Gündem

Vakit geçirmek için gitti, dükkan sahibi oldu

Eskişehir’de yıllar önce vakit geçirmek için eşinin torna dükkanına giden ve zamanla işi öğrenip meslek sahibi olan 51 yaşındaki Türkan Karadağ’ın emekli olduğu tornacı dükkanında, Anneler Günü kutlandı.

Vakit geçirmek için gitti, dükkan sahibi oldu
08-05-2016 13:02

Yaklaşık 20 yıl önce, doktorlar tarafından hala belirlenemeyen bir hastalığı yüzünden sürekli baygınlık geçiren Türkan Karadağ, eşi Rıdvan Karadağ tarafından hastalığı dolayısıyla evde tek kalmaması için çalışanlara çay ve yemek yapması için dükkana götürüldü. Torna dükkanında uzun süre geçirdikten sonra basit işler üzerinde çalışmaya başlayan Karadağ, bir süre sonra ise torna, kaynak ve taşlama gibi diğer işleri de yapmaya başladı. Eşinin sağlık güvencesi yapmaya başlamasıyla birlikte meslek sahibi olan Türkan Karadağ, bir süre sonra kocasının dükkanı üzerine yapması ile vakit geçirmek için gittiği iş yerinin yasal sahibi oldu. Yaklaşık 16 yıldır eşi ve oğlu ile birlikte çalışan Türkan Karadağ, kendi iş yerinden emekli oldu. İş yerinin kendine devredilmesi ve emekli olmasının eşi ve oğlunun kendine en büyük hediye olduğunu ifade eden Karadağ, “Benim hastalıklarım başladı. Hastalandıktan sonra işte ben tarlaya gitmeye kalktım işe. Eşim de dedi; sen tarlaya gidip ne yapacaksın, oralarda düşeceksin, bayılacaksın, hasta olacaksın gel bize çay yap dedi. Çay işi yapmaya geldim. Ondan sonra çay yaparken, onu ellerken bunu ellerken geçivermiş yıllar. İlaç kullandım 10-11 yıl kadar. İlaçlarda artık fayda etmemeye başladı. İyiyim yine elhamdülillah. Moral düzeltmeye yapmış, öyle söylüyor, benim üzerime yaptı. O zamanlar askere gittiler, küçüklerdi çocuklar birde başladığımda. Baya küçüklerdi hastalığım başladığında. Bu dükkanı benim üzerime yapmaları, hem eşimin hem oğlumun bana yani bir nevi hediye” şeklinde konuştu.

“HEPSİNİ BAKA BAKA ÖĞRENDİM”

Tornacı dükkanında yaptığı işin ağır olduğunu ancak kadınların tüm zor işlerin altından kalkabileceğini vurgulayan Karadağ, şu an yaptığı işleri de ustaları izleyerek öğrendiğini söyledi. Karadağ, “Ağır diyorlar da bana ağır gelmiyor. Ben mesela birazdan bunları boyamaya çıkacağım. Boya da yapıyorum, taş da kullanıyorum, freze de kullanıyorum. Yeri geldiğinde tornada bile çalışabiliyorum hani kaynak da yapabiliyorum. Hepsini yavaş yavaş, baka baka öğrendim yani” ifadelerini kullandı.

“BİRLİKTE OLDUĞUMUZ İÇİN MUTLUYUZ”

Türkan Karadağ’ın oğlu Ümit Karadağ ise, vakitlerinin çoğunu dükkanda geçirdiklerini ve birbirlerine sürekli yardım ettiklerini belirtti. Ümit Karadağ, işler yoğunlaştığı zaman ablasının da yardım ettiğini ifade ederek, “Çoğu insanın yapamayacağı işleri yapıyor burada. Torna olsun, kaynak olsun, boyalar olsun, tulumbalar. Bütün işler onun elinden geçiyor. Yani bu şekilde mutluyuz. Babam, annem, ben hep birlikte çalışıyoruz. Yeri geldiğinde onu da getiriyoruz. Ablamız var oda geliyor arada çok iş olduğunda. Birbirimize vakit ayırıyoruz tabi ki. Vakit ayırıyoruz, nasıl ayırıyoruz, buradayken devamlı birlikteyiz. Burada koca gün şakalaştığımız oluyor, kızdığımız oluyor birbirimize yeri geldiğinde iş dolayısıyla ama yine de mutluyuz. Yoruluyoruz ama birlikte olduğumuz için mutluyuz. Yani herkes keşke böyle çalışabilse” dedi.

“ANNEME EN GÜZEL HEDİYE, EMEKLİLİK”

Anneler Günü hediyesi olarak en güzel hediyeyi babasının dükkanı annesinin üzerine yaparak emekli etmesi olduğunu vurgulayan Ümit Karadağ, “Zaten annemin hani bir hediyesi var. Anneme babam dükkanı anneme hediye etti. Hem Anneler Günü, hem Kadınlar Günü dolayısıyla anneme hediye etti. Bundan güzel hediye de olmaz diye düşünüyorum. Kendisi de emekli oldu buradan” diye belirtti.

“ÇALIŞMAK HASTALIĞINA DA İYİ GELDİ”

Türkan Karadağ’ın eşi Rıdvan Karadağ, eşinin çalışmasının en çok hastalığına faydası olduğunu ifade etti. Eşinin evde yalnız kalmasına gönlünün elvermediğini belirten Rıdvan Karadağ, “Eşim rahatsızdı işte. Tarlada çapalara gitmek istedi meşgale bulmak için. Bizde de o zaman 7-8 adam çalışıyordu. Gel yemek yap bize dedim, vakit geçirirsin dedim. Hem gözümün önünde. Evde düşüyordu, kafasını yarıyordu, yara bere oluyordu her yeri. Çocuklar ufaktı o zaman. Gözümün önünde çanta gibi yanımızda taşıdık yani. Eskiden günde 4-5 kere bayılıyordu. Şimdi haftada bir, yahut ayda bir kereye çıktı mesela şu anda. İki ay bayılmadığı oluyor. Yani morali düzgün, iyi yani. Hastalığın adını koyamıyorlar. Psikolojik diyorlar, psikiyatri diyorlar yani çözemiyorlar. Bir dediler beyinde damarda tıkanıklık var dediler. Doktorun biri var biri yok diyor işte. Doktorları da anlayamıyoruz yani” şeklinde konuştu.

“SIRTIMDA BİR YELEĞİM VAR”

Rıdvan Karadağ, tüm mal varlığını eşi ve çocuklarının üzerine yaptığını söyleyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Sevgi baya tabi var, mutlaka var ama şimdi ben her şeyimi eşimin üstüne yaptım. Evim de eşimin üstüne, arsa aldım eşimin üstüne mesela. Arabalar çocuklarımın üstüne. Bende bir şey yok. Sırtımda bir yeleğim var. Yani onların emeğiyle geldik bu günlere. Eşimin desteğiyle olduk yani.”
Türkan Karadağ’ın oğlu Ümit Karadağ, annesine aldığı sürpriz yaş pastayı mumla süsleyerek, Anneler Günü’nü kutladı.

HAMZA YAZGAN
ESKİŞEHİR

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER