İstanbul'da özel bir firmada satın alma müdürü olarak çalışan Musa Yıldız, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) teşhisi konulması, tedavi süreci ve sonrasında yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Yıldız, çalıştığı firmanın Çin’den ithal ürünler getirdiğini belirterek, "Normalde steril işine çok önem veririm, ben de eşim de evimizde temizlik malzemelerini hep baş köşede tutarız. Ancak ben elimi çok ağzıma götürüyorum, o yüzden Kovid-19'a yakalandım diye düşünüyorum. İlk günlerde Kovid-19 olduğumu ne ben ne de gittiğim sağlık kuruluşları anladı. Bir devlet hastanesi iki de özel hastaneye gittim. Üç sağlık kuruluşu da ateşime baktı ve şüphelenmediler. Çünkü hiç ateşim olmadı, öksürmedim, hapşırmadım. Halsizlik, göğüs daralması, nefes almada sıkıntı, aşırı terleme şikayetleri üzerinde doktora gittim. Kovid-19 yerine hepsinde de soğuk algınlığı teşhisi konuldu." diye konuştu.
Tedavi sürecinde yaşadığı zorluklara dikkati çeken Yıldız, şunları anlattı:
"Yaklaşık bir hafta evde çok çile çektim. Sonra çok zorlanmaya, nefes alamamaya başladım. Söylediğim gibi bayılmışım ve gözümü Tuzla Devlet Hastanesi'nde açtım. Tomografi sonrası akciğerimde zatürre başlangıcı olduğunu ve durumumun iyi olmadığımı söyleyen doktor derhal test numunesi aldı ve apar topar yatış işlemlerim yapıldı. Test sonucum pozitif çıktı. Bir hafta hastanede kaldıktan sonra 30 Mart'ta taburcu oldum. Akabinde yaklaşık 21 gün evde karantinada yaşadım."
Yıldız, Kovid-19'un zor bir hastalık olduğunu belirterek, herkese gerekli tedbirleri alarak hayatına devam etmesi çağrısında bulundu. Hastalığa yakalananların bunu gizlememesi gerektiğini ifade eden Yıldız, "Bu ayıplı bir hastalık değil. İlk gün itibarı ile virüsü kaptığımı herkese söyledim. Bu virüsü ben üretmedim. Virüse yakalanmak ayıp değil. Ayıp olan bunu saklayıp insanların hayatını riske sokmaktır." dedi.
Bu süreçte kendisini arayan herkesle tecrübelerini paylaştığını anlatan Yıldız, görüştüklerine tedbirli olmanın öneminden bahsettiğini söyledi.
Yıldız, yaşanan onca tecrübeye rağmen toplumun büyük kesiminin tedbirsiz davranmaya devam ettiğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İnsanlar maske takmıyor, sosyal mesafeye dikkat etmiyorlar. Kendileriyle birlikte tüm toplumu riske atıyorlar. Hastanede solunum cihazına bağlı olan insanların yaşadığını siz yaşasanız emin olun başınızı camdan uzatmazsınız. Hastalığımın üzerinden yaklaşık 3,5 ay geçti. Bu süreçte sadece kızımın evine gittim. Ancak tedbir amaçlı kızımı öpemedim bile, bunun haricinde kardeşlerim dahil hiç kimse ile bir araya gelmedim. Sadece mecburen iki çok yakın akrabamın cenazesine helalleşmek için katıldım o da tam izole olarak. Sigara içmiyorum, alkol kullanmıyorum, halen spor yapıyorum. Dalgıçlık yaptım ve çok iyi yüzerim, çok sağlıklı beslenirim ancak virüs üzerimden adeta silindir gibi geçti. Aynı sıkıntıları bir daha yaşamak istemiyorum. Düşünün atmosfer oksijen dolu ama siz nefes alamıyorsunuz. Bunu ancak yaşayınca anlıyorsunuz. Hastalık sürecinde bir haftada 4 kilo zayıfladım. Sağ olsun eşim çok iyi baktı kısa sürede toparlandım ve kendime geldim. Allah'a şükür aldığımız tedbirler ile eşim ve oğluma bulaşmadı hatta ofiste beraber çalıştığım iş arkadaşlarıma da bulaştırmadım."
İyileşmesinin ardından sosyal medya aracılığıyla insanları bilinçlendirmeye çalıştığını dile getiren Yıldız, olumlu geri dönüşler aldığını söyledi.
Yıldız tedavisinin ardından hemen Kızılay'a başvurarak immün plazma bağışında bulunduğu bilgisini verdi. Bağıştan 2 kişinin faydalandığını aktaran Yıldız, bunlardan birinin akrabası olduğunu sonradan öğrendiğini kaydetti.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com