Kabe’deki vinç faciasında hayatını kaybeden Türk hacıların sayısı 7’ye çıkarken, olaydan kıl payı kurtulanlar dehşeti anlattı.
Gaziantep’in Islahiye ilçesinden özel bir turizm şirketinde din görevlisi olarak Mekke’ye gelen Mustafa Bolat (41), faciadan kıl payı kurtulduğunu söyledi. Durumu ağır olmadığı için 6 saat kaza yerinde bekleyen Bolat, hadisenin şoku ile cep telefonunun pin kodunu bile hatırlayamadığını kaydetti.
Kalçasındaki küçük kırığın tedavisi Aziziye’deki Diyanet İşleri Başkanlığı Mekke Hastanesinde yapılan Mustafa Bolat, doktorların tavsiyesi ile hastane içerisinde küçük yürüyüşlere başladı. Beş çocuk babası Bolat, olaydan sonra ailesine haber vermediğini, ancak isminin haber ajansları tarafından yaralı olarak bildirilince Türkiye’deki yakınlarıyla görüştüğünü anlattı.
Bolat, Kabe’deki 107 kişinin öldüğü vinç faciasını şöyle özetledi:
“Cuma namazına Kabe’ye gelmiştik, ardından tavaf yaptık. Tavaf namazını bitirdik. Tam çıkarken yağmur başladı. Şirket görevlileri fırtına da otelden çıkmayın diye uyarmıştı. Hacı adaylarımıza tebligatta bulunuldu. Tavaftan tam çıkarken şimşek çaktı, yıldırım düştü ardından büyük bir gürültüyle vinç çöktü. Yukarıdan bloklar halinde sehpa büyüklüğünde beton parçaları dökülmeye başladı. Çarptıkları yeri biçiyordu. Parçaların düştüğü yerden 8-9 metre kaçtım. Sonra gözümü açtığımda yanımdakilerin hepsinin şehit olduğunu gördüm. Bir hacı adayının eli kopmuş diğer eline kopan elini almıştı. Benim haricimde o bölgede kurtulan olmadı. Kaçma imkânı bir tek benim oldu. Bir kardeşimin kucağına atladım. Bayılmışım. Yaralandıktan sonra ayağıma basamadığım için bir arkadaşın kucağına sarılarak birinci katın altına gelebildim. Yukarıdan beton bloklar ve vinç parçaları düşüyordu.”
“KAZA YERİNDE ENDONEZYALI BİR KAFİLE VARDI”
Kazanın olduğu yerde kafile halinde Endonezyalı grubun bulunduğunu belirten Bolat, “Ben, cumayı kılmak için Kâbe’ye gitmiştim. O gün biz münferit hareket ettik. Bizim şirket başkanımız uyardı. Yağmur halinde kimse gitmesin diye. Fırtına anında otelden çıkmayın diye talimat verilmişti. Kalçamda ufak bir kırık var. Filimde gözükmüyor. Sadece MR’da gözüküyor. Mekke’deki sağlık görevlilerimiz çok yardımcı oldular” diye konuştu.
Olay anında çok insan öldüğünü, kazadan sonra izdiham yaşanmadığını ifade eden Bolat, sözlerini şöyle sürdürdü: “Güvenliği olduğu için ben birinci katın altına geçtim. Su verdiler, ayran verdiler. Bursa İl emekli vaizimiz Mustafa Bey bana refakat etti. Benim Türk olduğumu oradaki yetkililere söyledi. Diğer hastalar çok kötü durumdaydı. Diyanet’ten bir arkadaş daha vardı. Kapı kapı geziyordu. Türk hacımız var mı diye kontrol ediyordu. Bizim hastaneyi aradı ambulans istedi. Olay anında bir hemşire arkadaşımızda olaya şahit oldu. Yaralılarımıza ilk müdahaleyi yapan sağlık ekibinden bir hemşire hanım 6 saat boyunca bire bir müdahalede bulundu. Düştükten sonra telefonumu ve diğer eşyalarımı kaybettim. Sonra Bursalı vaiz arkadaşıma vermişler. Olaydan sonra şoka girdim. Numaraları hatırlayamadım. Pin kodumu hatırlayamadım. Aileme haber veremedim. Haber ajansları yaralılar arasında ismimi geçince harekete geçmişler.”
Yağmur başladığı sırada metaf alanından çıktığını belirten Bolat, sözlerini şöyle tamamladı: “İnsanlar yağmurda açık alana dua etmeye çıktı. Ancak çok kalabalık olarak değil, az insan vardı. O vinç tam tavaf alanına düşseydi, kocaman vinç binlerce insanı öldürürdü. Sehpa büyüklüğünde beton bloklar değdiği yeri koparıyordu. Rabbimin verdiği bir imtihan. Bu imtihanda bilinçli bir şekilde hareket ettik.”
(İHA)
Gaziantep’in Islahiye ilçesinden özel bir turizm şirketinde din görevlisi olarak Mekke’ye gelen Mustafa Bolat (41), faciadan kıl payı kurtulduğunu söyledi. Durumu ağır olmadığı için 6 saat kaza yerinde bekleyen Bolat, hadisenin şoku ile cep telefonunun pin kodunu bile hatırlayamadığını kaydetti.
Kalçasındaki küçük kırığın tedavisi Aziziye’deki Diyanet İşleri Başkanlığı Mekke Hastanesinde yapılan Mustafa Bolat, doktorların tavsiyesi ile hastane içerisinde küçük yürüyüşlere başladı. Beş çocuk babası Bolat, olaydan sonra ailesine haber vermediğini, ancak isminin haber ajansları tarafından yaralı olarak bildirilince Türkiye’deki yakınlarıyla görüştüğünü anlattı.
Bolat, Kabe’deki 107 kişinin öldüğü vinç faciasını şöyle özetledi:
“Cuma namazına Kabe’ye gelmiştik, ardından tavaf yaptık. Tavaf namazını bitirdik. Tam çıkarken yağmur başladı. Şirket görevlileri fırtına da otelden çıkmayın diye uyarmıştı. Hacı adaylarımıza tebligatta bulunuldu. Tavaftan tam çıkarken şimşek çaktı, yıldırım düştü ardından büyük bir gürültüyle vinç çöktü. Yukarıdan bloklar halinde sehpa büyüklüğünde beton parçaları dökülmeye başladı. Çarptıkları yeri biçiyordu. Parçaların düştüğü yerden 8-9 metre kaçtım. Sonra gözümü açtığımda yanımdakilerin hepsinin şehit olduğunu gördüm. Bir hacı adayının eli kopmuş diğer eline kopan elini almıştı. Benim haricimde o bölgede kurtulan olmadı. Kaçma imkânı bir tek benim oldu. Bir kardeşimin kucağına atladım. Bayılmışım. Yaralandıktan sonra ayağıma basamadığım için bir arkadaşın kucağına sarılarak birinci katın altına gelebildim. Yukarıdan beton bloklar ve vinç parçaları düşüyordu.”
“KAZA YERİNDE ENDONEZYALI BİR KAFİLE VARDI”
Kazanın olduğu yerde kafile halinde Endonezyalı grubun bulunduğunu belirten Bolat, “Ben, cumayı kılmak için Kâbe’ye gitmiştim. O gün biz münferit hareket ettik. Bizim şirket başkanımız uyardı. Yağmur halinde kimse gitmesin diye. Fırtına anında otelden çıkmayın diye talimat verilmişti. Kalçamda ufak bir kırık var. Filimde gözükmüyor. Sadece MR’da gözüküyor. Mekke’deki sağlık görevlilerimiz çok yardımcı oldular” diye konuştu.
Olay anında çok insan öldüğünü, kazadan sonra izdiham yaşanmadığını ifade eden Bolat, sözlerini şöyle sürdürdü: “Güvenliği olduğu için ben birinci katın altına geçtim. Su verdiler, ayran verdiler. Bursa İl emekli vaizimiz Mustafa Bey bana refakat etti. Benim Türk olduğumu oradaki yetkililere söyledi. Diğer hastalar çok kötü durumdaydı. Diyanet’ten bir arkadaş daha vardı. Kapı kapı geziyordu. Türk hacımız var mı diye kontrol ediyordu. Bizim hastaneyi aradı ambulans istedi. Olay anında bir hemşire arkadaşımızda olaya şahit oldu. Yaralılarımıza ilk müdahaleyi yapan sağlık ekibinden bir hemşire hanım 6 saat boyunca bire bir müdahalede bulundu. Düştükten sonra telefonumu ve diğer eşyalarımı kaybettim. Sonra Bursalı vaiz arkadaşıma vermişler. Olaydan sonra şoka girdim. Numaraları hatırlayamadım. Pin kodumu hatırlayamadım. Aileme haber veremedim. Haber ajansları yaralılar arasında ismimi geçince harekete geçmişler.”
Yağmur başladığı sırada metaf alanından çıktığını belirten Bolat, sözlerini şöyle tamamladı: “İnsanlar yağmurda açık alana dua etmeye çıktı. Ancak çok kalabalık olarak değil, az insan vardı. O vinç tam tavaf alanına düşseydi, kocaman vinç binlerce insanı öldürürdü. Sehpa büyüklüğünde beton bloklar değdiği yeri koparıyordu. Rabbimin verdiği bir imtihan. Bu imtihanda bilinçli bir şekilde hareket ettik.”
(İHA)