bugünü özellikle nafile oruç tutarak ifa ediyor.
Hz. Nuh ve onun çağrısına uyarak gemiye binenlerin, aşure aşı tüketmeleri dolayısıyla Müslümanların aşure yaparak paylaşma geleneği bugün de yaşatılıyor.
"Saygı gösterilmesi gereken dört aydan biri"Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanvekili Prof. Dr. Cenksu Üçer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İslam inancına göre muharremin saygı gösterilmesi gereken dört aydan biri olduğunu belirtti.
Muharremin, savaşın yasaklandığı haram aylardan biri olduğuna işaret eden Üçer, Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye bu ayda hicret ettiğini anımsattı.
Üçer, muharremin onuncu günüyle ilgili iki ana anlayışın bulunduğuna dikkati çekerek, peygamberlerin kurtuluşunu ifade eden bütün unsurların bugün gerçekleştiğini kaydetti.
Hz. Hüseyin ve 72 yakınının Kerbela'da bugün şehit edildiğini hatırlatan Üçer, "Bu, aynı zamanda Kerbela şehitleriyle beraber bütün şehadet tarihini anlamamız ve Kerbela'yı daha iyi kavramamız için ne tür bir gayret ortaya koymamız gerektiğini anlatan da bir gündür." diye konuştu.
Aşure aşı sembolik bir değerÜçer, aşure yapma ve dağıtma geleneğine ilişkin, "Aşure aşı aslında mümin olmanın, peygamberlerin çağrısına kulak vererek kurtulmanın sembolik bir değeridir." ifadesini kullandı.
Üçer, toplumların, aynı ortamda yaşamasına rağmen farklı yaratılış, milliyet ve dini algılarda olduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Aşurenin bize sembolik bir mesajı var. Nasıl ki aşurede farklı farklı nimetler kendi özelliklerini korumak suretiyle aşure kazanına ve aşureye ayrı bir tat katıyorsa, burada farklı farklı dini algılarınız, milliyetleriniz, görüşleriniz, düşünceleriniz olsa da bu farklılıklarınızı muhafaza edin ama topluma o aşure aşındaki kıvamı ve tadı verin. Bu anlamıyla bir sembolik değeri görmemiz gerekiyor. Farklılıklarımızı bir ayrıştırma vesilesi değil, bir zenginlik olarak görmenin de ötesinde, toplumu daha iyiye daha ileriye taşımak adına hayırda yarış vesilesi kılmalıyız."
Muharrem ayında nafile oruç tutuluyorİslam dininde muharrem ayına özgü bir orucun olduğunu belirten Üçer, Hz. Muhammed'in, Medine'ye hicret ettiğinde oradaki Yahudilerin Aşure Günü'nde oruç tuttuğunu gördüğünü belirtti.
Üçer, Yahudilerin Hz. Musa'nın Kızıldeniz'den geçerek Firavun'dan kurtulduğu için oruç tuttuklarını söylediğini ifade ederek şunları kaydetti:
"Hazreti Peygamber de 'Biz Musa'ya sizden daha layığız' diyerek sırf o geleneğe benzememek adına sadece onuncu gününde değil, onuncu günün öncesinde veya sonrasında oruç tutulmasını tavsiye ediyor. Bu, ramazan orucu farz kılınmadan önceki bir uygulama. Ramazan orucu farz kılındıktan sonra ise bu serbest bırakılıyor. Dini metinler böyle ama bizim geleneğimiz 9,10 ve 11. günü oruçlu geçirmeyi sünnet veya nafile bir oruç olarak kabul etmiş.
Bir de tasavvuf geleneğine mensup gruplarımız da 1-10 Muharrem arasında oruç tutma geleneğini sürdürmektedir. Bu da müstehap bir oruç olarak tutulur. Hatta Hazreti Hüseyin'in Kerbela'da şehit edilmesiyle beraber özellikle iftar yapıldıktan sonra su içmeme, zevk veren şeylerden uzak kalma gibi tasavvuf erkanına ait birtakım hassasiyetler de vardır. Yine aynı şekilde Anadolu'muzda bu orucu 12 güne tamamlayarak tutan gruplar da var. Onun için muharrem ayı bir nevi nafile oruçlarla da bezenmiş, ibadet yönü olan bir zaman dilimini ifade etmektedir."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com