Genel

Yarım asırdır Darülaceze'ye emanetler

Kurulduğu günden bu yana on binlerce insana yuva olan Darülaceze, bazı sakinlerine yarım asırdan fazladır hizmet veriyor.

Yarım asırdır Darülaceze'ye emanetler
17-03-2020 14:40

İSTANBUL(AA) - Her birinin ayrı hikayesi olan Darülaceze sakinlerinden, 52 sene ile en uzun süreli kalanı Suzan Aktaş, 2 yaşında kapının önüne bırakılan ve şu an 52 yaşında olan en küçük yaşta Darülaceze'ye bırakılan sakin olan Ceyhan Esenyel ve yine 50 sene ile kurumun en eski sakinlerinden 69 yaşındaki Sedat Çeldan yaşamlarını burada sürdürüyor.

Kimisi daha yürümeye başlamadan kapının önüne bırakılmış, kimisi engelli olduğu için terk edilmiş. Yarım asırdır Darülaceze'nin baktığı en uzun süreli kalan 3 sakininin hayat hikayelerini, Darülaceze çalışanları AA muhabirine anlattı.

2 yaşındayken Darülaceze'nin kapısına bırakıldı

Darülaceze'ye en küçük yaşta gelen isim 1970 doğumlu Ceyhan Esenyel. Henüz 2 yaşındayken kurumun kapısına bırakılan ve kurumun çocuk bölümünde büyüyen Esenyel, 1972 yılından bugüne dek Darülaceze'de yaşıyor. Çocuk yaştan itibaren engelli olan Esenyel, akülü sandalye ile hareket edebiliyor.

Yatağa bağımlı erkeklerin kaldığı Daire 8'de yaşamını sürdüren Esenyel, koyu bir Fenerbahçe taraftarı. Fenerbahçe'nin hiçbir maçını kaçırmayan Esenyel, akülü sandalyesini ve yattığı yatağın etrafını da forma ve takımının renkleriyle donatmış.

Engelli olduğu için akülü sandalye kullanan Esenyel, yanından hiç ayırmadığı müzik kutusunu her sabah kalkınca boynuna takıp Darülaceze'nin bahçesinde geziniyor. Müziği sesli bir şekilde dinleyen Esenyel, genelde Ankara havası müziklerini açıp, etrafa neşe saçıyor. Spastik engelli olan Esenyel konuşamıyor, yürüyemiyor olsa da yüzünden tebessümü eksik etmiyor.

Esenyel'den sorumlu hemşire Ahmet Sönmez, 12 yıldır kurumda çalıştığını, çalıştığı günden bugüne kadar Esenyel'i tanıdığını söylüyor.

Sönmez, "Ceyhan spastik bir hasta, epilepsisi de var ve aynı zamanda tansiyon hastası. Bu hastalıklarının tedavisini görüyor. Kendi ihtiyaçlarını kendi karşılıyor. Arabaya biz bindiriyoruz, yemeğini önüne koyuyoruz, kendisi yiyor. Ceyhan eğlenceyi seven, neşeli, müziği seven, futbolu seven birisi. Günlük 8 saat kaldığım süre içerisinde, benim gözlemlediğim kadarıyla en az 100 kişi kendisini ziyaret ediyor. Ceyhan kurumun bir rengi." şeklinde anlatıyor.

Darülaceze'de en uzun süreli kalan Suzan Aktaş 52 yıldır burada yaşıyor

Darülaceze'de en uzun süre kalan kişi ise 1942 doğumlu Suzan Aktaş. 1968 yılından itibaren Darülaceze'de yaşayan Aktaş, birkaç kelime haricinde konuşamıyor. En büyük eğlencesi ise 2 oyuncak bebeği. Ayşegül ve Fatma adını verdiği oyuncak bebeklere isimleriyle hitap edip onlarla ilgilenen Aktaş, bebekleriyle gezip, onlarla beraber uyuyor.

Aktaş'tan sorumlu hemşire Rukiye Kahvecioğlu, 11 senedir Aktaş'ı tanıyor. Kahvecioğlu, Aktaş'ı şöyle anlatıyor:

"Suzan teyzemiz Mental retardasyon hastalığı olan, yani çocuk gibi dediğimiz bir hastalığı var. Kullandığı tek ilaç ise göz tansiyonu için kullandığı bir ilaç. Kişisel bakımlarını, tuvalet ihtiyacını, el-yüz yıkama, yemek yeme gibi işlerini kendisi yapabiliyor. Ama üzerini giydirme konusunda bizler destek oluyoruz. Özellikle bebekleri çok sever. Bebeklerle çok güzel bir sevgi bağı var. Çok konuşamasa da diğer sakinlerle iletişime geçebiliyor. Yürürken destek oluyoruz, bazen destek istemiyor."

50 yıldır yatağa bakımlı yaşıyor

50 yıldır Darülaceze'de kalan Sedat Çeldan ise, 18 yaşından beri Darülaceze'de kalıyor. Yatağa bağımlı bir şekilde yaşamını sürdüren Esenyel, konuşamıyor, hareket edemiyor, kendi ihtiyaçlarını kendisi gideremiyor. Doğuştan engelli olan Çeldan, kişisel bakımından, yemeğine kadar Darülaceze çalışanları tarafından karşılanıyor.

Çeldan'dan sorumlu hasta bakıcı Mehmet Doğan, şunları kaydetti:

"Sakinlerimiz için elimizden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyoruz. Amacımız burada kalan sakinlerimizin hayatlarını daha rahat sürdürmeleri. Sedat ağabey öz bakım ihtiyaçlarını, banyo, yemek vs karşılayamıyor. Sedat ağabey daha farklı, kendini ifade edemiyor, ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Belli bir süreden sonra anlaşabiliyorsun, gözle iletişime geçiyorsun. Sabah saat 7.00'de iş başı yapıyoruz, önce hastalarımızın üzerini değiştirip kahvaltı için hazırlıyor. Sedat ağabeyi kendimiz kaldırıp, yıkanması gerekiyorsa yıkıyoruz. Kahvaltısını yediriyoruz. Gün içerisinde öz bakımı oluyor, banyosu, tıraşı oluyor. Gün içerisinde mümkün olduğu kadar aynı pozisyonda yatmasını istemiyoruz. İki saatte bir pozisyonunu değiştiriyoruz. Genelde yaz günlerde onları dışarı çıkarıp dışarıda etkinlikleri görmesini, eğlenmesini istiyoruz."

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER