Gündem

Yakın çalışma arkadaşı Özal'ı anlattı

Eski Sağlık Bakanı ve Anavatan Partisi'nin kurucularından Halil Şıvgın, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'lı yılları anlattı.

Yakın çalışma arkadaşı Özal'ı anlattı
16-04-2019 15:32
Ankara

Eski Sağlık Bakanı ve Anavatan Partisi'nin kurucularından Halil Şıvgın, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal iktidara geldiği zaman ülkede bir heyecan dalgası yaşandığını ve icraatların peş peşe hayata geçirildiğini söyledi.

Anavatan Partisi kurucularından, eski bakan Şıvgın, AA muhabirine, ölümünün 26'ncı yılında 8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı anlattı.

Askeri darbe sonrası, 1982 Anayasası'nın kabul edilmesiyle Türk siyasetinin önünün açıldığını belirten Şıvgın, kurulacak partilerle ilgili düzenlemelerin ise MGK kararı ile açıklandığını söyledi.

Yayımlanan MGK kararında parti kurucularının en az 30 üyesinin MGK tarafından uygun görülmesinin gerektiğini aktaran Şıvgın, kendisinin de o dönemde Ankara'da siyaseti yakından takip ettiğini dile getirdi.

Kendisinin siyasetle ilgilendiğini bilen Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in kardeşi Hacı Ali Demirel'in o dönem kendisini ziyarete geldiğini ve bir parti kurma çalışmalarından bahsederek yanlarında olmasını istediğini anlatan Şıvgın, "Ali Bey'e 'siz partiyi iktidar yapmak için kurmayacaksınız, çatışacaksınız ve kapatacaklar sizi. Kapatılacak partide benim ne işim var' diyerek kabul etmedim." dedi.

Demirel'in kendisini iki kez daha ziyarette bulunarak partiye davet ettiğini belirten Şıvgın, Demirel'in parti kurdurmak istediği Hasan Celal Güzel'in de Abdülkadir Aksu ile kendisine geldiğini, Güzel'i de "Demirel seni Özal'dan uzaklaştırmak istiyor" diyerek uyardığını, tekliflerini kabul etmediğini vurguladı.

Yeni dönemde ne yaptıklarını konuşmak için siyasetçi Saadettin Bilgiç'e gittiğini belirten Şıvgın, şöyle devam etti:

"Onların o zaman Küçükesat'ta ofisi vardı. 'Biz üç hazırlık yapıyoruz. Birini şimdi söylemeyeceğim. İkisini söyleyeyim, birisini Mehmet Gölhan'la götürüyoruz, birisi de Aytaç Bilgiç yapıyor hazırlığı, hangisine gidersen git' dedi. Ben Aytaç Bilgiç'i tanıdığımı söyledim, çok sevindi. Biz sonra Aytaç'la bir araya geldik, konuştuk. 7-8 kişiyle başlayan grup 100'ün üzerine çıktı. Bir ara MGK bildiri yayınlayarak, yasakladı bu toplantıları, onlar da dağıldılar."

O sırada İstanbul'daki bir arkadaşı vasıtasıyla Korkut Özal'dan randevu aldıklarını ve Turgut Özal'dan kendilerine randevu almasını istediklerini aktaran Şıvgın, randevunun alınması üzerine Özal ile Şişli'deki Sadıklar Apartmanı'ndaki evinde görüştüklerini bildirdi.

Görüşmeye Cemil Çiçek'in de katıldığını anlatan Şıvgın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ankara'da bir grup arkadaşımız var, mutabık kalabilirsek o arkadaşlarımız da siz uygun görürseniz katılacak, dedim. Özal, 'Düşünüyorum' dedi. 'Neyi düşünüyorsun ağabey?' diye sordum, 'Parti kurup, kurmamayı düşünüyorum' dedi. 'Ne düşünüyorsun, senin kuracağın parti tek başına iktidara geliyor, hiç düşünme bir an önce partini kur, hazırlıklarına başla' dedim. O zamana kadar Özal'a böyle cesaret veren olmamış. Özal, kimle karşılaşsa 'Sakın kurma, heder olursun, yüzde 10'u aşamazsın' gibi şeyler söylemiş. Bu benim Özal'a lafım ilaç gibi geldim, Mehmet Keçecileri aramış, benden bahsetmiş, 'Onu kurucu yapalım' demiş. Ankara'ya geldi 1 hafta sonra, beni çağırmış gittim, görüştüm. Arkadaşlarımı bilgilendirdim. Bir hafta sonra beni tekrar çağırdı, Yusuf Doğan, Keçeciler, İstanbul'a gittik, Özal'ın evinde tüzük, program çalışmasına başladık, orada kurucuların kimler olduğunu gördüm."

Anavatan Partisi kuruluyor

Yusuf Doğan'ın bir liste hazırladığını ancak listede isimlerin görünmediğini sadece verilen numaranın karşılığını imzaladıklarını dile getiren Şıvgın, bunun kurucu isimlerin ifşa olup da bir sıkıntıya girmemeleri için yapıldığına dikkati çekti.

Kurucuların 37 kişi olduğunu belirten Şıvgın, Ankara'ya dönüşlerinin ardından da Kennedy Caddesi'nde bir yer bulup parti genel merkezi olması için kiraladıklarını, parti tabelası için de harekete geçtiklerini söyledi.

Şıvgın, "Tabelayı yazanların sabaha kadar başlarında bekledim, 'partisi genel merkezi' yazdık Anavatan adını yazmadık. Anavatan adını sabah 5 ile 7 arasında yazdık. Özal sabah İçişleri Bakanlığına kuruluş bildirisini sunmaya gitti, onlar oradan çıkınca haber verdi, tabelayı astık. Sabaha kadar bekledik ki adımız ve amblemimiz bizden önce kimse tarafından kullanılmasın." diye konuştu.

Partiyi 37 kişi olarak kurduklarını ancak 7 kişinin MGK'da veto edildiğinin altını çizen Şıvgın, şu ifadeleri kullandı:

"Ancak 30 kişiyle parti kurulabiliyordu. Bazı partiler 30'u bulamadıkları için seçime katılamadı. Böyle şartlarda partiyi kurduk ve 6 Kasım seçimlerinde tek başımıza iktidara geldik. Basından sorumluydum ama teşkilatların çoğunu ben kurdum. Zor şartlarda geliştik, zor şartlarda büyüdük, zor şartlarda iktidara geldik."

Bazı gazetecilerden, Genelkurmay Başkanlığında "Anavatan Partisi iktidara geliyor" diye toplantı yapıldığı bilgisini aldığını ve bunu teyit ettiğini belirten Şıvgın, o dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ'un akrabası olan Turgut Sunalp'ın başbakan olmasını çok arzuladığını anlattı.

Turgut Özal'ın İstanbul'da oyunu kullanıp Ankara'ya gelirken kendisini Kazan'da karşıladığını ve Genelkurmay'da bir hareketlilik olduğunu söylediğini ifade eden Şıvgın, Özal'ın evine gitmek yerine gece kısa bir basın açıklaması yapmak üzere partiye geçtiğini dile getirdi.

Gece partililerin izdihamı nedeniyle partiye girmekte zorlandıklarını belirten Şıvgın, Özal'ın düzenlenen basın toplantısında "Biz, bize gelen sonuçlara göre iktidara geldik, hayırlı olsun. Asıl açıklamayı yarın yapacağız." dediğini hatırlattı.

"Evren'i çektim, kucakladım"

Sabah kahvaltıda evine gittiği Özal'ın kendisine "Şimdi ne yapacağız?" diye sorduğunu ifade eden Halil Şıvgın, Özal'a vakit geçirmeden Kenan Evren'den randevu alması önerisinde bulunduğunu, onun da öneriyi kabul ettiğini söyledi.

Şıvgın, "Özal randevuyu aldı, Köşk'e gidecek. 'Yanınıza bir Manisalı götürürseniz iyi olur' dedim. İsmail Özdağlar'ı aldı, gittiler. Ben gitmedim. Gittiler geldiler, 'Nasıl geçti' dedim, 'Akşam televizyonu seyredince çok sevineceksin, Evren'i çektim, kucakladım. Çok iyi oldu' dedi." ifadesini kullandı.

Kenan Evren'in hükümeti kurma çalışmaları için Genel Sekreteri Sedat Güneral'i işaret ettiğini belirten Şıvgın, gazetecileri atlatarak Turgut Özal'ı Güneral'e kendisinin götürdüğünü aktardı.

Soğuk bir buluşma olduğuna işaret eden Halil Şıvgın, "Sedat Paşa daha oturur oturmaz 'Turgut Bey nasıl beyanname hazırlamışsın, bunların çoğunu yapamazsın' dedi. Ben araya girdim 'Biz kanunları çıkarırız, Evren veto eder, Cumhurbaşkanı. Biz de milletimize, 'Biz çıkardık ama veto etti' deriz. Siz daha kanunları teklif edemezsiniz dahi derseniz, benim gibi çok genç arkadaş var, biz Meclis'e girmeyiz. Böyle durumlarla karşılaşmayalım' dedim." açıklamasını yaptı.

Özal'ın bu durum karşısında sinirlendiğini ve oradan ayrıldıklarını belirten Şıvgın, yolda "Eğer Genel Sekreterin tavrı Evren'in tavrı ise biz bu hükümeti kurmayız, emaneti halka devrederiz" şeklinde mesajlar içeren bir mektup yazma kararı aldıklarını söyledi.

Mektubu kendisinin Sedat Paşa'ya götürdüğünü bildiren Şıvgın, görüşmedeki gibi soğuk bir havada teslimin gerçekleştiğini dile getirdi.

Bir ay görüşme olmadı

Mektup sonrası Kenan Evren ile Turgut Özal arasında bir ay görüşme olmadığını vurgulayan Halil Şıvgın, "Sonunda Evren kabul etti. Biz seçimden sonra 13 Aralık'ta ancak hükümeti kurabildik. 17 Aralık'ta güvenoyu alıp Şeb-i Arus törenleri için Konya'ya gittik." dedi.

Şıvgın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Özal hükümeti güvenoyu aldıktan sonra ülkede bir heyecan dalgası başladı. İcraatlar peş peşe geldi. İlk dönem müthiş bir dönemdi. Çünkü Özal her bakımdan donanımlı, her bakımdan hazırdı. İcraatları tek tek devreye aldık. Turgut Özal Planlama Müsteşarı olduğu dönemde Türkiye ilgili bütün problemleri kafasına yerleştirmişti, onları birer birer icra etmeye başladı. 84'te belediye seçimlerinde 5 puan kaybettik. Yüzde 45'ten yüzde 40'a düştük. Dar bölge iki turlu seçim sistemi önerdim. 'Evren varken, başkanlık sistemini tartışmayalım. Bunu sonraya bırakalım ama milletvekili bölgelerini daraltalım' dedi. Ama biz ikinci seçimde yüzde 35'e geldik. Belediye seçimleri öncesi iki kere referanduma gittik, gücümüzü yediğimiz için 1989 yerel seçimlerinde yüzde 21'e kadar düştük. Bu felaketimiz oldu işte, ondan sonra parti düzen tutmadı. Özal'ı cumhurbaşkanı seçtik ama o da çare olmadı. Partiyi tam toparlayamadık 1991 genel seçimlerinde biz iktidarı kaybettik."

Özal'ın vefat etmese yeniden siyasete dönmesi kararı olduğunu ve tüm hazırlıklarını yaptığını bildiren Şıvgın, buna ömrünün yetmediğini ve Türkiye için büyük kayıp olduğunu söyledi.

Özal'ın yeni nesillere iyi anlatılmadığını belirten Şıvgın, "Özal'ın yeni nesile anlatılabilmesi için televizyonların özel misyon üstlenmeleri lazım. Özal iyi anlaşılırsa, iktidarlar da iyi anlarsa ve bu istikamette yürürlerse Türkiye'nin önü açık. Türkiye potansiyeli çok yüksek bir ülke. Turizmde, sanayide ve başka alanlarda çok güçlü hale gelecektir." diye konuştu.

Turgut Özal'la ilgili çok anısı olduğuna dikkati çeken Şıvgın, bir anısını şöyle anlattı:

"Kızı Zeynep'in olayı çıktığında ben Başbakanlık Konutu'na gittim. Oturduğu yerden kalktı, elimi sıktı, ondan sonra omzuma yaslanıp ağlamaya başladı. 'Hayırdır ağabey?' dedim, 'Zeynep'in başına gelenlerden haberin var mı senin?' dedi. Bir babanın böyle acıklı ağlamasını ve bana yaslanmasını hiç unutamam. O gün çok değişik duygular yaşadım, çok üzüldüm. Hem Özal'a hem Zeynep'in yaptıklarına üzüldüm. Onu hiç unutamam."

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER