ANKARA -Ercan Canbolat/Adam Abu Bashal/Nazlı Yüzbaşıoğlu/Zuhal Demirci
Venezuela’nın Ankara Büyükelçisi Jose Gregorio Bracho Reyes, Güney Afrika'nın Ankara Büyükelçisi Pule Malefane, Burundi'nin Ankara Büyükelçisi Joel Nkurabagaya, Afganistan'ın Ankara Büyükelçisi Amanullah Ceyhun ve Pakistan'ın Ankara Büyükelçisi Süheyl Mahmud, 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını anlattı.
Ankara'da ikamet eden yabancı büyükelçiler, 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını, gördüklerini, hissettiklerini ve nerede olduklarını AA muhabiriyle paylaştı.
Venezuela’nın Ankara Büyükelçisi Jose Gregorio Bracho Reyes, 15 Temmuz 2016 gecesi Ankara'da bulunduğunu ve korktuğunu dile getirerek "Bu olaylar sırasında adeta 2002'deki Caracas'ı yaşadım, o günlere gittim. Aslında değişik bir duyguydu. Fakat tüm duygular içinden korku ön plana çıktı." ifadelerini kullandı.
O gece TRT'nin çok yakınında bulunan büyükelçilik konutunda olduğunu belirten Bracho, "Olaylar hakkında yavaş yavaş bilgi sahibi olmaya başladım ve 2002'de Caracas'ta yaşanan olay ile 15 Temmuz'daki olay arasında çok fazla benzerlik olduğunu fark ettim. Yaşanan bu son derece korkunç olayla ilgili ipucuna ulaşmaya başladım. Venezuela hükümeti ve biz, demokrasi için son derece korkunç olan böyle bir kalkışmanın arkasında faşist dış güçlerin olduğunu ivedilikle fark ettik." dedi.
Türk halkının o gece gösterdiği duruş hakkında değerlendirmelerde bulunan Bracho, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Venezuela'da 2002'de yapılan darbe sırasında Cumhurbaşkanı Hugo Chavez saraydan kaçırılmıştı ve halk sokaklara dökülmüştü. Ben de bu olaylar (15 Temmuz) sırasında aynı şeyleri düşündüm. Milyonlarca kişi, Chavez'in tekrar göreve başlaması için sokaklara dökülmüştü. Bu açıdan bakıldığında faşist askerlerin işi çok kolay değil artık. Çünkü dünya halkları, kendilerini nasıl savunacaklarını çok iyi biliyor. Ellerinde hem demokratik iradeleri hem de demokrasi anlayışları var. Venezuela halkının buradaki farkı ise elinde silah bulundurması."
Büyükelçi Bracho, kendi hükümetinin 15 Temmuz ile ilgili verdiği tepki hakkında, "Latin Amerika devletleri arasında Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti 15 Temmuz'da yaşanan kalkışmayı reddeden ve buna karşı radikal tepki veren ilk hükümet oldu." dedi.
"O gece hepimiz için telaşlı bir geceydi"
Güney Afrika'nın Ankara Büyükelçisi Pule Malefane, darbe girişiminden haberdar olduğunda Antalya’da bulunduğunu belirterek "Antalya’da katıldığım program esnasında darbe girişimiyle ilgili bir haber aldım. Haberi aldığımda gerçekten çok şaşırdım ve rahatsız oldum." ifadelerini kullandı.
Ailesini Ankara’da bırakarak Antalya’ya gittiğini dile getiren Malefane, büyükelçilik çalışanları ve Türkiye'deki vatandaşları için endişelendiğini söyleyerek "O gece hepimiz için telaşlı bir geceydi." diye konuştu.
Malefane, ertesi gün Ankara’ya geldiğinde şehirdeki gerilimi hissettiğini kaydederek "İnsanlar sokaklardaydı ve yollar kapalıydı. Tahmin edilmeyecek şeyler gördüm. Meclisin de yaşanan saldırı sonrasında zarar gördüğüne şahit oldum." dedi.
"Bu olaylar bana Güney Afrika’da 1976'da yaşanan kargaşayı hatırlattı." diyen Malefane, o dönemde Güney Afrikalı öğrencilerin kaliteli eğitim için protesto düzenlediğini ve yaşananların pek iyi bir deneyim olmadığını belirtti.
Malefane, Ankara’ya geldiğinde olayın ne kadar ciddi olduğunu fark ettiğinin altını çizerek "Çok şükür ki her şey normale döndü." diye konuştu.
Türkiye'nin demokrasisini korumak için hayatını kaybedenlerin onur ve cesaretini takdir ettiğini dile getiren Malefane, "O insanlar, kendi ülkelerini korumak için sokağa çıktılar. O insanlar, demokrasi yoluyla cumhurbaşkanını seçtiler. Birkaç kişi tarafından bunun bozulması kabul edilmez bir şeydir." ifadelerini kullandı.
Malefane, "O gece Türk halkının yaptığı, vatanperverliğin alametidir. Türk halkı, hayatını feda ederek bayrağını, milli sembollerini ve cumhurbaşkanını seçme haklarını koruyabileceğini gösterdi." dedi.
Güney Afrika olarak Türk halkının yanında olduklarını ve desteklediklerini söyleyen Malefane, 15 Temmuz darbe girişimini ilk kınayan ülkeler arasında Güney Afrika'nın olduğunu ve Güney Afrika Cumhurbaşkanı Jacob Zuma'nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a destek mesajı gönderdiğini ifade etti.
Malefane, demokrasinin evrensel olduğunun altını çizerek şunları kaydetti:
“Demokrasiye saygı duyulmalı. Türkiye ve Afrika’daki demokrasi arasında hiçbir fark yoktur. Demokrasi, demokrasidir. Her zaman milletin iradesine saygı duyulmalı. Güney Afrika olarak Türkiye’nin demokrasisini savunmasıyla gurur duyuyoruz. Her zaman Türkiye’nin yanındayız."
"Darbe girişiminin başarılı olmaması için dua ettik"
Burundi'nin Ankara Büyükelçisi Joel Nkurabagaya, darbe girişimi başladığında büyükelçilik rezidansında olduğunu belirterek "Arkadaşlarımın beni aramasıyla olayı öğrendim ve duyar duymaz gelişmeleri televizyondan takip etmeye başladım. Havadaki uçak ve helikopterin seslerini duyuyorduk." diye konuştu.
Olayın başlamasıyla tedirgin olduğunu ve herkes gibi bu olayın nasıl sonuçlanacağını endişeyle merak ettiğini dile getiren Nkurabagaya, "Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın televizyonda Türk halkına hitap ettiğini görünce herkes gibi ben de umutlandım." dedi.
Nkurabagaya, Erdoğan'ın halka hitap etmesinden sonra olayların büyümeyeceğini ve durumun daha kötüye gitmeyeceğini hissettiğini belirterek "Bu olayı biz de ülkemizde yaşamıştık ve sonuçlarının ne olduğunu gördük. O yüzden aynı durumun Türkiye’de yaşandığını görünce darbe girişiminin başarılı olmaması için dua ettik. Bu büyüklükte bir olayın sonucunda can kaybının yaşanması kaçınılmazdı." değerlendirmesinde bulundu.
Meclisi ziyaret ettiğini ve yetkililerin bombalanan yerleri kendisine gösterdiğini hatırlatan Nkurabagaya, "Yıkıntıları görünce oldukça üzüldüm ve düşmanın sınırının olmadığını yeniden anladım." ifadelerini kullandı.
Nkurabagaya, Burundi’de ve Türkiye’de yaşanan olayların birbirlerine benzediğine dikkati çekerek "Türkiye’ye düşman olan, Burundi’nin de düşmanı sayılır. Burundi’ye düşman olan, Türkiye’nin de düşmanı sayılır." dedi.
"Türk halkının o geceki tutumunu takdir ettim. Cesaret, kararlılık ve vatanseverliğin ne olduğunu herkese gösterdiler." diyen Nkurabagaya, Türk halkının gösterdiği duruşun bu tür darbe girişimlerine karşı her toplumun örnek alabileceği bir davranış olduğunu vurguladı.
Nkurabagaya, darbe girişiminin yaşandığı gece tankın önünde duran kişiyle tanışma ve sohbet etme imkanı bulduğunu belirterek "Gerçekten inanılır gibi değildi. Vatan sevgisi olmasaydı bunu yapması mümkün olamazdı. Vatan sevgisi olmasaydı Türk halkının başardığını yapmak mümkün olamazdı." diye konuştu.
Türkiye'de yaşananların dünyadaki diğer toplumlara örnek olacağına inandığını söyleyen Nkurabagaya, halk tarafından iktidara getirilen hükümetlerin, bazı çevreler tarafından değiştirilmeye ve istikrarsızlaştırılmaya çalışıldığını ve uluslararası toplumun da yeterince tepki göstermediğini kaydetti.
Nkurabagaya, Burundi Devlet Başkanı Pierre Nkurunziza'nın da darbe girişiminden birkaç saat sonra olayı sert bir şekilde kınadığını hatırlatarak "Türk halkının bu yolda devam etmesini ve diğer toplumların da Türk halkını örnek almasını temenni ediyorum." dedi.
"Türk milleti özgürlük savaşını kazandı"
Afganistan'ın Ankara Büyükelçisi Amanullah Ceyhun ve Pakistan'ın Ankara Büyükelçisi Süheyl Mahmud, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında görevli oldukları Ankara'da kalkışmayı nasıl öğrendiklerini, o gece nelere tanık olduklarını ve Türk halkının demokrasiye sahip çıkmak için darbeye karşı verdiği mücadeleye ilişkin duygu ve düşüncelerini AA muhabirine anlattı.
Büyükelçi Ceyhun, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, "Genç insanların, yaşlı insanların tankların üzerindeki askerlerle konuşup kendilerini tanklara siper etmeleri çok büyük cesaret ister. O gece bu darbeyi Türk milleti söndürdü. Türk milleti özgürlük savaşını kazandı. İnşallah Türkiye'de hiçbir zaman bir darbe daha olmaz." dedi.
FETÖ'nün darbe girişimini, o gün özel programları için Ankara'da bulunan Afganistan Dışişleri Bakanı Sahahuddin Rabbani ile televizyondan öğrendiğini bildiren Ceyhun, "Çok korkunç bir geceydi. Ben o akşam Sayın Dışişleri Bakanımızı uğurlamak için Esenboğa Havalimanı'ndaydım. Bir gördük ki tanklar İstanbul'da köprü üzerinde. 'Acaba ne oluyor?' dedik. Darbe olduğunu duyduk, 'Nasıl olabilir?' dedik." sözleriyle anlattı.
Televizyondaki haberleri saat 21.45'te gördüklerini söyleyen Ceyhun, şöyle devam etti:
"Saat 21.30 gibi evden çıktık, hiçbir şey yoktu. Havalimanına girdiğimizde, bakan salonuna oturduğumuzda televizyon açıktı. Gördük ki bir şeyler oluyor. Çok üzüldük. İlk olarak inanamadık. 'Türkiye'de bir seçim geçirmiş, halkın yüzde 55 oyunu almış bir hükümet var, nasıl darbe olabilir?' diye düşündük. Birden, TRT'de 'asker duruma el koydu' diye metin okudular. Hakikaten çok üzüldük. Çünkü biz Afganistan'da darbe gördük. O darbenin acısını hala çekiyoruz."
Afgan Dışişleri Bakanı Rabbani ile saat 23.30 civarında havalimanından ayrıldıklarını dile getiren Ceyhun, "Uçaklar iptal edildi. Bakanımız gidemedi, Oran tarafına yola çıktık. Ben yoldayken Kabil'den bana ulaştılar, 'Haberler nedir?' diye sordular. Olanları anlattım. Sayın Başbakan (Binali) Yıldırım'ın konuşmasını da havalimanında dinlemiştim." diye konuştu.
Havalimanından dönerken TRT Genel Müdürlüğünün önünden geçtiklerini aktaran Ceyhun, "TRT'ye ulaştığımız zaman, orada bir hareketlilik vardı. Polisler yeni gelmişti, mevzi alıyorlardı. Bakanı evine bıraktım, dönüşte yolumu kestiler, polisler bırakmadılar. Yine de bana izin verdiler, çıktım arabayla. Halk da yavaş yavaş TRT binasında toplanıyordu o zaman." dedi.
"O gece halk bu mücadeleyi kazandı"
Evine geldiği sırada uçakların çok alçaktan uçtuğunu belirten Büyükelçi Ceyhun, o sırada uykuda olan 11 yaşındaki kızının seslerden korkup ağlayarak yanına koştuğunu anlattı.
Ceyhun, kızını sakinleştirdiği sırada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sosyal medya aracılığıyla televizyondan halka yaptığı sokağa çıkma çağrısını izlediğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hitabındaki sözlerinin ve uçaklar havada uçarken halkla bir araya gelmek için Marmaris'ten İstanbul'a gitmesinin onun cesur ve korkusuz yanını gösterdiğini ifade eden Ceyhun, şöyle devam etti:
"Halkın liderlerine sevgisini gördüm, özgürlüğü için ülkesi için isteğini gördüm. O zaman, saat galiba 01.49'du. Şöyle bir not yazdım: 'Darbe püskürtüldü. Darbe muvaffak olamadı.' diye haber verdim Kabil'e. Üç şeyi gördükten sonra, yani halkın kararlılığını, liderin cesaretini ve milletin özgürlüğe kendi canını feda etmesini, hakikaten, Türkiye halkı böyle bir lideri hak ediyor. Çünkü o gece halk bu mücadeleyi kazandı fakat bizim için çok ağır, çok korkunç bir geceydi. Çünkü biz darbeleri yaşadık, darbeler ülkelere ne getiriyor biliyoruz."
"Türk milleti bu özgürlüğü hak ediyor"
Afganistan Dışişleri Bakanı Salahuddin Rabbani'nin de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın halka sokağa çıkma çağrısını izledikten sonra kendisine "Böyle bir liderin olması çok önemli." dediğini aktardı.
Darbe girişiminden kısa süre sonra hükümetin her şeyi kontrol altına almasının çok önemli bir mesaj olduğunu söyleyen Ceyhun, "Uçaklar kaldırılmış, tanklar, askerler kışladan çıkarılmış, 200'den fazla insan şehit olmuş ve bir gece içinde her şey normale dönüyor." ifadesini kullandı.
"O gece en önemli olay Erdoğan'ın halka hitap etmesiydi"
Darbe girişiminin yaşandığı gece Ankara'da olduğunu söyleyen Pakistan'ın Ankara Büyükelçisi Süheyl Mahmud, Çankaya'daki elçilik konutunda bulunduğu sırada alçak uçuş yapan uçakların sesini duyduğunda bunun olağandışı bir durum olduğunu düşündüklerini söyledi.
Mahmud, "Pakistan Meclis Başkanımız o tarihte İngiltere'ye bir ziyaret gerçekleştiriyordu. Londra'da bulunduğu sırada üç defa Meclis Başkanı İsmail Kahramanı aradı. Dışişleri Bakanımız da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile iletişimdeydi. Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, Türkiye ile, Türk halkıyla ve Türkiye'nin demokratik kurumlarıyla güçlü destek ve dayanışmamızı göstermek için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı arayan ilk liderlerdendi." dedi.
O gece sadece sokaktaki Türk halkının değil, Türk demokrasisinin sembollerinden olan TBMM'nin de hedef alınarak defalarca bombalandığını vurgulayan Büyükelçi Mahmud, Pakistan halkının, Türkiye'nin içinden geçtiği bu zor süreçte her zaman olduğu gibi Türkiye ile omuz omuza olduğuna dikkati çekti.
"O gece en önemli olay Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın halka hitap etmesiydi." değerlendirmesinde bulunan Mahmud, Erdoğan'ın konuşmasının ardından Türk halkının sokaklara çıktığını ve bu hareketin darbe girişiminin başarısız olmasında çok önemli rol oynadığını vurguladı.
dikGAZETE.com