Çevre-Hayat

Uzmanlardan kanserli çınarlara ilişkin 'can kurtaran' uyarılar

Ağaç uzmanı bilim insanları, çınarların 2-3 yıl içinde ölümüne sebep olan kanserle mücadelede budama yapılmaması, hastalıklı ağacın yanındaki ağaçlarla ortamdan uzaklaştırılması önerisinde bulundu

Uzmanlardan kanserli çınarlara ilişkin 'can kurtaran' uyarılar
16-03-2022 13:35
İstanbul/Isparta

Uzmanlar, Çırağan Caddesi'ndeki çınar ağaçlarının "kanserli" oldukları gerekçesiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından kesilmesini değerlendirdi.

Kabaktepe'den İBB'nin Çırağan Caddesi'ndeki ağaçları kesmesine tepkiOrmancılardan 'çınarları kanser değil ihmal öldürdü' tepkisiUzmanlardan anıt çınarlar için kurtarıcı çözüm önerileri

Türkiye'de 27 yıldır ağaç hastalıkları üzerinde çalışmalar yürüten Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Orman Botaniği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Tuğba Doğmuş Lehtijarvi, çınar kanseriyle mücadelede tüm dünyada ortak bir kural olduğunu, diğer çınar kanserine sahip ülkelerde ne yapılıyorsa Türkiye'de de aynısının yapılması gerektiğini söyledi.

Çürüklüğe neden olan mantarların ağaçlarda zaten bulunduğunu ve çınar ağaçlarında da yaygın olarak görüldüğünü belirten Lehtijarvi, tomografi cihazı benzeri yöntemlerle ağacın içindeki çürüklüğün tespit edilebildiğini ancak çınar kanserinin ağacın iletim demetinde, kökünde, toprağında bulunması nedeniyle durumun farklı olduğunu anlattı.

Uluslararası Bitki Koruma Organizasyonunun kurallarının Türkiye'de uygulandığını ifade eden Lehtijarvi, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu kurallar niçin geçerli? Çünkü eğer sizde bir hastalık varsa, karantina altına alınması gereken yabacı istilacı bir türünüz varsa o hastalığın bulunduğu bitki materyalini ithal edemezsiniz.

O hastalığın bulunduğu ülkelerden bitki ya da ağaç ithal edemezsiniz, ihraç edemezsiniz. İthalat ve ihracat konusunda katı kuralları var. Hastalık görüldüğü zaman uygulanacak yöntemlerden birisi olan ağacın uzaklaştırılması, bunun yanı sıra yanındaki ağaçların da beraberinde uzaklaştırılması, yapılabilecek en uygun yöntemler arasında.

Bunu üzülerek söylüyorum, İstanbul'daki ağaçların ne kadar eskiye dayandığını biliyoruz. Osmanlı İmparatorluğu ya da Cumhuriyet'in ilk dönemlerine dayanıyor.

Oldukça yaşlı anıt ağaçlar bulunmakta. Eğer bunlar bir kez hastalığı kökle ya da budama yoluyla aldılarsa bünyelerine, bu ağaçları maalesef kesmekten başka herhangi bir yöntem yok."

İlk ABD'de görüldü

Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Çatal ise çınar kanserinin ilk olarak 1930'lu yıllarda ABD'de görüldüğünü, kereste ihracatı, 2. Dünya Savaşı'nda askerlerin kullandığı ekipmanlar ve bazı deniz taşıma araçlarıyla Avrupa'ya yayıldığını anlattı.

Bugün çınar kanserinin Avrupa'da Fransa ve İtalya'da yaygın görüldüğünü, İngiltere'de de değişik noktalarda rastlandığını aktaran Prof. Dr. Çatal, kanserin 2003 yılında Yunanistan'da, 2011 yılından itibaren de İstanbul'daki çınar ağaçlarını öldürdüğünün ortaya çıktığını söyledi.

Çınar kanserinin ağaçların direkt gövdesinde değil, içindeki iletim demetlerine zarar veren bir mantar olduğunu kaydeden Prof. Dr. Çatal, "Bu kanser iletim demetlerinin arasına girerek, bu iletimi bir nevi durdurmakta. Aslında ağacın altı ve üstü arasındaki su ve besin maddesi iletimini kesmektedir. Burada yapmış olduğu, bir nevi damarları tıkaması ve damar tıkanıklığıyla ağacın yaşamsal faaliyetlerine devam edememesi durumudur." dedi.

Prof. Dr. Çatal, hastalığa karşı mekanik ve kimyasal çözüm önerilerinin getirildiğini belirterek şöyle devam etti:

"Kullanılan bazı ilaçlar vardır fakat bunlar iletim demetlerine bu kanserin ulaşmasını durdurmamakta, sadece geçici bir süre ulaşımını yavaşlatmaktadır.

Bu kanser etmeni, bir şekilde iletim demetlerinde kendine yer edinmektedir. Bu hastalık, ağaca bulaştıktan sonra iletim demetlerinin arasına girmekte ve bu iletimi kesmektedir.

Bu hastalığın ağaçtan ağaca yayılmasını insan etmenleri ve doğal etmenler olarak sınıflandırabiliriz. Doğal etmenler, böcekler, kuşlar ve diğer kemiricilerdir.

Bunlar vasıtasıyla hastalık ağaçtan ağaca geçebilmekte veya ağaç köklerinin birbiri içine girmesiyle bu kanser hastalığı geçmektedir. En yaygın olarak bilinen faktör, insan müdahalesiyle kanserli ağaçtan diğer kanserli ağaçlara mantarın geçmesidir."

"Budama faaliyetleri bu konuda en büyük düşman"

Budama faaliyetlerinin bu konuda en büyük düşman olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Çatal, budama konusunun önemine ilişkin şu bilgileri aktardı:

"Şu an için budama faaliyetlerinin minimum seviyeye düşürülmesi hatta bu alanlarda budama faaliyetlerinin yapılmaması gerekir. Beşiktaş'taki Sinan Paşa Camisi'nin önündeki çınar ağaçlarında budama faaliyetlerinin yürütüldüğü gözlemlendi.

Uzmanlar anında müdahale ederek budama faaliyetlerini durdurdular. Burada bilincin ön plana çıkması gerekir. Bir budama faaliyetinde bilinç olması lazım. Bir ağaç budandıktan sonra diğer ağaca geçilirken budama aletlerinin mutlaka dezenfekte edilmesi lazım.

Çünkü bu mantarın şöyle bir özelliği var; 6-12 ay zarfında o budama aletleri üzerinde kalabilmektedir. Şu anda ağaçlarda yapılan kesimler sırasında şu gözlemimiz de var: Rüzgarlı havada kesimlerin yapılmaması gerekiyor.

Aksi takdirde ağaçlardan uçan tozların başka ağaçlara geçtiğini görmekteyiz. Bu da patojenin yayılmasına sebep olmaktadır. Dingin ve durgun havalarda budama yapılması gerekir. Kesim sırasında yere muşamba serilmeli, kesilen parçaların tozları alandan uzaklaştırılmalıdır."

​​​​​​​

Kaynak: AA

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER