Atina
Ege'de bulunan Uzun Ada (Makronisos), Balkan Savaşları'nda esir alınan Türklerin, Anadolu'dan Yunanistan'a gelen Rumların ve Yunanistan iç savaşında komünist ve sol grupların tutulduğu bir sürgün adası. Ada, Türklerin, Yunanların ve Anadolu Rumlarının tarihlerindeki acıların ortak şahidi.
Atina merkezinden 60 kilometre uzaklıktaki Lavrion Limanı'nın karşısında bulunan Uzun Ada, Ege'deki Kiklad Adaları'ndan biri. Adını uzun ince şeklinden alan adanın Yunanca ismi Makronisos, "Uzun Ada" anlamına geliyor. Bugün sadece üç ailenin hayvancılık yaparak varlık gösterdiği adada, yerleşim alanı bulunmuyor. Adaya ancak özel teknelerle ulaşılabiliyor.
Keratea eski Belediye Başkanı Stavros Iatrou, adanın Atina'ya çok yakın olan adanın tarihin çeşitli süreçlerinde 'istenmeyenlerin' sürgün adası olduğunu dile getirerek, "İstenmeyenler, Balkan Savaşları'ndaki Türkler, Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesinden sonra Yunanistan'a gelen Ortodoks Hristiyan Pontuslular ve 2. Dünya Savaşı sonrasında solcular ve komünistler oldu. Tüm bu olayların tarihini okuyanlar, insanoğlunun bu adada çektiklerinden etkileniyor. İşkence, ölüm, çok çirkin şeyler..." ifadelerini kullandı.
Iatrou, Yunanistan'da bugün mevcut uzlaşı ve demokrasi ortamında, o dönemde adaya farklı siyasi görüşleri nedeniyle sürgüne gönderilenlerin seçimlerine saygı duyulduğunu belirterek, "Kendilerini saygıyla anıyoruz." diye konuştu.
Yunanistan iç savaşında komünistlerin sürgün edildiği ada
Ada, 2. Dünya Savaşı'nın ardından Yunanistan'da baş gösteren iç savaş döneminde binlerce komünistin ve siyasi düşünceleri "sakıncalı" bulunanların tutulduğu bir sürgün adası olarak biliniyor.
Nisan 1947'den itibaren sürgüne gönderilen Yunanların "ulusal bilinç" kazanması amacıyla özel eğitimden geçirildiği ada, iç savaş sonrası dönemde de "istenmeyenlerin" gönderildiği sürgün yeri olarak kullanıldı.
Uzun Ada'da 1947-1961 yıllarında yaklaşık 40 bin Yunan tutuldu.
İç savaş yıllarında adaya ilk gönderilenler, sol görüşe ve komünizme yakın fikirleri olduğu istihbaratı alınan veya buna ilişkin şüphe duyulan askerler ile üst düzey yetkililerdi.
1949-1950 döneminde ise sivillerin gelmesiyle adada kadınlar da varlık göstermeye başladı.
Tüm sürgün sürecinde, adadaki zor yaşam koşullarına, işkenceye ve ölüme ait acı hatıralar birikti. Ada, "sürgündekilere uygulanan fiziksel ve psikolojik işkence" ile anılır oldu.
Adadaki birçok yapı zamana yenik düşmüş
Adaya sürgüne gönderilen askerler için çadırlarda başlayan yaşam, kendi inşa ettikleri binalarda sürdü. Bugün harabe halini alan tiyatro binası, fırın, açık kilise, idari binalar gibi birçok yapı, o dönemin sürgünleri tarafından inşa edildi.
Κendi inşa ettikleri tiyatrolarda askerlere oynatılan oyunlarla, sürgündekilerin siyasi düşünceleri değiştirilmeye çalışıldı.
Kültür Bakanlığı adayı "arkeolojik alan" ilan etti
Uzun Ada'nın tamamı, 2019'da Kültür Bakanlığınca "arkeolojik alan" ilan edildi. Adada ölenlerin, esir tutulanların ve işkence görenlerin anısına 2020'de çelikten bir anıt inşa edildi.
Hayatını 2021'de kaybeden dünyaca ünlü Yunan sanatçı Mikis Theodorakis, kendisinin de siyasi görüşleri nedeniyle bir süre tutulduğu adada, 2003'te 3 konser verdi.
Ada, Balkan Savaşları'ndaki Türk Esirleri de gördü
Daha çok Yunanistan'ın iç savaş dönemindeki sürgünleri ile bilinen adada, 1912-1913 döneminde de esir alınan binlerce Türk tutuldu.
Makronisos Dijital Müzesi kaynaklarına göre, çoğunluğu Yanya'dan olan Türkler, Kasım 1912'de adaya getirilmeye başlandı. Özel bir hastanenin bulunduğu adaya, daha çok zatürre ve dizanteriye yakalanmış kişiler getirildi.
Bazı Türkler burada hayatını kaybederken, 1913'te Yunanistan ile Osmanlı Devleti arasında yapılan anlaşma sonucu yaklaşık 10 bin esir, İstanbul'a gönderildi.
Anadolu'dan gelen Rumlar için "karantina adası" olarak kullanıldı
Karadeniz'den 1922'de gelen Rumların ve 1923'teki nüfus mübadelesi sonrası Αnadolu'dan Yunanistan'a gelen mübadillerin de bir kısmı bu adaya yerleştirildi.
Çoğu hasta olan, koleraya yakalan Rumlar için Uzun Ada, ana karaya geçiş öncesinde bir "karantina adası" oldu.
"Dedem yüzerek kaçmış"
Adadan yüzerek kaçan veya kaçma teşebbüsünde bulunan sayısız kişiden biri de dedesi olan Yeorgia Çandalidis, nüfus mübadelesi sonrası adaya getirilen dedesinin hikayesini şu sözlerle anlattı:
"Dedem sanırım 1923-1924 yıllarında buradaydı. Onu ve beraberindekileri gemiyle Samsun'dan almışlar, önce Kavala Limanı'na gelmişler. Yerel halk onları kabul etmeyince, Selanik Limanı'na geçmişler. Orada da kabul görmeyince buraya getirmişler. Kağıtlarını almışlar. Burada şartlar çok zormuş. Dedem adadan yüzerek kaçmış."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com