Göğsünde fark ettiği kitleyi, kızı Ortaöğretim Kurumları Seçme ve Yerleştirme Sınavı'na (OKS) hazırlandığı ve ilkokul birinci sınıftaki öğrencilerini bırakmak istemediği için gizleyen öğretmen Nilgün Çiğdem Fidan, son evrede teşhis edilen kanser hastalığından yarım bıraktığı resimlerini tamamlama isteğinin de yardımıyla kurtuldu.
Ressam ve öğretmen Fidan, kızının öğrenim hayatının önemli bir aşamasında olduğunu düşünerek göğsündeki kitleyi çevresinden saklarken, ilkokul birinci sınıftaki öğrencilerini bırakmak istemediği için doktora gitmeyi de erteledi. 2008 yılında ailesiyle oturduğu bir gün göğsünden kan geldiği için hastaneye kaldırılan Fidan'a, son evre kanser teşhisi konuldu. Riskli bir operasyon geçiren ve 1 yıl boyunca tedavisi devam eden Fidan, resim yaparak yaşama tutundu.
Nilgün Çiğdem Fidan, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, hastanede doktorun "Bunu kendine nasıl yaparsın?" dediğini dile getirerek, şunları anlattı:
"Doktora, 'Çocuğum var, çocuklarım var' dedim. 'Sen yaşamazsan, çocuklarına ne faydan olur?' dedi bana. Beni operasyona alacaklarını, neyle karşılaşacaklarını bilmediklerini söylediler ve 'Belki sizi kurtarabiliriz, belki kurtaramayız.' dediler. 'Yaşamayan bir annenin, öğretmenin çocuklarına ne faydası var?' cümlesi bana çok dokundu. İnsanın aklından birden hayatı geçiyor. 'Çocuklarım var ve benim yarım bıraktığım resimlerim...' Neden resimlerimi yarım bıraktım bilmiyorum ve bir türlü bitiremiyordum. O an dank etti 'Resimlerimi yarım bıraktım, benden sonra bu resimleri kim tamamlayacak?' Yarım kalmış resmin kime ne faydası olacaktı, sergi de açılamayacaktı."
Ameliyattan bir gece önce de bir resim yapan Fidan, "Ameliyathanenin kapısında herkesle vedalaştım, 'Buradan çıkarsam resimleri tamamlayacağım ve sergi açacağım.' dedim. Son dileğimdi bu. Narkozu 3 kere erteledim, 'Bak bu senin son şansın, tanrı şans verirse artık resimleri tamamla ve sergini aç' dedim kendime." diye konuştu.
Fidan, zor bir ameliyat geçirdiğini, koluna yapılan doku nakli nedeniyle özel bir odada 1 ay geçirdiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Ameliyattan sonraki süreç çok acılıydı ama ben boş duvarlarda hep yapacağım resimleri düşünüyordum. Yakınlarımı da göremiyordum. Hastane odasında tavana bakarak, yapacağım resimlerin hayalini kurdum. Bomboş tavanlar çok renkliydi ve ben her şeyi planladım. Çok da acı çekiyordum. Bütün yarım resimlerimi hatırladım, nasıl tamamlayacağımı planladım. Hatta doktorlar hep tavana baktığım için bana psikolog gönderiyorlardı, 'Hayattan mı vazgeçti? Neden tepki vermiyor?' diye. Vücudumdan uzaklaştım, çünkü çok ağrım vardı. 'Vücudumu dinlersem bu güzel duyguları yok edeceğim' diye düşündüm. Hatta bir psikolog 'İntihar etmeyi mi düşünüyorsunuz?' diye sordu. 'Hayır, ben resimleri hayal ediyorum, onları bitirmeyi düşünüyorum. Olur mu öyle şey.' dedim."
Hastanede 1 ay kaldıktan sonra tedavisine evindeki özel bir odada devam eden Fidan, "Resim çizemiyordum ancak bir süre sonra sağ elimi kullanmama izin verdiler. Sol elim işleme yasaktı, sağ elim çalışıyordu. Ağrı kesici vermek istediler ama kabul etmedim, resimle tutundum, renklerle tutundum, hayallerle tutundum. Bana özel bir atölye hazırladılar evde ve ben yarım resimleri de tamamladım." dedi.
"Bir an önce bitireyim' düşüncesini üzerimden atamıyorum"Nilgün Çiğdem Fidan, 1 yıl boyunca evden hiç çıkmadığını, yemek yeme ve nefes alma problemi çektiğini, ayrıca kemoterapi, radyoterapi gördüğünü kaydederek, şunları söyledi:
"Tedavim devam ederken, sergi açmak istediğimi doktorlarıma söyledim. 'Şu an hayattayım ve benim bu hayalimi gerçekleştirmem lazım. Sizinle birlikte gerçekleştirmek istiyorum, size borçluyum.' dedim. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesinin müzesi, sergi salonu olarak ayarlandı. Sergiye gelenler karamsar işler bekliyordu, 'Ne kadar hayat dolu şeyler varmış, inanamadık.' dediler. 'Ben, onları yapmak için hayattayım.' dedim. Kızıma, aileme kavuşmanın sevinci ayrıydı, ancak ben yarım bırakmanın acısını yaşadım. Ondan sonra 'Tamamlandı her şey.' dedim."
Hayatında yeni bir sayfa açıldığını belirten Fidan, "Daha önce model kullanarak resim yapıyordum, ama o günden sonra yaptığım bütün resimlerde hiç model kullanmadım, zihnimde canlandırdıklarımı aktarabildim. Günde birkaç kez resim çalışıyorum. Küçük boy çalışmamın nedeni de şu, hala atamıyorum üstümden 'Bir an önce bitireyim, yarına bir şey kalmasın' düşüncesini." dedi.
"Artık her gün gülerek uyanıyorum"Tedavinin ardından ailesinin emekli olmasını istediğini ancak doktorunun, "İnsanların senin gibi birine ihtiyacı var, anlatacak çok şeyin var." dediğini aktaran Fidan, şunları söyledi:
"Çocuklarıma döndüm, onları mezun ettim. Kızım da liseyi ve üniversiteyi bitirdi. Artık her gün gülerek uyanıyorum çünkü sana bir hayat bağışlanıyor. Yeni bir hayat, herkes yapabilir. Ben de zamanında ufacık şeyleri çok büyütüyordum ama hayatın değerini anlayınca 'O kadar acı çekmek mi gerekiyordu?' dedim kendime. Hayatımda yeni bir sayfa açıldı. Daha önce model kullanarak resim yapıyordum, ama o günden sonra yaptığım bütün resimlerde hiç model kullanmadım, zihnimde canlandırdıklarımı aktarabildim. Günde birkaç kez resim çalışıyorum. Küçük boy çalışmamın nedeni de şu, hala atamıyorum üstümden 'Bir an önce bitireyim, yarına bir şey kalmasın' düşüncesini."
Nilgün Çiğdem Fidan, kadınlara kendilerini ve sağlıklarını ihmal etmemeleri çağrısında bulunarak, "İnsanın kendine zaman ayırması, kendisiyle ilgilenmesi gerekiyor. Şimdi hayatın anlamını anladım: Sevgi, sanat, sağlık." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com